| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4780) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .12.2022 |
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Nihayet konuşma hakkı çok gecikmeli de olsa geldi.
Ancak, Sayın Başkan, izninizle dünden kalan teşekkürlerim vardı, bir de üzerimde bir selam var. Dün burada konuşulurken eski Bakanımız Faruk Özlü Meclise gelmişti tevafuk ve tesadüf. O bakımdan, Sayın Başkan, zatıalinize ve tüm Komisyon üyelerine selamları var Faruk Özlü Bakanımızın, Başkanımızın.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Evet evet, onunla özel görüştü, özel görüştüler.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Başkanla görüştüler zaten.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Yanlış bilgi... Yanlış bilgi... Yanlış bilgi...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bir de Sayın Ağbaba burada dün ismimden ve ilimden söz ederek... Ki teşekkür ediyorum yani teşekkür için...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Ağbaba, yanlış bilgi...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Veli Bey, o geldi, çektirdi.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Devam edin.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Yok, ilimi gündeme getirdiği için teşekkür ediyorum. Çünkü dedi ki: "Daha önce bu zeytinle alakalı konuyu Düzce Milletvekili getirmişti, şimdi de Düzce Milletvekili..." Sayın Ağbaba -tırnak içinde söylüyorum- herhâlde siyaseten bir soya çekim var, öyle geliyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu, manidar ama! Bu, manidar!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Evet, ben de onu söylüyorum, siyaseten soya çekim var, bundan da gayet memnunum.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Manidar, doğru diyor.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Çakır, Komisyona hitap ediyoruz.
Sayın Ağbaba, müdahale etmiyoruz.
Buyurun.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Şimdi, dünden kalma teşekkürlerim var Sayın Başkan.
Sayın Müzeyyen Şevkin, bir de Sibel Hanım vardı -ki bizim Komisyonumuzun fahri üyesi- hanımefendi nezaketleriyle birlikte şahsımdan bahsederek konuya ilişkin fikirlerini beyan etmelerinden dolayı özellikle teşekkür ediyorum, kendilerine hem saygım hem de sevgim sonsuz.
Tabii, İlhami kardeşim herhâlde burada yok, İlhami Özcan'la yakınlığımız, arkadaşlığımız, komşuluğumuz; Kamil Bey'le hakeza öyle. O nedenle birçok yerde hiç sansür etmeden birçok konuyu paylaştığımız arkadaşlarımız, kardeşlerimiz ama hepimizin sırtında bir siyasi forma var, siyasi görüşümüz var; hiç şüphesiz, ülke yönetiminde hepimizin fikri ve hedefleri var. Dolayısıyla biz iktidarız; iktidar sorumluluğu içerisinde bu ülkede görevimiz, milletvekili sıfatıyla... Yemini de ona göre ettik, evet, yeminimize sadıkız ve bu ülkenin bir karış toprağı için can vermeyi tercih eden ve bunu özellikle önemseyen bir kitlenin mensuplarıyız. Allah'a çok şükür, bu salonun içerisinde bulunan, bu sıfatı taşıyan hiçbir kimse bu memlekete, bu vatana ihanet edemez, etmemeli; bunun altını çizerek söylüyorum. Ancak buradan bir siyasi propaganda, bir seçim propagandası yapıyormuşçasına... Hani, bu kanun teklifine tırnak içerisinde "torba kanun" diyorsunuz ancak...
VELİ AĞBABA (Malatya) - "Torba" değil, "çorba" diyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çuval.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - ...söylerken torbayı da çorbayı da karıştırıp ne varsa söyleyip ondan sonra gelip bu kanun teklifine "torba kanun" diye getirdiğiniz eleştiriyi takdir edersiniz ki doğru bulmamız mümkün değil çünkü ne varsa söylüyorsunuz konuyla, maddeyle ilgisi, alakası olmayan alanda.
