KOMİSYON KONUŞMASI

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, yaptığınız konuşmayı dikkatle okudum ve kendi uzmanlık alanımla ilgili olan konularda ben de kendi penceremden bakarak halkımızı doğru bilgilendirmek adına bazı noktaların altını çizmek istiyorum.

Şimdi, "Çalışma barışının korunmasını sağladık." diye gururlanmışsınız yazınızda da konuşmanızda da. Sayın Bakan, çalışma barışını performans uygulamasıyla en azından sağlık alanında çökerttiniz. Bugün, bütün doktorlar, öğretim üyeleri, hemşireler yaptıkları hizmetle beraber kim ne kadar maaş alıyor, kim ne kadar para kazanıyor diye birbirlerini gözlemeye ve "O niye bu kadar alıyor, ben niye almıyorum." diye sorgulamaya başlamış ve barış tamamen bozulmuştur.

"Sosyal diyalogla toplu iş sözleşmeleri yapıyoruz." diye gururlandınız konuşmanızda. Hayır efendim, sosyal diyalogla değil, sadece MEMUR-SEN'le diyalog içerisindesiniz ve MEMUR-SEN'le yaptığınız anlaşmalar konuşmalar neticesinde de toplu iş sözleşmesi yaptığınızı sağlık alanında da biliyoruz.

"İş sağlığı ve işçi güvenliğini sağladık." diyorsunuz. Bir kere, bu söyleminizde bile abes var, çünkü iş sağlığından ziyade bizi ilgilendiren işçinin sağlığıdır. Siz, işçi sağlığı ve işçi güvenliği konusunu tam bir liberal ekonomi ve kapitalist anlayışla iş sağlığı ve güvenliği konumuna getirdiniz ve bunu da araya, torba yasalara koyduğunuz maddelerle işçi sayısının 10'dan az olduğu bölgelerde iyice ortadan kaldırdınız.

Sonra, bir de gerçekten çok hayretle izlediğim bir cümleniz var, diyorsunuz ki: "Sürdürülebilir sosyal güvenliği sağladık ve SUT'u yürürlüğe koyduk." Evet, yaptınız bunu, SUT'u yürürlüğe koydunuz ama sizin sayenizde ameliyatlar durdu Sayın Bakan. Ameliyatlar durduktan sonra, bütün millet feveran ettikten sonra, çıktınız "Ya, doğru, haklısınız, biz bazı iyileştirmeler yapalım da bu iş düzelsin." dediniz ve bu iyileştirmeleri yapar görünerek aslında hiçbir şey yapmadınız.

Nasıl mı Sayın Bakan? Bakın, dün beni aradılar, Mersin Üniversitesinde yatan bir hasta beyin kanaması geçirmiş ve anjio yapılması gerekiyor.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Uğur Bey duyuyorsun değil mi?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sağlığı bütün Türkiye biliyor ya, Sayın Hocam anlatsa ne olur, herkes biliyor sağlığın ne olduğunu.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Beyin kanaması geçiren bu hastaya anjio yapılacak fakat Mersin Üniversitesi diyor ki "Ben bu anjioyu yapamam, seni falanca özel hastaneye sevk etmek zorundayım." Adam diyor ki: "Bura devletin kurumu, niye yapamıyorsun?", "Çünkü SUT'ta verilen parayla ben zarar ediyorum ve ben bu malzemeyi pahalıya alırsam da hesap soruyorlar, pahalıya alıp faturada ucuz göstersem de hesap soruyorlar; ben sana dokunamam." diyor ve hasta Tarsus'ta bir özel hastaneye gitmek zorunda kalıyor. Sayın Bakan, arzu ederseniz, bu örnekleri 20-30 tane çoğaltıp isimleriyle size verebilirim. Siz düzenleme yaptınız, mal oluş fiyatını 100 liradan 70 liraya indirmiştiniz SUT'ta, ameliyat durunca 75 liraya çıkardınız, yine bir şey değişmedi Sayın Bakan. Yani sürdürülebilir bir sosyal güvenlik konumundan bahsetmek gerçekten mümkün değil.

"Sağlık hizmetinin finansmanını yaptık." diyorsunuz. Yani bu söylediklerim eğer gerçekten boşsa, yani gerçekten diğer milletvekili arkadaşlarımın söylediği gibi "Boş konuşuyorsunuz, halk bunu biliyor." diyorsanız, evet halk da biliyor ama ben size de anlatayım, yani sizin algılamanız halktan daha sonra geliyor çünkü öyle anlaşılıyor. Sağlık hizmetinin finansmanını sadece ikinci ve üçüncü basamakta yaptınız Sayın Bakan. Sağlık Bakanlığının toplam bütçesinin katbekat üstünü siz sağlığa ayırdınız. Neresine ayırdınız? İkinci ve üçüncü basamağa ayırdınız. Yani dışarıdan ithal edilen malzemelere ve özel hastanelere para ödeyerek yaptınız. Sayın Bakan, halkımızın buna ihtiyacı yok, halkımızın hasta olmamaya ihtiyacı var, yani birinci basamağa ihtiyacı var ama siz sosyal devlet anlayışından uzak bir şekilde, insanlar hastalandıktan sonra onlara yardım etmeye çalışıyorsunuz ve kara kuyulara paraları atıyorsunuz, bu paraların kime gittiğini çok iyi biliyoruz, ulus ötesi sermayeye gidiyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kara saraya gidiyor, kara saraya.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yine, konuşmanızın bir noktasında diyorsunuz ki: "Biz iyi bir devlet yönetiyoruz, doğumdan ölüme kadar sorumluyuz." Bakın, Sayın Bakan, yani size bu konuşmayı hazırlayan arkadaşlarım da demek ki konuya yeterince vâkıf değiller. Sizin göreviniz bebek ana rahmine düştüğü andan itibaren başlar, hatta öncesinde, bu bir fasit döngüdür, yani siz "Doğdu, benim görevim başladı; öldü, benim görevim bitti." diyemezsiniz. Bu ölen insanın kalan sosyal hakları da sizin sorumluluğunuzda ama bunu da göz ardı etmişsiniz.

