KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, komisyonun değerli üyeleri, tüm milletvekillerimiz, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, madenlerle ilgili Torba Yasa süresince burada birçok konuyu konuştuk. Ben ısrarla madencilere verilen sözleri hatırlattığımda ve madenlerde yaşanan sıkıntıları dile getirdiğimde... Özellikle de madencilere verilen sözleri üç kategoriye ayırmıştık ve bunlardan birincisinin geride kalanlara verilen sözlerin önemli oranda tutulduğunu hep ifade ettik. Mevcut madencilerin özlük haklarına yönelik iyileştirmelerin verilen sözlerin gerisinde kısmen tutulduğunu söyledik, ama işçi sağlığı, iş güvenliği, maden kazalarının önlenmesi noktasında bir arpa boyu bile yol gidemedik.

Tabii, orada temel yaklaşım, Sayın Bakanın Soma faciasından hemen sonra "Taşeron dediğiniz kölelik düzenidir, buna mutlaka öyle veya böyle son vereceğiz." şeklindeki ifadeleriydi. Sayın Bakanın o günlerdeki ifadeleri, iktidar partisinin emek eksenli olmayan, işçi sınıfının lehinde olmayan, örgütlenme özgürlüğünün önünü tıkayan ve sürekli emekçiyi köleleştiren uygulamalarına karşı âdeta çölde görülen bir serap gibiydi, çünkü iktidar partisinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı o büyük faciadan sonra çıktı, dedi ki: "Taşeron sistemi köleliktir, insani bir iş değildir, mutlaka sonlandıracağız."

İki gün sonra, partimizin Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın yer altında taşeronun yasaklanmasıyla ilgili önergesi Meclise geldiğinde -tesadüfen en ön sırada oturuyordum- iktidar partisi grubundan grup başkan vekilliğine doğru ciddi bir baskı geldi "Biz buna niye 'hayır' diyoruz." diye. Yani Bakanın vicdanında oluşan ve sözleriyle ortalığa dökülen o geçmişe dönük pişmanlık ama ileriye dönük umut sözcükleri AKP Grubunu da tetiklemişti ve AKP Grubu, o gün, yer altında taşeron uygulamasına "hayır" oyu kullandılar. Yani bu kanunun gündeme alınmasının önündeki engeli kaldırdılar, şöyle dediler: "Kırk beş gün süreyle komisyonda görüşülmediği için doğrudan gündeme alınmasını görüşelim."

O iklim uzun sürmedi, sonra Uyar Madencilikteki kaza oldu. Sabahki tartışmaları farklı bir görevimden dolayı İnternet'ten takip ettim, bir geldim, gittim, ama açıkçası şahitlik etmek gerekecekse, ben Hürriyet gazetesinin manşetinde onu gördüğümde şaşırmıştım, "Bakan bunu bize söyledi ama demek ki herkese açıkladı." deyip memnun olmuştum. "Ya, bir madeni kapatalım diyoruz, 50 kişiyi araya sokuyorlar." Ben "50 kişiyi araya sokuyorlar." lafını bu kulaklarımla duydum, hepimiz oradaydık.

Ha, o araya giren 50 kişinin kim olduğu konusunda bugün bir tekzip var anladığım kadarıyla, ama araya sokanların işverenler olduğunu, orada Sayın Bakanla yaptığımız samimi sohbette duyduk. Daha sonra onu Hürriyet gazetesinde, birkaç gazetede gördük, sonra çok tartışıldı bunun üstüne, ama o gün de şöyle düşünmüştüm açıkçası: Yine Sayın Bakan vicdanıyla konuşuyor ve doğruları söylüyor. Ama şunu gördük ki iki temel pratikten, facia oldu mu Sayın Bakanımız gerçekten olması gerektiği gibi, özlenen bir Çalışma Bakanına dönüşüyor, iki gün, üç gün doğruları söylüyor, on beş gün sonra aslına rücu ediyor ve bu sefer o söylediğini yapmıyor, işte, yer altındaki taşeron...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Bu senin dediğin karaktersizliktir, bakınız. Kiminle konuştuğunu bileceksin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne münasebet, niye böyle söylüyorsunuz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Bakınız, böyle tanımlama karaktersizliktir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Nasıl, ne münasebet? Niye öyle... Ben siyasi bir...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sözlerinize dikkat edin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, ben siyasi bir saptama yapıyorum.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Ben hiç kimseye böyle bir söz söylemem. Söylediğiniz tam bir karaktersizliktir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, siyasi bir saptama yapıyorum, ne alakası var?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Otuz yıllık siyasi hayatım vardır, böyle bir karaktersizlik içinde bulunmadım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, dediniz mi "Taşeronu kaldırmak lazım.", sonra da vazgeçtiniz mi?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sözlerinize dikkat edin, çok yanlış...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir kere sizi böyle bir ifadeyi kullanmaktan men ederim. Sizin bakan olmanız, seçilmiş bir milletvekiline böyle bir şey söyleme hakkı vermez.

