İSMAİL BİLEN (Manisa) - Sayın Başkanım, muhterem arkadaşlar; ben de hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.

Keşke arkadaşlar ayrılmasaydı, şu hususu yüzlerine de söylemek isterdim ancak kayıtlara geçsin babından bunu ifade etmek isterim. Altmış-yetmiş yıldır bu mağduriyetlerin müsebbibi olanların bizi samimiyet testine tabi tutmalarını akıl tutulması olarak görüyorum. Hatiplerin meselenin özüne girmeden, geneli üzerinde yaptıkları konuşmalara da baktığımızda işin etrafında dolandıklarına ancak bu işe çözüm bulma noktasında samimi bir tavır ve duruş gösteremediklerine de şahit olduk. İnşallah, Genel Kurulda bunun tersini gerçekleştirme imkânımız olabilir. Hani, bir de uzlaşmadan çok sık söz eder muhalefet. Bunu değişik konuşmalarımda da ifade etmiştim; uzlaşma, azınlığın çoğunluğa tahakkümü olmamalıdır. Keşke bizim yaptığımız gibi, önergelerini bizimle de paylaşsalardı, bizim kurumsal olarak gerek AK PARTİ gerekse Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı olarak kendilerine tekliflerimizi, hatta yazılı metne dönüştürmeden önerilerimizi götürdüğümüz gibi onlar da önergelerini bizlerle paylaşsalardı, biz de onun üzerinde bir fikir beyan edebilseydik ya da Genel Kurulda zaman zaman yaptığımız gibi, bizim ve onların verdiği önergeleri müşterek bir önergeye dönüştürüp, birlikte imza altına alıp Komisyonda veya Genel Kurulda -bu yol henüz tükenmiş, bitmiş değil- yapma imkânına sahip olabilseydik ve olalım inşallah, tekrar bunu ümit ediyorum.

Yine, Anayasa değişiklik teklifimizin burada yapılan konuşmalardan ne kadar haklı olduğu, muhalefetin görüşmelerde takındığı ve söylediği ifadelerden ve tavırlardan da net bir şekilde anlaşılmaktadır. Bunu üzülerek söylüyorum, konuşmaları çok samimiyetle, can kulağıyla dinlediğimde, hiç kimse meselenin çözümüne yönelik bir girişimi veya ifadeyi kullanmadı. Daha önce de ifade etmiştim, sivil toplum örgütlerimiz başta olmak üzere, özellikle de baroların ve yüksek mahkemelerin özellikle temel hak ve hürriyetler noktasında kısıtlayıcı tutum ve davranışlarından bir hukukçu olarak hep üzüldüm, zaman zaman da utanç duydum. Şimdi gelinen noktayı çok kıymetli, değerli bulduğumu da ifade ettim. Eğer temel hak ve hürriyetler noktasında bir kısıtlamaya gitmeyeceksek -tekrara girmemek için söylemiyorum- Cengiz Bey'in de bahsettiği gibi, gerek dinî inancı gereği gerekse inancı dışında da kılık kıyafetini dilediği gibi seçme hürriyetine her vatandaşın sahip olabileceği bizim getirdiğimiz metinde aynen durmaktadır.

Son, ikinci bölümle ilgili, 41'inci maddeyle ilgili özellikle bir şeyi de söylemek istiyorum: Özellikle de hekim arkadaşımızı da dinledikten sonra, konunun ne kadar ciddi olduğunu, ne kadar vahim olduğunu, gençlerimiz ve aileler için de ne kadar tehdit taşıdığını gördüm bir hukukçu olarak, bir Anayasa Komisyonu üyesi olarak, bu hususta da getirdiğimiz teklifin inşallah kurumlarımıza da ciddi sorumluluklar yükleyerek bu tehdidi bertaraf etme ya da gelişimini durdurma noktasında hem Hükûmetimize hem Hükûmetlere hem de devlete görevler ve sorumluluklar yüklemesi sebebiyle teklifi olumlu buluyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.