KOMİSYON KONUŞMASI

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Bakanlığın değerli çalışanları, değerli Komisyon üyeleri, basın emekçileri; Mecliste maden sorunlarını araştırma komisyonunu kurduk. Ben de bu Komisyon üyesiyim. 10 il, 200 ilçe, Marmara, Ege, Güneydoğu, her tarafı gezdik ve büyük emek verdik. Kanada'ya gittik, oradaki madenleri de inceledik ve geldik, bu raporu 2010 Mayısında Meclise verdik. Hükûmet Meclisin yasama organının yaptığı bu rapordaki önerileri dikkate alsın, burada tespit edilen sorunlarla ilgili işlem yapsın, gereğini yapsın diye Kanada'nın madenlerindeki yaşam odasının fotoğrafını da koyduk, Cudi Dağı'nın tepesindeki petrol kuyusunun fotoğrafını da koyduk. Yani böyle bir raporu verdik ve bu raporda Bakanlıkla ilgili, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili sorunlar var, tek tek tespitli. Dünya örneklerini koyduk, gelişmiş ülkeleri koyduk, Avrupa Birliği mevzuatını koyduk, niye başka yerlerde insanlar ölmüyor, niye başka madenlerde, kömür ocaklarında bu kadar can verilmiyor; bunların hepsini tek tek yazdık. Aradan geçti dört sene, bu rapor tozlu raflarda bekliyor. Bu raporu Hükûmet, Meclis çoğunluğuyla AK PARTİ iktidarı bunu görüşmek istemedi. Görüşmek istemedi, açık söylüyorum. 48 bin tane maden ruhsatını verdi ve görüşmek istemedi çünkü bu maden ruhsatını verdiklerinin büyük çoğunluğu kendi yandaşlarıydı, maalesef; açık konuşacağız.

Şimdi, bakın, burada getirdiğimiz birçok öneri var. Şöyle baktığımız zaman, yaşam odalarını önermişiz Sayın Bakan, burada ben tekrar dile getirdim, kürsüde getirdim, Genel Kurulda dile getirdim. Maden işçilerine bir yaşam odasını çok gördünüz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Yok dünyada böyle bir şey, nasıl yapalım? Öyle bir uygulama yok kömür madenciliğinde. Bunu anlatamadık, biz de defalarca söyledik. Yanlış anlamayın, müdahale için değil de...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - "Yaşam odası" denilen bir olay vardır, "sığınak" deniliyor bunun adına, bu sığınakların adını siz gayet iyi biliyorsunuz Sayın Bakan. Biz Manisa'yla ilgili, 2010 raporunda demişiz ki: "Soma havzasında metan drenajı konusunda tehlikeli bir durum var." 2010'da bunu demişiz. Şimdi diyorsunuz ki: "Yoktu bunlar." Biz getirdik yaşam odasını, bu raporda... Diyorsunuz ki: "Yok." Bu raporda, Kanada'da gittik gözümüzle gördük, anlattık, anlattık, anlattık, yaşam odasını yeni sarayın bin odası gibi tahayyül etmeye başladı insanlarımız. Yaşam odası metan gazı, göçük vesaire durumlarında işçilerin sığınacağı bir alandır; bunu anlatamadık. E, bunu anlatamadıksa, burada doksan dokuz gün boyunca bunu anlatamadıksa biz ne yapacağız?

Bakın, sığınakları, acil durumda yapılanları... Bakın, şurada bir maden işçisi indiği zaman belli oluyor. Siz kaç maden işçisinin indiğini bilemiyorsunuz maden ocaklarına. İş güvenliği sağlığı müfettişleriniz var, uzmanlarınız var. Bakın, acil sığınma odası nasıl bir şey, Sayın Bakan, belki görürsünüz, merak ediyorsunuz, göstereyim, burada var.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Ne madeni efendim, onu soruyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ya, şimdi, bu maden...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Metal mi yoksa...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Metal madeni de olur, kömür madeni de olur. Kömür madenlerinde hava irtibat drenajları vardır. Eğer Enerji Bakanı kalkıp diyorsa ki: "2 galeri arasında 6-7 metre vardır." "Buna kim izin veriyor? Bu cinayettir." diyorsa Enerji Bakanı, o madene izin veren, MİGEM diye kendi emrindeki kuruluştan tutun da oradaki iş güvenliği ve sağlığı konusuna sizin bahsettiğiniz bu haziran raporunda -birer suretini bize de dağıtırsanız sevineceğiz- dikkat çekmeyen görevliye kadar hepinizin sorumluluğu vardır.

