| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Avrupa'da Yükselen Irkçılık ve İslamofobi İnceleme ve Araştırma Alt Komisyonu Raporunun görüşülmesi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 09 .03.2023 |
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinize saygılarımı, hürmetlerimi arz ediyorum.
Artık yeni bir seçim sathımailine geçtiğimiz için ben de Salih ağabey gibi düşünüyorum, herhâlde bu bizim son toplantımız olur; artık vakit daraldığı için.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bu bir temenni mi? Belki...
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Aa yok, yok, temenni değil. Önümüzdeki dönemde de yine arkadaşlarla birlikte bu komisyonları oluşturmayı Rabb'im nasip etsin.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Seçime daha var yani Meclis çalışıyor, belki toplanırız.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) - Evet.
Değerli arkadaşlar, İslamofobinin tamamen Batı menşeli olduğunu biliyoruz yani Avrupa menşelidir, Batı menşelidir; bunu biliyoruz. İmalat hakkı tamamen onlara aittir, dünyayı da dizayn ederken böyle yapıyorlar; Avrupa'dan, Amerika'dan yani bir başka adıyla Batı'dan; önce üretiyorlar, sonra bütün dünyayı zehirliyorlar, mahvediyorlar. Batı, tarih boyunca insanlığa gözyaşından, zulümden, engizisyondan başka bir şey vermemiş. Şimdi, Batı'nın tam da zayıfladığı bu süreçte hem nüfus itibarıyla zayıflıyor hem de eski sömürgeci, emperyal gücünü kaybediyor dolayısıyla Batı'nın bir şey daha bulması lazım yani insanlığı yeniden sömürebilmesi için, o zulmü tekrar devam ettirebilmesi adına bir şeyler yapması lazım. İşte, buradaki en kullanışlı araç da İslamofobi oluyor. Size -bunlar çok önemli ve tarihî şeylerdir- iki örnek vereyim: 2001 İkiz Kulelerin düşürülmesinden önce Amerika'da yıllık bazda Müslüman olma sayısı 170 bin ile 190 bin arasıdır. Yıllık bazda 190 bin insan İslam'ı tercih ediyor yani Müslüman oluyor ama Hristiyan ama ateist ama başka bir dine mensup veya bir başka ideolojiye mensup... Bu insanlar Amerika'da yıllık bazda 200 bin nüfusa ulaşıyor, Müslüman olma sayısı. Yine, bir rakam daha vereyim. Avrupa'nın başkenti Brüksel'dir dolayısıyla Brüksel'e çok ciddi atıflar yapılır. Bizim medyamızda da çok fazla söz konusu olduğu için söylüyorum "2035'te Brüksel bir Hristiyan başkenti olmaktan çıkıp bir Müslüman başkenti olmaya doğru yol alıyor." gibi haberler yapıldı. Bu, şu anlama geliyor: Avrupa'da da Amerika'yla eş zamanlı şekilde insanların İslam'a karşı ciddi bir sempatisi, bir okuması ve dolayısıyla Müslüman olma serüveni oldu. Bütün bunlar Amerika'nın öncülüğünde yani Batılıların programlarında artık İslamofobi üzerinden bir çalışma başlatmaları gerektiğinin şeylerini başlattı. Belki tarih boyunca bir düşmanlık, bir kin, bir öfke var ama özellikle modern dünyada bugünlere gelindiğinde Avrupa'da ve Amerika'da böyle büyük boyutlu bir ırkçılığın olması, İslam düşmanlığı üzerinden bir şeyin geliştirilmesi inanılmaz derecede dikkatimizi celbediyor, dikkatimizden kaçmıyor. Bunlar, Avrupa'nın ve Batı'nın bilinçli bir şekilde yapmış olduğu