Sayın Başkan, tabii, burada Sayın Bakırlıoğlu da ifade ettiler, sordular, hatta "Bununla alakalı bir durum değerlendirmesi, bir analiz yapıldı mı?" Elbette ki yapıldı; Özelleştirme İdaresi Başkanı, Değerli Başkanımız yanımızda, bu limanların geçmiş hâli, mevcut hâli, işletmeleri vesaireleri, bununla alakalı detaylı, ayrıntılı çalışmalar var ama o kadar çok notum var ki bununla alakalı kısımda, elbette ki yüzde 5 ciroyla alakalı kısım; elbette ki özelleştiğindeki dolar üzerinden güncellenen fiyat güne uyarlandıktan sonra hangisi yüksekse tercih edilecek ama burada asıl maksadımız ve amacımız şu: Bakınız, öyle konuşmalar yapıldı ki burada, sanki ülkenin kuruluş kanundaki şu 4 madde gibi "Aman, Anayasadan geldi, dokunamazsın. Anayasa suçu..." Ya, biz milletvekiliyiz, bizim görevimiz, benim görevim kanun yapmak.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Anayasa'ya uygun kanun yapmak.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Anayasa'ya uygun kanun yapmak. Böyle bir şey olabilir mi?
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Ben kanunu yaparım, Anayasadan döneni de dönmeyeni de yaparım...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ama aynısını da yapamazsın.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Dinleyin arkadaşlar.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - ...tekrar Anayasaya gider, yüksek mahkemenin kararına her türlü saygım var. Eğer bana yol verirse devam ederim, değilse düzeltirim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama yol vermemiş.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Ben, düzelttiğime inanarak tekrar kanunu yapıyorum.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Anayasaya rağmen olabilir mi? Böyle bir şey olabilir mi?
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Yoksa benim Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karara saygım sonsuz; bunu altını çizerek söylüyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Saygılı olsan yapmazsın aynısını.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sanki ben Anayasa suçu işliyormuşumçasına böyle tabirleri kullanmak doğru değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, İbrahim Kaboğlu'nun yanında Anayasa konuşmayın Allah aşkına ya.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bir de Sayın Ağbaba, siz şunu da söylediniz dün, dediniz ki: "Böyle bir teklifi teklif etmek saygısızlıktır." Ya, ne zaman bu Parlamento tarihinde bir milletvekili ya da 28 imzalı, birçok milletvekili imzalı kanun teklifi suç olmaya başladı, saygısızlık olmaya başladı Allah aşkına?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Hangi konuda?
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bunun kararını verecek siz misiniz? Yüksek mahkeme kararını verir, vermiştir, başımızın tacıdır.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Anayasa Mahkemesi vermiş bunu.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Demokrasinin ne olduğundan haberin yok senin.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Ben oturur bu mahkemenin vermiş olduğu kararı da dikkate alarak yeni kanun teklifimi ona göre yaparım ve yaptım, tekrar huzura getirdim.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yapamazsın!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Takdir hiç şüphesiz buradaki değerli Komisyon üyesi milletvekillerinin, takdir yüce mahkemenin.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Oy birliğiyle reddedileni aynen getiriyorsunuz, oy birliğiyle reddedildi.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Dinleyin!
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Saygılı ol, bağırmadan konuş.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Devam edin Sayın Çakır.
Lütfen...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Devam ediyorum Sayın Başkan.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen mi yönetiyorsun, Başkan mı yönetiyor?
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Ağbaba, lütfen.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bakınız, burada şu da var: Böyle yerlere...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen mi yönetiyorsun, Başkan mı yönetiyor?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Ya, sen müdahale ediyorsun oradan.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Lütfen... Sayın Tin, lütfen.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Arkadaşlar...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sana ne?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Nasıl bana ne ya?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sana ne?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Bağırma o zaman. Bağırma arkadaş!
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Tin...
Sayın Çakır, devam edin.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Arkadaşlar, bakınız...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen buranın neyisin ya, sabahtan beri insanlara bağırıyorsun? Sen kimsin?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Bırak ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hadsizlik yapma!
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Ağbaba, lütfen.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Siz ancak aynı şeyleri konuşursunuz.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Lütfen dinleyelim.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bağırma.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Siz bağırıyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Burada sataşma da olur, laf atma da olur.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Yerinde olur, yerinde.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kimseye bağırma!
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Ağbaba...
ŞAHİN TİN (Denizli) - Sen bağırıyorsun!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hayret bir şey! Böyle bir şey var mı ya?
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Burayı Başkan yönetiyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Böyle bir usul var mı ya? Laf da atarım, konuşurum da; kimseyi tehdit edemezsin.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bakınız...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Ağbaba, böyle bir usul yok, doğru.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Arkadaşlar, yemin ettik, arkadaşlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kimseyi tehdit edemezsin, kimseyi tehdit edemezsin.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Ağbaba...
