KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, İşsizlik Fonu, yüzde 1'i çalışandan, yüzde 1'i devletten, yüzde 2'si de işverenden olmak üzere yüzde 4 olarak toplanan bir fondur. İsmi İşsizlik Fonu'dur, İşsizlik Fonu, Türkiye'de konjonktürel olarak veya farklı nedenlerle muhtemel oluşabilecek işsizlik riskini ortadan kaldırmaya dönük politika geliştirmek ve bu politikaya dönük olarak önlemler almak üzere bu Fon'un farklı araçlar eliyle kullanılmasını amaçlamaktadır. Dolayısıyla yok "Yağmaladınız Fon'u." vesaire bunlar yanlış ve çirkin laflar. İşsizlik Fonu'nun en çok eridiği dönemi hepimiz biliyoruz, bu çirkin lafları söyleyenler de biliyorlar ki pandemi döneminde, özellikle kısa çalışma ödeneğinin çok fazla kullanıldığı dönemde İşsizlik Fonu özellikle erimiştir yani en büyük erime o dönemde olmuştur çünkü o dönemde akut bir durum ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla herkesin gelir kaybına uğramaması için bir çözüm üretmek gerekmektedir, o çözümün de adresi İşsizlik Fonu olmuştur. İşsizlik Fonu'ndan hiçbir şey harcamayalım büyüsün, büyüsün, büyüsün. E, büyüsün yani büyüsün de bu kullanılacak; bir ihtiyaç olduğunda, bir imkân oluştuğunda, bir darlık oluştuğunda kullanılacak ve zamanı geldiğinde de kullanılmıştır ve kullanılmaya da devam ediliyordur ve büyük bir hassasiyetle kullanılmaya devam edilmektedir.

İkincisi, yani burada, işte, "Hazineden verilmeli, niye fondan veriliyor?" Yani sanki İşsizlik Fonu bizim de hazine başka bir ülkenin hazinesiymiş gibi davranmaya gerek yok. Ortada bir yük var; asgari ücretteki bu artışa işverenler...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Mali disiplin için öyle değil o. Bunu bilin. İkisi de Türkiye'nin ama mali disiplin için öyle değil o.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bir müsaade edin.

Şöyle: Mali...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Öyle, öyle.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hepimizin menfaati için böyle. Bu memlekette yaşayan her bir vatandaş, bu memleketin hazinesinden etkilenecek, bu memleketin bütçesinden etkilenecek her bir vatandaş için bu iş aynen böyledir.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Mali disiplin için şart.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teknik olarak söylersek "Toplam kamu." diyor Orhan Bey, toplam kamunun içinde hepsi.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Toplam kamu ya, bu kadar ya. Hazine, bunu hazine...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Öyle ama onun mali sonuçları öyle değil, harcamanın sonuçları öyle değil.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, bunu hazine ödediği zaman, her şeyi hazineye yüklediğimiz zaman, başka kaynakları hareketlendirmeyip her şeyi hazineye "Sen bunu yükleneceksin, sen yükleneceksin." dediğimiz zaman ne yapacak hazine?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - O zaman iyi yöneteceksin.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya vergilere bindirecek ya borçlanacak faizle. Dolayısıyla elimizde bir imkân var ve bu imkân Türkiye'de işsizliğin daha artmasını engellemeye dönük olarak kullanılmaktadır. Hazine de bizimdir, Fon da bizimdir. Bu, Türkiye'nin, bu ülkenin toplam büyüklüğüdür, toplam gücüdür; yeri gelir bu gücü oradaki güçle tahkim edersiniz, yeri gelir başka bir yerdeki güçle tahkim edersiniz.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Garanti ödemelerini hazinenin fonlamasına hiç itiraz etmiyorsunuz ama.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla benim burada söyleyeceğim şey budur Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Garanti ödemelerini hazine fonluyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Zaten burada altı aylık bir destek sağlanıyor. Şeydeki fark da...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Asıl hazinenin bu ödemeleri yapması lazım. Olur mu öyle şey?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hani, biz asgari ücrette yüzde 55, memura yüzde 30 derken orada biz düşük ücretleri daha yükseğe çekme gibi bir hedefi hepimiz burada konuşuyoruz, paylaşıyoruz, tartışıyoruz. Dolayısıyla asgari ücret, evet, kanuna göre yılda bir defa artırılmaktadır ama geçen yıl yaptığımız gibi... Ne yaptık? Yılın ortasında bir artışa daha gittik. Şimdi, biz bu defa asgari ücrette yüzde 50'nin üzerinde artırıma giderken ne dedik? İhtiyaç olması hâlinde, koşullar... Bir bakarsınız, yarın bambaşka işler çıkar, dışarıdan başka etkiler olur, dünyada konjonktür başka bir yere gider; Allah muhafaza, inşallah olmaz. Her şeyin daha da normalleşmeye başladığı bir sürece bütün dünyayla beraber biz de giriyoruz, öyle görünüyor, beklentiler o yönde ama olağanüstü bir durum olur, yarın iyiye giderken birden işler terse de gidebilir. Kapalı bir toplum değiliz, kapalı bir ekonomi değiliz; dünyaya açık bir toplumuz, dünyaya açık bir ekonomiyiz, dolayısıyla her şeyden etkileniyoruz. Allah vermesin, yarın böyle bir durum oluştuğunda da Hükûmet yeniden oturup altı ay sonra asgari ücreti de yeniden belirleme, yeniden tartışma ve bir artışa gitme kudretini, gücünü elinde tutmaktadır, mesele budur.