| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 107 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4884) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 24 .01.2023 |
İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, YÖK Başkanımız, kıymetli hocalarım; İYİ Parti adına saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Tabii, YÖK'le ilgili bir yasa teklifi görüşülürken burada olması gereken birkaç şeyden de bahsetmek istiyorum. Mesela, daire başkanlarının makam, görev tazminatı problemi var Sayın Başkan, bunu siz de yakından biliyorsunuz, burada söz konusu bile edilmemiş. Mesela, bakanlıklarda çalışan daire başkanları görev tazminatı alıyor ama üniversitede bulunanlar bu görev tazminatını alamıyor. Yani bu bir YÖK Başkanı olarak sizi ilgilendiren bir durum, Hükûmeti de aslında ilgilendiren bir durum. Yani Sosyal Güvenlik Kurumunda, KİT'lerde, belediyelerde çalışan daire başkanları alırken diğerleri alamıyor, üniversite çalışanları alamıyor. Bununla ilgili bir teklif de sunacağız, inşallah kabul görür çünkü bu, Hükûmeti de ilgilendiren bir büyük eksiklik. Bir de idari personelin... Yıllardır tartışılır ki toplu sözleşme kararı hâline de geldi -Sayın YÖK Başkanımız da bunu biliyor, bir ara konuşmuştuk- bir beklenti de var. Tabii, toplu sözleşme hâline geldiyse bu toplu sözleşmenin gereğini yapmak zaten Anayasa'nın amir hükmü gereğidir, bunu göz ardı etmemiz falan söz konusu değil. Kaldı ki idari personelin üniversitelerde yer değiştirmesi çok ciddi bir problem yani rektörden gideceksiniz torpil bulacaksınız, başka bir çareniz yok. Torpil bulmadan, herhangi bir üniversiteden; aile birliğini sağlamak, sağlık problemi vesaire sebeplerle veya insani diğer sebeplerle tayin isteğinizi gerçekleştiremiyorsunuz. Bu, yıllardır maalesef kanayan bir yara; YÖK yıllardır bunu seyrediyor, dolayısıyla Hükûmet de seyrediyor. Mutlaka sendikalarla da bir masaya oturarak Sayın Başkanım, bunu çözme şanı size ait olsun, lütfen bunu çözün. İdari personeli yok sayamazsınız yani üniversiteler sadece profesörlerden, doçentlerden, akademik personelden oluşmuyor; oradaki memuru, genel idare hizmetleri sınıfı personeli, hepsi bizim için kıymetli olmalı çünkü insan, öyle bakmamız gerekir diye düşünüyoruz.
Denklik problemiyle ilgili bir feryat var, şu ana kadar bir düzenleme yapılmadı; YÖK'ten de bu konuda doyurucu bir açıklama duymadım yani yeterli değil, ne olacağına dair detaylarını bilmiyoruz. O konuda da bizi bilgilendirirseniz burada, basın yazar, hem kamuoyu hem biz de bilgilenmiş oluruz. Denklik probleminin, bu feryadın duyularak bir şekilde çözülmesi gerekir.
Şimdi, kanun teklifine gelecek olursak Sayın Başkanım, ben yıllarca eğitimcilik yaptım; bu uyarma cezasının kaldırılmasını ben anlayamadım. Efendim, siciline giriyormuş, girerse girsin yani uyarma cezası giriyor da kınama girmiyor mu? Böyle bir gerekçeyle uyarma cezasını kaldırmanın doğru bir yaklaşım olduğunu bir eğitimci olarak düşünmüyorum. Şöyle ki birkaç madde okuyacağım: "Sigara ve diğer tütün ürünleri ile elektronik sigara kullanmak yani belirlenen alanların dışında bunu kullanmak kınama cezası..." Çok ağır bir durum, yani elektronik sigara içiyor yasak alanda, olur, bazen milletvekilleri de burada zaman zaman yasak alanlarda içiyor ama ceza falan almıyor. Uyarma cezasını kaldırın, iki nefes sigara çekti diye kınama cezası verin. Bu, akıl almaz bir durum. Bazı cezalarda aşırıya kaçılmış; mesela, sınavlarda kopya çekmek ve çektirmek; cezası bir yarıyıl okuldan uzaklaştırma. Hangimiz çekmedik ya, hanginiz çekmedik arkadaşlar? Yani bir yarıyıl uzaklaştırma cezası son derece ağır.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Yakalanmamış olanlara bir şey yok.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Yani yakalanmasan problem yok ama yakalanırsan yandın, bir yarıyıl. Asla tasvip ettiğimiz bir davranış değildir, öğrencilerimiz elbette yapmasın, çalışsın ama biz burada gerçekleri de konuşacağız yani bir hayal dünyası, hayal ülkesi yaratmıyoruz Sayın Başkanım, ben bunu kabul etmiyorum. İnsan her zaman hata yapar. Bir yarıyıl uzaklaştırma cezası son derece ağır bir ceza. İki hafta uzaklaştırın, bir hafta uzaklaştırın; tekrarı hâlinde bir yarıyıl olabilir ama güm diye böyle bir ceza çok doğru bir ceza değil. Yıllarca disiplin kurullarında görev yapmış bir öğretmen olarak bunu ifade ediyorum, bunları ben çok yaşadım. Siz ne kadar yaşadınız, bilmiyorum. Ben bu alanın içinden gelen bir insan olarak bunu söylüyorum ki lise öğrencisiyle üniversite öğrencisinin çok farklı olduğunu hiç düşünmüyorum. Elbette bir cezası olmalı kopya çekmenin ama bir yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezası son derece ağır bir ceza. Lütfen, bunu burada değerlendirin, değerlendirmemiz gerekir diye düşünüyorum ama uyarma cezasının kaldırılmasının doğru olmadığını düşünüyorum yani gerekçe enteresan "Siciline giriyor." gerekçesiyle uyarma kaldırılıyor, "Sigara içiyor ya da elektronik sigara içti." diye kınama cezası veriyorsunuz. Bu, akıl dışı bir uygulamadır.
