| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, AK PARTİ Grup Başkanı Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, AK PARTİ Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin, AK PARTİ Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, AK PARTİ Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, AK PARTİ Grup Başkanvekili Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, AK PARTİ Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, MHP Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay, MHP Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, BBP Genel Başkanı Ankara Milletvekili Mustafa Destici ve 326 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4779) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 19 .01.2023 |
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Başkanım.
Komisyonumuzun saygıdeğer üyelerini ve diğer katılımcıları saygıyla selamlıyorum.
Başkanım, getirdiğimiz teklifle ilgili çok değerlendirme oldu ama önemsediğim İbrahim Özden Kaboğlu Hocamızın biraz önce de eşinin Kahramanmaraşlı olduğunu öğrendik; hürmetim daha arttı. Çok sevdiğim, siyasetini takip ettiğim Ayhan Erel Bey çok güzel bir şekilde ifade etti ama orada hem Ayhan Erel Bey hem de Hasan Subaşı Başkanım bir eleştiri getirdiler "Bu 41'inci madde niye geldi?" diye.
Şimdi, 24'üncü maddeyle ilgili yaptığımız değişiklik teklifinin bir sebebi var; geçmişte yaşanmış ve birçok insanın mağdur olduğu bir yaşanmışlık var ve bu, toplumun bir sorunu dolayısıyla bu yaşanmışlığın üzerine getirilmiş bir Anayasa teklifi var. Ama "Bu geçmiş niye konuşuluyor? Bu geçmiş artık niye kaşınıyor? Geçmişteki yaralar niye kaşınıyor?" mantığıyla bakılması bir eleştiri noktası. Geçmişteki yaralara bakarsınız ki hekimler öyle yapar; gelecekle ilgili bir fikir, yeni tedavi yöntemleri geliştirirler. Şimdi, geçmişte bu yaşananların üzerine böyle bir teklifle "Bu, bir daha yaşanmasın." diye alınan önlemler varken 41'inci madde gelecekte... Bu 24'üncü maddedeki teklifle "Geçmişte yaşanan mağduriyetler yaşanmasın." diye 41'inci maddeyle ilgili bir önlem almışız. Yani aslında bunun takdir edilmesi gerekir çünkü yaşanmadan yaşanması muhtemel, geliyor görünen bir tehlikeye karşı bir toplumu koruma önlemi almışız. Dolayısıyla aslında buna daha çok sahip çıkmak ve bunu korumak gerekir diye düşünüyorum.
24'üncü maddeyle ilgili başlayayım önce. Ben de Leyla Şahin Usta Başkanımız gibi bu tür mağduriyetleri yaşayan bir ailenin evladıyım. Hukuk fakültesi okuma sebebim aslında bu mağduriyettir benim. Ablam 1988'de Ankara Hukuk Fakültesini kazandı, çok idealist bir kızdı. 8 kardeşiz biz. Babamın "Herhâlde bu devlet yönetir." diyeceği kadar böyle çok idealist, çok iyi çalışan bir kızdı fakat fakülteye girdi, başörtüsünden sınavlara alınmadı, okuldan uzaklaştırıldı, disiplin soruşturması açıldı, okulu bitirdi, 2000 yılına kadar başını açmadığı için diplomasını alamadı, şimdi evinde 4 çocuk annesi bir ev hanımı. Hukuk fakültesini o idealizmle okumuş ama artık avukatlık yapmaya da cesaret edememiş, biraz sindirilmiş bir hâli vardı. Şimdi, 4 çocuk annesi bir ev hanımı olarak hayatını idame ettiriyor. Babam bana dedi ki: "Oğlum, başka bir şey düşünme, hukuk okuyacaksın, ablan okudu ama ablan istediği neticeyi alamadı, sen okuyacaksın." dedi. Ben fen, matematik mezunuyum, fen bilimleri öğrencisiyim aslında. Ben bütün her şeyi bıraktım, hukuk