Sayın Ağbaba... Böyle bir usul yok Sayın Ağbaba.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Biz Anayasa'ya yemin ettik, bu etmemiş.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Müdahale etsene.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Tamam, Sayın Ağbaba, siz bağırıyorsunuz. Lütfen...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Müdahale etsene! Sen mi Başkansın, o mu Başkan?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Ben "Susun." diyorum sadece; niye dinlemiyorsunuz?
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Tamam, müdahale ettim, ona da aynı şeyleri söyledim.
Şahin Bey, lütfen...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Her lafın içinde, her lafın içinde.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Sen bağırıyorsun.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Siz Anayasa'ya yemin edin.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Lütfen devam edin.
Buyurun.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan, bakınız, ben bu arada bir de tırnak içerisinde özellikle şunu söylemek durumundayım: Komisyonumuz adına bir de mikro komisyon milliyetçiliği yapmak için iki cümle söyleyeceğim. Ben Sayın Özgür Özel'e burada teşekkür ediyorum özellikle çünkü bu Komisyonun -Sanayi Komisyonunun- geçmişinde de geleneğinde de uzlaşma kabiliyeti ve karakteri gerçekten yüksek. Ben tüm Komisyon üyesi arkadaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Bu, şu anlama gelmez: Diğer komisyonlarda çalışan arkadaşlarımızın da her biri kıymetlidir ama bu Komisyonda bu karakter ve kabiliyetin sürekli yaşananı ve yaşayanı olarak ben tüm Komisyon üyesi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Herhâlde Özgür Özel'in ifadesi özellikle isabetli ve doğru ki Plan ve Bütçe Komisyonunun binasının içerisinde olmanın, şeklin bize, bedenlerimize dokunmasıyla veya tezahürüyle -bunun tıbben açıklaması var mı bilmiyorum- geldik, burada bu tür tepkilerle karşı karşıya kalmak tabiri caizse herhâlde bizim de ritmimizi yükseltmiş olabilir.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Ali Şeker açıklasın.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan, bakınız, bir de laf nereye getirildi? O kadar çok şey var notumuzda ama bu kadar kısa zamanda neyi söyleyebilirim? Sanki ülkenin güvenlik sorunu "ülkenin toprağı satıldı, limanları satıldı. Allah aşkına, bu ülkede özelleştirme ilk defa mı yapılıyor? Dünyada limanlar ilk defa Türkiye'de mi özelleştirildi?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Bu ilk.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Özelleştirildi de satıldı mı? Bu satılanlar nasıl bir ihanettir ki bütün yasalar buna cevaz vererek özelleştirme yapılmış? Bugünkü yaptığımız da özelleştirilen bu limanlarımızı güncellemek, yatırıma teşvik etmek, yeni teknolojiyle donatımını sağlamak, yatırımcıya "Gel kardeşim, yatırım yap." dediğimiz bu özelleştirmeyi alanlara ön açmadan, ön almadan ibaret.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - İhalesiz...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bizim meselemiz ne? Devletlerin tarihinde, ömründe beş yıl, on yıl, elli yıl ve yukarısı çok uzun süreler değildir. Buraya parasını yatıracak her kimse, bu limanların sahibi her kimse buna bizim söyleyeceğimiz nedir? Sen limanı layığıyla işlet kardeşim. Aldın mı özelleştirmeden? Aldın. Ben de kamu yararını gözeterek senin daha fazla iş yapabilmen noktasında süreye ihtiyacın varsa sana süre veriyorum, sen de bunun karşılığında kamuya para ver.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ya Sayın Başkan, ihale yapın.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - İhale yapmıyoruz biz, süre uzatımı yapıyoruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama niye? Neden?
