| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı b) Karayolları Genel Müdürlüğü c) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ç) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü d) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı e) Rekabet Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 08 .02.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli bürokrat arkadaşlar, basınımızın temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de önce, Sayın Bakan, bu Bakanlığın yapısıyla başlamak istiyorum. Maalesef ben geçmiş konuşmalarımda da hep vurguladım. Bu kanun hükmünde kararnamelerle ilgili ciddi hatalar yapıldı. En büyük hatalardan bir tanesi de sizin Bakanlığınızda yapıldı. Yani hiç olmayacak bir şey. Gümrük ile iç ticaretin birleştirilmesi. Dünyada örneği var mı, bilmiyorum. Aslında başlangıç çalışmaları da o şekilde değildi. Gümrük ile dış ticareti birleştirecek bir çalışma yapılıyordu. Bir aydan fazla, belki iki ay civarında, ben yakinen biliyorum, o şekilde çalışıldı ama son anda bir şeyler oldu, bizim Kalkınma Bakanlığı için de aynı şey oldu, diğer başka taraflarda böyle. Yani ben onu diyorum. Rastgele çekseniz, böyle bir tombala çeker gibi çekseniz rastgele, bu kadar kötü olmaz. Hepsi en kötüsü oldu. Yani gümrük ile iç ticaret birleşti. Yani hiç olmazsa gümrük ile dış ticaret birleşse, gümrük yalnız kalsa, başka bir şey olsa bundan daha iyisi olurdu. Böyle bir yanlışlık yapıldı. Bu yanlışın düzeltilmesi lazım. Umarım Bakan olarak siz de bu yanlışın düzeltilmesi yolunda katkı verirsiniz diye düşünüyorum çünkü diğer bakanlıklarda da var.
Son şeyi takip edemedim ama partinizin 7 Hazirandaki seçim beyannamesinde zaten bu bakanlıkların yapısının yeniden ele alınması şeklinde zannediyorum bir tedbir vardı. Yani KHK'yla bozulanları düzeltmeye yönelik bir politika da var diye hatırlıyorum.
Şimdi, bu ticaret konusu. AVM meselesi benim de notlarım arasında var. Bu son derece önemli bir mesele. Bir defa ne açıdan önemli? Biz diyoruz ki: "Yurt içi tasarrufları artıracağız." Fakat gidiyoruz, sürekli insanların tüketim iştahını artıracak şekilde alışveriş merkezleri yapıyoruz. Bu açıdan önemli. Yani tüketimin, halbuki, aşırı tüketimin özellikle kısılması lazım. Biz diyoruz ki: "Kaynaklarımız kıt. Kıt kaynaklarımızı üretken alanlara yatırmamız gerekir." diyoruz. Yani bize geri dönüşü olan, istihdam yaratacak, üretim yaratacak alana yatırmamız gerekir diyoruz, gidiyoruz, tekrar AVM'ye yatırıyoruz. Yani AVM'nin hem inşaatı, inşaat yapım aşaması, yani onun sadece sermayesi ona eklenirken yapılan iş yanlış hem de daha sonra sürekli ürettiği aslında bir yanlış var. Tabii, bundan kastımız hiç AVM yapılmasın değil. Dünya nereye gidiyorsa ister istemez oraya doğru gideceksiniz. Ama bu piyasanın düzenlenmesi lazım. Yine AVM'lerin mahzurlarına gelelim. Düzenleme işini sonra söyleyeceğim. Bir de tabii ithalatı da çok tetikleyen bir şey. Yani orada satılan ürünlerin önemli bir kısmı da ithal ürünler, bir zincir. Yani zaten ürün Türkiye'de üretilmiyor çoğu zaman. Bilmem ne, isim vermeyelim, marka, Mısır'da, Endonezya'da, bir yerde üretiliyor, Türkiye'ye geliyor, satıyor, firma yabancı, satılan ürün yabancı, kârını da transfer ediyor, çekiyor, gidiyor. Yani sizin cari açığınızı sürekli artıracak kâr transferleri yoluyla veya ithalatınızı büyük ölçüde artıracak bir unsur. E şimdi küçük esnafı öldürüyor. Yani şehrin içerisinde AVM. Olacak iş değil. Yani trafiği öldürüyor. Zaten her şey altüst olmuş durumda. Hiçbir şekilde... Şuradaki Panoraya bir bakın. Yani oradan hareket etme imkânınız yok özellikle belli saatlerde, hafta sonunda oranın getirdiği trafik her tarafı kilitliyor, gidiyor. Şehrin içerisinde, konutların içerisinde alışveriş merkezleri. Esnaf filan kalmadı. Yani büyük ölçüde öldü. Artık küçük ilçelerde de daha değişik modlarda yine alışveriş merkezleri, o zincirleri görüyoruz. Şimdi bunların disipline edilmesi lazım, bunların düzenlenmesi lazım, bunların, işte, geçmişte de birtakım çabaları oldu, şehir dışına taşınması lazım. İşte, belli büyüklüklerin... Şu anda onun bir kriteri varsa o kriterler yetersiz, bunu bilmek lazım. Yani ben şimdi oturduğum yerde de, hemen dibimizde, bizim sitenin olduğu yerde koskoca bir AVM yapılıyor. Yıldız'da da öyleydi. Şimdi isim vermemek için söylemiyorum. İşte, bizim orada, lojmanlarda, hemen dibimizde AVM. Yani her şeyi bozuyor. Dediğim gibi, trafiği, kültürü. Yani insanlar eğlenceye, bir başka yere gezmeye filan giderken artık AVM'ye gezmeye gidiliyor. Böyle saçma sapan bir şey. Böyle bir kültürel bozulma. Bunlara bir mâni olmak lazım. Bunlarla Bakanlığınızın ilgilenmesi lazım.
