KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli hazırun; hayırlı olması dileğiyle 2016 bütçesiyle ilgili düşüncelerimi dile getirmek isterim.

Tabii, biz bütçe görüşmelerinde bunu daha önceki bakanlıklarla da paylaştığımız gibi, 2016 bütçesi, ona bağlı hedefleri ve mevcut Sağlık Bakanlığıyla ilgili bugünü değerlendirip önümüzdeki hedefleri ortaya koyarken, bir de, 2014 yılı Sayıştay raporları üzerinden ortaya çıkmış olan bulguları, tespitleri ve ona paralel olarak da sizlerin kurum olarak veya size bağlı kurumlar olarak ne gibi tedbirler alındığı, düzeltmeler yapıldığı, yapılıp yapılmadığı konusunda da bilgi almak üzere sizden taleplerimiz oluyor. Çünkü yine, 2014 yılı Sayıştay raporlarına baktığımız zaman önemli tespitlerin var olduğu, açıkça Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumlar açısından da baktığımızda karşımıza çıkıyor. Sağlık Bakanlığı açısından değerlendirdiğimizde, kamu sağlık tesislerinin ruhsatlandırılmasıyla ilgili yani özel ve vakıf hastaneleriyle ilgili hatta geçici ruhsatların 2016 yılına kadar bir süreç içerisinde verildiği... Peki bu geçici ruhsat sürecinin hangi noktaya gelip şu anki durumunun ne olduğu konusunda tabii ki bizlerin de bilgi olarak buradaki tespitlerin paylaşımına ihtiyacımız var.

Diğer taraftan tabii, merkez döner sermaye saymanlığı hesabıyla ilgili, ki burası Plan ve Bütçe Komisyonu, buradaki emanet niteliğindeki kaynakların merkez birimlerince harcanması tespitleri olmuş. Buradaki raporlama ve yetkisiz harcamalar noktasında tespitler olmuş hatta bu konuda öneriler de dile getirilmiş. Aynı şekilde yine o 112 sağlık hizmetleriyle ilgili hizmet satışlarındaki gerçekleşen vakalara göre faturalandırma yapılmamasına dair; yine önemli bana göre, götürü bedeli üzerinden sağlık hizmeti alım sözleşmesi sonucunda yapılan iskontoların niteliği açısından muhasebeleştirilmesi problemi; yine, mahsuplaşma işlemleri. Velhasıl pek çok başlıkta denetçiler tarafından ortaya konmuş tespitler var. Sanırım bu konuda hem tespitlerin değerlendirilmesi hem de açıklamaların verilmesi konusunda belki Sayıştay denetçilerinden belki de bakanlık çalışanları ve bürokratlarından detaylı bilgi alma imkânımız Sayın Bakanımız vesilesiyle olacaktır.

Şimdi, tabii, sağlık açısından baktığınızda sağlık insanın hayatındaki en önemli değer ve sağlıkla ilgili bir hizmetin ortaya konduğu, hizmetin gerçekleştirildiği bakanlık olarak baktığınız zaman da gerçekten çok hassas konuların, çok hassas başlıkların olduğu ana konular var. Tabii, sağlık ve tedavi çıktıktan sonra hastalığı tedavi etmek, ilaç vermek ve tedavi sürecinde oluşan hem kayıplar hem hasta açısından baktığınızda ortaya çıkan sonuçları değerlendirmeden öte artık bir bilimsel araştırmayla hastalıklara sebep olan temel etkenlerin de araştırmayla ortaya konularak engellenmesi ana hedef yani hak sağlığı buna göre, halk sağlığıyla ilgili yapılan çalışmalar buna göre. Tabii, yine kurulan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı da aynı hedefle kanunu hazırlanmış olan bir başkanlık. Ama şimdi baktığınızda ilgili enstitünün bazı kurumlarla ve çalışmalarla yetki karmaşası içinde olduğunu ve istenilen hedefte bir performansın ortaya çıkamadığı yönünde tespitler olacak. Şöyle ki, şimdi, baktığınızda sonuçta bir araştırma geliştirme ve ona bağlı olarak bilim gücü, insan gücü ve altyapısı ve seçilen alanların dünyadaki benzerleriyle beraber değerlendirilerek kapsamlı bir çalışmanın gerçekleşeceği bir birim. Ama buradaki görevlendirmeler ve bu görevlendirmelerle beraber değerlendirdiğimizde -hem TÜBİTAK olarak bakıldığında belli bilim kurullarının görev çatışmalarının ortaya çıktığı, bir taraftan da akademik çalışmalar açısından- tam bir yetki tanımının oluşmadığını açıkçası ve hangi boyutta şimdi çalışmalarını gerçekleştiriyor onu tam değerlendirme noktasında soru işaretlerinin olduğunu görüyorum.