BAŞKAN - Size söylemiyor ki.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Size hiç vermez.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben siyasi bir saptama yapıyorum, şahsınıza da söyledik... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakan, şahsınıza dönük bir şey yok.

AHMET ARSLAN (Kars) - Ağzından ne çıktığını bilmesi lazım!

BAŞKAN - Arkadaşlar, arkadaşlar...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, Sayın Bakan, "demedim" deyin.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Olmaz böyle...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne bu, ben de söylüyorum, neyinden rahatsız oluyorsun?

BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın, kendisine yapılan...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, siyasi söylem, Sayın Bakanın söylediği sözleri söylüyorum.

BAŞKAN - Ama öyle demiyorsunuz, bir dakika...

Bakın, burada... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET ARSLAN (Kars) - "Aslına rücu ediyor." diyorsun!

BAŞKAN - Sayın Özel, toparlar mısınız.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, gözünü seveyim, arkadaşım, siyasette, adam hakaret ediyor, siyasiler diyor...

BAŞKAN - Ama siz öyle...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Eleştiri sınırları içerisinde... Bu eleştirinin ötesinde ne var?

BAŞKAN - Eleştiri değil...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yine söylüyorum, sözlerimin arkasındayım, bana da siz söyleyin, benzerini yaparsam.

BAŞKAN - "Üç gün sonra söylediğinin tersini yapıyor." diyorsunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Olması gerektiği gibi bir Çalışma Bakanı, elbette ki benim siyasi görüşüme göre, benim hayal ettiğim bir Çalışma Bakanı gibi saptamalar yapıyor, ama on gün sonra aslına rücu ediyor. Mevcut olduğu, kendi durumundaki gibi, her zaman yaptığı gibi yapıyor, taşeronu kaldırmıyor ve gelen baskılardan sonra da Işıklar Madeni açılsın diye... Onu söylüyorum, başka bir şeyi kastetmedim, kastettiğimi söyleyen varsa o kısmını geri alayım.

"Taşeron uygulamasını geri alacağım." diyor, geri almıyor. Genel tavrı taşerondan yana zaten. Allah, Allah! Demek ki doğru bir yerden eleştiri yapıyoruz ki böyle bir tepki geliyor. Şaşırdım kaldım.

Taşerondan yana olduğu hâlde, o alanı genişlettiği hâlde, faciadan sonra "Karşıyım." dedi, sonra aslına rücu etti, yani yine taşeronu savundu, bunu söylüyorum. Bakanın aslında ne var, benim her zaman saygı duyduğum birisi şahsen. Aynı şeyde de bu durum oluyor.

AKP Grubunun bu tavırları bize uzak değil, biz her söylediğimizde bu tip şeyleri, madenler gündemden düşsün diye, ama saldıran oldu, ama hakaret eden oldu, ama bir sonraki maden kazasından önce o tavırlar yok, başka bir tavra bürünüyorsunuz. Biz de sizin vicdanlarınıza sesleniyoruz, Uyar Madenciliği yüz kere söyledim, burada, "800 kişiyi dolandırdı." dedim, "Kaçtı." dedim. Ermenek'te madencilik yapıyor, Söke'de madencilik yapıyor. Özgür Özel söylerken söz verdiniz, Uyar Madencilikteki alacakların tahsilatı konusunda, madencilere yardımcı olacağız diye, o günlerde o sözleri tutmadınız, Ermenek'te kaza oldu, Uyar Madencilikteki mağduriyet CNN Türk'te dört buçuk, beş dakikalık haber, NTV'de belgesel olunca, şimdi Uyar Madenciliğe yönelik tekrar bir başka şey yapmaya çalışıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlarsanız Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Farkındayım süreyi uzattığınızın.

Biz durduğumuz yerde duruyoruz, söylediğimiz sözün arkasındayız, sizden de böyle bir yaklaşım bekleriz. Maden gündemden düşsün diye oradan buraya dosya atanları, hakaret edenleri, yumruk sallayanları unutmadık, ama şimdi başka bir noktadasınız. Ee, üç ay sonra yine oraya döneceksiniz. Anlatmaya çalıştığımız mesele bu. Birazcık samimiyet, birazcık gerçekten vicdanınızla hareket ettiğiniz zaman söyledikleriniz, sonra partinizin genel politikalarıyla çeliştiği zaman, bunu söyleyeni dokuz köyden kovmakla olmuyor, dokuz köyden kovsanız bir onuncu köyü bulur, gelir burada yine yüzünüze söyleriz. Bu, bizim halkımıza milletvekili olarak sorumluluğumuz. Bir muhalefet partisi milletvekili olsanız, hepiniz böyle bir siyasi zikzak karşısında susamazsınız, bunu dile getirmek zorundasınız. Bunu dile getiriyoruz, bunu söylüyoruz.

Daha söyleyecek sözler var ama süreyi de Başkan uzattı, soru-cevapta ilave ederim.

Teşekkür ederim.