KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli katılımcılar; Soma maden kazası, aslında iş cinayetlerinin en simgesel olması sebebiyle onun üzerinde çok duruyoruz, yoksa bir iş cinayeti gerçeğiyle karşı karşıyayız.

İki tane kavram üzerinden bu Soma maden kazası sembolleşti, bunun bir tanesi taşeronlaşma, yani "dayıbaşı" kavramıyla gündeme gelen konu, diğeri de aşırı üretim, yani "Hadi, hadi." düzeni.

Şimdi, buna böyle devletin sistematiği açısından bakalım. Taşeronlaşma nasıl çıktı ortaya? Aslında bildiğiniz kamu ihale sistemindeki hizmet ihalesi mantığı, değil mi? Ve bu bir kamu iktisadi teşebbüsü, yani Türkiye Kömür İşletmelerinin bir taşeronlaşması söz konusu.

Peki, Türkiye Kömür İşletmeleri niye taşerona mahkûm bırakıyor kendisini veya bıraktırılıyor? Altına baktığınızda Hazine Müsteşarlığının finansman kararnamesinde emekli olan veya ayrılan personelin yerine yenisini alması yasaklandığı için bir taşeronlaştırma sistemi çıkıyor. Yani bilinçli olarak norm kadro uygulamalarıyla taşeronlaştırma sistemine doğru gidiyor. Kamu ihale rakamlarında gördüğünüz ve baktığınızda da korkunç bir tabloyla karşı karşıya kaldığımızı ve bütün hizmetlerin taşeronlaştırıldığını görüyoruz.

Aslında, bence taşeronlaşma da Türkiye'de genel anlamda yanlış tartışılıyor, çünkü işin uzmanı tarafından yapılması verimliliği artıran bir durum olabilir. Sorun, taşeronlaştırma adıyla sembolleşen durum, işçi güvensizliği, işçi ücretlerinin düşürülmesi ve sendikasızlaştırma süreci, asıl baktığınızda bu çıkıyor. Yani taşeron değil asli işveren dahi olsa, bu koşullarda işçi çalıştırdığı için zaten sorunlu yapı buradan çıkıyor, ama biz bunu taşeronlaştırma ile uzmanlaşmayı birbirine karıştırarak götürdüğümüz için de bence tartışma eksik bir yerden gidiyor.

Peki, niye bu oluyor? İşte, işçi sınıfının ücretlerini düşürmek ve haklarını kısmak amacıyla, taşeron denilen, hukuki sorumsuzluğu olan, fiilen hukuki sorumsuzluğu olan bir sisteme doğru gittiğimiz için. Aslında, emek ve sermaye sınıfı arasında devletin dengesizlik yaratmak amacıyla son derece bilinçli uyguladığı bir politika.

Üzücü olan, bu Bakanlığın belki de en çaresiz Bakanı olan sizsiniz. Bunu size bir sempati duymak amacıyla söylemiyorum, bunu işçi sınıfının düştüğü durumu anlatmak için söylüyorum. Bu Hükûmetin en güçlü bakanı Enerji Bakanıdır, çünkü Enerji Bakanı sermayeye tekel enerji rantlarını verir, en çaresiz Bakanı da sizsiniz, zaten açıklamalarınızda bunu görüyoruz, çünkü gözden çıkarılmış bir sınıfı temsil ediyorsunuz.

Diğer mesele ne? Aşırı üretim. Aşırı üretim nereden çıkıyor? Aşırı üretim de yine sizin Hükûmetinizin ve devletin uygulamalarından ortaya çıkıyor. Nasıl oluyor?

Bülent Bey sabah çok önemli bir konuşma yaptı, çok büyük ihtimalle medyada yer almayacak, çünkü medyada o konuşmanın yer alması Hükûmeti çok üzeceği için, medyadaki hükûmet komiserleri o konuşmalara müdahale edecek. Buradaki muhabir arkadaşlarımın yazacağını biliyorum, editörlerin de onu yayınlamak isteyeceğini biliyorum, ama Hükûmetiniz tarafından atanmış hükûmet komiserleri o basının haberlerini sansürleyecekler.

