KOMİSYON KONUŞMASI

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Şimdi, evet, kendi şehrimin bir milletvekiliyle bu tür siyasi tartışmalar içerisine girmeyi öncelikle uygun bulmuyorum, birincisi bu. İkincisi, ben Milliyetçi Hareket Partisi Hatay Milletvekiliyim. Hatay'da yerel yönetimlerde iktidarda Cumhuriyet Halk Partisi var. Ben aynı zamanda bir inşaat mühendisiyim, dolayısıyla benim Hatay Büyükşehir Belediye Başkanını eleştirmem benim en doğal hakkım. Siz sabah akşam Cumhurbaşkanını eleştirdiğiniz zaman nasıl kimse size çıkıp cevap vermiyorsa sizden ricam, lütfen -her zaman bunu yapıyorsunuz- Hatay Büyükşehir Belediyesiyle ilgili benim yapmış olduğum eleştirilere de bırakın Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı cevap versin.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Doğru, haklısınız.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Siz avukatsınız ama Lütfü Bey'in avukatı değilsiniz siz.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Şimdi, yalnız şöyle...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, Suzan Hanım...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Bakın, ama bakın, bir şey söyleyeceğim...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben sizi dinledim, cevap vermedim.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Suzan Hanım, şimdi size söz vermiyorum, kusura bakmayın, bunu kapatalım.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben de bu manada sizinle böyle bir tartışmanın içerisine girmek istemiyorum.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Lütfü Bey bugün dahi görevde kalmaması gereken bir Belediye Başkanı, bu benim kendi kişisel kanaatim. Devletimizin bir an önce oraya kayyum atayıp Lütfü Bey'i o görevden uzaklaştırması lazım; sebep, on beş yıldır yönettiği şehir bugün yerle bir oldu; bunun ahlaki bir, vicdani bir cevabı, karşılığı olmayacak mı? İlk anda istifa etmesi gereken insanlardan biriydi. Sabah akşam "Süleyman Soylu istifa etsin." "Murat Kurum istifa etsin." "İstifa etsin." diyorsunuz. Ya, bir dönün bir kendinize ya. Dün Gökan Bey'e söyledim, Gökan Bey mesleki açıdan çok yetkin bir isim; Antakya'da gittin, on beş gün kaldın Gökan abi ve senin meslekle ilgili yapmış olduğun tüm eleştirileri bugüne kadar hep bir öğrenci edasıyla dinledim. O şehirde gezerken bugün hâlâ "Çevre yolunun üstünde 12 katlı inşaatlara müsaade etmemek lazım." diyor. Ya, Gökan Bey, kim buna müsaade etti ya? Bu şehri on beş yıldır yöneten adam ya Cumhuriyet Halk Partisinin Belediye Başkanı ve depremle ilgili -siz benim Twitter'ımı takip ediyorsunuz, ben de sizinkini takip ediyorum- 2020 yılında...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - On beş yılın belli bir dönemi AK PARTİ...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - 2020 yılında Belediye Başkanına, çok da nezaket dolu paylaşımlarla ona bir öneride bulundum, dedim ki: "Bak deprem bize geliyor, deprem bize geliyor, Hatay'a geliyor ve risk azaltma kapsamında Büyükşehir Belediyesine ve ilçe belediyelerine düşen görevler var. Sizden ricam, Hatay'ın yapı stoku çok kötü; gelin bir taraftan TOKİ, bir taraftan da Hatay Büyükşehir Belediyesi olarak kentsel dönüşüme başlayalım." Bunlar hep benim Twitter'ımda duruyor, yazdıklarım. Ciddiyetten uzak bir insan yani depreme de hiç ciddi bir şekilde yaklaşmadı. Bugün hani "Biz öldük." diyorsunuz ya, sadece siz ölmediniz, hepimiz öldük ama eğer burada bir fail arayacaksak bunu Ankara'ya kadar gelmeyin, bence Hatay'dan başlayın bu faili aramaya ki ben sizin vicdanınıza da güveniyorum. Bu noktada...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Kesinlikle ben de bir şey söyleyeceğim.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Lütfen, lütfen, lütfen söyleyin; ben sözümü bitireyim.

Lütfü Bey'in bütçesinin her yıl yüzde 10'unu Hatay'da kentsel dönüşüme harcama yetkisi vardı, bir kere bunu kullanmadı ve EXPO gibi şehrimize hiçbir katkısı olmayan bir projeyle bizim yıllarımızı aldı; EXPO'ya harcanan parayla Emek Mahallesi'nin -veya siz İskenderun'dasınız- Mustafa Kemal'in kentsel dönüşümünde çok önemli bir aşamaya gelineceğini biliyor musunuz? Ben bu mesleğin içerisinde biriyim, "Kırıkhan'da belediye konutları tabutluk, yıkılıyor Lütfü Bey, gelin burayı kentsel dönüşüme sokun." demişim, Twitter'ımda duruyor, bir tanesini dinlemedi. Lütfü Bey'in bu olaylarla ilgili yaklaşımı nasıl biliyor musunuz? Risk azaltma toplantısı yapılıyor 2020 yılında Hatay Valiliğinin başkanlığında; tüm ilçe belediye başkanları o toplantıda, tüm ilçe kaymakamları o toplantıda; hani bugün "bilim insanları" diyorsunuz ya, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesinden bilim insanlarımız da o toplantıya katılıyor ve "Olası bir deprem öncesi Hatay'da ne yapabiliriz?" tartışılıyor. Hatay Valisi -sizin de çok yakından tanıdığınız bir isim- "Hatay Büyükşehirden kim gelmiş?" dediği zaman bir beyefendi el kaldırıyor "Ben geldim." diyor. "Büyükşehir olarak olası Hatay depreminden önce risk azaltma faaliyetleri içinde bugüne kadar ne yaptınız?" diyor, beyefendinin verdiği cevabı hatırlıyorsunuz değil mi? "Efendim, ben bu toplantıya niye gönderildim, bilmiyorum."

