KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bütün Komisyon üyelerimizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Saat 15.00'ten itibaren hem değerli milletvekillerimizi hem sivil toplum kuruşlarımızın temsilcilerini hem de değerli akademisyenleri dinledik. Bütün görüşlerden müstefit de olduk. Ben bu vesileyle, katkı veren herkese öncelikli olarak teşekkürlerimi sunuyorum.

Tabii, konu önemli, hakikaten hayati bir konuyu görüşüyoruz, söylenecek çok şey var. Ben de bu konuda, Komisyonda ilk defa konuşuyorum, kendi kanaatlerimi, değerlendirmelerimi... 26'ncı Dönemde, Değerli Bülent Tezcan ve Sayın Levent Gök'le beraber de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ilişkin Anayasa değişikliğinde değerlendirmeleri hep beraber burada uzun uzadıya günlerce yapmıştık. Bu nedenle, Anayasa Komisyonu eski üyesi sıfatıyla da Sayın Başkanım, şu anda da grubumuz adına ve ilk imza sahipleri adına da söz vermiş oldunuz. Ben teşekkür ediyorum ve kanaatlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Şimdi bu meseleyi niye görüşüyoruz? Biz niçin buradayız? Burada, bu meseleyi konuşmamızın sebebi, Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir gece bir "tweet" atmak suretiyle "Gelin, başörtüsü meselesini kökünden çözümleyelim." teklifidir. Dolayısıyla "Bu konuyla ilgili yasal düzenleme yapalım ve biz kanun teklifimizi de Meclise sunuyoruz." şeklindeki yaklaşımı münasebetiyle bir süreç başladı. Daha önce neler yaşandığıyla ilgili, geneli üzerindeki konuşmalarda işin tarihçesi, hakikaten yaşanan dramlar, bu konudaki zulümler, ikna odaları bütün toplumun huzurunu kaçıran, insanları temel hak ve özgürlüklerini doyasıya yaşamaktan alıkoyan hiçbir anayasal ve kanuni dayanağı olmaksızın bazı yönetmeliklerle ve fiilî uygulamalarla hem eğitim öğretim hakkından hem de çalışma hakkından hizmet almak veya hizmet vermekten tamamen elimine edilerek büyük bir ayrımcılık ve eşitsizlikle bu ülkenin kadınlarına, kızlarına büyük zulümler yapıldı; bunlar da Komisyon konuşmalarında zapta geçti, bunları tekrarlamak istemiyorum, bunların hepsini bizzat yaşadığımızı eşimiz, yeğenlerimiz, arkadaşlarımız, bütün burada bulunan insanlar, toplumun farklı katmanlarında bulan insanlar hayatın içerisinde bizzat bu zulümlere şahitlik etti; bir daha bunlar yaşanmasın istiyoruz. Bunların yaşanmaması noktasında 2013 yılında Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlık genelgesi ve ilgili kılık kıyafet yönetmeliklerindeki düzenlemelerle bu manada, elhamdülillah, 2013 yılından bugüne kadar bir problem yaşanmamakta ve ortadan kalkmaktadır. Bununla beraber durum böyleyken ve temel hak ve özgürlüklerin yaşanabilmesi... "Eşyada aslolan ibahadır ve onun yapılabilmesi