Bunun yanında, tabii, yönetim... Burası bilimsel bir kuruluş ama bilimsel kuruluşun içerisine baktığımızda yönetim kurulu yerine bir bilim kurulunun olması gerekirken daha çok siyaset yine, karar merkezi olarak kendini gösterdi. Bilim kurulu üzerinde bir yönetim kurulu yapısıyla karşılaşıyoruz. Ve daha özerk mi diye değerlendirdiğimizde de bakanlıkla bakanlığa bağlı çalıştığı dikkate alındığında ne kadar özerk olarak çalışmalarını gerçekleştiriyor, onu da gerçekten sorgulamak gerekiyor.

Tabii, bir danışmanlık görevi var kurumun hem Sağlık Bakanlığına hem de Sosyal Güvenlik Kurumuna bir danışmanlık görevi yerine getirecek ki biraz önce Gaye Hoca'nın da ortaya koyduğu tespitler açısından önemli bir görev üstleniyor enstitü. Bu konuda baktığınızda hem sağlık politikalarıyla ilgili de birtakım tavsiyelerin ortaya çıkacağı değerlendirildiği zaman veyahut çeşitli farklı sağlıkla ilgili tedavi protokolleri ve şekilleriyle ilgili değerlendirme de olduğu zaman bence daha özerk ve daha Bakanlık bünyesinden ayrı değerlendirilecek bir yapı içinde çalışmasının uygun olabileceği gözüküyor.

Hazır Sayıştay raporlarından başlamışken Sayın Bakanım, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun Sayıştay raporuna baktım. Bu Sayıştay raporunun içerisine baktığımızda aslında dikkati çeken performansla ilgili değerlendirmeler olmuş, stratejiyle ilgili geç kalınan, bir yıl sonrası strateji hedeflerinin ortaya konduğu söylenmiş ama burada aslına bakarsanız tabii belli konularda özellikle baktığımız zaman çok önemli başlıkları içeren belli bildirimler var. Bunlardan birincisi: "Sağlık çalışanlarının bilinç düzeyindeki artış oranıyla ilgili performans kriteri ölçülebilirliği karşılamıyor." diyor. Bu o kadar önemi bir konu ki yani sağlık çalışanları belli bir bilinç noktasında karşılaştırma yapılırken ki bu hakikaten hasta ve hastalık açısından veya onun bu süreçle ilgili bir değerlendirmede bence çok önemli bir kriter. Bu kriterle ilgili olarak bu değerlendirme ve hadi diğer yan etkilerle ilgili falan bunu geçtim ama mali açıdan baktığımda ve yerindelik olarak bir şeyi değerlendirmediği için...

Yine 2014 yılında sizin Bakanlığınız ve ilgili kuruluş nezdinde ortaya çıkan çok önemli bir tespit ve bir yolsuzluk olayı oldu. Yani Sayıştay raporu var ama neden yerindelik olarak değerlendirme ve bu basına da yansıdı. Milyar dolarlık rakamlar ortaya çıktı ve önemli bakanlık bürokrasisindeki üst düzey yöneticilerin bu noktada isimlerinin geçtiği bir süreç işledi. Ve burada iç denetim veya burada sunulacak olan kendi iç denetimin başlıklarında çok önemli bir konu, bir kere kullanılan cihazlar, cihazların temin edildiği firmalar, bu firmaların genel temin ediliş rakamları içerisindeki ağırlığı, ağırlığı kimlerin oluşturduğu... Yani mali kontrolün yerindelikle beraber yapılması imkânı olsa ki Sayıştayda bu şu anda mümkün değil, biz 2014 yılının sonunda tespit edip ortaya çıkartılan ve maalesef haksız, hele hele sağlık gibi hassas bir konu üzerinden bu derece oluşturulan yolsuzluk ve buna bağlı olarak rantın belki de tespitinden, karşımıza çıkan bu olayın tespiti veya belli ilişkilerin sorgulanmasından dolayı olmayacaktı. Yine biraz önce Sayın Çam dile getirdi, belli özel hastanelerin ruhsatlarının iptal edildiğini ve iptal sonrasında hastanelerle ilgili hasta tedavisi, tedaviyle çeşitleri, onların fiyatlandırılmasıyla ilgili sorgulama başlamış. Peki Sayın Bakanım, siz Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla beraber bir hastanenin bakacağı hasta kapasitesi o hastalıkla ilgili yapılacak tedaviler ve yapılmış olan tedavilerin karşılaştırılarak yani olayın bilimsel yönü ve ödemesini yapan bakanlık açısından baktığında denetimleri ne şekilde yapıyorsunuz? Yani sektörde gerçekten bugün böyle bir olay çıktı da onu tespit edelim, onu soruşturalım mantığından gelen bir değerlendirme yerine yıllık bazda bu karşılaştırma ve değerlendirme nasıl oluyor? Gerçekten bu konuda da bilgi almak isterim.

