KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım; ben de bir akademisyen olarak son on yılda uygulanan eğitim politikalarıyla sorgulanamayan, sorgulamayan, genel kültür düzeyi ve yabancı dil bilgileri yetersiz, spor ve sanatsal yönleri zayıf, ezberci bir eğitime alışmış, teknolojiyi kullanan ama yönetemeyen, donanımlı bir meslek sahibi olabilecek ve gerek zihinsel gerekse ekonomik anlamda özgürleşecek yapıdan uzak ve sadece, maalesef, Hükûmetin 2023 iktidarına hazırlayan, bu, sadece eğitimde değil diğer alanlarda da uygulamalar görüyoruz ve ben sizin sunuşunuza baktığım zaman Sayın Bakanım, bu temel sorunlarımıza çözüm üretecek somut öneriler göremiyorum. Cümlelerin sonu "...çalışma başlatacağız." "...düzenleme yapacağız." "...destekleyeceğiz." Peki, biz daha kaç nesli daha kaybedeceğiz Sayın Bakanım bu uygulamalarla? Ve şöyle ki: PISA sonuçlarını hepimiz tartıştık, gündeme geldi ve biz ortalama olarak 62 OECD ülkesi arasında 42'nci sıradayız. Bu raporun, 2013 yılı raporunun açıklandığı gün biz Millî Eğitim Şûrası'nı yapıyorduk ve biz bu şûrada PISA sonuçlarını tartışmak yerine Osmanlıcayı müfredata alıp almayacağımızı uzun süre tartıştık ve bu konuyla meşgul olduk. Ben de meslek yüksekokulunda akademisyenlik yapan bir hoca olarak, meslek yüksekokullarından özellikle sınavsız geçişle üniversiteye gelen öğrencilerimizin, bırakın matematiksel yöndeki gelişmeleri, Türkçe bir dilekçe yazmak anlamında bile zorlandıklarına şahit oldum çünkü PISA sonuçları da bunu zaten bize gösteriyor. Ana dilde, Türkçede okuma yazma anlamında biz 62 ülke arasında 42'nci sıradayız. Biz böyle bir ortamda Osmanlıcayı tartışıyoruz, işte geçen hafta da Arapça Haftası'nı tartıştık.

Evet, üniversiteler açıldı, açılsın, daha fazla açılması tabii ki gerekiyor ama açılan bu üniversitelerin ülkemiz ve dünya bilimine katkıları, hakemli dergilerdeki makale sayıları, patent üreten bilimsel çalışmaları, ekonomi, sanayi, üretim ve istihdama katkıları, yetiştirdikleri öğrencilerin iş bulma potansiyelleri, üretime katkıları konusunda herhangi bir çalışma göremiyoruz maalesef. Bu üniversite yönetimlerine baktığımız zaman, ben de bir akademisyen olarak, kadroları giderek muhafazakârlaşan, yandaş, dar görüşlü, otoriter, iktidar ya da paralel kadrolar, baskıcı, sorgulamayan eğitim sistemi ve üniversite ortamında yetişen, özgür düşünemeyen gençlerle karşı karşıya kalıyoruz Sayın Bakanım. Baktığımız zaman, bu üniversitelerin dünyada her yıl açıklanan ilk 500 üniversite arasında hiçbirinin yer almadığını, sadece 2 bilinen üniversitelerimizi görüyoruz ve maalesef, üzülerek söylüyorum ki sadece bu açtığımız üniversiteler tabela üniversiteleri olmakta.

Biz, sunuşunuza baktığım zaman, özel üniversiteleri artıracağımızı söylüyoruz. Peki, bu mevcut, özellikle sizin iktidarınız döneminde 53'ünün açıldığını söylediğiniz bu mevcut vakıf üniversitelerinin durumu hiç inceleniyor mu Sayın Bakanım? Bu üniversitelerin bilimsel altyapıları, nitelikleri, denetimleri, özellikle akademik personelin bilimsel çalışma, üretme ortamları hiç tartışılıyor mu? Bu konuyla ilgili ayrıntılı bir açıklama yapacak mısınız? Ki bu üniversitelerdeki akademisyenlerin birçoğu devlet üniversitelerinde özlük haklarını kazanmış hocalarımız ve aynı zamanda, yeni akademik dünyaya katılan ve özlük hakları, maalesef, bulundukları üniversitenin, vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti başkanlığı veya doğrudan mütevelli heyeti başkanının hazırlamış olduğu çok güvenliksiz sözleşmelerle var. Bu konuda bir çalışmanız olacak mı Sayın YÖK Başkanım? Bu, son derece çok önemli bir konudur çünkü bir kürsü sistemi yok bu üniversitelerde. Tamamen, yeni akademisyenlerimiz, işte bulunduğumuz hayat mücadelesi içerisinde, bilimsel araştırmadan ziyade acaba bu üniversitede kalıcı olabilecekler mi, bunun korkusu içindeler.

