KOMİSYON KONUŞMASI

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, kıymetli milletvekilleri; bugün Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi Grupları ve değerli milletvekilleri olarak başörtüsü ve aileyle alakalı Anayasa değişikliği teklifimizin görüşülmesi hususunda bir araya gelmiş bulunmaktayız. Bütün Komisyon üyelerimizi ve değerli milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak siyaseti, milletin huzur ve refahının teminine yönelik politikaların geliştirilmesinin yolu olarak görmekteyiz. Bu doğrultuda, millî ve manevi değerlerimizin korunması, milletimizin inanç hürriyetinin korunması noktasında geçmişten günümüze her zaman yapıcı ve uzlaşmacı politikaların icrası hususunda çaba sarf etmiş bulunmaktayız. Devlet idaresinde milletin en iyi şekilde temsil edildiği rejim olan demokrasiyi hukukun üstünlüğünün, insan hak ve özgürlüklerinin en geniş anlamda teminat altına alındığı bir sistem olarak benimsemekte ve demokrasinin kurumsallaşmasının hayati önemine inanmaktayız. Sorumlu siyaset anlayışıyla, yıllarca istismar, mağduriyet ya da toplumsal gerginliğe dönüştürülen başörtüsü konusunun bazı çevreler tarafından bir problem hâline getirilmesine her zaman karşı çıktık ve bu sorunun çözümü hususunda kıymetli adımlar attık.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak geçtiğimiz, önceki dönemlerden bugüne tutarlı bir şekilde din ve vicdan hürriyetiyle, laiklik prensibi çerçevesinde gündeme gelen tartışma ve gerilimlerin zıtlaşma ve inatlaşmayla değil uzlaşma ve ikna yoluyla çözülebileceğini inandığımızı, bu çerçevede samimiyet, ciddiyet ve güven esasında bir araya gelinmesi gerektiğini her zaman ifade ettik. Bu doğrultuda, son dönemde gündeme gelen başörtüsü meselesinin çözümü hususunda 28 Ocak 2008 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi ile AK PARTİ arasında sorunun çözümü adına iki unsurdan müteşekkil bir mutabakat sağlanmıştır. Anayasa'nın 10'uncu ve 42'nci maddeleri ile Yükseköğretim Kanunu'nun ek 17'nci maddesinin değiştirilmesi konusunda 2 parti arasında yazılı anlaşmaya varılmış ve bu mutabakat imza altına alınmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 411 milletvekilinin kabulüyle neticelenen başörtüsü meselesinin çözümü millî birlik ve beraberliğe ve inanç hürriyetine karşı çıkan bazı çevrelerce herkesin malumu olan "411 el kaosa kalktı" şeklinde manşetler verilerek gerginliğin devamı istenmiştir. 2008 yılında temel hak ve özgürlükler konusunda yakalanmış olan bu çok önemli bir fırsat ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Mahkemesine başvurusu ve Anayasa Mahkemesinin aynı yıl içerisinde vermiş olduğu iptal kararlarıyla yeşeren ümitleri soldurmuştur. Bugün çok daha iyi bir şekilde anlıyoruz ki laikliği temel hak ve özgürlüklerin sınırlayıcısı olarak gören, laiklik ilkesinin temel hak ve özgürlüklere kıydırılmayacak kadar değerli olduğu yönündeki Anayasa yargısına hakim olan yaklaşım ne yazık ki demokrasimizin olgunlaşmasına yıllarca engel olmuştur. Bu bakış açısı sadece demokratik açıdan bir sorun olmakla kalmamış, ülkemizin milletini, memleketini aşk derecesinde seven ailelerinin evlatları üzerinden yaşadıkları hayal kırıklıkları devlet ve millet kenetlenmesinin önüne yıllarca geçmiştir.