Orada sansürlenen haber ne? Aslında yolsuz düzenin nasıl bir cinayet sistemine götürdüğünü gösteriyor.

Şimdi, bakın, elimde bunun sözleşme maddesi var. Bu sözleşme maddesi ne diyor biliyor musunuz? Bu kazanın olduğu maden için diyor ki: "1,5 milyon ton yıllık." Altına küçücük bir cümle yazmışlar: "Daha fazla üretilirse satın alınacak."

Sayın Bakan, devlette böyle ucu açık bir sözleşme yapılabilir mi? Miktar var çünkü vergisi ona göre ödenir, her şeyi ona göre hesaplanır. "1,5 milyon ton", altında bir cümle. "Daha fazla üretilirse satın alınacak."

Şimdi, buna döndüğünüzde maden gerçeğiyle karşılaşıyorsunuz. Bence, benim daha önceki konuşmaları arkadaşlarınız size özetlesin, çünkü karşılaştığınız tabloya ilişkin sizin bilgi sahibi olmanız gerekiyor. İlk Türkiye'nin kamuya ait madenleri fütursuz, gerçek dışı, sahte raporlarla kapatıldı, "verimsiz" denildi, şu denildi, bu denildi. Sonra şaibeli ihalelerle Hükûmetinize yakın kuruluşlara devredildi. Sonra bunlardan ihalesiz veya şaibeli ihalelerle, fahiş fiyatlarla kömür alınarak termik santrallere ve fakir ailelere dağıtıldı. Sistem bunun üzerine kuruldu. Soma bunun bir parçası ve Soma'da bu redevans dediğiniz dünyanın en kirli sistemi... Ve şunu da söyleyeyim, belki Hükûmetinizden daha güçlü bir genel müdürlükle karşı karşıyasınız; bunun adı Türkiye Kömür İşletmeleri.

Aslında emek-sermaye çelişkisinin en kirli yapısıyla karşı karşıyasınız. Türkiye Kömür İşletmelerini çok yakından tanıyan biriyim, Hükûmetinizden daha güçlüdür neredeyse. Bunu bütün kalbimle söylüyorum. Zaten Genel Müdür demiş, "Beni görevden alamazlar, Enerji Bakanı akıllı adamdır." diye. Bunu delillendiririm ama zamanım yok, isterseniz eğer Başkan biraz süre verirse delillendiririm.

Şimdi, ne oluyor biliyor musunuz Sayın Bakan? Bu 1,5 milyon tonun altına...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - ...ihalesiz verilen madenlerle birlikte bu cümleyi koyduğunuzda, yıllık üretim 3,5 milyon tona çıkıyor.

Niye biliyor musunuz? İhalesiz satıyordu ya, fahiş fiyatlarla satıyor, sattıkça kâr ediyor, sattıkça kâr ettikçe de işçiye "Hadi, hadi, hadi." diyor ve maliyetini düşürmenin tek yolu olarak ne görüyor biliyor musunuz? İlkel adamlar oldukları için teknoloji geliştirmeyi bilmiyorlar, yönetim becerileri yok, sadece işçi sömürüsü ve doğa sömürüsü üzerine para kazandığı için, maliyetini tek emekten kısarak yükseltebiliyor, zaten devlete fahiş fiyatlarla satıyor, sonuçta Soma'daki işçinin kanı İstanbul'da rezidans olarak karşınıza çıkıyor.

Vicdanınızın sızlaması gerekiyor. Bazen kendimi sizin yerinize koyuyorum. Bülent Ağabeye söyledim, "Ağabey, sen o bakan koltuğunda olsaydın ve bunun onda 1'i olsaydı, seni yerden yere ben vururdum." dedim. Ve bunu da taahhüt ediyorum, eğer böyle bir şey olursa bizim Hükûmetimiz zamanında -inşallah böyle bir şey olmaz ama - o bakanı yerden yere vurmak görevi de bize ait olmalı.

Eğer biz bunu yapabilirsek milletvekili olarak, milletin vekili olarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - ...emin olun iş cinayetleri biter, zeytin katliamı biter, taşeron biter ve böyle arkadaşlar gelip Başkan olmaz.

Teşekkür ediyorum.