Bakın, çok açık söylüyorum, Sayın Enerji Bakanı yine çıkmış bugün "Soma faciasından bu yana 94 tane ocak kapattık." diyor. Doğru mu Sayın Bakan? Bilginiz var mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Biz 134 tane kapattık. Yani bizim, Çalışma Bakanlığının kapattığı ocak sayısı 134, durdurduğu.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - "94" diyor Enerji Bakanı.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Maden Genel Müdürlüğü...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Peki, bize bu ocakların listesini ve tarihlerini verir misiniz? Soma'dan bu yana.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Veririz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Şimdi, "ILO sözleşmesini indireceğiz." dediniz -176, 167- doğru bir şey. Eğer Türkiye Avrupa Birliğine üye olacaksa gelişmiş ülkelerin içinde, bu niye geciktiriliyor?

Şimdi, buradan hemen şuna bakacağız: Konya Ovası hep susuzlukla anılırdı arkadaşlar, Ermenek'te bir maden ocağında insanlar suda boğularak ölüyor Sayın Bakan, grizu patlamasından değil, karbondioksitten değil. Bir iş güvenliği sağlığı uzmanı oraya girdiği zaman nefes alınamayan, oksijen akımının olmadığı bir dehlizde nasıl bunun farkına varmıyor? Yoksa fotoğraflarını gördüğümüz restoran masalarında mı rapor hazırlanıyor? Elbette ki bu, Bakanlığınızın görevi ve sizler denetleyeceksiniz.

İş müfettişleri eskiden azdı ama iş müfettişleri bir iş yerine gidip denetlediği zaman ciddi bir caydırıcılıkla ölçümleme yapardı, prim kaçaklarını tespit ederdi, iş durumlarını tespit ederdi, cezalar verilirdi. E, sizin döneminizde bu kadar zaman geçti, Sayıştay raporlarına bakıyoruz, bu para cezalarının bir kısmının Hazineye bile yatırılmadığı şeklinde tanımlamalar var.

Şimdi, Konya Ovası susuzluktan kırılırken Ermenek'te 18 işçimizin su baskını sonucu hayatını kaybetmesi ironik bir durum, acı bir durum yani hakikaten kabul edilemez bir durumdur.

Şimdi, "Denetimlerde ne kadar ceza kestiniz? Ne kadarına hesap sordunuz?" diye sorduğumuz zaman elimize vereceğiniz rakamlar komiktir.

İş güvenliği ve sağlığı konusunda, çok açık söylüyoruz, hep patrondan yana oldunuz. Patronla ilgili teşvikler, patronla ilgili yatırımlar, TKİ'yi verirken patronla ilgili, sermayeyle ilgili, TKİ'den redevans istemenin şartlarını onlara göre ayarladınız ve hep onların istedikleri gibi... Ama işçilere geldiği zaman sendikayı kendinize yandaş yaptınız -sarı sendikacılığı- sendikacılığı öldürdünüz. Eskiden maden işçilerinin sendikaları konuştuğu zaman yer gök titrerdi, hele bakanlar öyle gidip o 301 kişinin yaşamını yitirdiği bir ocağın kapısında bu kadar rahat oturamazdı. Ama maalesef, 12 Eylül öncesi 1 milyon 800 bin toplu sözleşme yapan sendikalı örgütlenme bugün 600 bine inmiş. Sendikal hak ve özgürlükleri budadınız. Ağzını açan, "iş güvenlik" diyen sendikacıları bu Kızılay Meydanı'nda, Meclisin önünde gaza boğdunuz. İşçileri dehlizlerde metan gazına, sendikal haklarını koruyan emek örgütlerini, sivil toplum örgütlerini... Taksim Meydanı'nda sadece Soma'yla ilgili harcadığınız gazın haddi hesabı yok. Böyle önlem alınmaz, iş güvenliği böyle sağlanmaz. İş güvenliğinin kuralları vardır, denetimi yapılır, gelişmiş ülkelerden örnek alırsınız. Ağzınızı açıyorsunuz kapatıyorsunuz, "İşte, şu ülkede böyle." Ya, Almanya'da, biliyoruz, ne zamandan beri madenlerde insan ölmedi, hakeza birçok ülkede -Güney Afrika, Çin- ama Türkiye'ye geliyoruz...