Bir de, çok ilginç bir şey var sizin söyleminizde: "Birçok reform yaptık." diyorsunuz. Reform aslında iyi bir şey gibi algılanıyor fakat...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Atıcı, toparlayabilirseniz lütfen...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Reform, yeniden şekillenme demek. Evet, siz reform yaptınız, yeniden şekillendirdiniz, iyiye giden herhangi bir şey yapmadınız. "Genel sağlık sigortası" dediniz, genel sağlık sigortasıyla ne kadar insanın mağdur olduğu ortada. İş sağlığı güvenliğini konuştuk, sendikaları, toplu iş sözleşmesini konuştuk; bütün bunların tamamı ülkemizi sizin sayenizde geriye götürdü. Zaman zaman övünüyorsunuz "Bütün sağlık kurumlarını birleştirdik." Diye; doğru, iyi bir iş yaptınız. O zaman, Cumhuriyet Halk Partisi size demişti ki: "İşçinin parasıyla kurulan SSK hastanelerinin parasını işçiye verin, ondan sonra bütün sosyal güvenliği bir çatı altında birleştirin." Ama bunu yapmaktan uzaklaştınız. Övünüyorsunuz, diyorsunuz ki: "E-reçete uygulaması yaptık." Doğru söylüyorsunuz, e-reçete uygulaması medeni bir şeydir, iyi bir şeydir ama kötü olan şey, her e-reçete başına siz vatandaşın cebinden 3 Türk lirası çıkarıyorsunuz Sayın Bakan. Yani bunu bile bile nasıl "Reform yaptım." diyebilirsiniz? Ben bir hekim olarak diyorum ki: Vazgeçtim e-reçeteden, ben kâğıda yazarım, yeter ki sen bu 3 lirayı alma. 3 lirada kalmıyor, dönüp diyorsunuz ki: "3 kalemden fazla yazarsan her kalem başına da 1 lira alırım." Yapmayın Sayın Bakan, bunun adı "reform" değil, reformsa da iyi bir reform değil. Geriye doğru bir gidişse, vatandaşın cebinden para çıkarmaksa "İyi, elinize sağlık." diyebiliriz. Diyorsunuz ki: "Vatandaşa istediği hastaneye gitme özgürlüğü getirdik." Ya, Sayın Bakan, Allah rızası için, AKP milletvekillerine de soruyorum: Kendilerini acaba günde kaç tane insan arıyor ve hastaneler için yardım istiyor?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür için arıyorlar.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Dua ediyorlar.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Eğer çıkıp birisi dese ki: "Beni hiç kimse aramıyor." Ve Allah üzerine yemin etse önünde önümü ilikleyeceğim ve ben teşekkür edeceğim. Eğer "Bir Allah kulu aramıyor." desinler bakalım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür için arıyorlar Sayın Atıcı, teşekkür edin.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Beni her gün 20 kişi arıyor ya yeşil kart sorunu için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Atıcı, tamamlarsanız...

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Dua ediyorlar ya.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Dürüst olun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen ol dürüst.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Eğer seni bir insan aramıyorsa çık "Aramıyor." de, Allah adına da yemin edin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Aramıyor, teşekkür için arıyorlar.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yalan söyleme.

BAŞKAN - Sayın Atıcı...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bütün insanlar sağlık sistemindeki sorunlar nedeniyle bizleri de arıyorlar, sizleri de arıyorlar.

BAŞKAN - Sayın Atıcı...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bu sağlık sistemine "reform" demeyin, "Bizim uygulamamız." deyin, eyvallah. Yani deyin ki: "Biz AKP Hükûmetinin bakışı budur, biz de bunu böyle uyguluyoruz." Ben de "Eyvallah." diyeyim ama "Reform yaptık, şunu yaptık, bunu yaptık." deyip de halkı ne olur aldatmayın çünkü halk artık uyandı. Sağlıkta telefon etmeyle başlayan cepten para çıkma hikâyesi en son, eczanede ilaç alırken veyahut da hele hele malzeme alırkene kadar geliyor ve bunlar da artık halkı canından bezdirdi.

Bu ortam siyasi bir ortam Sayın Bakan. Burada elbette ki ben konuşacağım, arkadaşlar sizi övecekler. Doğrudur ama çıkışta alın birkaç tane doktor milletvekilini ve sorun bakalım, çağırın birkaç tane başhekimi, bir sorun bakalım, gerçekten halk memnun mu, değil mi? Olmadığını göreceksiniz ve o zaman da "Reform yaptık." demekten vazgeçeceksiniz.

Teşekkür ederim.