| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı c) Yükseköğretim Kurulu ve üniversiteler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 11 .02.2016 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli hocalarımız, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili olarak konuşmak kolay değil Sayın Bakanım. Size ve arkanızdaki "staff"a eğitimin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar değerli olduğunu, gelecek nesiller konusunda ne kadar titiz davranırlarsa o kadar Türkiye'nin geleceğine olduğunu anlatmanın bir gereği yok. En iyi şekilde biliyorlardır muhakkak ki ama bizim de Plan ve Bütçe Komisyonunda 2014 yılı çalışmalarınızla ilgili, harcamalarınızla ilgili; 2016'daki projelerinizle ilgili ve şimdiye kadar yaptıklarınızla ilgili söyleyeceklerimiz muhakkak ki var.
Öncelikle 2014 yılından başlayayım. Sayın Bakanım, Bakanlığınızla ilgili olarak Sayıştay denetim raporunda iki bulgu var, önemli; performans raporu da önemli. Özellikle bu IPA fonlarının düşük kullanımı konusu var, çok düşük kullanmışsınız, proje mi bulunamadı, bilmiyorum. Daha sonra bununla ilgili bir gelişme oldu mu? Ama bu IPA fonları -ya da IPA nasıl kullanıyorsunuz, bilmiyorum- yeterince kullanılamıyor.
Bir de bulgulardan biri, Ankara'da olduğu için özellikle söylüyorum, Millî Eğitim Bakanlığı Şûra Salonu, MEB Şûra Salonu düşük bedelli olarak -Sayıştay raporunda böyle geçiyor- veya bedelsiz olarak çeşitli kuruluşlara kiraya veriliyor. Sayıştay raporunda yazamıyor ama siyasi şeylere bakılarak veriliyor demektir bu. Ben de biliyorum böyle olduğunu, bazılarına verilmiyor, boşken verilmiyor, "Boş günü yok." deniyor, bazılarına keyfekeder veriliyor, bunun daha düzenli bir hâlde olması lazım.
Sayın Bakanım, demin Sayın Eski Maliye Bakanımız Temizel'le beraber bakıyorduk, özel hesapları Millî Eğitim Bakanlığının çok var. Özel hesaplarla ilgili düzenlenen denetim raporunda da bazı tespitler var. "Özel hesapların mali tablolarının olmaması nedeniyle denetim görüşü verilememiştir." deniliyor Sayıştay raporunda.
Şimdi size Millî Eğitim Bakanlığı olarak büyük meblağlar veriliyor. Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanlığına bu bütçe kanunuyla önemli meblağlar veriyoruz özel hesaplara. Yani, bütçe kanununa göre değil, mevzuata göre değil de siz bildiğiniz gibi harcayın diye veriliyor ama bununla ilgili olarak daha sonra Sayıştay denetçilerinin yapması gereken denetim bile tam olarak yapılamıyor çünkü belge, bilgi, mali tablolar yeterince ulaşmıyor. Millî Eğitim Bakanlığı çok geniş tabii, bütün Türkiye'de kurumları var, çalışmaları var, böyle bir eksiklik var. Yani, yapılan harcamalarla ilgili olarak böyle bir eksiklik var. Ya da Sayıştayın daha sonra bize gönderdiği raporda eksiklik var. Değerli denetçi arkadaşlar bazı tespitleri yapmış, ancak bize ulaşmamış da olabilir.
Ancak, bu konuya girmişken şunu da belirteyim: Bakın, şu E cetvelinde -bütçe cetvelleri var, böyle ekli cetveller- bu sene için, 2016 için ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları için 240 milyon lira, ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği için de 460 milyon lira olmak üzere 700 milyon lira istiyorsunuz. Ayrıca, bu konuda yetkilisiniz. 155 milyon lira da özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin eğitimi için bir para alıyorsunuz. Uygulamada bu nasıl yapılıyor? Bakın, Sayıştay da bunu tespit edememiş. 700 milyon lira, öbür özel eğitimle beraber 855 milyon lirayı harcayacaksınız bu sene ama geçmiş yıllarla ilgili bir hesap vermemişsiniz. Bu önemli bir meblağ Türkiye Cumhuriyeti için. Nasıl bir harcama yapılmış? Doğru mu harcanmış? Hiç bilmiyoruz. Doğru harcanacak... Yani yapılan harcamayı bilmediğimiz için, yapılacak olan harcamanın da doğru yapılıp yapılmayacağını bilmiyoruz dolayısıyla. Yani, bu hesabı verebilmiş durumda değilsiniz Sayın Bakan, böyle bir eksiklik var. Halbuki bunu verebilir olmanız lazım. "Herhangi bir yolsuzluk vardır." demiyorum, öyle bir bilgim de yok ama bununla ilgili bu bilgilerin verilebilir olması lazım, mali tabloların olması lazım. Sayıştayın tespitine göre bu mali tablolar verilememiş. Nereye gidiyor? Doğru harcanıyor mu? Verimli olabiliyor mu? Buna devam etmek gerekiyor mu? Bunları oturup konuşabilmemiz lazım sizden aldığımız bilgilerle.