Diğer taraftan, ülkemizde, maalesef, baktığınızda halk sağlığı açısından çok önemli birçok başlık dile getirildi ama sizin Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla muhakkak ve muhakkak -sanırım çalışmaları da artırdınız- bizim hava kirliliği sorunumuz var. Ve hava kirliliği olarak baktığınız zaman Türkiye'de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, bir saniye müsaade ederseniz söz vereceğim size.

Değerli arkadaşlar, basın mensubu arkadaşlarımız salona giriyorlar, anlıyorum onun getirdiği bir şey olacak ama lütfen onun dışında Komisyonun sükûnetine uygun davranalım.

Sayın Tamaylıgil, sözlerinizi tamamlamanız için size de ilave süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Şimdi, OECD rakamlarına göre Türkiye'de 29 bin kişinin hayatını kaybettiği ve hatta trafik kazalarıyla bile karşılaştırdığınızda hava kirliliğinin ölümler açısından çok önemli bir risk teşkil ettiği açıkçası ortaya konuyor. Yine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hava kalitesi izleme istasyonlarında ortaya çıkan rakamlar var, yani bu işte Keşan -ki Keşan sizin eski seçim bölgenizdeki önemli bir ilçemiz- veya İstanbul'da, Düzce'de, İzmir'de hatta Iğdır'da oranların çok yükseldiği ve buna bağlı olarak da tehlike seviyelerine geldiği ve belli bir süre devam ettikten sonra sağlığı tehdit eden boyutları olduğunu ki bu on gün sanırım bu süre devam ediyorsa ölüm riskini çok artıran boyutta olduğunun tespitleri var. O yüzden, sanırım, Çevre Bakanlığıyla beraber bu konuda yapacağınız çalışmalarınız veya yapmış olduğunuz çalışmalarınız vardır diye düşünüyorum.

Diğer taraftan, tabii, Sağlık Bakanlığı açısından baktığınızda siz 2020 yılına kadar 140 bin hekimi 200 bine çıkarmayı hedeflediğinizi ortaya koyuyorsunuz. Sayın Bakanım, çok güzel, hekim sayısını artıralım ama hekim sayısını artırırken hekim sayısını artıracak olan eğitmen sayısındaki durum ne? Eğitmenlerin verdiği eğitim açısından baktığınızda durum ne? Bir de altyapı açısından okullar... Yani, büyük üniversitelerde -geçen gün gazetede gördüğüm- taburelerde oturan öğrenciler var. Bu öğrenciler tıp eğitimi alıyorlar ve tabure üzerinde böyle hassas bir eğitimi hangi şartlarda hangi sağlıklılık içerisinde alıyorlar hakikaten sorgulama gerektiren bir konu. Tabii, bu, öğretmenler ve hocasından baktığınız zaman yani oradaki hocalar açısından baktığınızda da değerlendirilecek ve hatta hocanın olmadığı, okulların olduğu bile ortaya çıkan bir gerçek.

Sayın Bakanım, geçen sene biz bir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, toparlayalım lütfen.

Buyurun.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim anlayışınız için.

Burada Sağlık Bilimleri Üniversitesini kurduk yani kuruluşu bu Komisyonda gerçekleşen, torba yasanın içerisinde çıkan bir üniversite. Sağ olsun, emekleri çok geçmişti, Sayın Erdöl'ün, gördüğüm kadarıyla, rektör olarak da Sayın Erdöl atanmış. Yani, uğraştı, bir yere getirdi, bir sağlık üniversitesi kurması ve başına da rektör olmuş, sonuçta gördüğüm o.

