KOMİSYON KONUŞMASI

AKİF EKİCİ (Gaziantep) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım; AR-GE reform paketine buradaki yazılı hâliyle -dünkü Sayın Müsteşarımızın bize verdiği bilgilerle, çok fazla inceleme imkânı, fırsatı bulamasak da- olumlu bakıyoruz. Biz üreten bir toplumuz. Ben de üreterek tüketmeyi prensip edinmiş bir şehrin milletvekiliyim, Gaziantep'in milletvekiliyim. Biz üreterek tüketmeyi prensip edinmişiz ve bunun güçlenmesi için de yapılan çalışmalara her konuda destek vereceğiz. Fakat, Sayın Bakan biraz önce bahsetti -çok önemli, önemsiyoruz- AR-GE'nin nitelik kazanabilmesi için, daha nitelikli olabilmesi için nitelikli insana ihtiyaç var, doğru; nitelikli insan olmadan AR-GE'yi nitelikli bir hâle getirmek çok daha zor. Ama, ben şunu soruyorum değerli arkadaşlarım, biraz önce arkadaşlar söylediler, ben tekrar etmek istemiyorum, çok da uzun konuşmak istemiyorum: Matematik, fizik, kimya öğrenmeyen, temel bilimleri öğrenmeyen bir nesil yetişiyor. Öyle yanlış bir eğitim sistemi var ki... Tabii ki burada çözülecek bir konu değil ama bu bütünlüğü sağlamadan, bu birlikteliği sağlamadan, bu devamlılığı sağlamadan burada başarılı olma şansı yok. Şurada çok güzel şeyler yazıyor, çok mükemmel; sanayinin güçlenmesi için, gelişmesi için çoğu şey düşünülmüş, tedbir alınmış ama bu, kâğıt üzerinde kalacaksa ki ben öyle olacağına inanıyorum... "Neden?" derseniz, kimle yapacağız bunu? Bu işleri organize edecek elemanların tamamını ihraç mı edeceğiz, dışarıdan mı getireceğiz? Neden bizim elemanımız, insanımız yetişmiyor? Yani, öyle bir hâle geldik ki okumayan, araştırmayan ve konuşturulmayan -altını çiziyorum, tekrar ediyorum, okumayan, araştırmayan ve konuşturulmayan- bir toplum hâline dönüştük. Okumayan, araştırmayan, bilgi sahibi olmayan bir toplumla nasıl üretimi güçlendiririz, nasıl AR-GE'yi güçlendiririz? Tabii, sanayinin güçlü olabilmesi için, sanayinin dünyada yer kazanabilmesi için inovasyon, AR-GE tasarım çok önemli, markalaşma çok önemli. Ama, bu bilgi birikimimizle, bu yetişen gençliğimizle... Eğitim sistemi "4, 4, 4" adını bile bilmediğimiz bir şekle getirildi. On üç yıldır devlette devamlılık var, bu genel bir prensip değil mi? 5 mi, kaç tane bakan değiştirildi bilmiyorum, ben geçen dönem milletvekilliği de yaptım, Millî Eğitim Bakanı kaç defa değişti, kaç defa sistem değişti? Benim çocuklarım, torunlarım var okula giden. Soruyorum, çocuğum bana diyor: "Baba, ne olduğunu ben de anlamıyorum." Toruna soruyorum, TEOG, toog, bir sürü bir şeyler var. Nedir bu yani ne yapmak istiyoruz, nereye varmak istiyoruz? Burada şuna varılmak isteniyor: Kim yönetiyorsa veya kim yönlendiriyorsa bilgi, birikim sahibi olmayan, hakkını aramayan, sormayan, soruşturmayan bir toplum yaratmak istiyoruz. Bu, çok büyük bir tehlikedir. Bu, üçüncü dünya ülkesi değil, bizi beşinci, altıncı dünya ülkesi yapar. Bırakın 2023'te ilk 10'un içerisine girmeyi ilk 50'ye gireriz değerli arkadaşlarım.

Çok değişik bir coğrafyanın içinde yaşıyoruz. Bir tek komşumuzla problemsiz değiliz. Bütün dünya ülkeleriyle... Neyiz, ne yapmak istiyoruz onu görmek lazım. Ha, diyeceksiniz ki "Bunlarla ne ilgisi var?" Bunlarla çok ilgisi var. Toplum huzurlu değil ki bir defa, toplum huzurlu değil, insanlar huzurlu değil, insanlar güvenli değil, birbirine güvenli bakmıyor. Önce bunun sağlanması lazım değerli arkadaşlarım.

Mesela, burada bir konu var, ben bilirim olarak hazırlanmamış, sorulmuş, ben onu görüyorum dünkü aldığımız bilgiye göre. Geçen dönem -2008 veya 2009'du, ben yine bu konuyla ilgili yakından da ilgilenmiştim sanayici olmam münasebetiyle- 50 elemandan bahsedildi, dün 15'e düşürüldü bu, hangi maddede bilmiyorum. O zaman ısrarla çırpındık, dedik ki: "Türkiye'de 50 elemanı barındırabilecek kaç tane firma var?" O düzeltilmiş, ona benzer düzeltmeler var. Ama, yine söylüyorum: İnsan niteliğini artırmadan, eğitim sistemini rayına oturtmadan bu işlerde başarılı olma şansımız yok.

Yine de bu tasarıya emek veren, hazırlık yapan arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz ama kâğıt üzerinde kalmamasını temenni ediyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum.