| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz ile 203 Milletvekilinin; Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 08 .03.2023 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Evet -hoca gitti ama 1'inci maddede konuşan hocamız- bir tane kenevir örneğini bulmuşsunuz, ondan da esinlenmişsiniz "sözleşmeli üretim" diyorsunuz, ben öyle anladım olayı. Firma orada keneviri ektirmiş 30 bin dekar, 25 bin ton ürünü alacak. Ee? Üreticiyi kendine bağlayacak, fiyatı verecek; ondan sonra verimde bir düşüş oldu ya da bir şekilde bir kuraklık oldu, böcek geldi, mantar oldu -bunlar tarımın kendine özgü özellikleri- o zaman vazgeçecek. Çok örneği var, domates örneğini arkadaşımız söyledi.
Bizim bölgemizde ekmeklik buğday tarımı yapılır. Dünya devi bir firma geldi -ismini vermeyeyim- tohumu da kendi verdi, bir sözleşme dayattı -dayattı derken özendirdi- fiyat da iyiydi, üretici ekmeklik buğdaydan 400-500 kilogram verim alırken makarnalıktan 250-300 kilograma düştü ama para iyi geldi, üreticinin hoşuna gitti, devam etti yani oradaki ürün desenini değiştirdi ama firma ertesi yıl çok düşük verim alınınca fiyatı vermek istemedi, fiyatı düşürdü. Ya, bunlarla çok karşılaşıyoruz. Şimdi, siz ne kadar bize deseniz de "Ya arkadaşlar, biz bunu güvence altına alıyoruz." biz size zaten bir kere güvenmiyoruz, zaten -aynı şeyleri söylüyorum- size güvenmediğimiz için, bir de tarımsal altyapıyı çökerttiğiniz için bu iş olmaz ama tarım satış kooperatifleri birlikleri, daha önceden devletin birçok kuruluşu -arkadaşım bahsetti- şeker fabrikaları varken...
Toprak Mahsulleri Ofisi de aslında sözleşmeli üretim yaptı zaman içerisinde, çok yaptı, ÇAYKUR yaptı, fiyatları önceden söyledi, budama tazminatları verdi, önceden erken söküm tazminatları verdi. Erken kuzu kesimi tazminatları vardı bu ülkede. Yani ben tarım politikası araçlarını yıllarca anlattım ama siz bütün tarım politikası araçlarını kaldırdınız, bir tek fiyat desteklemesi, fiyat farkı desteklemesi veriyorsunuz, onu da bir sene sonra veriyorsunuz. Üreticinin hiçbir güvencesi yok, bu güvencesizlik altında bir de sözleşme dayattığınızda aynen şirket tarımı olur; o, olmaz. Ama tarım satış kooperatifleri birlikleri yeniden güçlü hâle gelirse... Zaten onlar da sözleşme yapıyor; bakın, üreticiden rekolte beyannameleri alıyorlar, diyorlar ki: "Sen ne kadar ayçiçeği ekeceksin, ne kadar pamuk ekeceksin?" Ona göre fabrikalarını garanti çalıştırmaya uğraşıyorlar. Yine, ihracat yapan firmalar var, dış pazar araştırmaları yapıyorlar. Yani siz bu şekilde tek taraflı sözleşmeyle, sanayiciyi güçlü kılan ama üreticiyi güçsüz kılan...
Hocam, siz de diyorsunuz ki: "E, yapmak zorunda değil." Şimdi, öğrendik, sigorta yaptırma şeyi de var; iyi, bunlar güzel, çekici ama olayın bütününü kapsamıyor. Yani dar alanda kısa paslaşmalar yapıyorsunuz. 2'nci madde ile 3'üncü maddeyi de birleştirmişsiniz, planlama. Yani işte bizde su az, su... Arkadaş, sen Meriç Nehri'ne, Ergene Nehri'ne baraj yaptın da biz hayır mı dedik? Seyhan'a Ceyhan'a baraj yaptın da hayır mı dedik? Dicle'ye, Fırat'a gem vurdun, barajları tam yaptın da hayır mı dedik? Mısırda tamam çok su kullanılıyor ama onun alternatifini üreten bir yem bitkisi yetiştirdin de ona destek verdin de biz hayır mı dedik? Böyle politikalarla gelin, bak destek verelim ama "Ya, su çok az, ona göre biz sözleşmeli üretimi dayayalım..." Ya arkadaş, o zaman deyin ki bize: "Yabancılara toprak satışının önünü de engelliyoruz. Çiftçiler tarla satmasınlar." Bunu da yapın, hatta emlakçılara satmasınlar. Bakın, tarlalar bazı yerlerde boş duruyor. Emlakçılar önceden alıyorlar, "Nasılsa buralarda para kazanılacak." diyerek bunu yapıyorlar. Ama daha dün bir teklif getirdi İYİ Parti yabancılara toprak satışının önünü kesen, ona bile "hayır" dediniz. Yani şimdi siz böyle somut tekliflerle gelmiyorsunuz, bulmuşsunuz fazla bir milletvekili sayınız var, gücünüz var zannediyorsunuz ama bu güç gidecek. Biz yeniden bu maddeleri daha güçlü hâle getireceğiz ama önce kurumları ayağa kaldırmamız lazım. Bakın, Toprak Mahsulleri Ofisini yeniden ayağa kaldırmak zorundayız, şeker fabrikalarını yeniden... O toprak haritalarına göre sözleşme yapmak zorundayız. Toprak haritalarına göre yapılır, münavebe yapılır; ertesi yıl ne ekeceksiniz, ondan sonraki yıl ne ekeceksiniz, çiftçiye parayı verirsiniz... Siz hem para da vermiyorsunuz hem de sözleşmeli üretim, planlı üretim, bunlar olmaz. Güçlü ile zayıf sözleşme yapamaz, iki tarafı da güçlendirirsiniz yani çiftçiyi güçlendirirsiniz, o zaman yapılır. Bakın, Türkiye'nin, bırakın Türkiye'yi, dünyanın en büyük sorunu üretici bir ürüne yedi ay, sekiz ay, dokuz ay bakar ama parasını bir günde almak ister ve biz onu on iki ay tüketiriz. Ama sanayici de on iki ay boyunca ürün olsun ister, depoda olsun ister. Artık kamucu politikalar olmak zorunda, devlet işe bir yerden girmek zorunda. Covid süreci ve ardından savaşlar ve kuraklık, tabii ki küresel iklim değişikliği tarımda kamucu politikalar uygulanması gerektiğini söyledi. Devlet bir yerden girecek arkadaş, ürünü satın alacak, riske de devlet girecek. Özel sektör bundan kâr yapar, özel sektörün amacı kârdır. Bıraksanız özel sektör aşırı kâr yapar ama özel sektöre tarım bırakılamaz. O nedenle bu sözleşmeli üretim cazip geliyor. Ha, bırakırsınız üreticiyi, yine de siz bu kurumları oluşturursunuz, üretici yine sözleşmeli üretim yapar. Mesela, tohumluk üretimi yapar, bir firma gelir der ki: "Ya, ben böyle bir tohumluk geliştiriyorum. Sen bu tarladan kaç para kazanıyorsun? '5 lira.' Ben sana 10 lira veriyorum, gel bu riske girelim." Orada da devlet iyi bir taraf olur, üreticinin hakkını korur çünkü riskler, belirsizlikler tarımda çok fazladır, hiçbir şeyi öngöremezsiniz. O nedenle hem üreticiyi korumayacaksınız hem de "sözleşmeli üretim" diyeceksiniz, biz buna yokuz.