| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esasları hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 10 .02.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, biraz önce ben de usul üzerine söz istedim ve bana söz vermediniz.
BAŞKAN - Bakın, görüşmelerin başladığını söyledim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Mehmet Bey istediğinde başlamamış mıydı efendim?
BAŞKAN - Müsaade eder misiniz, bir dakika. Normal görüşmelerin başladığını size ifade ettim. Ancak, bu arada, Sayın Temizel'in ricası üzerine ben Sayın Şener'e söz verdim. Bu, onun üzerine başlayan yani arada, görüşmeler arasında bir sivil toplum örgütüne söz verdiğimiz için başlayan bir tartışmayı yaşıyoruz.
Bu konu şudur: Teamül olarak genelde bütçe görüşmelerinde komisyon üyeleri ve milletvekillerinin dışında kimseye söz vermiyoruz.
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, söz istedim, siz sonra konuşun.
BAŞKAN - Müsaade eder misiniz. Efendim?
MUSA ÇAM (İzmir) - Söz istedik biz sizden, biz konuşalım ondan sonra siz cevap verin.
BAŞKAN - Müsaade edin, ben ne olduğunu size söyleyeyim, siz de onun üzerine konuşun.
Yani, demin sizin konuşmalarınıza, açıklamalarınıza, tartışmalarınıza müdahalede bulunmadık. Sizin oradaki ışıklarınız yanıyor, sadece usul tartışmasıyla ilgili olarak Mehmet Bey söz istiyorum dedi, Zekeriya Bey istiyorum dedi, Sayın Erdoğdu istiyorum dedi ama...
MUSA ÇAM (İzmir) - Ben de istiyorum, bastım.
BAŞKAN - Bilemem ki, ben sizin oradaki... Az önce de basılıydı orada ışık.
MUSA ÇAM (İzmir) - Hayır, değil değil.
BAŞKAN - Yani ben onu bilemem, burası gelincik tarlası gibi, on tane kırmızı ışık yanıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) - Şu andaki konuyla ilgili.
BAŞKAN - Nereden bileceğim konuyla ilgili olup olmadığını, müneccim değilim ki söyleyeceksiniz.
MUSA ÇAM (İzmir) - Sorun o zaman.
BAŞKAN - Neyi soracağım, tek tek mi sorayım?
MUSA ÇAM (İzmir) - Sorun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Siz söyleyeceksiniz, olur mu öyle şey!
Şimdi, görüşmeler başlamış, görüşmelerin içerisinde normalde usul tartışması yok.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, üsluba dikkat edelim, böyle fırça atamazsınız, biz de size atarız.
BAŞKAN - Atın o zaman Sayın Erdoğdu, karşılıklı atarız önemli değil.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Atmamaya çalışıyoruz bakın.
BAŞKAN - Burada bütün mesele şu: Normalde teamül olarak bunu yapmıyoruz ancak neticede bütçe de bir kanun tasarısıdır. Nasıl kanun tasarılarında sivil toplum örgütleri çağrılıp dinlenebiliyorsa bütçe görüşmelerinin içerisinde de bunu yapabilmek mümkündür ama teamül olarak bütçe takvimi sıkışık uygulandığı için bu yapılmıyor. Tek bir sivil toplum örgütünün bu konudaki ki dün akşam bu örgütün de çağrılması noktasında, iki üç örgütün çağrılması noktasında Sayın Temizel'in bir ricası olmuştu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Keşke bize de söyleseydiniz, yeni gönderdik diyorum arkadaşları.
BAŞKAN - Ama ben onu nereden bileceğim, siz de şimdi aynı şeyi söylüyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bilmek değil ama dokuz yıldır bütçe yapıyoruz bir tane olmadı, yani onun için söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Çam'ın söylediği gibi yani, ben nereden bilebilirim ki yani?
Sayın Erdoğdu, buyurunuz.
Yani size söz vermememin gerekçesi oydu, buyurunuz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, ben hani Komisyonda dostane bir çalışma ortamı sürmesi adına bir sürü şeye katlanırım ama burada birinci sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf üye ayırımı yoktur.
BAŞKAN - Öyle bir şey olabilir mi ya!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bunu ben hatırlatayım yani biz nezaketimizden yutuyoruz, bilmem ne yapıyoruz ama bu benim yasal haklarımın elimden alınması anlamına gelemez. İç Tüzük'ün 30'uncu maddesi bu konuda açık bir hüküm koymuştur. Bütçeye ilişkin özel hüküm yoktur, Komisyona vardır. "Komisyon toplantılarına Başkan, Başbakan veya bir bakan katılabilir. Başbakan veya bakan gerekli görürse kendi yerine yüksek dereceli bir kamu görevlisini yazılı temsil yetkisi verilir. Komisyon, fikirlerini almak üzere uzmanları çağırma yetkisine sahiptir." İlerisinde de hükümler var.
Şimdi, bakın, Türk Tabipleri Birliği Türkiye'nin bütün tabiplerini temsil ediyor ve Sağlık Bakanlığı bütçesi konuşuluyorsa doğru usul, daha demokratik usul görüşlerini ifade etmesidir.
İkincisi: Bütün sivil toplum örgütleri yani Batı demokrasilerinde de hep muhaliftir. Biz de karşıya geçersek onlar yine buraya oturacaklar, büyük ihtimalle benzer şeyler söyleyecekler, geçmişini de bilirseniz sivil toplum örgütlerinin hep iktidara muhaliftir. Bu, iyi bir şeydir, bu güzel bir şeydir. Yani bu konuşmanın içeriğinde "Ya, sen bizim Hükûmetimize karşı mısın?" diye bir şey yok, Hükûmete karşılık meselesi söz konusudur. Hükûmet bugün sizsiniz, sizden öncesi vardı, sizden sonrası da olacak, onun için bütçenin zenginleştirilmesi anlamında olan buna karşı çıkmamak gerekiyor. Bence mümkünse daha fazla üye çağıralım, bir saat fazla konuşsak bile, bir saat fazla konuşuruz, 5 tane 10 tane sivil toplum örgütü konuşur ama Türkiye'nin bütçesi daha demokratik olur. Eğer Sayın Milliyetçi Hareket Partililerinin temsilcileri geri gönderilmişse bence doğru bir şey değil, onlar da çağırırlar, yeter ki bir kitleyi temsil etsinler veya çok önemli bir diyelim ki Nobel Barış Ödülü almış bir şeyimiz gelse sağlık konusunda nasıl ileri gideceğimizi şey yapsa kötü mü olacak bu Meclis için?
Bir de son şunu söylemek istiyorum Sayın Başkan. Hassas konularda yapmak istediğim şudur benim: Türkiye'de çok hassas konular var. Bu Meclis yumuşarsa Türkiye yumuşar. Elbette ki herkes fikirlerini, görüşlerini çeşitli kaynaklardan bilgi almaya çalışıyoruz ama bu Meclis gerilirse can tehdidi altında olan insanlar var, onların hayatı tehlikeye girer diye biz müdahale etmeye çalışıyoruz, tipik bir arada kalma hâli, gönlümüz kırılıyor ama ne yapalım işte memleketin hâli bu.
Teşekkür ediyorum.