KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım, Başkanım.

Öncelikle sizi ve çok kıymetli Komisyon üyesi vekil arkadaşlarımızı, değerli Bakan Yardımcımızı, bürokratlarımızı ve buraya katkı veren herkesi saygıyla hürmetle selamlıyorum.

Bugün, yine ülkemiz açısından çok önemli, kıymetli bir konuyu görüşüyoruz. Burada genel gerekçeyi okudum, genel gerekçede de bahsedildiği üzere "Eşsiz kültürel ve doğal güzellikleri bir arada barındıran, tarihî süreç içerisinde insanlığın gelişimine tanıklık eden Türkiye, arkeoloji çalışmalarında kültürel mirasa ev sahipliği yapma anlamında önemli bir merkezdir." diyor ve burada "Sadece yer altında kalmış insanlığa ait birikimin gün yüzüne çıkarılması değil, insanlık tarihinin yeniden yorumlanması anlamına da gelmektedir." diyor. Buna da tarihin değişeceğine de Urfa'mızda Göbeklitepe'de hep birlikte tanıklık etmiş olduk.

Yalnız Komisyon başladığında -tabii, arkadaşlarımız da gitti, peşinden, arkalarından konuşmuş gibi de olmayayım- üzüldüğümüz bir husus oldu, ilk önce Anayasa'ya uygunluk tartışmaları başladı. Ben üyesi olduğum Komisyon ve Genel Kurul çalışmalarında sürekli bulunuyorum, nedense Anayasa'ya uygunluk tartışmalarını sürekli yapıyoruz, uzun uzun konuşuyoruz, çok mesai harcıyoruz; daha sonra bunlar, muhalefet partileri tarafından Anayasa Mahkemesine taşınıyor, sonuç çıkmıyor.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Anayasa Mahkemesi geç karar veriyor, verdiği kararların...

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Yıldırım Bey şöyle bir durum: Biz bunları yaparken bu kadar vakti de zamanı da maalesef çok boşa harcıyoruz. Anayasa'mız gibi aslında hepimizin ortak değeri, kıymetli bir metni her şeye söyleyince biraz da sulandırmış gibi oluyoruz. Hatta bir gün burada, biliyorsunuz, bir konuyu konuşuyorduk yine önerge verildi. Niye? İş geciksin, işi biz geciktirelim, âdeta amiyane tabirle işi kastırmak için yapılan işlemler oldu. Bir gün şu saat bile dayanamadı, gece birde fırıl fırıl dönmeye başladı, buna bile arkadaşlarımızla kendi aramızda "Saat bile dayanamadı." dedik artık; böyle zaman kaybına da aslında bunlara da gerek yok. Şurada, bakın, böyle güzel bir konu gündeme gelmiş.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Bu saati en iyi AK PARTİ çalıştırıyor zaten!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Şimdi şöyle bir durum Serkan Bey: Burada yaptığımız iş, tamam, Anayasa'yı işin önüne koyuyoruz ama peşinden de siyaseti sürekli örseliyoruz. Ya, Mustafa Bey, bizim kıymetli bir arkadaşımız, Cumhuriyet Halk Partisi Vekili kendi, beyefendi bir insan. Şimdi, aslında söylediğinde kendini inkâr eden bir duruma düştü biraz önce. Burada arkadaşları olduğu için rahat konuşuyorum, siyasetin örselenmesini en son yapacak kişi bir siyasetçi olmalıdır. Yani siyaseti artık biz örseliyoruz, siyaseti daha değersiz bir hâle getiriyoruz. Hâlbuki, bizim ana görevimiz, biz toplumda önder insanlarız, önder olmamız gerekiyor. Bu noktada, eğer siyaset kurumunu biz bu şekilde örseler, diğer başka kurumların gerisine itmeye kalkarsak bu, çok yanlış bir durum olur, kendimizi de inkâr etmiş oluruz çünkü demokrasilerle yönetilen ülkelerde siyaset eliyle politikalar geliştirilir, siyasetçiler de halkın iradesine dayanarak halktan aldıkları yetkiyle yönetime gelirler ve hesabı da halka verirler; işin, aslında en güzel tarafı bu. Biz, bu ilişkiyi çok doğru kurduğumuz zaman, siyaset kurumuna kalite getirmek için de bu amaç doğrultusunda hep birlikte gayret etmek zorundayız diye düşünüyorum.

Evet, ben, sekiz bin beş yüz yıllık Amasya'mızın vekiliyim, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmenin arifesindeyiz. Sekiz bin beş yüz yıllık Amasya'nın vekili olarak hepimizin olduğu gibi, topraklarına vurulan her kazmayla birlikte tarihin fışkırdığı Anadolu topraklarında, dünyanın en zengin kültürel mirasının üzerinde yaşıyoruz. Bu mirasın korunması, gün yüzüne çıkarılması ve gelecek nesillere aktarılması son derece önemlidir. Gaziantep'in bu konuda gösterdiği hassasiyet ve gayret takdire şayandır, Sayın Başkanım, öncelikle sizlere teşekkür ediyorum güzel bir hususu ele aldınız. Gazilik unvanını, millî mücadeleye öncülük eden şehirlerimizden olması hasebiyle hak eden Gaziantep'imiz, tarihe sahip çıkmak sorumluluğuyla de aslında kendine yakışanı yapmıştır. Saygıdeğer Gaziantep milletvekillerimizi, Belediye Başkanımızı ve emeği geçen herkesi de burada tebrik etmek istiyorum.

Kanun, güzel, hoş bir kanun, bunların, bu tür kanunların aslında çoğalması lazım. Gaziantep, burada güzel bir öncülük etti; söylüyorum, güzel bir çalışma yapmış arkadaşlar, burada güzel bir vakıf kuracaklar. Tabii, bu vakfın işleyişiyle alakalı belli tereddütler de mutlaka oluyor ama bu tereddütlere de mahal olmadığını düşünüyorum, bunlar artık klasik, her konuda gelen eleştiriler ama Amasya'mızın UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesi, mesela biz Amasyalıları çok heyecanlandırıyor, bunun peşinde koşuyoruz.

Yine, baktığımız zaman, Gaziantep'ten hemen geçin, "Urfa değil, şurası değil, burası değil, bu kanun niçin oralar için çıkmıyor? Arkadaşlarımız çalışmış, onlar yapmış; yapana, edene, hayırlı işin peşinde koşanlara helal olsun denir. Ama Anadolu'ya baktığımız zaman, işte, hemen Mardin'e gidin, oradan Urfa'ya geçin, oradan Diyarbakır'a geçin, oradan Van'a geçin, oradan Erzurum'dan böyle dolanıp Tokat üzerinden, Amasya üzerinden, Çorum üzerinden, Alacahöyük'ten, Ankara'dan batıya doğru, işte, Truva'yı da söylediniz, gelin bu taraftan Ege'nin her yerine; elhamdülillah, her tarafta tarih var. Bize düşen yani bu topraklarda yaşayanlara düşen, bunların tahrip edilmeden gün yüzüne çıkarılması, bunların ortaya çıkarılması ve gelecek nesillere aktarılmasıdır çünkü buralara vurulan her kazmayla birlikte yeni değerler ortaya çıkıyor hatta dünya tarihi de bildiğimiz yalan tarih de bununla birlikte değişebiliyor.

Ben emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. İnşallah, Komisyon ve Genel Kurul çalışmaları da hayırlısıyla tamamlanır, hayırlı bir çalışma milletimiz için ortaya konur, tarih adına konur diyor, teşekkür ediyorum.