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bir dinler misin Sayın Vekil? Biz sizi dinledik sükûnet içerisinde.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Dinliyorum.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Dolayısıyla, benim derdim, ben kamu yararını nasıl artırabilirim?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Rekabetle...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Kamu yararını arttırmak için bu işlemi yapıyorum. Ya, limanı Özelleştirmeden alana da zaman veriyorum, zamanla aldığımı denk getirme derdindeyim; derdim bu.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Niye?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Oldubittiye getiriyorsunuz.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bakın, derdim bu. Artı "Bu limanlar güvenlik sorunu." Öyle noktaya getirildi ki Allah aşkına, Allah aşkına soruyorum: Ya uyuşturucuyla, narkotik işlerle bu limanların, şu kanun teklifinin, şurada görüşülen, şu duvarlar arasında görüşülen bu kanun teklifinin ne alakası var?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Çok!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çok!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Ne alakası var? Oraya, özelleştirdiğim limana süre uzattım da eroin mi yığacak? Kim yığacak? Bu ülkenin güvenliği yok mu?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - "Yok mu?" diye siz soruyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Polisi, jandarması, silahlı kuvvetleri, sahil güvenliği...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, yok!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Siz bunları yok mu sayıyorsunuz? Yazıklar olsun size ya!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Baronlar nerede, baronlar?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sana yazıklar olsun!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Yok mu bu güvenlik kuvveti? Yani orada herkes eroini alacak, gelecek, satacak, biz de burada uskut uskut hep beraber oturacağız, öyle mi? Yani bu koca devlet bu limanlarda her şeyi açtı, uyuşturucu trafiğine "Buyurun gelin." dedi, öyle mi? Bu mu anlayışınız?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Devlet mi bıraktınız?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çürüttünüz, çürüttünüz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Yazıklar olsun!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Çok yazık!
Değerli arkadaşlar, bakınız.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Çakır, Komisyona hitap edelim.
Buyurun.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Komisyona hitap ediyorum, hiç başka bir derdim yok ve bu Komisyonda söylenenlerin belki de onda 1'ni analiz etme imkânım yok takdir edersiniz ki.
Değerli arkadaşlar, bir de şu var: Şimdi, tabii ki süre işte hemen on beş gün sonra niye başlıyor, dört aydı vesaireydi.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Öğrenmek istiyoruz, niye on beş gün diye?
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Tamam, tamam, bak, cevabı var. Bunu ayrıntılı olarak da konuşabiliriz. Şimdi, bu işletmeler üzerinde zaten bir işletme mantığıyla çalışıyor. Eğer hazırsa "Gel kardeşim, on beş gün içerisinde kabul ediyorsan kabul et." Eğer 18'de 18'i kabul ederse hesaplamalara göre şu kadar para gelirimiz olacak; aş üretilecek, iş üretilecek, istihdam artacak; ülkenin güncellenmiş limanları daha fazla kullanılır hâle gelirse bu vatandaş, işleten para kazanacak; benim ülkem para kazanacak. Benim başka bir derdim yok.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Rekabet olmadan nasıl olacak bunlar?
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Benim derdim ne uyuşturucu ne vatan satmak ne onu yapmak ne bunu satmak. Ben ülke yönetiyorum, sorumluluk taşıyorum. Sizin taşıdığınız sorumluluktan bahsetmiyorum; benim sorumluluğumun bu olduğuna inandığım için, ben kanun tekniğine uygun, yasalara uygun kanun yapma derdindeyim; başka bir derdim yok.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Rekabet olmadan fiyat oluşmaz.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Şimdi bakınız, burada konuşuldu, tutanakları da var. Şu Olağanüstü Hâl Komisyonu, ya Allah aşkına, Olağanüstü Hâl Komisyonuyla alakalı...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Ona sonra gelelim.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Onu sonra konuşalım.
(Gürültüler)
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Şimdi arkadaşlar, kırk tane mesele var, her mesele...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Arkadaşlar bir saniye... Arkadaşlar... Sayın Çakır...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Çakır, Olağanüstü Hâle girmeyelim, şu maddeyle ilgili...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bitiriyorum efendim, sadece iki cümle.
Bakınız, bize sürekli soruluyor. Burada 2 tane görüş var, muhalefet tarafında 2 tane görüş var.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Teklif sahibi geneli üzerinde konuşabilir, hepsi konuştu geneli üzerinde.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Olağanüstü Hâl Komisyonuyla... Arkadaşlar, bu kanun teklifinin tümüyle alakalı benim imzam var, bir sürü notum var, bu kısa sürede ancak kısa cümleler söylemek istiyorum.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sayın Başkanım, teklif sahibi kanun maddelerinin tamamında konuşabilir çünkü herkes konuştu, talep ediyorum.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan, iki cümle, bitiriyorum; sabır sınırlarınızı gerçekten zorlamıyorum.
