KOMİSYON KONUŞMASI

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bütün zamanların en büyük depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Bu fonun kurulması depremzedelere yapılacak olan, yıkılıp yeniden yapılacak olan binaların prensipli, düzgün, denetimli bir şekilde yapılması, hızlı bir şekilde yapılması için gerekli ve destekliyorum. Ancak genel olarak da bu fonun belki önümüzdeki günlerde kapsamını genişletmemiz gerekebilir. Ben Genel Kurulda da bazı konulara değindim, yine burada da değinmek istiyorum, kayda geçsin istiyorum.

Şimdi, bir kere, makro bir tedbir olacak ama bu saatten sonra en önemli işimiz öncelikle, en kısa zamanda, bütün Türkiye'deki binaların envanterini çıkararak depreme dayanıksız olduğu tespit edilen binalar için tedbir almak olmalı. Öncelikle yapmamız gereken, bütün kamu kurum ve kuruluşları belediyeler, özel idareler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, tüzel ve gerçek kişiler el ele verip depreme dayanıksız binalardan kurtulmalıyız; bunların yerine yenilerini yapmalıyız.

Şimdi, kentsel dönüşüm uygulanıyor ama günümüzde orada birkaç kişi istemediği zaman sıkıntı oluyor, spekülasyonlar oluyor, polemik yapılıyor. Bu resen yapılmalıdır yani bu olmazsa olmaz. Resen, mutlaka kentsel dönüşüm gerekiyorsa bu yıkılacak tehlikeli binalara, bu yapılmalıdır, bütçesi olanlar kendi imkânlarıyla. Bütçemiz var; arabamızı değiştiriyoruz, evimizi değiştirmiyoruz çürük olduğunu bile bile. Bunları biraz da hani, tamam, devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz ama imkânı olanların bunu da düşünmesi gerekiyor. İmkânı olmayanlar için de uygun şartlarda kredi, hiç olmayanlar için de hibe ve benzeri imkânlar değerlendirilmelidir. Ayrıca, bütün binalar dört ya da beş yılda bir kontrol edilmelidir, vize yapılmalıdır. Bunu Genel Kurulda söyledim, araçların vizesi var, ruhsatları var, iki yılda bir yapılıyor. Evlerde, konutlarda, iş yerlerinde dört beş yılda bir olabilir ama bu mutlaka ve mutlaka kontrol edilmeli. Ömrü dolanlardan kurtulmalıyız, mutlaka kurtulmalıyız çünkü deprem değil, binalar öldürüyor. Bu gerçek ortadayken biz bir an bile durmadan, önce kendimizi, milletimizi, halkımızı sağlama almalıyız. Bu sistemde de bu vize sayesinde de kaçak yapılaşma tarihe karışacak çünkü göreceğiz, somut olarak ne var ne yok görülecek.

Taşıtlar için zaman zaman hurda yasası çıkarıyoruz. Binalar için de böyle bir sistemi, süresiz olarak yalnız, gerçekleştirmeliyiz. Depreme dayanıksız, ömrünü tamamlamış, boşaltılması gereken, tahliye edilmesi gereken konutlardan çıkan kişiler için yeni konut alımında kredi, vergide kolaylık, tapu harcında kolaylık, hatta malikin gücüne göre hibe ve benzeri uygulamaları gerçekleştirmeliyiz.

Ayrıca, göz ardı ettiğimiz bir husus var; sigorta. Sigorta diye bir şey günümüzün gerçeği. Arabalarımızı sigorta yaptırıyoruz, kasko yaptırıyoruz, başına bir şey gelirse günün şartlarına göre alıyoruz. Bir de arabalarda zorunlu trafik sigortası var. Bizde de DASK var ama DASK bir tek belli devlet kurumu olarak yapılıyor. Bir iş yeri ve konut sigortaları, paket sigortaları canı isterse milletimiz yaptırıyor, vatandaşımız yaptırıyor. Aslında, sigorta kültürü yirmi yıl önce arabalarda oturmamıştı ama şimdi arabalarda oturdu fakat konutlarda, iş yerlerimizde hâlâ sigorta kültürü oturmadı. Bunu oturtmalıyız. Bunu oturtmak için de zorunlu yapmak lazım, zorunlu yapalım. Kentsel dönüşümü de zorunlu yapalım, sigortaları da zorunlu. Ama sigorta derken bu "full" bir sigorta olmalı, her yıl yenilenen değil, dört beş yılda bir yenilenen, otomatik güncellenen, primi de hasarı da tazminatı da otomatik güncellenen bir sigorta sistemi olmalı ve ulusal ve uluslararası sigorta firmaları bu işte elini taşın altına koymalı. Bu sigorta sistemi olmalı çünkü devlet bir yere kadar, ondan sonra yine bir sıkıntı, polemik devam ediyor. Bu sistemi kurmamız lazım.

Ayrıca, teknolojilerden de en üst düzeyde yararlanmalıyız. Şimdi, bu sismik izolatörler büyük hastanelerimizde var, 100 yatak üstü hastanelerde. Bu izolatörleri de bütün kamu binalarında, hatta hatta konutlarda bile yaygınlaştırmalıyız. İmarda da bu, şu andaki Türkiye'de belli, gerçek bir şey, fay hatlarındaki, hatta aktif faylardaki imarları, yapılaştırmaları tekrar gözden geçirmemiz lazım.

