MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkanım, Değerli Bakanım, kıymetli hazırun; ben bugün burada konuşmasaydım inanın ki vicdanen muazzep olurdum.

Sayın Haberal çok doğru söyledi. Evet, toprak elden çıkmasın veya toprak betonlaşmasın, insanlar aç kalmasın. Benim bulunduğum şehir Şanlıurfa ve dünyanın en bereketli topraklarının, bereketli Mezopotamya'nın olduğu bir bölge. Biz orada 3 Nisan 1977'de GAP'ın temelini attık o bereketli toprakları daha bereketli hâle getirmek için. Fırat ve Dicle bizim bölgemizden akıyordu ve biz ona bakıyorduk ve bu bereketli toprakları bir türlü sulayamıyorduk. Ne zamanki o proje devreye girdi, topraklarımız bereketli oldu ama aynı zamanda da toprağın bereketlenmesiyle beraber toprak bir kıyım hâline geldi. Eğer siz Harran'ın üzerinden bir akşam üstü bir uçakla giderseniz bir ova değil, bir şehrin üzerinden geçtiğinizi zannedersiniz. Sayın Bakanım, mühendislerin ifade ettiği rakama göre zannedersem 50 bin dekar arazi konut alanına açılmış. Çok samimi söylüyorum, uçağın üzerinden geçmenize bile gerek yok; Akçakale'den veya Viranşehir'den şehre doğru gelirken bunu yine görürsünüz siz. Sayın Bakanım, ben Kızılderilileri çok sevdim. Biliyor musunuz neden? Çünkü bana göre o ilkel diye tanıtılan insanlar çok çevreci ve çevreye duyarlı oldukları için. Kızılderili atasözü: "Biz bu toprakları dedelerimizden miras devralmadık, torunlarımızdan ödünç aldık." Ne güzel bir söz. Evet, veyahut "Son balık öldüğünde, son nehir kuruduğunda veya son ağaç yok olduğunda bir gün paranın yenmeyecek olduğunu herkes görecek." diyorlar, bunu da yine söyleyen Kızılderililer. İnanın, şu anda bizim medeni toplum olarak o Kızılderililer kadar medeni olmadığımızı düşünüyorum. Oysa, çevreye çok duyarlı bir dinin mensubuyuz biz. Kıyamet kopacağını görse bile elinde bir ağaç varsa o ağacı ekiyor bizim insanımız. Biz bu kadar mübarek bir dine mensubuz ve bu Peygamberimiz'in hadisişerifi.

Bu bizim elimizle oluyor, biliyor musunuz Sayın Bakanım? Daha önce konut alanlarının imara açılması hadisesi GAP Bölge Kalkınma İdaresinin kontrolündeydi. Ne zamanki bu, GAP Bölge Kalkınma İdaresinden alındı, vilayet veya belediyeye verildi, bir anda konutlar yükselmeye başladı. Bir gün ben evden okula doğru giderken çevre yolundan gidiyordum ve o Harran'da bir anda konutların ve sitelerin yükseldiğini görünce inanın ki vicdanen muazzeb oldum.

Tabii, sadece ben Harran'ı söylüyorum ama ben aynı zamanda İstanbul'u da çok seven biriyim. Ne zamanki İstanbul'a gittiğimde, o siluetleri gördüğümde yine vicdanen muazzeb oluyorum. Sayın Bakanım, topraklarımızı kurtarmamız lazım. Oysa, Urfa'nın etrafında kıraç ve dağlık alanlar çoktu, buralar konut alanına açılabilirdi, bilakis en verimli topraklar açıldı, rant uğruna biz kendi topraklarımıza kıydık. Şimdi, tabii, bunlar neden oluyor? Basiretsiz idarecilerin elinden kaynaklanıyor. Eğer idarecilerimiz basiretli olmuş olsaydı o güzelim topraklar bugün bu noktaya gelmezdi. Biz hâlen oraya ciddi manada yatırımlar yapıyoruz ama arada da topraklarımıza kıyıyoruz. Çok samimi söylüyorum, lütfen sizinle bir gidelim ve görelim, sizin de vicdanınız muazzeb olacaktır, göreceksiniz. Siz bir annesiniz Sayın Bakanım, ben biraz önce sizin simanızı seyrettim. Toprak da anne gibidir biliyor musunuz? O da çok bereketlidir. Sizin annem gibi gördüm, belki yaşça sizden büyüğüm ama.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI FATMA GÜLDEMET SARI (Adana) - Mecazi anlamda diyorsunuz değil mi?

MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Evet.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Devlet anne.

MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Evet "devlet anne" güzel oldu, o da toprak ana. Bir ana nazarıyla bu toprağa ve ülkeye bakalım. Başka Türkiye yok, başka Harran yok, başka Urfa yok. Şimdi, bu torunlarımıza güzel bir miras bırakalım Sayın Bakanım, benim sizden ricam bu. Belki sizden sonra sizin gibi bir anne, bir devlet ana bir bakan olamayacak ama torunlarımıza güzel bir miras bırakalım çünkü buna ihtiyacımız var.

Ben saygılar sunuyorum.