KOMİSYON KONUŞMASI

GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Sayın Komisyon üyeleri, değerli milletvekilleri, değerli basın mensupları; ben de 2016 yılı Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını dileyerek başlamak istiyorum.

Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum detaylı sunuları için, verdikleri veriler için ancak ben de sözlerime başlarken bir muhalefet milletvekili olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın yakın zamanda söylemiş olduğu bir cümleyi tekrarlayarak başlayacağım müsaade ederseniz. Sayın Cumhurbaşkanı: "Bu konudaki tüm gayretime rağmen maalesef geldiğimiz yer kesinlikle benim arzu ettiğim, hayal ettiğim yer değildir." diyerek millî eğitimin Türkiye'de bugün olduğu yeri bizzat kendisi tarifledi. On dört yıllık AKP iktidarında 12 kez sistemin değiştiğini defalarca tekrar ettik, 5 kez bakan değişti, değişmeyen tek şey iktidarın sahibi olan parti ancak o partinin kurucusu ve uzun yıllar Başbakanlığını yapmış olan Sayın Cumhurbaşkanı hâlâ millî eğitimin nasıl bir hayali varsa o noktaya gelmediği konusunda şikâyetçi.

Şimdi, öncelikle bir soru sormak istiyorum. Millî Eğitim, bir kamu hizmeti midir, yoksa özel bir hizmet midir? Anayasa'nın 42'nci maddesine göre temel eğitim tüm vatandaşlarımıza eşit ve parasız olmalıdır. Sosyal devlet anlayışı gereği ülkemizdeki tüm çocuklara eşit, şart ve olanaklarda eğitim almalarını sağlayacak olanaklar sağlanmalıdır. Bakınız, son on dört yılda eğitimde özel hizmet anlayışı giderek arttı, âdeta teşvik edilmekte ve farklı ideolojik yapılanmaların eğitimi, dolayısıyla başka sistemleri ele geçirmede araç olarak kullandıklarını hep birlikte gördük, hatta hâlâ başka başka sistemler yine siyasi ideolojilerine göre bir gençlik, bir gelecek yetiştirmek için millî eğitimi kullanmaya devam ediyorlar. Özellikle paralel yapı denen örgütlenmenin yıllarca korunup saklanması, kollanmasıyla başlayan süreç o yapıyı âdeta Millî Eğitim Bakanlığının içinde ikinci bir Millî Eğitim Bakanlığı durumuna getirmiştir. Bugün gelinen noktada paralel yapı diye nitelenen grubun yerini başka vakıfların, başka cemaatlerin ve başka tarikatların aldığını maalesef üzülerek görmekteyiz. Özellikle TÜRGEV ve bu vakfın eğitimle, öğrencilerle kurmak istediği yakın ilişki, Millî Eğitim Bakanlığıyla yaptığı anlaşmalar, ortaklıklar toplumun tüm kesimlerini rahatsız etmekte, huzursuz etmektedir. Bu vakıf ve cemaatler arasındaki kavgalar maalesef il müdürü atamalarına bile yansımaktadır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım; bütçeyi nasıl irdeleyeceğiz diye elimizdeki kitapçıklara uzun uzun baktım. Çokça rakam var, çok karmaşık. Ben bir tıp doktoruyum, aynı zamanda bir akademisyenim. Dolayısıyla bu kadar çok rakamın içinden kolayca çıkmak pek de mümkün olmadı ancak temel bileşenlere dikkatinizi çekmek istiyorum. Eğitim bütçesini yapısal olarak irdelediğimizde, Millî Eğitim Bakanlığı, bütçeden ayrılan bölümlere baktığımızda, âdeta bir personel bakanlığı görünümündedir. Bütçenin büyüklüğünün rakamsal bir anlamı bulunmamaktadır. Burada incelememiz gereken esas nokta, eğitime ayrılan yatırım bütçesinin ne olduğudur. Bir başka önemli nokta, yatırımların niceliksel gelişme sağlamış olup olmadığıdır. Yani eğitimin niteliği ayrılan bu kaynaklarla artmış mıdır, hep birlikte bunlara bakmamız gerekiyor.

Bakınız, Millî Eğitim Bakanlığı ve yükseköğretim kurumlarının 2016 yılı bütçelerine baktığımızda, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin 76 milyar lira, yükseköğretim kurumları bütçesinin ise 23,5 milyar lira ödeneği olduğu görülmektedir. Bu tutar, öngörülen 2016 yılı millî gelirinin yaklaşık yüzde 3,45'lik kısmını oluşturmaktadır. OECD ülkelerine baktığımızda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usluer, ek süre veriyorum.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

OECD ülkelerine baktığımızda millî gelirin ortalama yüzde 6'sı eğitime ayrılmaktadır yani bizde eğitime ayrılan kısım bunun hemen hemen yarısı kadar olarak görülmektedir.

Bir başka çarpıcı rakam, Millî Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesinin ne olduğudur. Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği 2002 yılında Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,8 iken 2016 yılı itibarıyla bu payın yüzde 8,23'e gerilediği, buna karşılık personel giderlerinin toplamda toplam bütçenin yüzde 80'ini oluşturduğu görülmektedir.