Şimdi, bu yüzde 2'lik teminat mektubu meselesi... Buradaydık Millî Eğitim Komisyonu üyesi olarak. O zamanki YÖK Başkanımız Sayın Yekta Saraç döneminde bu iddiayla getirilmiş bir düzenlemeydi ve doğruydu, biz de destekledik İYİ Parti olarak ama ben bu yüzde 2'lik nakit koymanın Sayın YÖK Başkanının kanaati olduğunu, bir disiplin etme amacıyla çıkartıldığını düşünüyorum. Yeni YÖK Başkanımız böylesine bir ciddiyet tavrını sulandırmamalı ya, izin vermemeli.
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Sulandırmayla ne alakası var?
İSMAİL KONCUK (Adana) - Sulandırmaktır bu. Neden? Anlatacağım, müsaade ediniz.
Teminat mektubu... Efendim, özel bankalar da var, banka battı. Ne olacak şimdi, bizim teminat mektubu da mı batacak?
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Ama şimdi o bankların garantileri...
İSMAİL KONCUK (Adana) - Neden olmasın? Batan banka yok mu Yaşar Hocam?
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Eski Türkiye değil...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Hazine garantisi var.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Hayır, getirilen teklifi dinleyin. Kamu bankalarını burada esas alalım o hâlde.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Hocam, teminat mektubu banka batsa da değerini korur, merak etmeyin.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Mesela, Bank Asya diye bir banka vardı, o teminat mektuplarının hepsi battı.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - O, terörle iltisaklı...
İSMAİL KONCUK (Adana) - Ne fark eder ya? Neticede bir teminat mektubudur.
Neyse, burada kamu bankalarının esas alınması lazım. Bu, bana göre sulandırmaktır, bize göre sulandırmaktır. Yani eski YÖK Başkanının büyük bir iddiayla getirdiği bir düzenlemeyi...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Alacaklı o bankayı da kabul etmiyor. Alacaklı "A bankasını ben kabul etmiyorum." diyebilir. Bırakalım, o, alacak verecek meselesi.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Kamuyu ilgilendiren bir durum olduğu için diyorum Hasan Hocam, kamuyu ilgilendiren bir durum.
Daha ciddiyet kazanması açısından nakit vermesi daha doğruydu. "Teminat mektubu" diyorsunuz; kamu bankalarını burada yazalım, daha doğru bir yaklaşım olur diye düşündüğümüzü ifade etmek istiyorum.
50/(d) meselesi yıllardır tartışılan bir meseledir, çözülecek olması sevindiricidir ama daha önce, 2018 yılında ve 2022 yılı Aralığında 50/(d)'liyken mezun olmuş, ilişiği kesilmiş personeli, insanlarımızı, çocuklarımızı da göz ardı ederek bir düzenleme yapmayı ben burada doğru bulmuyorum. Bunu yapalım; bu, yıllardır gündeme getirdiğimiz, dile getirdiğimiz bir problemdir çocuklarımız adına ama 2018'i esas alalım ve 2022'ye kadar arada geçen sürede tüm 50/(d)'lilerin kadroya alınmasını buraya ekleyelim.
Az önce sayın milletvekilimizin biri ifade etti, YÖK 100/2000 Burs Programı... Bunlar bizim de yanımıza geldiler, dediler ki: Siz değil Sayın Başkanım ama Sayın Yekta Saraç döneminde -şu anda YÖK Başkanı değil, belki olsaydı farklı olurdu, Yekta Bey'i suçlamak adına asla söylemiyorum- çok iddiayla bu yapıldı, üniversitelerde kadro oluşturmak adına bu yapıldı, kadro verileceği ifade edildi ama bu çocuklar şu anda göz ardı ediliyor, asgari ücretin de altında bir rakamla şu anda bunlar hâlâ görev yapıyorlar. Asgari ücretin altında, 3.800 lira civarında zannederim şu anda aldıkları ücret; yanlış biliyorsam düzeltin. Bunun da mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Millî İstihbarat Akademisi kurulmasını yanlış bulmuyoruz ama tabii, hocamızın Anayasa'ya aykırılık iddiasını da göz önünde bulundurmak belki gerekirdi. Kapsamı da burada çizmemiz lazım yani kanunda bu kapsamı çizmek lazım. "Bu Millî İstihbarat Akademisi sadece Millî İstihbarat bünyesinde çalışan personele yönelik olmalı." diye bir çerçeve çizmemiz gerekir mi bilmiyorum. Sayın Başkan, bir çerçeve çizmek lazım. Hani, Anayasa'ya aykırılık iddiasını falan şöyle bir kenara bıraktım, YÖK'ün tamamen işin dışında olması ne kadar mantıklı? Gerçi Millî İstihbarat Teşkilatının özel bir durumu var, o bilgilerin gizli kalması lazım ama YÖK de bu devletin bir kurumudur netice itibarıyla. Yani YÖK'ün tamamen bu konuda devre dışı bırakılmasının da ben çok doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Maddelere gelindiğinde yine kanaatimizi ifade edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.