Yine, özel hesaplara girmişken bu Anadolu Üniversitesinin 100 milyon liralık bir aktarımı var. Döner sermaye işletmesinin uzaktan eğitim uygulayan İktisat, İşletme ve Açık Öğretim Fakültesine ait hesaplardan 100 milyon lira tutarında bir kaynak var.
Bunun dışında da sizin, YÖK'ün, -YÖK'ten bahsediyorum hocam- 2014 yılında gelir olarak tahmininiz 38 milyon lira, gerçekleşme 60. 2015'te 40 milyon lira gelir tahmin ediyorsunuz, gerçekleşme 125 milyon. Şimdi, 2016'daki bütçe teklifiniz 46 milyon lira, diyorsunuz ki: "Biz bu sene 46 milyon lira gelir elde ederiz." Ya, siz 2014'te 38 demişsiniz, 60 gerçekleşmiş. 2015'te 40 demişsiniz, 125 gerçekleşmiş. Şimdi, 2016'da 46 diyorsunuz, olur mu, bir mantığı var mı? Yani çok daha fazla gerçekleşecek. Biliyorum, buradaki gerçekleşenler size ödenek olarak veriliyor, kullanıyorsunuz ama bir mahzuru yok. Doğru tahmin yapılsın, bütçe yapıyoruz, doğru olarak tahmin edilsin, doğru olarak konsun. Belli ki çok daha fazla gerçekleşecek hocam. Yine siz kullanın, siz kullanacaksınız zaten, size ödenek olarak verilsin ama tahminin doğru yapılması gerekir. Özellikle bu tür yani sizin gibi geliri olan kurumlar böyle düşük tahmin ederek bir avantaj elde etmeye çalışıyorlar, hiçbir avantajı yok bunun, zaten her hâlükârda sizin kullanacağınız bir meblağ bu.
Sayın Bakanım, birkaç sene önce haleflerinizden Sayın Dinçer zamanında şöyle bir tespit var, bir dakika, o çok ilgimi çekmişti, daha sonra geçen sene de bunu gündeme getirememiştim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Selefim, ben daha buradayım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Selefiniz, evet.
Bir yıl gibi kısa zaman içerisinde Türkiye'de... Bakın, bizim dönemimizde... Ben bir küçük memur çocuğuyum. Çok şükür, babam 3 kardeşi de okuttu. Devlet okullarında okuduk, eğitim için 1 kuruş bile harcanmadı. Bugün olsa hiçbirimizi okutamaz, bugün olsa hiçbirimiz okuyamayız çünkü en fazla parayı eğitime harcıyoruz. Ben kendi çocuklarım için okul öncesinden başlayarak üniversite eğitimi dâhil hâlâ para ödüyorum eğitimleri için, benim en büyük masraf kaynağım eğitimdir, hep eğitim oldu ilk günden itibaren. Şikâyetçi değilim, var verebiliyoruz ama veremeyenler de var tabii ki. Ama eğitimdeki en önemli değişiklik o oldu, daha önce devletin üstlendiği bu rakamları özellikle özel sektör, kişiler kendi ceplerinden üstlenmeye başladılar, böyle bir değişim oldu. Buna rağmen Millî Eğitim bütçesinde bu artış var, buna rağmen bu kadar öğrenci artışı var, okullara bu kadar yatırım yapıyoruz. Ama bakın, şöyle demiş bir bütçe sunumunda Sayın Bakan: "Bir yıl gibi kısa bir zaman içerisinde Türkiye'de Eğitimin Finansmanı ve Eğitim Harcamaları Bilgi Yönetim Sistemi kuruldu ve ağustos ayı itibarıyla uygulamaya geçtik. Türkiye'de de artık hangi fert nerede eğitim için kaç kuruş harcıyorsa buna dair bilgiyi toplamak ve bunun üzerinden analiz yapmak imkânına kavuşmuş bulunuyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı Bütçesinin Kontrolü ve Bütçeye Dayalı Okul Performansının İzlenmesi Projesi yine uygulamaya konuldu." Bunu sunumunuzda göremedim, geçen yıllarda da göremedim, bu önemli bir proje. Gerçekleştiyse bu bilgileri alabilmemiz lazım. Türkiye'de eğitime harcanan para fert başına nedir, gruplar itibarıyla nedir, bölgeler itibarıyla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek süre veriyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Lütfen.
