DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Üç dakikada bitireceğim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Değerli arkadaşlar, size bir hatıramdan söz etmek istiyorum: 2008 yılı Mayıs ayında Uluslararası Ödemeler Bankasında 35 ülke Merkez Bankası Başkanları Ya, dünyada her şey rahat gidiyor; 1993'ten beri makul bir büyüme var, işsizlik düşük, faiz oranları düşük, güzel bir ortam var. Biz acaba her şeyi düzgün mü yapıyoruz, bir yerde bir yanlışımız yok mu, şunu bir araştıralım diye bir komisyon kurdular. Komisyonun başına Almanya Deutsche Bank'ın Risk Yönetim Genel Müdürünü getirdiler ve o komisyon çalıştı, takip eden temmuz ayında sunumunu yaptı vardığı sonuç şu ki: Bir sıkıntı yok, yola devam. Ve ağustos ayında 2008 krizi patlak verdi. Krizin nedeni de konut kredileriyle ilgili yapılan düzenlemeler ve oradaki şişkinlik. Dolayısıyla şu anda bir çıkıştayız. Tabii, önümüzde bir seçim var.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - O sadece konut kredileri değil Sayın Başkan, konut kredileri türev işlemleri.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Tamam, işte, suyunun suyunun suyunun suyu, tamam!

Dolayısıyla şu anda o noktada olmamakla birlikte bu çıkışın, Allah korusun, bir de inişi olabilir. Önümüzde bir seçim var, dolayısıyla siz iktidarda olursanız bunu düşünmeye başlayın, biz de bu konuyu düşünmeye başladık açıkça söylemek gerekirse. Dolayısıyla burada bir riskin tohumu ekildi ve bu yasayla da yeni bir riskin tohumunu ekiyorsunuz.

Hayırlı uğurlu olsun demiyorum, inşallah hayırlı olmaz, böyle bir risk ortaya çıkmaz, öyle bir risk ortaya çıkmaz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ev sahibi olmasını istemiyor musunuz?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Boş laf bunlar ya! Ev sahibi olmanın bin bir türlü yolu var!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Durmuş Yılmaz...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Memleketi adam gibi idare edersin, enflasyonu düşürürsün, herkes de gider bankadan arzu ettiği şekilde kredi alır, yapar! Böyle zorlamayla olmuyor bu iş! Herkes bildiği işi konuşsun, kusura bakma!

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Gene de "Hayırlı olsun." der insan ya!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yine de "Hayırlı olsun." de Hocam.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Takdir milletin; kim ne diyorsa der, takdir milletin.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Beyefendi, lafı tersinden anlama. Hayırlı olmasın dediğim, inşallah, bu risk gerçekleşmez. diyorum, kimse ev sahibi olmasın demiyorum."

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Öyle demediniz, öyle demediniz!

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ya, bu kadar... Lütfen, şu tutanağı getirin ya! Allah'ınızı severseniz, şu tutanağı getirin ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, tutanağa bakalım.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ayıp ya! Ayıbın üstüne ayıp!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Hayır efendim, ayıp, şu tutanağı getirin ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tutanağı hemen nasıl getireyim Sayın Yılmaz, böyle şey mi var ya, Allah Allah!

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Evet, "Bir sorunun tohumunu ektiniz." diyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Daha konuşmanız bitmedi yani.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - "İnşallah, bu gerçekleşmez, bu risk gerçekleşmez." diyorum. Kim "Dar gelirli insanlar ev sahibi olmasın." diyor?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Hayır, bir dakikanızı rica ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Beddua etme, beddua ediyorsun.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Beddua etmiyorum, hayır duasında bulunuyorum; inşallah, memleketim böyle bir krizle karşılaşmaz diyorum ya. Niye tersinden anlıyorsunuz? Elbette hayırlı olsun.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, açıklık getirmiş oldunuz, teşekkür ediyorum.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Niye tersinden anlıyorsunuz?

Dediniz ki: "Türkiye'de hane halkının borçluluk oranı yüzde 13." Öbür tarafta, arkadaşlar görüşmeler esnasında dediler ki: "Herkesi ev sahibi yapıyoruz." Konut kredisi vesaire... Dolayısıyla "Gelişmiş ülkelerde hane halkının borçluluk oranı çok yüksek." dediniz ve doğru fakat lütfen, bundan sonra, bu konuları görüşürken birbirimizin omzundan konuşmayalım. Türkiye'de hane halkının borçluluk oranı düşük, doğru fakat bu borçların önemli bir kısmı kısa vadeli geçimi sağlamak için, peynir, ekmek için alınan krediler. Avrupa'daki, yüksek oranlı, harcanabilir gelirin yüzde 80'ine, 90'ına varan bu borçluluk oranının temelinde kırk yıllık, kırk beş yıllık, elli yıllık konut kredileri var. Onların borcu yüksek fakat onlar konut sahibi oluyor. Biz kısa vadeli borçlanıyoruz, bununla -günlük geçimimiz- faturamızı, et parasını ödüyoruz, peynir parasını ödüyoruz; bunu bilin.