esastır." temel evrensel hukuk kaidesi çerçevesinde hiçbir problem yaşanmaması lazım gelirken demek ki bir problem alanı var ki diye düşündü Sayın CHP Genel Başkanı ve 6'lı masada bu meselenin gündeme gelmesi ve 6'lı masanın bileşenlerinin bu konuda kendi tabanlarına daha ikna edici bir yaklaşım sergileyebilmeleri adına Sayın Kılıçdaroğlu'ndan böyle bir deklarasyonda bulunması gerektiğine dair kamuoyuna yansıyan, basına yansıyan birtakım bilgiler muvacehesinde 4 Ekim 2022 tarihinde CHP başörtüsüyle ilgili bir kanun teklifi sundu. Biz de AK Parti olarak dedik ki, aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi olarak: "Buyurun, siz böyle bir yasa düzenlemesiyle bu meseleyi ileriye matuf mesele olmaktan kökünden çıkartalım ve çözelim teklifini madem siz getirdiniz, teşekkür ediyoruz, buyurun, o zaman hep beraber bunu düzenleyelim, nitelikli bir kanunla düzenleyelim. Öyle, gelen giden iktidarların kendi sayısal çoğunluğuna göre değil, toplumun tamamının talebini toplumun selameti açısından madem kanun değişikliği teklifini ortaya koydunuz, nitelikli bir kanun teklifi olan Anayasa teklifiyle bunu zapturapt altına alalım ve hep beraber bu düzenlemeyi geçirelim." Teklif sizden geldi biz kabul ettik, Anayasa teklifini sunduk. Niye öyleyse burada bu tür müzakereleri farklı noktalara çekme girişimleri oluyor? Temelinde bunu anlamak pek mümkün değil. Eğer ikircikli bir yaklaşım söz konusu olmayacaksa, gerçekten samimi bir yaklaşım söz konusu olacaksa biz bu meseleyi niye konuşuyoruz? Teklifimiz çok açık. toplum ortada, talepleri ortada; başörtüsü ve kılık kıyafetle ilgili toplumumuzun, sivil toplum kuruluşlarının, bu meseleyi bizzat yaşayan insanların, onların temsilcilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ortaya koyduğu müdellel hakikatler, gerçekler; toplumun temeli olan ailenin sarih bir şekilde korunmasına, evlilik birliğinin nasıl gerçekleşeceğine dair hükmün ortaya konmasına dönük herhangi bir problem alanı olmaması lazım gelir kanaatindeyim. Şimdi, eğer sizin gündeme getirdiğiniz başörtüsü meselesini "İleriye dönük, ilanihaye kökünden çözelim." deyip bizim nitelikli çoğunluklu kanun değişikliği olan Anayasa değişikliğiyle bunu değiştirelim dememize siz farklı bir yaklaşım sergiliyorsanız, o zaman burada bir ikircikli yaklaşım ortaya çıkıyor ve asıl siyasi istismar bu şekilde tezahür ediyor. Bu meselenin siyasi istismarını AK PARTİ ve MHP olarak biz yapmıyoruz. Biz samimi olarak sizden gelen teklifi gelin Anayasa'ya bağlayalım, ilanihaye kökünden çözelim diyoruz. Bunu tersinden okuyarak kendi yaptıklarınızı birtakım bahanelere dönük yaklaşımlarınızı bizim üzerimize bırakma girişimini kabul etme imkânımız yok. Bunu reddettiğimizi ifade etmek isterim.