Bakınız, deniliyor ki: "Olağanüstü Hâl Komisyonuyla alakalı kısım..." Bu Komisyona karşısınız. Karşı mısınız? Karşısınız.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Karşısında değil ya, yaptıklarının hesabını vermeden...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bu Komisyonun görevi bitmiş. Verilen dosya sayıları yanlış, gün itibarıyla 89 tane dosya kalmış. Dolayısıyla 200 küsur tane -ayrıntıları var burada- uzman çalışıyor "Bu artık bitsin, gelen dosyalarla, var olan 89 tane dosya ilgili kurumlarda karşılık bulsun." diye, bu Komisyon bitiyor, 23 Ocakta süresi de bitiyor, o vesileyle gelmiş. Allah aşkına, bunun daha orasını burasını irdeleyip, şuradan buradan incikleyip pinçiklemenin ne mantığı var? Bunu söylemeye çalışıyorum.
Sayın Başkan, vardiyalarla alakalı da bir cümle, bitiriyorum. Şimdi, vardiyalar öyle mi olur, böyle mi olur? Bu, iş güvenliğiyle alakalı kısım. Tabii, sendikalar duruyor, bir sürü konuşmamız lazım.
Bakın, bununla alakalı firmalar burada, TPIC burada, diyor ki: "Ben Gabar'ın tepesinde petrol üretimi yapıyorum. Şu kadar mesafe, bayır bucak yer, ben burada şantiye kuruyorum, burada çalışanım var. Bu çalışanlarımla alakalı sekiz saat mesai kavramına götür getir mümkün değil, eşyanın tabiatına uymuyor, fiilî uygulama şansı neredeyse sıfır. Dolayısıyla ben bunu otuz gün esasında, yirmi gün çalışıp on gün izinle birlikte, kısaltılmış saatlerle birlikte çözeyim." "Buradan kalkıyorum, örneğin Şırnak bölgesine, Raman bölgesine ya da Trakya'ya gidiyorum. Başkaca alanlara da gidip gelmek söz konusu olduğu yerde, bu düzenlemeyi böyle yapalım." diyor. Şimdi, bu kadar masum bir teklifle alakalı kalkıp, her bir tanesinden bir tanesini alıp, zeytin meselesi gibi, liman meselesi gibi burada bütün siyasi düşüncelerinizle harmanlamanın bir mantığı yok. O nedenle -Sayın Başkan, son lafım olsun- ben bu kanunla alakalı kısımda yapmak istediğimizi anlatmaya çalıştım. Kamu menfaati vardır, ülkemizin menfaati vardır; asla ihanet söz konusu olamaz, kanunsuzluk söz konusu olamaz, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlara mugayir hareket söz konusu olamaz. Anayasa Mahkemesinin kararına saygımız vardır, sonsuzdur ama eleştiririz, tartışırız, konuşuruz, yeniden kanun tekniğine uygun kanun yapar, burada sunarız. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burası demokrasinin beşiği; oy veririz, kabul görür, milletimize sunarız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Değilse...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Değilse... Bakınız, gelindi, gelinecek; gidildi, gidiyorsunuz, bilmem ne yapıyorsunuz; kim gidiyor? Yirmi seneden beri geliyoruz, milletimiz takdir ederse yine geliriz.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Az kaldı, sandığı koyun, gidiyorsunuz.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Yine geleceğiz inşallah, inşallah.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Çakır, teşekkür ediyorum.
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Anayasa'yı bu kadar çiğnedikten sonra...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Siz kiminle...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Çakır, teşekkür ediyorum.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Son, bitiriyorum.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Lütfen.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Siz, kiminle, nasıl geleceğinizi Allah aşkına açıklayın da bilelim.
Teşekkür ediyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Sayın Başkan, sataşmayla ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Arkadaşlar, müsaade edin. Herkese söz veremem, müsaade edin.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - İsim verilerek sataşıldı.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Hiç kimseye sataşmadım.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Başkanım, konuya dair...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Tarhan'a söz veriyorum.