fakültesi için sosyal bilimlere çalıştım, 12 tane hukuk fakültesi yazdım, 12'ncisi Dicle Hukuk Fakültesiydi, 12'ncisini ancak kazanabildim ve bugün belki burada oluşumun sebebi o mağduriyet ya da o yaşadığımız travmadır ama neticede bu toplumda herkeste bu var ve düzeltilmesi gereken bir sorun. İktidar, muhalefet hepimiz de konuştuğumuzda şöyle dedik: "Bu, düzeltilmesi gereken bir sorun. Başörtüsü yasağıyla ilgili yaşananlara kimse 'Evet.' diyemez." Bunu konuştuk. Doğal olarak da İYİ Partinin de bir teklifi oluşmuş, onlar da farklı bir bakış açısıyla bir teklif oluşturmuşlar. Cumhuriyet Halk Partisinin bir teklifi vardı, zaten konu oradan çıktı. Demek ki herkesin bir bakış açısı var bu sorunu çözmekle ilgili. O zaman siyasi angajmanlarımızı, yaptığımız değerlendirmeleri, süreyi, stratejiyi bir kenara bırakıp sadece bunu çözme iradesi üzerinde hareket etsek demek ki artık bu sorun çözülebilecek bir sorun hâline gelmiş. Ha, şöyle de diyebilirsiniz, mesela Engin Altay Bey bugün öyle dedi: "Bu konuşulacak, aslında Türkiye'nin çözdüğü bir sorun." dedi. Ama aslında Türkiye'nin çözdüğü bir sorun da değil, biliyor musunuz? Devlet olarak, iktidar olarak, kamu gücü olarak önlem almışız ama özel hayatta hâlâ bu sorunun çözülmediği yerler var. Şimdi, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumundan verileri aldım; 2018-2023 yılları arasında 30 tane müracaat olmuş. Mesela, bir hanımefendi bir otelin havuzuna daha makul bir kıyafetle yani tesettürlü insanların giyebileceği bir kıyafetle girmek istemiş ama alınmamış. Veya x-ray cihazından geçtiğinde üzeri aranmak istendiğinde, yüzü kapalı, peçeli bir kadın "Beni bir kadın polis arasın." dediğinde bu konudaki itirazı dikkate alınmamış ve İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu bunlarla ilgili ihlal kararı vermiş. Demek ki aslında bizim fiilen "Çözüldü." dediğimiz alanda da kamuda değil ama özel sektörde hâlâ çözülememiş bazı sorunlar var. Dolayısıyla bu konuda bir adım atmak gerektiği zaten elzem, herkesin teklifinden de bu anlaşılıyor. O zaman bakış açımızı değiştirdiğimizde sanki bunu çözebilecek gibiyiz. Bakış açımızı değiştirmekle ilgili de şöyle bir teklifim var: Ben hayatımda Hazreti Muhammed Mustafa'yı kendime örnek almaya çalışırım, hepimiz öyleyizdir ama Ebu Süfyan Devlet Başkanı olduğunda onunla konuşmaya geldiğinde cesaret edemiyor, böyle işte ne desem, nasıl desem diye düşünüyor, ona diyor ki "Dostluğumuzdan başla, o zaman rahat konuşabilirsin." Şimdi, biz de ortak noktamızdan, hepimizin çözme iradesinden başlarsak zaten çözebilecek durumdayız ve bugünkü toplantımıza dışarıdan gelen misafirlerin hepsi bize şöyle söyledi: "Ya, ne kadar zarif bir tartışma yapıyorsunuz, hiç böyle görmedik, çok seviyeli konuşuluyor, eleştiriler bile çok zarif bir şekilde anlatılıyor." Demek ki biz çok iyi bir noktadayız, aslında dışarıdan bakanlar açısından çok güzel bir noktadayız. Çözülecek durumda olduğunu düşünüyorum. O yüzden de bizim teklifimiz değerlendirilip başka şekle dönüşecekse -üzerinde konuşulabilecek- o zaman bu noktadan bakarak bunu çözeriz diye kendi içimde, bütün siyasi tecrübesizliğime göre, olacak gibi geliyor bana. Yani burada çok tecrübeli, yıllara sâri milletvekilliği yapmış, bu tür çok zorlukları görmüş vekillerimiz var, biz de ilk dönem bu işi yapıyoruz ama sanki bende kendi hissiyatımla bunun çözülecek bir iş olduğuna dair bir kanaat oluştu.