Sayın Bakanım, şimdi, sanırım, 55 değil mi hastanenin bağlandığı ve onunla ilgili de afiliasyon düzenlemesini, anlaşmasını yaptığınızı da biliyorum ama hastaneyi takip ediyorum yani çünkü burada kuruluş aşamasında biz muhalefet olarak belli konularda epey altını çizdiğimiz sorgularımız olmuştu. Sayın Müsteşar da oranın şu anda Mütevelli Heyetinin Başkanı yanılmıyorsam. Herhâlde en doğru bilgileri... Hastane ne konumdadır? Yani, çünkü hastaneleri oraya bağladığınız zaman bu hastanelerin bir taraftan... Sırf o günkü kadro üzerinden giden açıklamaların ötesinde, bu üniversitenin diğer üniversitelerle rekabetindeki durum ne olacak? Artı, gerçekten, merak ettiğim bir konu, Marmara Üniversitesinin binasına el konuldu resmen ve bu üniversiteye verildi. Peki, şimdi, buradaki eğitim... Çünkü sağlık bilimleri olacak, doktor yetiştirecek, diğer sağlık elemanlarını yetiştirecek. Bu öğrenciler nerelerde en azından hastane olarak gidip işte intörn olarak veyahut diğer hizmetler açısından uygulamayı yapacaklar? Bu 55 hastanenin neresinde olacak? Şimdi, İnternet sitesine baktığımda bomboş gördüğüm bir... Açıklamaları çünkü takip etmeye çalıştım, sadece bir afiliasyonla ilgili anlaşmanın ötesine geçmediği ortaya çıkıyor.

Başkanım hemen bitireceğim.

Yine, o dönemde bir anlaşma yapıldı. Biraz önce Sayın Erdoğdu'nun açıkladığı şehir hastaneleri ve şehir hastanelerinin -biz finansçıyız, doktor değiliz ama- baktığımız zaman fayda maliyet analizinde gerçekten çok ağır bir yükün kamu açısından ve devlet açısından yüklenildiği ortaya çıkıyor rakamlarla. Yani, hastadan ilaç ve doktor için hastane için katkı payı alıyoruz ama anladığım kadarıyla ve görülen tabloda da bu şehir hastanelerinin katkı payı da uzun yıllar üzerinde oluşturulacak bir yük olarak var oluyor. Ama, en enteresan ve bence en garip olan ve en çok dikkat çekilmesi gereken bir konu da biz bu anlaşmalarla ilgili süreçte çıkacak olan anlaşmazlıkları bir tahkimi Türkiye'den aldık, uluslararası hukuka verdik, ilgili hukuk sistemine verdik. Yani, o zaman da itiraz etmiştik, hâlen itirazım var. Hem fayda maliyette bu derece ağır yük taşıdığımız ama bunun ötesinde de hukuki anlaşmazlığını bile farklı bir hukuk zeminine taşıdığımız bir değerlendirmeyi gerçekten çok Türk hukuku açısından baktığımda çok saygı duyuluyor şeklinde göremiyorum.

Son olarak birkaç tespit söyleyeceğim Sayın Başkanım ve bitireceğim.

Şimdi, baktığınızda bir takım istatistikler var

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, lütfen, tamamlayın sözlerinizi.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) -

Bitiriyorum hemen bir iki istatistiği paylaşıp.

Türkiye OECD ülkeleri açısından sağlık istatistikleri açıklandığı zaman... Sayın Bakanım, yani açıklanan, arkadaşlarımızın güzel konuşmalarıyla beraber ama biz sonuçta sağlıkta doğruyu hep beraber yapmalıyız ki toplumumuzun yaşadığı tüm olumsuzluklara karşı bu başlıkta iyiyi ve daha doğruyu ve toplum için yarınları beraberce sağlayalım.

Şimdi, sağlık istatistikleri içerisinde doktor ve hemşire sayısı açısından OECD ülkeleri içinde çok kötü durumdayız Sayın Bakanım. Hemşire ve doktor açısından rakamlarda yani biz Şili'den bile kötü durumdayız. Onun yanında, iyi yaşam endeksinde gerçekten olumsuz bir süreçte gidiyoruz. Yine, Avrupa Birliğinin 79 Avrupa şehri yaşam standardına baktığımızda, sağlığın da önemli olarak kendini hissettirmesiyle ortaya çıkan bir gerileme Türkiye'deki şehirler açısından gözüküyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, bağlıyorsunuz herhâlde sözlerinizi değil mi?

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bitiriyorum, bitiriyorum; çok teşekkür ederim.

BAŞKAN - İstirham ediyorum, lütfen.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bir de bu aşı takip sistemindeki veri güvenliliğiyle ilgili bir skandal ortaya çıkmıştı Sayın Bakanım. Sanırım bu tür sistematik hatalarla ortaya çıkacak olan hatalara karşı bir önlem kendini göstermiştir. Diğer taraftan, sağlık personeline uygulanan şiddete karşı komisyon kurulmuştu, yasanın çalışmalarının bir an önce tamamlanmasını diliyorum.

Aslında soru-cevap kısmında da sorarım. Anlayışınız için size Başkanım ve dinleyen katılımcılara da çok teşekkür ediyorum

Başarılar diliyorum.