Yine laik-antilaik tartışmaları dış mihrakların ülkemizin iç dinamiklerine müdahale etmek istediği süreçlerde en elverişli kaos malzemelerinden biri olarak kullanılmış ve ülkemizin nice değerli yıllar kaybetmesine neden olmuştur. Ne zaman ülkemizin bölgesinde ve dünyada kendi hak ve menfaatleri doğrultusunda tavır takınacağı bir anda bu tarz krizler ortaya çıkarılmış ve ülkemiz, devletimiz içe dönmek zorunda kalarak coğrafyamızda söz konusu olan oldubittilerle ne yazık ki layıkıyla mücadele edememiştir. Bu, emperyalizmin en eski oyunlarından biridir ve bu, herkesçe, hepimizce de malumdur.

Son yıllarda ve özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yaşanan süreçlerde ülkemizin, devletin içine sızmış ve ülkemize pusu kuran terör artıklarının temizlenmesiyle de birlikte sadece kamu hizmetinden yararlanma tarafında değil, kamu hizmetinin verilmesi tarafında da önemli ve çok olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Başörtülü vatandaşlarımızın hâkim, savcı, polis, asker olmak üzere her alanda rahatça çalışabildiklerini bugün görmekteyiz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak vatandaşların inançlarına saygı duyan, din ve vicdan özgürlüğünü esas alan bir laiklik anlayışını millî birlik ve bütünlüğün güvencesi olarak görmekteyiz. Laiklik, dinsizlik değildir. Laiklik, sadece din ve devlet işlerinin ayrılması olarak da görülmemelidir. Bunun ötesinde, din ve vicdan özgürlüğünün gerçek anlamda kullanılmasının şartlarını hazırlayan da laik düzendir. Temel hak ve hürriyetlerin en önemli unsurlarından olan din ve vicdan hürriyeti Anayasa'mızda teminat altına alınmıştır. Devletimiz, eşitlik ve sosyal adalet ilkesi gereğince temel hak ve hürriyetlerin, din ve vicdan hürriyetinin tesisini sağlamakla yükümlüdür. Anayasa'nın 24'üncü maddesinde "Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz." hükümleri yer almaktadır.

Hukukun üstünlüğünün, insan şeref ve haysiyetinin, fikir, teşebbüs, din ve vicdan özgürlüğünün teminatı olan demokrasiyi sadece bir siyasi rejim olarak değil, aynı zamanda bir hayat tarzı olarak gören partimiz; sosyal ve siyasi ilişkilerde demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesinin gereğine inanmaktadır.

Bu kanun teklifinin sahiplerinden biri olarak bizler de sağlıklı bir demokrasinin tesis edilebilmesinin bireysel hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması ile bu hakların en geniş anlamda kullanımının teminini gerekli kıldığını değerlendiriyoruz. Ülkemizde özellikle kadınların din ve vicdan kanaatleri gereği başörtüsü kullanımı hususunda uzun yıllardır bir problem yaşanmamasında şüphesiz Türkiye'de bu sorunun çözümüne yönelik atılan siyasi ve hukuki adımlar etkili olmuştur. Başörtüsü konusunun tamamen güvence altına alınması ve geçmiş dönemlerde yer alan gerginliğe dayalı, kutuplaştırıcı ve toplumsal huzursuzluk ortamının yeniden tezahür etmemesi adına, Komisyona gelen bu teklifle anayasal teminat ve güvencenin güçlendirilmesi son derece önemli bir fırsattır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Adalet ve Kalkınma Partisiyle birlikte, Cumhur İttifakı'yla birlikte hazırlamış olduğumuz bu Anayasa teklifine beklentimiz bütün milletimizin olduğu gibi, burada, Parlamentonun da tamamıyla sahip çıkması yönündedir. Kanun teklifiyle bu sorunun varlığını ifade eden tarafların, Anayasa teklifinin görüşülmesiyle, Anayasa değişikliğiyle bu sorunun halledilmesine yaklaşımlarında bir farklılık olmayacağı kanaatindeyiz. Zira, kanuna olumlu bakanın evleviyetle Anayasa değişikliğine de olumlu bakması beklenecektir. Bu çerçevede, eğer bu bir siyasi manevradan ibaret değilse, bu mesele siyaseten özellikle bu dönemde gündeme getirilmiş bir mesele değilse -ki bunun böyle olduğunu düşünüyoruz yani bunun siyaseten gündeme getirilmemiş olduğu kanaatinde olmak istiyoruz, değerlendirmesi içerisinde olmak istiyoruz- eğer bu, bu şekilde ise bu gelen fırsatı ülkemiz adına, milletimiz adına ne olur kaçırmayalım.