Ben doktora tez çalışmamda Doğu Asya ekonomilerini incelemiştim; Güney Kore, Tayvan, Singapur, Hong Kong, özellikle bu ülkelerin 1960 sonrası başlattıkları sanayileşme stratejileri. Bu sanayileşme stratejilerinin temeli Sayın Bakanım, devlet destekli eğitim sistemi önceliğiydi ama ben bu sunuşta görüyorum ki biz özel üniversitelere ve özel eğitime ağırlık vereceğiz bu önümüzdeki yıllarda. Ve bu saydığım 4 ülke şu anki PISA sonuçlarında ve yapılan bütün eğitim araştırmalarında ilk 5'te, ki bugün de 2015 PISA Raporu açıklandı, yine bu ülkeler ilk 5'te. Siz, Bakanlığınız döneminde veya bu iktidar döneminde bu ülkeleri hiç incelendiniz mi? Bu ülkelerin donanımlı insan kaynakları, ileri teknoloji ihraç eden ülkeler olmaları, bize örnek teşkil edecek yanları nedir? Bu konuyla ilgili bir çalışmanız oldu mu ya da olacak mı? Çünkü, gördüğümüz üzere biz, orta teknoloji ve orta gelir tuzağına giderek saplandık ve her 4 gencimizden 1'i işsiz.

Üniversite sayılarını artırmakla övünüyoruz ama bu üniversitelerdeki fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimleri maalesef kapatıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ek süre veriyorum.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Ve özellikle hukuk ve mühendislik alanlarında eğitim niteliğini artırmak ve istihdamı genişletmek yerine, giderek kontenjan sınırlamasına gidiyoruz. Bu da ilginç bir durumdur. Yüzde 25'i 0-14 yaş olan nüfusumuz, yüzde 70'i 15-64 yaş olan nüfusumuz var iken, biz böyle bir nüfus potansiyeliyle eğitim ve üretim, istihdam politikalarında stratejik davranmamız gerekirken başka konularla meşgulüz Sayın Bakanım. Neyle meşgul olduk biz? Dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında yer alan ODTÜ'yle meşgul olduk. Nasıl meşgul olduk? Cumhurbaşkanımızın bir talimatı oldu ODTÜ'de mescit sayısını araştırmak üzere. Bu konuda, maalesef, 2 YÖK üyesi görevlendirildi. Bu 2 üyenin raporu sonucunda YÖK Başkanı, ODTÜ'deki mescit sayını araştırmak üzere 3 YÖK üyesi profesöründen oluşan bir komisyon kurdu. Evet, üniversitelere ve bilimsel gelişime bakış açımız maalesef bu noktada kaldı, üzülerek söylüyorum.

Eğitim Bakanımıza birkaç sorum olacak teknik anlamda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlamanız için ek süre...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Lütfen, teşekkür ederim.

TÜRGEV ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında bir protokol imzalandı Sayın Bakanım. Bu protokolle ilgili size bir sorum olmuş ama teknik bir bilgi, cevap vermediniz. Neden bizim vatandaşların gelirleriyle oluşan bütçemizden TÜRGEV'de kalan öğrencilerin mesleki, teknik, sanatsal gelişmeleri için bir pay ya da bir fon aktarılıyor?

Eğitim-istihdam ilişkisine yönelik sunuşunuzda tedbirler alındığını söylüyorsunuz sayfa 23'te. Bu konuda hangi tedbirler alındı? Bunu da lütfen bize açıklayabilir misiniz?

Öğretmenlerin maaşlarıyla ilgili övünücü cümleleriniz oldu. Öğretmen maaşları, döneminizde, 2.544 lira oldu ama Türkiye'de -biliyorsunuz- Sayın Bakanım, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 4.150 lira. Bu konuyu dikkate aldınız mı?

Son zamanlarda yaşanan sahte öğretmen atamaları konusunda bize bilgi verebilir misiniz?

Yanlış bilgiler içeren ücretsiz ve içeriksiz ders kitapları konusunda da ne tür düzenlemeler olacak? Bu salondaki herkes, sanırım, benimle mutabık çünkü ders kitapları tamamen çok içeriksiz ve yanlış bilgilerle dolu.

Ben son bir dakikada bireysel bir talebimle ilgili süre alabilir miyim?

BAŞKAN - Peki, buyurun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Geçen hafta yeğenim Mert'e -10 yaşında, 4'üncü sınıfa gidiyor, Bahçeşehir Süleyman Demirel İlkokulunda okuyor- Genel Kurulu gezdirdiğim zaman sizi sordu, "Millî Eğitim Bakanı bu salona geliyor mu?" dedi. Ben de "Evet, geliyor..." "Karşılaşınca lütfen sorar mısın?" dedi. Mert 4'üncü sınıfta, spor, müzik ve yabancı dille ilgili gerekli alan öğretmenlerinin olmadığını, bu konuda Bakandan bu derslerle ilgili atamalar ve fen bilimiyle ilgili laboratuvar, müzik odaları ve spor salonlarıyla ilgili daha çok kaynak aktarılmasını talep etti çünkü Mert gibi birçok çocuk okulu bitirdikten sonra yabancı dil için bir kuruma gidiyor Sayın Bakanım, müzik, sanatsal faaliyetler için bir kuruma gitmek durumunda, işte spor faaliyetleri için de başka bir kuruma gitmek durumunda. Lütfen, bu konuda da çünkü sunuşunuzda gördüğüm üzere bu kültürel çalışmalara ağırlık verilecek ama bunu somut sonuçlandıracak çalışmalar olmasını istiyoruz.

Çok teşekkür ederim.