Ayrıca, konutların el değiştirdiğinde vatandaşın mağdur olmaması için bir kere ekspertizsiz konut satışı olmaması lazım. Bir de lisanslı emlak müşavirliği yasasını çıkarmalıyız, emlak komisyonculuğu yasasını çıkarmalıyız. Şimdi, bu işi önüne gelen yapmamalı, bilen kişiler yapmalı, lisanslı kişiler yapmalı ve bunlar haricinde de ikinci el satışları olmamalıydı. Ekspertiz mutlaka yapılmalı ama fiyatı için değil, binanın ne kadar ömrü kalmış, neye ihtiyacı var, ne kadar daha bir maliyet var ona göre, ömrü dolmuşsa da bu ikinci el binalar, yapılar alınıp satılmamalı.

Ayrıca kırsalda, köylerde ruhsatsız, muhtarın şeyiyle yapılıyor, aslında orada her şey muhtar. Muhtarların yetkisini arttırmalıyız, cezasını da arttırmalıyız. Muhtarın haberi olmadan hiçbir yerleşimde kuş uçmaz; bu, şehirler için de geçerli. Muhtarlara sorumluluk vermemiz lazım kaçak yapılaşma olmaması için ama bunu yaparken de şimdi vatandaş "Ben ancak tuğlayı, kiremidi alabiliyorum. Ben ne plan projeye para verebileceğim ne de belediyeye harç ödeyebileceğim." Vermesin, belediyeye harç vermesin, belediye elini taşın altına koysun. Belediye, vatandaşı, müteahhidi veya bina yapacak kişiyi bir para şeyi olarak görüyor, gelir kapısı olarak görüyor. Bir konut yapılırken büyükşehir belediyesi altyapı katılım, yol parası için ayrı; ilçe belediyesi ayrı para alıyor ve ciddi paralar alıyorlar. Bunları bir kere önlememiz lazım. Hele hele köylerde, kırsalda vatandaşın talebi hâlinde biz projeye kadar ücretsiz vermemiz lazım ki ruhsatsız yapmasın, ruhsat için bir para ödemek zorunda kalmasın ama vize sistemini mutlaka getirelim, dört beş yılda bir, buradan da az veya çok bir gelir sağlanır. Bu işin finansmanı, bu sistemin finansmanı sağlandıktan sonra kalan gelir de bu ihtiyaç sahiplerine yapılacak evler için veya onların sigorta primlerine destek olalım. Tarımda nasıl TARSİM var, sigorta primine destek oluyoruz devlet olarak, konutlarda da iş yerlerinde de biz sigorta primini destekleyelim, desteklememiz gerekenlerde. Şimdi, şu anda yaptığımız iş 4-5 tane evi var, hasbelkader tabii depremde mağdur olmuş, evi yıkılmış, buna da ev yapıyoruz, sigorta sormuyoruz. Yani bunları da bir gözden geçirmemiz lazım ki daha etkin ve daha hızlı bu mağdur olanlara, açıkta kalanlara çözüm getirelim.

Çok kısa bir şey daha söyleyeceğim. Ya, milletvekili olmadan önce tabii mesleğim gereği ben otuz küsur senedir hem inşaat hem emlak sektöründeyim. Amerika'dan satılık bir ev, bir portföy geldi, bir daire, bir de villa. Villanın iç resimlerini ısrarla göndermiyor satıcı müşteri. Ya iç resimlerini göster... Neyse dış resimlerden müşteri bulduk, sattık, evi de sattım. Gittik Amerika'ya, evin, villanın içine gittik, baktık. Miami'de tek katlı bir villa, köşe başı, yeri, konumu güzel, dış görünüşü de güzel; içi bakımsız, pejmürde. Zaten içinin fotoğraflarını gönderse belki satamazdık. Neyse bizim alışveriş bozuldu fakat oradan neden bozuldu? Belediyeden öğrendik ki miadı dolduğu için bu binaya yıkım kararı verilmiş. Tabii, biz burada ona bakım yapar, yeniler, otururuz, belki yıllarca otururuz. Belediye burayı yıkmak için 17 bin dolar para istemiş, bir de süre vermiş "Ya kendin yık ya da biz yıkacağız." diye. O da o süre içinde acele ediyor, satıyor yeri, geri döndü. Sonra internetten baktım yer satılmış fakat yenilenmiş, alan kişi daha düşük bir fiyata almış, arsa fiyatına satılmış ve alan kişi yeni bina yapıp onu satışa çıkarmış. Bir de burada şunu da yapmamız lazım: Yani şimdi aklın yolu bir. Şimdi, orada bir ev yapıldığında, her el değiştirdiğinde, her el değiştirişte internetteki ilanda görüyorsun hangi yılda satılmış, kaça satılmış; altı ay sonra bir daha mı satılmış, kaça satılmış, bunları görmemiz lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Erim, tamamlar mısınız lütfen.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Vaktim doldu herhâlde.

Teşekkür ederim.

Hayırlı olsun.