...nedir, cinsiyete göre nedir, bunları görebilirsek, devlet ne kadar, kişiler ne kadar harcıyor görebilirsek, yıllar itibarıyla da bu karşılaştırmayı yaparsak çok daha detaylı bilgiler elde edebiliriz, çok önemli bu tabii ki. Bunu önemsiyorum. Eğer gerçekten Sayın Bakanın dediği gibi bu sistem çalışıyorsa, bu bilgileri alabilirsem memnun olacağım ya da bu projenin ürettiği bilgiler, tablolar... Önemsediğim bir tablo.
Siz, mesela, Millî Eğitim Bakanlığı yatırım ödeneklerinin yıllar itibarıyla arttığını, 184'üncü sayfadaki tablonuzda veriyorsunuz, önemli artışlar var. Ama, şu karşılaştırmayı da yapmak lazım. Türkiye Cumhuriyeti... Mesela, 2002 yılı söylendi ya, hep 2002'yle karşılaştırmışsınız diye, 2002 yılında yatırım bütçesinin, yatırım bütçesinin yüzde 22'sini eğitime ayırmış Türkiye. 2002 yılında bile yüzde 22'sini eğitime ayırmış ama şimdi artış var ama yüzde 12'sini ayırıyoruz. Bakın, en sıkıntılı yılımız olan 2002'de de böyle ya da 1998'de yüzde 37'sini ayırmış, 1999'da yüzde 28'ini ayırmış, 2000'de yüzde 28'ini ayırmış, 2001'de yüzde 22'sini ayırmış -dediğim gibi- 2003'ten itibaren düşmüş ve devam ediyor Sayın Bakanım. Yani, biz geçmişe göre eğitim yatırımını az yapıyoruz, fazla yapmıyoruz. Evet, Millî Eğitim bütçesi kabardı ama öğrenci sayısı arttığı için bu kadar kabardı. Mesela, öğretmen sayısıyla ilgili olarak bakarsak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - ...2002'den beri, 2000'li yıllardan beri...
BAŞKAN - Ek süre veriyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - ...bu kabarıklığın, bütçedeki artışın sebeplerini anlarız ama bu, gerçek anlamda eğitim yatırımları bütçesine daha fazla kaynak ayrılıyor anlamına gelmiyor maalesef.
Bir konuyu da dikkatinize sunmak istiyorum. Geçenlerde OECD'nin bir çalışması yayınlandı, raporu yayınlandı, raporun adı "Öğrenciler, Bilgisayar ve Öğrenme Bağlantıları Kurmak." Burada diyor ki, 70 ülkeyi karşılaştırmış: "Çok fazla bilgisayarla uğraşan ülkelerin öğrencileri başarılı olamıyorlar. Bilgisayarı bilmeleri gerekiyor ama bilgisayarı makul düzeyde kullanmıyor, kafayı, beyni kullanmıyorlarsa başarısız oluyorlar." Onun için FATİH Projesi'ndeki sıkıntıları arkadaşlarımız söyledi. Belli bir oranda, artık, bilgisayarın hastası, tutkunu olmaması gereken düzeyde, makul düzeyde, özellikle okul sonrası öğrencilerin kullanımında olması lazım, beyinlerini kullanabilmeleri lazım çocukların.
2015 yılı AB İlerleme Raporu'nda eğitimle ilgili olarak da birkaç tespit yapılmış, önemli gördüğüm birkaç tespit var, "Kız öğrenciler başta olmak üzere eğitime katılımı tüm düzeylerde artırmak ve okul terklerini azaltmaya yönelik stratejilerin benimsenmesi gerekiyor." diyor. Önemli bir tespit. "Tüm düzeylerde eğitim kalitesinin artırılması ve öğrencilerin temel ve çapraz beceri edinimini edinmeleri gerekiyor, iyileşmesi gerekiyor." diyor. 2012 değerlendirmesinde "PISA puanını bir miktar artırmıştır." diyor ama 65 katılımcı ülke arasında 2009'da 41'ken şimdi 44 oldu. Bugün açıklananda da yine bu gerilerdeki durumumuz devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayabilir misiniz Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
"Eğitim harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı da 2015'te 3'lerde seyrediyor, durağan seyredişi devam ediyor." diyor. Böyle bir tespitleri var.