Tabii, Bakanlık içerisindeki bu dengeleri nasıl yapıyorsunuz, bilmiyorum. Benim gördüğüm kadarıyla, normal olarak da Bakanlığın ana omurgası gümrük kökenli. Sanayi Bakanlığından gelen arkadaşlar da vardır ama bunlar da, tabii, Bakanlık içerisinde çok da kolay olmaz herhâlde bu yapıdan dolayı da ayrıca.
Bu geldi, ekonomiyi de tıkadı iktisadi açıdan bu AVM işleri. Arkadaşlar bilir, burada sürekli eleştirdiğim bir şeydir. Yani bu yanlış bir iktisat politikası ve inşaatla kalkınma olmaz. Bunu da bilmek, görmek lazım. Daha fazla uzatmayacağım.
Şimdi diğer bir husus: "Bu yurt içi tasarrufları artırmamız gerekir." diyoruz. Bununla ilgili, biliyorsunuz, işte, Hükûmetinizin açıkladığı bir program var. Bu programda da özellikle israf kısmıyla ilgili olarak Bakanlığınıza önemli görevler verilmiş durumda. Burada, özeldeki, vatandaştaki aşırı tüketime veya israfa, işte, mükerrer tüketim, kalitesiz ürünler, özellikle ithal ürünler veya yurt içerisinde üretilsin, önemli değil, onlara ilişkin olarak oradaki çalışmaların çok önemli olduğunu, bu çalışmaların ihmal edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi diğer bir husus, bu dâhilde işleme rejimi konusu, benim de çok hassas olduğum bir konu. Bu geçen torba kanun geçerken hem Plan Bütçe Komisyonu hem de Genel Kurulda bu konuyu detaylı bir şekilde tartıştık. Yani bu bir defa, yolsuzluğun, usulsüzlüğün kapısı hâline geldi bu ülkede. Bunu kaldırmak lazım. Hükûmet de bunu kaldırmaya niyetli. 5 tane doküman da, Genel Kurulda konuşurken onu söyledim, planda, "Dâhilde işleme rejimi sistemini, işte, şöyle düzelteceğiz, böyle düzelteceğiz." diye yazıyoruz. Planda yazmışsınız, orta vadeli programda yazmışsınız, yıllık programda yazmışsınız, ithalat bağımlılığının azaltılması öncelikli dönüşüm programında yazmışsınız, 5'inci olarak da 2016 yılı 64'üncü Hükûmet Eylem Planı'nda yazılmış. "Dâhilde işleme rejimi düzenlenecektir, çekidüzen verilecektir, şöyle yapılacaktır, böyle yapılacaktır." Burada Meclis, torba kanunda, dâhilde işleme rejimini hiçbir şeyini düzeltmeden beş yıl daha uzatacak bütün itirazlarımıza rağmen, sayın değerli dostlarımızın katkılarıyla ve Hükûmetin ve buradaki Sayın Bakanlığın katılıyorum ben bu... Daha doğrusu, tasarıydı zaten, önerge de değildi. Hükûmet bir yandan bunları söylüyor, bir yandan da bu sistemi beş yıl daha uzatacak bir kanunu da Meclisten geçiriyor. Yani bunları anlamak mümkün değil. Hükûmetinizin iş yapış tarzını hiçbir şekilde zaten anlayamıyoruz.
