EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, teşekkür ediyorum ama şöyle: Anladığım kadarıyla hanımefendi gaza gelmiş veya gaza getirilmiş.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu ayıp işte, bu ayıp.

CAVİT ARI (Antalya) - Ne kadar yanlış ifadeler.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Beni dinler misiniz. Beni dinle kardeşim.

Kamu sektöründe devlet memuru gelip de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu Meclisi, bu devleti tehdit edemez. Bu dil, ayrı bir dildir. Hanımefendi, asla ve asla doğru değil bu dil.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Herhâlde, çağırdığımız için, STK'lere bu alanı açtığımız için bu muameleyi reva görüyorsunuz; teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun(!)

Buyurun.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) -Bakın, benim ilim dezavantajlı bir bölgede, eğer bu devlet oraya gönderiyorsa, mecburi hizmet yapıyorsa hâkimi, savcısı, polisi vesaire diğer unsurlar nasıl geliyorsa bu da böyle gelecek, kimse kusura bakmasın. Ama kamu sektöründe görev yapan, maaşını devletten alan bir memur gelip burada Türkiye Büyük Millet Meclisini tehdit edemez, buna cüret edemez, haddi değil, bu hadsizliği de yapamaz. Asla da kabul etmiyorum, böyle bir şey olur mu?

Teşekkür ediyorum Başkanım.