Sayın Bakanım, millî eğitimin en önemli sorunları sizin tarafınızdan biliniyor ama siyasetin eğitimi vesayet altına alması da çok önemli bir konudur. Bu sadece sizin partinize mahsus bir olgu değil, her parti buna benzer şeyler yaptı ama şu bilinmeli ki tutup da sadece bir fikri, bir düşünceyi, bir ideolojiyi benimsetmeye çalışmakla bu iş olmuyor. İyi adam yetiştirmek, birey yetiştirmek, insan yetiştirmek öncelikle kafası çalışan insanları yetiştirmekle oluyor. Matematik, fen, Türkçe düşünebilen, analiz edebilen insanlar yetiştirmekle oluyor. Onlar daha sonra inançlarını, kültürlerini araştırıyor, belli bir yaşa gelince insanlar "Ben kimim?" diye soruyor, "Ben neyim?" diye soruyor, bir olgunluk...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - ...içerisinde oluyor, onu gösteriyor. Ama, önce kafayı, beyni çalıştırabilmek lazım, böyle insan yetiştirebilmek lazım. Önce dindar değil, önce insan yetiştirmek lazım. Onun dindar olması, bilgiye dayalı bir inancın olması, imanın olması... Zaten bilgi olmadan iman da olmaz, olmuyor. Onun için bu konuyu ön plana fazla çıkarmamak lazım. Bu cahillikten gelen bir şeydir, cehalettir aslında, yanlıştır. Türkiye'de tek tip insan yetiştirmeye çalışan bazı gruplar var, anlayışlar var. Sizin bunlara asla müsaade etmemeniz lazım, bunlara kapı açmamanız lazım. Bunlar Türkiye'ye ihanettir, inançlarımıza da kültürümüze de geçmişimize de geleceğimizde de ihanettir. İyi niyetle yapılıyor görülüyor ama değildir, katiyen onlara kapı açmayınız. Hiçbirisi için söylemiyorum bunu.
Birkaç konu vardı ama sorarım. Mesela, çok önemli gördüğüm bir şeyi müsaade ederseniz Sayın Başkan, söyleyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir soru önergesi verdim, isim de vermedim, çok önemserim ben böyle şeyleri, hoca olduğu için, Millî Eğitim Müdürü olduğu için söylemedim ama şöyle bir soru önergesi verdim, biraz da istihza yaparak. "Bir il veya ilçe Millî Eğitim Müdürü bir siyasi partinin seçimi kazanmasından sonra sosyal medya veya diğer iletişim araçlarıyla 'Ülkede diktatörlük kazandı, demokrasi kaybetti, cumhuriyet kaybetti, özgürlükler kaybetti!' gibi bir "tweet" atarsa ya da Facebook'una yazarsa doğru olur mu?" diye sordum, cevap vermediniz buna. Ben burada özellikle bir kişiyi suçlamadım, evet "vice versa" yaptık, tersinden sordum ama maalesef bunlar var.
Polatlı'da "Artık, başkanlık zamanı!" diye "tweet" atan... Polatlı'da CHP'li değil Belediye Başkanı, Milliyetçi Hareket Partili. Ama, seçimden beş ay sonra "Keşke Polatlı'da yerel seçimler yeniden yapılsa!" diye "tweet" atan, "1 Kasımda tarihî viraj geçildi, tam yol ileri, hedef 2023!" diye "tweet" atan bir öğretmenimiz var maalesef, müdürümüz var maalesef. Olmaz böyle bir şey. Bakın, benim partimde de olsa, benim partimi methetse de yanlış bu, bunlar yanlış. Bunların ayakta kalmamaları lazım, bunlara prim vermemek lazım. Ülkeye ihanettir bunlar. Öncelikle sen insan yetiştireceksin, ne gerek var bu kadar ideolojik düşünmeye, davranmaya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bakın, dediğim gibi, CHP'li değil Polatlı Belediye Başkanı ama bunlar yapılıyor maalesef.
Teşekkür ederim.
Cevap verebilirseniz o soru önergeme de memnun olurum.