| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .11.2014 |
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, kıymetli Komisyon üyeleri; ben de herkesi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, açıkçası benim, Bakanlığınız döneminde bugüne kadar yapılmış olanların veya yapılacak olan boyutta belki de öneriler bağlamındaki biraz da notlarım vardı ama o konuşmayı yapmayacağım çünkü sabahtan beri yapılan bir tartışmanın belki seyrini değiştirmeme adına salonda bir iki tartışma konusu olan bütün bu hadiselerin bir tespitini yapmak istiyorum.
Burada bir yargısız infaz var, bu bir. Neden yargısız infaz var? Biz özellikle son yaşanan hadiselerde -sizler de söylediniz, Hükûmet olarak da söylüyoruz- şunu söylüyoruz -madem hukuk devletiyiz, biz buna inanıyoruz- diyoruz ki: "Bunun incelemesi var, bunun denetimi var. Gerekli hukuksal bütün düzenlemeler yapılıp veya mahkeme boyutunda bunun suçlusu kimse bunun karşılığını mutlaka bulacaktır." Ama öyle tartışmalar yapılıyor ki sanki Sayın Faruk Çelik'in şahsı, bizzat kendisi yapmıştır. Yok böyle bir şey. Yani, Sayın Bakanın kendisi böyle bir şey isteyecek, böyle, efendim "Olaylar olsun..." Bence, öyle zannediyorum ki bu salonda da kimse istemiyor. İşte, burada, en son hadisede, 301 kişinin hayatını kaybetmiş olmasında veya son yaşanan hadisedeki şu anda ulaşmaya çalıştığımız insanlarımız... "Bakanlık bunları böyle bir şekilde istemiş de, birileri istemiş de, böyle bir düzenleme, böyle bir gayret varmış da, böyle bir yargısız infaz içerisinde birilerini suçlu olarak bulalım da, bütün suçu yükleyelim." gibi tartışmalar var. Böyle bir düşünce yok, böyle bir ortam da yok. Bu salondaki herkesin de böyle bir düşünce içerisinde olmadığına inanıyorum.
Peki, o zaman, tartışılan konu başlıklarında ben tekrara düşmeme adına özellikle bunları ifade ediyorum. Bir: Denetim var. İki: İş güvenliği var. Üç: Orada özellikle iş sağlığı var. Bütün bunlar yapılmış mı? Yapılmıştır. Bütün bunlar yerinde tespit edilmiş mi? Edilmiştir ama eksik mi edilmiştir? İlgili teftiş kurullarıyla gerek Bakanlığın kendisi gerekse yargı yollarıyla bütün bunların denetimi yapılmaktadır. Bu denetimler neticesinde de ortaya çıkacak olan rapor doğrultusunda bunun suçluları kimse, karşısında cezası neyse bunu bulacaktır, hepimiz bunun takipçisi olacağız, burada herhangi bir sıkıntı, problem yok. Ancak bir iki bakanlığımızın daha önce burada tartışılan bütçesinde şunu ifade ettim, sabah da bir arkadaşımız ifade etti, burada Sayın Bakanın da konuşmasında geçti: Bir zihniyet dönüşümü söz konusu olduğunu da unutmayalım.
Yani, bir araçta bir kemer olacak, siz kemerin yerini yapmışsınız, kemeri takacaksınız. Efendim, her araca birisini de koyacağız, aynı zamanda kemeri çekip takmasını önereceğiz. Her bir araca o kemeri takacak birisini koyma şansımız yok. Aynı zamanda biz hepimiz trafikte...
(Oturum Başkanlığına Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç geçti)
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Nasıl bir bakış açısı?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ne alaka ya?
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Arkadaşlar, ben tamamlayayım. Bakınız, hiçbir zaman kesmedim.
BAŞKAN - Sayın Gök, sözlerinizi tamamlarsanız, lütfen.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Zamanım var, altı dakikam var. Tamamlayacağım.
Şu anda trafikte seyir hâlindesiniz. Yolda radarı görüyorsunuz ama radarı gördüğünüz andan itibaren hızınızı kesiyorsunuz. Radarı geçtikten sonra sağa yanaşıp veya hafif bir yanaşma rolü yapıp ondan sonra var tempoyla gaza basıyorsunuz. Böyle bir toplum anlayışı içerisinde aynı zamanda bu tespiti yapmak istedim. Yani, siz bütün bir yol boyuna radar koyma şansına sahip değilsiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Nasıl olacak, nasıl çözeceğiz bunu, onu da söyler misin?