Çok kısa, buyurun.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Fahri Bey neden bu kadar ateşlendi, anlayamadım. Yani böyle sinirlenmesinin... Bütün arkadaşlarımız burada katkı sunmaya çalışıyorlar, Anayasaya aykırılığı dile getiriyorlar.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Maalesef, birbirimize benzedik.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Neden sinirlendin, anlayamadım. Özellikle şuna cevap vermek istiyorum: "Limanlar güvenlik sorunu değildir, neden bunu gündeme getiriyorsunuz?" Kesinlikle güvenlik sorunu çünkü burada rakamlar söylüyor.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Bu, uygulamada mı?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Özelleştirdiğiniz bütün limanlarda son dönemlerde uyuşturucu merkezi oluştu bizde, Türkiye'de. Özellikle bu yıl nisan ayında Kolombiya'dan yola çıkan, varış yeri Mersin Limanı olan bir gemi Malta'da aramadan geçirildi, aranan konteynerin içerisinde 1.200 kutu muz arasında, 26 kutuya gizlenmiş hâlde 108 milyon euroluk 800 kilo yüksek saflıkta kokain yakalandı.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Özelleştirme nedeniyle mi Sayın Tarhan?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Anlatacağım.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Madem güvenlik problemi, süreyi de iptal edelim.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Niye laf atıyorsunuz? Sürekli bunu yapıyorsunuz.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Ağustos 2020 Dilovası'ndaki YILPORT Limanı'nda Brezilya'dan gelen gemide konteynerlerde 540 kilo kokain yakalandı.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Oradaki güvenlik sorumlusu oradan kokain yüklendiğinde Türkiye'ye ihbar geldiğini...
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Yol geçen hanına dönüyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Önce hiç olmadı yani?
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Vallahi, hiç bu dönem kadar olmadı Sayın Vekilim, kusura bakmayın.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - ...ve çelik bilyelerin arasında uyuşturucu olduğunu Türkiye'ye bildirdiği hâlde orada yapılan denetimlerde "Gemide uyuşturucu yoktur." diye bildirdiler. Sonra tekrar...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Özelleştirmeden dolayı mı oldu? Bakın, çok net; özelleştirmeden dolayı...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Cevap vereceğim.
Tekrar aramada uyuşturucu ortaya çıktı ve oradaki sorumlu amir görevden alındı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Burada bir boşluk var.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Yani özelleştirmeden değilse...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Neden?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yol geçen limanı oldu.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - O zaman onu...
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Güvenlik sorunu hep olabilir, güvenlik güçleri gereğini yapar.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - O zaman yönetemiyorsunuz, güvenlik sorunu vardır orada.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - İkili konuşmuyoruz.
Tahsin Bey, devam edin lütfen.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Güvenlik güçleri gereğini yapar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yol geçen limanı oldu oralar.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Arkadaşlar, hatibin konuşmasına müsaade edin.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Bir de şunu söylediniz: "Biz burada ihale yapmıyoruz."
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Evet.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Şöyle söyleyeyim: Cumhuriyet tarihinde Büyük Millet Meclisinde ilk sefer bir kanun maddesiyle ihale yapılıyor.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Özelleştirme...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - O zaman şöyle soralım, bize cevap verin: Bir fizibilite çalışmanız var mı? 28 tane limanı kırk dokuz yıllığına uzatıyoruz.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - 18.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - 18 limanı uzatıyoruz.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bu soruyu sorduk, cevap vereceksiniz değil mi?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Elinizde bir veri var mı yani 2050 yılında, 2045 yılında ne kadar gelir elde edilecek? Böyle bir şey var mı ya?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Şeytanın aklına gelmez, şeytanın.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Ya, bir kanun maddesiyle biz yetkiyi veriyoruz ve kaç liraya verileceğini de bilmiyoruz, onun için biz buna itiraz ediyoruz.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Cevap vereceksiniz ama değil mi?
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Sayın Tarhan, teşekkür ederiz.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Yani Anayasa'ya aykırılığı dile getirdik. Çoğunlukla -çoğunluğunuz var- büyük ihtimalle bu kanun teklifi geçecek. Bu kanun teklifi geçmeden ben sorumun cevabını istiyorum. 18 tane limandan ne kadar gelir elde edeceğiz? Böyle bir veri var mı elinizde?
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Tüm çalışmalar, fiyat analizleri, muhtemel gelirlerin hepsi hesaplandı.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - O zaman açıklayın.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Biz de bilelim.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Eğer tercih ederlerse, kendileri müracaat ederlerse, buyurun kardeşim, burada...