Diğer bir husus: Biraz parça parça olacak. Konu da dağınık, iş de dağınık. İşte, gece vakti. Şimdi, bir tane beyanatınıza rastladım Sayın Bakan. "İhracat 2016'da 200 milyar doları aşar." diyorsunuz. Bu nasıl bir ihracattır? Bu bizim konuştuğumuz ihracatsa öyle bir ihracat yok. Hükûmetin programındaki, orta vadeli programındaki ihracat hedefi de zaten 155,5 milyar dolar. Ki bunun da olup olmayacağı filan çok muğlak. Şu andaki göstergeler daha, tabii, yılın çok başındayız ama ihracatta sürekli aşağı giden bir ivme var. Bu olacak gibi bir şey değil. Bunun içerisinde acaba burada öyle bir açıklama yok da, yani "Hizmet ihracatı da mı var?" desem. Ama herhâlde Gümrük Bakanının hizmet ihracatından bahsetmesi, Ekonomi Bakanı mal ve hizmet ihracatını birlikte söyleyebilir ama öyle bir açıklamamız var. "İhracat" dediğiniz zaman bizim anladığımız mal ihracatıdır. Buna da bir açıklama getirirseniz sevinirim. Böyle bir kafa karışıklığı oluyor bu ihracat işlerinde.
Bu arada hemen şeyi de söyleyeyim, bu 500 milyar dolar ihracat, biliyorsunuz, hedefi vardı. Bu hiçbir şekilde ulaşılamayacak bir hedef hâline maalesef uyguladığınız politikalar sonucunda gelmiştir. Yani niye gelmiştir? Mesela orada 500 milyar dolar ihracat hedefinde 2018 için ihracat hedefi 272 milyar dolardır. En son açıkladığınız orta vadeli programda ihracat hedefi 200 milyar dolara düşürülmüştür, yani 2018 için olan bazı 70 milyar en iyi ihtimalle, çünkü o da sizin hedefiniz, ona da ulaşılıp ulaşılmayacağı belli değil. 70 milyar aşınmış bir şeyin 200 milyardan 2023'te 500 milyar dolara çıkması gibi bir şey düşünülemez. 2018-2023'ü aynı artış almış olsak bile -ki o çok mümkün değil bugünkü trendlerle- yani 2018 ve 2023 arasındaki artışı aynen koruyup 200 milyar doların üzerine koysanız bile 360 milyar dolar oluyor. Yani kendi varsayımları içerisinde, tamamen Hükûmetin rakamlarıyla konuştuğumuzda bile 360 milyar dolar oluyor. Artık şu dürüstlüğü göstermek lazım: Bu 500 milyar dolar hedefi gerçekçi bir hedef değildir, biz bu hedefleri revize ediyoruz erdemini Hükûmetin göstermesini bekliyoruz, yoksa artık hiçbir sözünüz inandırıcı değil, onu özellikle ifade etmek istiyorum.
Şimdi, esnaf da tabii sizin alanlarınızdan bir tanesi. Esnafın, biliyorsunuz, asgari ücret artışıyla sosyal güvenlik primlerinde yüksek bir artış oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen toparlayın.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bunun ekonomi üzerinde yarattığı olumsuzlukları gidermek için işte bir kısım destek verildi, aylık yaklaşık 100 TL civarında. Fakat tabii, esnaf sizin konunuz olduğu için söylüyorum, esnafın sosyal güvenlik prim yükünde de bir artış oldu. Orada da esnafı rahatlatacak -çünkü zaten, işte, zar zor, kıt kanaat geçinen bir kesim- bir şey yapılması lazımdı. Bizim de buna ilişkin önergelerimiz yine iktidar partisi milletvekilleri tarafından reddedilmiştir ama böyle bir ihtiyaç vardır.
Şimdi, bu kaçakçılık konusunu Genel Kurulda da size soru olarak ben yöneltmiştim. Şimdi, tabii, Gümrük Bakanlığının en temel uğraşı alanı kaçakçılık meselesi. Özellikle vergisi yüksek mallarda kaçakçılık var, bu normal. Yani kaçakçılık normal değil de, insanların veya işte, kurumların, bireylerin, her neyse, kaçakçılığa meyilli olması normal çünkü ciddi bir fiyat farkı oluşuyor, o da vergiden kaynaklanan.
Şimdi, akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili oranların yüzde 20 civarında olduğu, o civarlarda bir oran olduğu daha çok konuşuluyor, tabii, bunlar tam bilinmemekle birlikte.
Tütünde 2014 oranı yüzde 20,7'ymiş, sizin konuşmanızda 2015 için tütündeki -sigaradaki daha doğrusu- kaçakçılık oranının yüzde 11,6 olduğu ifade ediliyor. Sayın Müsteşarın da bakanken bir açıklamasında bu oran vardı, ben bu raporu İnternet'ten aradım, bulamadım. 2014 raporunu bulduk mesela ama 2015 raporunu bulamadım. Yıl hemen biter bitmez bu çıktı mı, hakikaten bu rakam aynı formattaki bir şey midir? Yüzde 20'den yüzde 11'6'ya düşürülmesi, tebrik etmek gerekiyor, önemli bir başarıdır hâlâ yüksek olmakla birlikte. Ama buna ilişkin biraz açıklama verirseniz sevinirim.
Şimdi, tabii, bizim örneğin tütünde 27 milyar TL 2015 yılında bir tahsilatımız olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika daha ilave yapacağım. Lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bunun bir de KDV'si var, KDV'si -Maliye Bakanlığı açıklamıyor ama hesabı yapılabiliyor- 6,5 milyar civarında. Dolayısıyla toplam tütünden 33,5 milyar TL civarında bir vergimiz var. Yüzde 20 olması durumunda, işte, yaklaşık 7 milyar lira, 6,6, yüzde 11'e düşerse bir miktar daha tasarrufumuz var. Sizin verdiğiniz rakamlarda bunlar oradan bakınca 25,5 milyar TL civarında bir vergi gözüküyor ama vergi onun daha üzerinde yani o düşüşün 2,3 milyar TL katkı sağladığını söylüyorsunuz.
Şimdi, akaryakıt daha vahim olan. 51 milyar TL civarında bir ÖTV'miz var, yaklaşık 12 milyar TL civarında bir KDV hesap ettim ben. 63 milyar lira, verginin oluştuğu bir mal, yüzde 20 kaçakçılık var sayarsak 12-13 milyar lira. Yani zaten kaçakçılık nedeniyle iki kalemde yaklaşık 20 milyar TL bir kaybımız var. Diğer, işte, alkoldür, çaydır, şekerdir, onlara da baktığımızda bu kaçakçılığın önemli miktarlarda olduğu gözüküyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen son cümlenizi alayım.
ERHAN USTA (Samsun) - Toparlayacağım Sayın Başkan. Bir fındık konusu var, bir de onu hemen şey yapayım.
Dolayısıyla bu işin üzerine daha fazla düşülmesi Bakanlığın temel uğraşı alanı olarak gerekiyor.
Şimdi, bir arkadaşımız da ifade etti, bu fındık konusu önemli, fındıkta lisanslı depoculuk meselesi. Zaten bu sene işte 9-9,5 liraya düşmüş durumda fındık. Bundan -ben bölgedeydim bu hafta sonu- vatandaş da çok rahatsız ve mağdur olmuş durumda ve ciddi bir spekülasyon ve manipülasyon olduğu da söyleniyor. Burası onun konusu değil.
Lisanslı depoculuk konusu önemli fakat biz Reysaş denilen şirketin de bir miktar, hatta 150 bin ton kapasiteli, depo yaptığını biliyoruz. Bu depoların boş olduğu söyleniyor. Bununla ilgili sorun nedir? Onlara bir bakılması lazım. Vatandaş özellikle bu depolara gitmiyor mu yoksa bir başka sorun mu var? Çünkü bu depolar için de kira ödendiği de ifade edildi bize. Bu konuyu size sormak istiyorum.
Son olarak da Sayın Bakan, bu iç denetim meselesi, ben on yıl İç Denetim Koordinasyon Kurulu üyeliği yapmış birisi olarak iç denetim meselesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. 25 tane kadronuz varmış, bunun 11 tanesi boş. Dolayısıyla, şimdi, eğer bu Bakanlıkta hakikaten süreçleri -sizin Bakanlığınız açısından da çok kritik olduğunu düşünüyorum- düzeltmek istiyorsak yani özellikle size danışmanlık mahiyetli hizmet veren bu kadroların doldurulmasının Bakanlığınız açısından çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bu da sadece faydalı değil, olması gereken de bir şey. Zaten Sayıştayın da bir ara Sayıştay Başkanının "İç Denetim kadrolarını doldurmayan üst yöneticilere kamu zararı olması durumunda kişisel zimmet çıkartacağız." diye birtakım ifadeleri vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayınız. Son cümlenizi alayım.
ERHAN USTA (Samsun) - Hemen bitiriyorum.
O yüzden iç denetim konusunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Bütçenizin şimdiden hayırlı olması dileğiyle, saygılar sunarım.