Yine bir başka önemli veri -bunu sizinle paylaşmak istiyorum- TÜİK hesaplamalarına göre, Türkiye'deki ailelerin 2014 yılındaki toplam harcamaları 730,4 milyar lira olarak gerçekleşmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usluer, tekrar uzatıyorum.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Bu harcamaların 17 milyar 530 milyon liralık kısmı eğitim için yapılmıştır. Eğitim harcamalarının, dikkatinizi çekmek istiyorum bu noktaya, 8 milyar 397 milyon liralık kısmını en zengin yüzde 10'luk kesim yaparken en yoksul kesimin harcadığı eğitim harcamalarının 175 milyon lirada kaldığını görüyoruz. Bugün Türkiye'de eğitimin vatandaşlar arasında dağıtımında eşitsizlik çok açık olarak görülmektedir.

Türkiye, giderek çok iyi eğitim almış bir azınlık, vasat bir eğitim almış büyük bir çoğunluk olarak ikiye ayrılmaya başlamıştır. Bugün Millî Eğitim Bakanlığının geldiği noktada eğitimde özel sektör âdeta teşvik edilmektedir, devlet okulları bir köşeye atılmıştır; ailelerin bizzat bütçelerinden çıkan, "yardım" adı altında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usluer, toparlamanız için tekrar ek süre veriyorum.

GAYE USLUER (Eskişehir) - ..."bağış" adı altında toplanan paralarla devlet okulları yönetilmeye çalışılmaktadır.

Adalet ve Kalkınma Partisi, değerli arkadaşlar, iktidara geldiği günden yana özelleştirme kapsamında önemli adımlar atmıştır ve ta ki paralel yapıyla ara bozuluncaya kadar dershaneler teşvik edilirken aranın bozulması noktasında dershanelerin kapatılması ve dershaneden bozma temel liselerin gündeme gelmesi sonucunu göstermiştir.

Bakınız, bugün temel liselere yoğun bir şekilde kayıt yaptırmış öğrencilere baktığımızda, temel liselerde üniversiteye hazırlanma maliyetinin 12 ila 15 bin liraya kadar yükseldiğini hepimiz biliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, kısaca kapatıyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan anlayışınız için.

Sonuç olarak bugün Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinin yatırıma ayrılan kısmına baktığımızda, millî eğitimin istediğimiz niteliksel gelişmeleri sağlayabilmekten son derece uzak, küçük bir bütçe olduğunu görmekteyiz.

Değerli dostlar, 4+4+4 noktası sonrasında ilkokullarda ve ortaokullarda okullaşma oranlarının düştüğünü görüyoruz. Sınavlar devam ediyor. Uluslararası sınavlarda öğrencilerimizin ne kadar başarısız olduğunu, ne kadar arka sıralarda puanlar aldığını görüyoruz ki bunlar eğitimin içinde bulunduğu, geldiği niteliksel düşük noktayı göstermesi açısından çok önemli. Birleştirilmiş okullar, birleşik sınıflar, taşımalı eğitim, bunlar kanayan yaralar olarak devam ediyor.

FATİH Projesi, gerçekten başlangıçta önemli görünen, değerli bir projeyse de bugün geldiğimiz noktada 2010 yılında başlanılan bu projenin ancak yüzde 14,33'ünün tamamlandığını, bitiş noktasının önce 2014, sonra 2015, bugün geldiğimiz noktada ise 2018'e kadar uzatılmış olması buradaki bir başarısızlığı göstermektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usluer, 4 defa uzattım, son defa uzatıyorum. Lütfen, lütfen tamamlayalım.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Çok teşekkür ederim.

Diğer arkadaşlara gösterdiğiniz anlayışı bana da gösterdiğiniz ve göstereceğiniz için bir kez daha teşekkür ediyorum.

Millî Eğitim Bakanlığı kendi personeliyle mahkemelik bir Bakanlık konumunda. AKP'nin iktidara gelmesiyle Millî Eğitim Bakanlığı aleyhine açılan dava sayısı yüzde 313 oranında artmıştır. 2003 yılında Millî Eğitim Bakanlığı aleyhine sadece 3.509 dava açılmışken 2015 yılında bu rakam 11.010'a ulaşmıştır. 1.709 şube müdürünün Danıştay kararıyla atamalarının iptal edilmiş olmasına rağmen Bakanlığın mahkeme kararlarını niçin uygulamadığını bir kez daha Sayın Bakan aramızdayken sormak istiyorum.

Son olarak okul yöneticilerinin siyasallaştığını da rahatlıkla söyleyebiliriz ve biz bizeyken paylaşmamızda hiçbir sakınca yoktur diye düşünüyorum. Millî Eğitim Bakanlığının bünyesindeki okul yöneticilerini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Usluer.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Usluer, normalde beş dakika süreniz. Bakın, şöyle söyleyeyim: Normalde süreniz beş dakika ama beş dakika daha uzattım, on dakika konuştunuz.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Peki, daha sonra tekrar söz alırım.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyoruz. Kusurumuza bakmayın çünkü normalde beş dakikalık süreyi beş dakika uzattım, 2 katına kadar.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Peki, teşekkür ettim, sağ olun.