Zira, bu, belki bugüne dair bir problem olarak görülmeyebilir, başörtülü kadınlarımız bugün devletin bütün kurumlarında gerek kamu hizmetinden yararlanma gerek kamu hizmetinin sunulması tarafında da sorun yaşamadan hayatlarını devam ettirmektedirler. Ama bugün olduğu gibi, yarın da aynı şekilde rahatça devam etsin, bu ciddi bir teminat altına alınsın istiyorsak, laikliğin de gereği olarak, bu noktada bu teklife sahip çıkılması herhâlde en önemli millî sorumluluklardan biri olarak görülmelidir. Zira, Türkiye'nin artık bu tartışmalara daha fazla tahammülü kalmamıştır. Bu tartışmalar üzerinden toplumun gerilmesine, toplumun kutuplaştırılmasına herhâlde artık bir ihtiyaç bulunmamaktadır. Ülkemizin böyle kutuplaştırıcı, gerginleştirici ortamlardan sonra yaşadığı sıkıntıların neler olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Demokrasimizin almış olduğu yaralar hepimizin malumudur, bir daha aynı yerden ısırılmamız söz konusu olmamalıdır.

Bu çerçevede, bizler bu değişikliğin siyasi parti ayrımı yapılmaksızın milletimizin bir meselesi olarak değerlendirip toplu bir şekilde sahip çıkılarak Anayasa değişikliğinin Meclisten, referanduma da gerek kalmayacak bir çoğunlukla geçmesi arzumuzu burada tekrar yineliyoruz. Bunun bu şekilde geçeceğine de samimiyetle inanmak istiyoruz, herhâlde genel bakış açımız budur. Bu noktada, bizler Türkiye'de artık bu konuya -Sayın Zengin'in ifade ettiği gibi- karşı çıkan, köhnemiş laiklik anlayışıyla, militan bir demokrasi anlayışıyla yaklaşan bir kişi olduğunu görmek istemiyoruz, bu şekilde de bir değerlendirme olduğunu şu an bilmiyoruz. Dolayısıyla eğer böyle bir zemin söz konusuysa, böyle bir zemin yakalandıysa bu fırsat değerlendirilmelidir ve Türkiye'de demokrasimiz olgunlaştığı gibi devlet-millet kenetlenmesinin adına da çok önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu noktada, bu fırsat inşallah hakkıyla değerlendirilir.

Yine, Türk toplumunun temel yapısını oluşturan ailenin korunması açısından Anayasa'nın 41'inci maddesinde bir değişikliğin yapılması da öngörülmüştür. MHP olarak, aile bireyleri arasındaki bağlılığı ve aile bütünlüğünü koruyucu politikaların gelişmesine her zaman değer vermekteyiz. Milletimizin temel yapı taşı olarak gördüğümüz "aile" kavramının, kültür ve inanç sistemimizin her türlü tehdit, tehlike ve sapkınlıktan korunması noktasında "evlilik birliğinin ancak kadın ve erkek arasında kurulabileceği" hükmünün son derece önemli olduğunu vurguluyoruz. Demokratik siyasi kültürü, uzlaşma ve sorumluluk ahlakını önde tutan bir anlayışla siyaset yapan bizler, aziz milletimizin selameti için anayasal düzenin esasları ve hukuk sistemi çerçevesinde her türlü yapıcı adımı atmaya devam edeceğiz. Biz dün olduğu gibi bugün de bir anlayış birliği içerisinde bu meselelerin halli için samimiyetle adımlarımızı attık.

Hamle bizden değil mi?

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Evet.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Tevfik Allah'tandır.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Gayret sizden...

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Tabii, tevfik Allah'tandır. Burada samimiyetle bütün partilerimizin, parti gruplarımızın, bütün milletvekillerimizin desteğini talep ettiğimizi tekrar eder, Komisyonumuzu saygıyla selamlarım.

Teşekkür ederim.