Helalleşme için de çok güzel samimi bir adım atmanın da başlangıcıdır. Yani topluma taahhütlerinizde, bu konudaki taahhütlerinizde turnusol kâğıdı gibi gerçekten samimi misiniz, değil misiniz? Teklifinize dönük bizim ortaya koyduğumuz yaklaşıma... Arkadaşlar, şöyle, birtakım konuşmalarla...

(Uğultular)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Değerli arkadaşlar...

Saat altı, ben tam üç saattir emin olun, hiçbir kelime söylemeden, bütün konuşmacıları cankulağıyla dinledim ve notlarımı aldım. Hiç kimseye de müdahale etmedim yani bir tek müdahale etmedim. Biraz sonra, bir konu olunca sadece o konuyla ilgili de ben kanaatlerimi ifade edeceğim diye bir beyanda bulundum, sadece bu kadar. Oraya da gelmek istiyorum...

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın Akbaşoğlu, isterseniz, şimdi biz, önergeyi oylayacağız...

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bitiriyorum hemen efendim, bitiriyorum.

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Toparlayalım, ondan sonrasında şey yapalım.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Tamam, bitiriyorum.

Şimdi, bunu anayasal garanti altına alma noktasında getirdiğimiz teklifin metnine baktığımızda burada önergeyle karşı çıkılan dinî inanç kavramsallaştırmasının aslında tam da 24'üncü maddesinin hem başlığında hem de hükümlerinde yer aldığını görüyoruz. 24'üncü madde ne diyor? Onu zabıtlara geçmesi açısından okuyorum, buradaki bütün arkadaşlarımız biliyor ama yarın, elli yıl sonra, yüz yıl sonra da "Bu mesele nasıl tartışıldı?" anlamında tarihçilere havale edildiğinde onların da bir eksiklik görmemesi açısından huzurunuzda okumak istiyorum 24'üncü maddenin mevcut hâlini: Başlığı "Din ve vicdan hürriyeti" arkadaşlar. "Herkes..." biraz evvel "hiç kimse" "herkes" tartışması yaşanmıştı; bakın, 24'üncü madde zaten... Biraz evvel "herkes" "hiç kimse" veya "hiçbir" gibi kelimelerin Anayasa'da yer alıp almadığıyla ilgili tartışma konusu olmuştu Sayın Başkanım "Herkes" ibaresi 24'üncü maddede demek ki kullanılıyor "hiç kimse" "hiçbir" ibareleri de Anayasa'nın çeşitli maddelerinde yer alıyor. Biraz evvelki tartışmalara istinaden onu da kayıt altına almak için ifade ediyorum. "Din ve vicdan hürriyeti" başlıklı 24'üncü maddeyi okuyorum: "Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir." Bu dinî inanç, inanmama veya inanma şeklide tezahür edebilir; o da bir inançtır, inanmama da bir inançtır, hiçbir şeye inanmama inancı. "Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz." Çok açık yani çok açık hükümler; devam ediyorum "...Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz." Hüküm çok açık, dinî inançlardan bahsediyor, dinî inançların güvence altına alındığından bahsediyor, onların dinî ayinlerle yerine getirilebileceğini hüküm altına alıyor. Dinî inancın zorla açıklanamayacağını, bu konuda açıklama için zorlanamayacağını, açıklayanların da dinî inancından dolayı kınanamayacağını hüküm altına alıyor. Dolayısıyla biraz evvel ifade edilen dinî inanç dışında da başörtüsünü takıp takmayacağıyla ilgili sorgulama yapılıp yapılmaması noktasında herhangi bir problem getirdiğimiz teklifin ilgili maddesinde başı açık veya başı örtülü olmak üzere hiç kimsenin bu konuda herhangi bir temel hak ve özgürlüğü kullanma, hizmet alma veya hizmet verme noksanda hiçbir ayrımcılığa tabi tutulamayacağını zaten ifade ediyor, onu zaten garanti altına alıyor bizim teklifimiz. Bununla beraber, aynı şekilde, 24'üncü maddenin diğer fıkralarında yer alan dinî inançları münasebetiyle, dinî ayin veya dinî inanışı nedeniyle örtünmek, başına örtmek isteyenlere de aynen herhangi bir problem teşkil edilmeyeceğini ifade ediyor. Dolayısıyla bizim 337 milletvekilinin imzasıyla huzurunuza getirdiğimiz ve sizlerin kanaatlerini, görüşlerini almaya getirdiğimiz teklif, bu tür sizin bahsettiğiniz endişeleri tamamen ortadan kaldırıyor. Gündeme getirilen buradaki hususlar hukuki, teknik anlamda bir karşılık bulmuyor. Bu ancak olsa olsa bu teklifimize, şu anda gündemde olan teklife destek vermememin ve başka yollara tevessül etmenin bir bahanesi olarak karşımıza çıkabilir.

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Toparlayalım, bitirelim Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bitiriyorum.

Dolayısıyla ister özgürlüklerle isterse dinî inançla ilgili olsun, hiçbir şekilde... Bu konuda isteyen başını örtebilecek, isteyen başını açabilecek. Anayasa tam bir eşitlik ilkesi içerisinde, hiçbir ayrımcılık yapmadan, ayrımcılığa da imkân tanımadan bütün insanlarımızın, kadınların, kızların temel hak ve özgürlüklerini kendi özgürlükleri doğrultusunda ortaya koyabilme imkânlarını teminat altına alıyor. Dolayısıyla bunun dışındaki mülahazaları kabul etmemizin mümkün olmadığını ifade ediyorum ve şimdilik teşekkürlerimi sunuyorum.

Sağ olun, Sayın Başkanım.