BAŞKAN - Arkadaşlar, sabredin. Altı dakikamız var.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Dolayısıyla, bir bütün olarak düşünmek zorundayız. Evet, eksiklerimiz vardır. Evet, bu eksikleri tamamlamamız gerekir. Evet, bu konuşmaları yaparken de işi bireyselleştirmeden, sanki Sayın Bakanın şahsında böyle bir ortam var da, sanki bundan mutlu olan birileri var da, sanki Bakanlığın kendisi böyle bir tablo içerisinde bu sonuçlarla karşılaşmak istemiş gibi durmadan "Sayın Bakan, istifa etsin." Efendim "Bir an önce istifa etsin." İstifa ederse yarın sabah bu sorunlar çözülmüş mü olacak? Böyle bir şey var mı? Böyle bir durum var mı? Böyle bir ortam var mı? Yok. O zaman, bizim ülkemizin kaynakları ve insani sermayemiz dediğimiz beşerî sermayemiz ve altyapı-üstyapı yatırımlarımız ne? Peki, biz yer altı kaynaklarımızı devreye koymadığımız zaman siz niçin "Bu ülkenin yer altı kaynakları, zenginlikleri vardır, niçin üste çıkarmıyorsunuz, niçin madenciliğimiz yoktur?" diye tartışma getiriyorsunuz?
Peki, öte taraftan, Sayın Bakan bir durum tespiti yapıyor, diyor ki: "1960'lı yıllardaki madencilik çalışmalarıyla bu hizmetleri yapmamamız gerekir." Peki, Sayın Bakan yaptı, şimdi siz niçin bunu yaptınız? Ama bunu yapmadığınız zaman, bu tespiti söylemediğiniz zaman siz niçin böyle konuşmuyorsunuz? Neyi söyleyeceğimizi, neyi söylemeyeceğimizi, hangi ortamda neyin tespitini yapacağımızı açıkçası biz hepimiz şaşırdık.
Şimdi, bu salonda sabahtan beri yapılan bu tartışmaların aslında bir yere oturması gerekir. Burada iyi niyetleri ve özeleştiri kapsamı içerisinde yapılmış olan bütün tartışmaları kabul ettiğimizi özellikle vurgulamak istiyoruz. Eksiğimiz var, bunları da kabul ediyoruz. İnsanımız önemlidir, emekten yanayız, çalışandan yanayız, aynı zamanda da işverenden de yanayız. Yani karşılıklıdır, işveren de olacak, işçi de olacak. Tek taraflı, sanki birileri emeği çok seviyormuş, sanki bizler de hiç emeği sevmiyormuşuz, efendim, emekçiyi sevmiyormuşuz, emekçi düşmanıymışız gibi bir ortam oluştu. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Bu, bizim ülkemizin temel sorunudur; bu, bizim ülkemizin şu andaki gerçekleridir. Eksiğiyle fazlasıyla bu sorun hepimizin sorunudur. Biz de insanlarımızın artık ölmesini istemiyoruz, biz de insanlarımızın modern ve çağdaş ortamda üretim yapmasını istiyoruz. İmkânlarımız el verdikçe en iyisini yapmaya adayız ve bu manada da 2023 vizyonu, 2053 vizyonu, 2071-73 vizyonlarını ortaya koyuyoruz. Dolayısıyla, halkımız, milletimiz ortaya koymuş olduğumuz temel politikalarımızı beğenerek bizi buraya kadar getirdi. Bu manada inanç vardır, dışarıda vardır ama biz diyoruz ki: Bu salondan şöyle bir şey de çıksın: Bizim eksikliklerimizi söylerken yanına ayrıca "Bakınız, siz şunu yapıyorsunuz, ILO'nun çalışmaları şunlardır, uluslararası örgütlerin çalışmaları şunlardır, uluslararası boyutta çağdaş üretim mekanizmaları şunlardır. Şunu da yapsanız, yeni bir teknoloji olarak siz bunu buraya taşısanız daha iyi olur." tartışmalarını da açıkçası beklerdim. Bunlar yapılmadı. Bunlarla ilgili de biz kendi kendimize hem üretim mekanizması içerisinde üretirken âdeta sanki muhalefetimizi yapmaya çalışıyoruz. Böyle bir şey yok.
İnşallah biz daha sağlıklı bir ortam içerisinde bu tartışmalarımızı yapar ve özellikle tartışma konusunu bireyselleştirmeden... Çünkü Sayın Bakanımızın oradaki reaksiyonunu anlıyorum. "Karaktersizliktir." ifadesi şuydu: Yani dün başka bir şey söyleyip bugün başka bir şey söylüyorsanız bu karaktersizliktir. Biz böyle bir şey içerisinde değiliz. Dün ne söylediysek aynısını da bugün yapıyoruz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Aynen öylesiniz.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Bakınız, şu anda milletvekilliğimizin burada beş altı ayı kalmış, dört yılımızı tamamlıyoruz, hiçbir zaman böyle bir tartışma içerisinde olmadım. Üslubumun da bu olmadığının farkındayım ama yargısız infaz olduğu zaman özellikle söz alıp bu tartışmanın belki daha sağlıklı bir yere doğru gitmesi adına bu sözleri sarf ettim. Haddimi de aştıysam Komisyondan özür diliyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sayın Bakanımıza, özellikle Bakanlığa bütçemizin hayırlara vesile olması, ölümlerin olmamasına inancımız ve barışın, huzurun, sevginin olduğu bir ülke olmamız dileğiyle hepinize saygılarımı sunuyorum.