Şimdi, 41'inci maddeyle ilgili farklı bir bakış açısı size sunmak istiyorum. Bakın, Avrupa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ailenin korunmasında hem toplumun hem de devletin yükümlülüğünden bahsediliyor. "Aile politikası üreme, bakım, duygusal destek ve nesiller arası dayanışmayı ihtiva eder." deniyor, üremenin altını çiziyor. Şimdi, biz, LGBT, eş cinsellik ya da nasıl tanımlarsanız tanımlayın, böyle insanların sempati duymadığı ama popüler bir alanda aksine bir konuşma yaptığımızda, şimdi, Twitter'da LGBT aksine bir konuşma yaptığımda yüzlerce, binlerce saldırı olacak ama insanlarla konuştuğumda insanlar diyor ki: "Çocuklarımız için çok büyük tehlike. Buna karşı önlem alınması gerekir." Bakın, Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi bu konuda "Aileyi korumakla ilgili önlem almak gerekir." diyor. Dolayısıyla bizim bu gelmesi muhtemel tehlikeye karşı aldığımız önlem aslında takdir edilmesi gereken bir önlem çünkü dünyada toplumların kimyasını bozan bir şeydir bu, geçmişte toplumların helak olma sebebidir. Allahüteala Lût kavmine 3 meleğini gönderiyor bu cinsel sapkınlık diye değerlendirilen bu eylemleri durdurmaları için, sonra durdurmayınca helak oluyorlar. Şimdi, demek ki bu, toplumu bozan bir şey. Yıllardır ülkeler buna karşı önlemler alarak gelmişler ama konuşulurken popüler ve cazip gibi gösteriliyor. Biz buna önlem aldığımızda bu takdir edilecek bir eyleme dönüşsün çünkü İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi aileyi tanımlarken de kadın ve erkeğin birlikte olmasından ve evlenmesinden bahsediyor. Biz de bu önlemi alarak aslında bir şeyi yasaklamak, bir şeyi korkutmak ya da bu tür duygu ya da bu cinsel yönelim içerisinde olan insanları dışlamak ve ortadan kaldırmak niyetiyle değil, toplumun gelecekte muhtemel bozulmasını önlemek için önlem alıyoruz. Başörtüsü yasağında yaşadığımız travmaları yaşayıp önlem almışız, burada da yaşamadan bir önlem alma çabası içerisindeyiz. O yüzden de bunun takdire değer olması... Ha, doğrusunu yapmakla ilgili adım atılacaksa da birlikte atmak gerektiğini ama bu noktadan geri dönmemek gerektiğini söylüyorum.
Sonuç olarak, en sonunda şunu söyleyeyim: 4 semavi dinde yasaklanmış bir eylemdir bu yani bu, toplumların ahlakını ve düzenini bozan, sadece Müslümanlar için değil, Hristiyanlar için, Yahudiler için, Museviler için de yasaklanmış bir eylemdir dolayısıyla buna karşı önlem almak bütün toplumun görevidir diye değerlendiriyorum. Yapılacak her görüşmede, buna dair atılacak her adımın içinde olma sorumluluğumuz var çünkü siyaset üretiyoruz iktidarıyla muhalefetiyle, bu toplumun daha iyi olması, büyümesi ve güçlenmesiyle ilgili fikirlerimizi paylaşıyoruz. Bazen ortak hareket etmesek bile sizin de muhalefetin de bu toplumu yönetmekle ilgili fikirleri var. Yönetmek istediğiniz toplumu kaybetmek istemiyorsak bu konuda birlikte adım atmamız gerektiğini düşünüyorum.
Başkanım, saygıyla selamlıyorum.