çalışmalardır. Şimdi, burada Batı, İslamofobi üzerinden böyle bir nefreti oluştururken aslında kendi insanını da kendi halkını da zehirliyor. O iddia edilen "İdeal Batı Medeniyeti" bu şekliyle de artık iflasın eşine geldiğini gösteriyor. Ben bu İslamofobi menşeli operasyonların ve çalışmaların yakın bir zamanda da bitmeyeceğini, belki katlanarak daha da artacağını düşünüyorum çünkü Batı'nın kendi ajandası, artı, Batı'nın, Batı'yı bir çıkmazın eşiğine getirmesi ve maalesef Batı şu an bu anlamda ciddi anlamda kan kaybediyor. Biz bunu daha önce Ruanda gibi yerlerde de yaşadık, gördük. Sırf Fransızların sömürgesinin devam etmesi adına, işte Afrika'da da aynı şey söz konusu, bu adamlar asırlardır sömürdüler; yer altı, yer üstü zenginlik kaynaklarını bitirdiler fakat orada artık bir direniş başladı, oranın yerli hakları artık kendi özgürlüklerini, kendi kaynaklarını kullanma arzusu içerisindeler. İşte, tam burada "Vay sen misin bunu isteyen?" diyerek Ruanda'da geniş burunlular ile ince burunlular arasında bir savaş çıkarıldı; bir ayda 800 bin insan katledildi, tamamen Batı menşeli bir operasyon. Batı tarihi itibarıyla maalesef bu kadar kötü, lanetlenecek kadar bir zalimliğin, gaddarlığın içerisindedir.
İslam'a gelince, kıymetli mevkidaşımın da ifade ettiği gibi, İslam bir barış dinidir, sulh dinidir, bir selam dinidir. Batı, özellikle ve ısrarla bunun böyle olmadığını ispatlamaya çalışıyor. Ben özellikle ifade ediyorum, İkiz Kulelerin düşürülmesinden önce ABD'de yapılan çalışmaların -bunlar derin Avrupa'yı da ifade eder aynı zamanda- bir tek amacı vardı, "İslam terör, Müslüman terörist" ifadesi. Maalesef bizim toplumlarımız da bunu benimsedi veya yavaş yavaş kanıksamaya başladı. Hâlbuki biz biliyoruz, işte, bu ülkede 77 ayrı milletten insanlar olarak yaşıyoruz ve birbirimize kardeşçe sarılıyoruz.
Sadece bir durum tespiti yapmak için söylüyorum. Malum, Adıyaman'da nüfusun tahmini olarak yüzde 20'si Alevi vatandaşlarımızdan oluşuyor. Deprem bölgesi olarak oraya gittiğimizde, önce bizim "dağ köyleri" dediğimiz Adıyaman merkezdeki Alevi köylerine gitmiştik yani ben o tarafa gitmiştim, o tarafta görevliydim. Gittiğimiz yerlerde o insanlarla çok değerli sohbetler, muhabbetler gerçekleştirdik. Sonra onlarla konuşurken bir şey dikkatimi çekti, bir Alevi vatandaşımız dedi ki: "Ya Vekilim, siz bilmezsiniz ama biz burada cenazelerimize hocalarımızı çağırırız. Burada mevlitlerimizi onlarla birlikte yaparız." Tamam mı? Bakın, şimdi bir Anadolu coğrafyası, tamam mı? Çok farklı kimlikler, mezhepler vesaireler ama barış içerisinde ama kardeşlik hukuku içerisinde, komşuluk hukuku içerisinde inanılmaz güzel bir noktadalar; Batı'nın hazmetmediği, hazmedemediği şey bu işte. Batı istiyor ki biz birbirimizi öldürelim, o da bizi yönetmeye devam etsin. Bundan dolayı ben bu çirkin savaşın, bu çirkin operasyonun devam edeceğini düşünüyorum ama Batı'nın bizden, Müslüman toplumlardan alması gereken dersler var ve bizim de o dersleri onlara göstermemiz lazım. Yani gerçekten huzurun, barışın, sulhun ve selametin kaynağı olduğumuzu yeniden onlara göstermemiz lazım.
Teşekkür ediyorum.