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Ben o toplantıda sanırım değildim.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Hatay Valisi o beyefendiye şunu soruyor: "Sizin mesleğiniz nedir?" diyor, "Ben mezarlıklar müdürüyüm, veteriner hekimim." diyor.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Şimdi, Sayın Lütfi...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - "Hatay Büyükşehir Belediyesinin risk azaltmayla ilgili yapmış olduğu bir çalışmayı biliyorum ama." diyor. Nedir? "Olası bir depremde yeterince mezarlık yerimiz var." Ya, Allah'ınızı severseniz, ne konuşuyorsunuz ya? Bu şehir yıkıldıysa bunda sizin de partinizin mensubu olan Büyükşehir Belediye Başkanının çok önemli bir payı var, bunu da kabul edeceksiniz, kabul etmek zorundasınız.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Lütfi Kaşıkçı... Şimdi, ben uzatmak istemiyorum ama cevap vereceğim.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, şöyle, müsaade ederseniz, söz...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Birleşmiş Milletlere geliyorum. Kim Birleşmiş Milletler ya? Türkiye Cumhuriyeti devleti var ya, her şeyi yapar. Şimdi, ben sizin olayı nereye götürdüğünüzü görüyorum.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Hayır, başka bir şey diyorum, açıklamasını anlattım...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - "Devlet yapamadı, Birleşmiş Milletler..."

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Kesinlikle öyle bir şey demiyorum, diyorum ki...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Bizim hiç kimsenin 1 lirasına, 1 kuruşuna ihtiyacımız yok.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - 13 medeniyete ev sahipliği yapmış bir yerde...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Suzan Hanım, bir dakika...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - 13 medeniyete ev sahipliği yapmış şehri Allah'ın izniyle Türkiye Cumhuriyeti devleti ayağa kaldırır.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ayağa kaldırırız birlikte, hep beraber.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Dün "Yabancılara toprak satışı yapıyorsunuz." diye feryat figan eden Lütfü Savaş, hayırdır, ne oldu birden Birleşmiş Milletlere döndü?

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Lütfi Kaşıkçı, bakın...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yabancılara Hatay'da toprak satışı yasak bildiğim kadarıyla.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Kanunla.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Kanunla.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Tabii işte, bakın hemen cevap...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Kanun var ama şöyle bir şey, ben anlatacağım.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ne var Suzan abla ya?

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Anlatacağım ya.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Allah'ınızı severseniz ya.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Soruyorsun, anlatacağım.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Tamam. Benim de sizden ricam, biz bu toplantılarda beraber olacağız.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, şöyle yapalım mı...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben Büyükşehir Belediyesini şahsen eleştiriyorum efendim. Eğer "Ben bunun avukatıyım." diyorsanız başımın üzerine, bundan sonraki tartışmaları sizinle karşılıklı yapacağız.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, şöyle yapalım mı...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben tutanaklara geçmesi açısından belediyeyle ilgili gördüğüm eksikleri söyleyeceğim.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Ben son bir cümle söyleyeceğim.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bakın, ikiniz de...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Müsaade edin, lütfen...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bir dakika, ben bir şey...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Başkan...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bir de ben söyleyeyim müsaadenizle.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Rica ediyorum.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ya, vereceğim, merak etmeyin.

Lütfi Bey Kırıkhanlı, siz de İskenderun, ikiniz de Hatay milletvekilisiniz, aranızda bunu...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Ya, bizim onunla ilgili sorunumuz yok Sayın Başkan.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Siz de...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Ben Abdulkadir'i kardeşim gibi seviyorum... Öyle bir şeyimiz yok.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ya, biz kameraların karşısında farklı birer insan oluyoruz.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Hayır, öyle de değil.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Biz Hatay'da farklıyız...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Öyle de değil yani kesinlikle değil...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Siz hiç bu açıklamanızdan sonra Abdulkadir Bey'le görüştünüz mü?

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Görüştüm tabii, daha yeni telefon açtım.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ne dedi size?

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Ne gibi?

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Suzan abla, yaptığın bu konuşmayla ilgili...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Hayır, öyle bir şey demedi.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ya, bırakın Allah'ınızı severseniz ya.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Allah belamı versin demedi.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sabah akşam orada...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Ya kardeşim, aç telefonu.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, şöyle...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sabah akşam orada beraber çalıştınız...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Benim Abdulkadir'le bir problemim yok, problemli hâle getirmeye çalışma. Hiçbir problemim yok.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben, hayır, Abdulkadir Bey'le...