"Vahşi kapitalizm" demişti bir Başbakan Yardımcınız. Yani siz muhalefet misiniz, iktidar mısınız; anlamış değiliz gerçekten. Eğer muhalefet gibi şikâyet edecekseniz ve senelerce bunun önlemini almayacaksanız siyasi sorumluluk diye bir şey vardır, hukuken sorumluluk diye bir şey vardır, ahlaki sorumluluk diye bir şey vardır, vicdani sorumluluk diye bir şey vardır, insani sorumluluk diye bir şey vardır ve siyasette erdemlilik vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Şırnak) - AKP Hükûmetleri döneminde sadece bir kez, o da 17 Aralık yolsuzluklarında 4 bakan istifa etmiş. Hiçbir ölümde bakan istifası yok. Sadece ölümden sonra bakanların hele hele Enerji Bakanının maden ocağının kapısında günlerce durup haber spikerliği yapmasını içime sindiremiyorum, böyle bir anlayışı, böyle yönetim anlayışını.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Vatandaşa sahip çıkıyor, acısını paylaşıyor ya.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bir madenden, denetimden sorumlu bakanlığın yapması gereken, işçiler ölmeden önce o ocakların başında nöbet tutup denetimi sağlamaktır arkadaşlar. Ondan sonrası ceza... Allah kimseye göstermesin ama cenaze işleri genel müdürlüğü de var, bütün belediyelerde de var. Bakanların görevi önlem almaktır, yasa yapmaktır, denetlemektir. Eksik kadroları varsa... Dünyanın en büyük parasını alıyorsunuz, bu paralarla uzmanınız eksikse uzman alın, mühendisiniz eksikse mühendis alın. Her şeyiniz var ama bu raporda da çıkardık ortaya ki sizin ve Enerji Bakanlığının, maalesef, bütün sorumluluğunuza rağmen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ne kadar yetersiz bir denetim ve sayının içinde olduğunun rakamlarını veriyoruz. Bu raporu okuyun bari, diyoruz ki: "Çalışma Bakanlığı 42 maden mühendisi ve 11 jeoloji mühendisiyle denetim yapmaya çalışmaktadır." Çıkın deyin ki: "Yalandır bunlar. Bütün Türkiye sathında ben kömür ocaklarında, maden ocaklarında, Zonguldak'ta, Şırnak'ta, Manisa'da bu kadarla yapmıyorum." 2010 raporu bu, arttırmış olabilirsiniz. Çıkın deyin ki... "Her iki bakanlığın kalifiye gücü, etkin denetimi yetersizdir." demişiz. Ondan sonra "Bunu yaptık." deyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç geçti)

BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen sözlerinizi toparlayın.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Kömür konusunda 20 milyar dolar civarında bir ithalat var. O ithalatçılar için mi bu konuda yol veriliyor? Sayın Bakan, sizlerin de içinde olduğunuz ve sizin de benim burada Komisyon üyesi olarak itiraz ettiğim, maden işçilerine Soma'da biraz hak getirilirken hemen maden sahiplerini kollayan bir yasa çıkarılıyordu, daha zarar belli değil. Üstelik 1/1/2015'te yürürlüğe girecek bir uygulama için, Allah aşkına, her iki bakanlık, Enerji ve Çalışma Bakanlığı, maden ocaklarına şunu niye sormadı: "Kardeşim, daha 1/1/2015'te yürürlüğe girecek maden işçilerine vereceğiniz zamlar. Daha yürürlüğe girmeden siz nasıl zarar ettiniz, nasıl kapattınız ocakları, nasıl sokağa döktünüz?" arkasından da her gün bu Meclisin içinde, bu maden sahipleri geldi, 3 partiyi ikna etti. Bakın, açık konuşuyorum, AK PARTİ, CHP, MHP, eğer yalansa bu 3 parti de çıksın burada itiraz etsin. Bu düzenlemeye burada karşı çıktık. Burada Sayın Bakan Işık, oturuyordu, hatta bunun ahlaki olmadığını söyledik, Sayın Bilgiç, siz de vardınız. Burada kavga ettik, kendisi de çıktı dışarı, başka bakan geldi, aşağıda da Genel Kurulda Sayın Çalışma Bakanı "Benim de vicdanım el vermeyip..." deyip son dakika önergesiyle bu hükmü çıkardınız.

Şimdi, Sayın Bakan, evet, acımasız bir kâr hırsı var. Daha işçiye madende kuruş vermeden 1/1/2015'te yürürlüğe girecekken birçok maden kapatıldı işçileri sokağa atıp. İşçiler de "Aç kalıyoruz, işsiz kalıyoruz." dediklerinde de çıkıp bu iki bakanlık "Ya, kardeşim, hele dur, daha sen bir kuruş para vermeden nasıl kapatıyorsun? Nasıl zarar ediyorsunuz, nasıl uygulamadır?" demeden bu maden sahiplerinin hepsi geldi ve...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen toparlayın.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - ...bu 3 partiyle anlaştıklarını söylediler, bizim partiye de gelmediler çünkü biliyorlar ki biz buna karşıydık. Taşeronlaşmaya bu kadar hız verirseniz, özelleştirmeye bu kadar hız verirseniz, redevansı da bu kadar kollarsanız burada insan sağlığı diye bir şey kalmaz.

Onun için, ben Sayın Bakana son sözüm olarak şunu gerçekten, samimiyetimle söylemek istiyorum: Hep konuştuğumuz, görüştüğümüz, en iyi iletişim kuran bakanlardan birisiniz. Sayın Bakan, Enerji ve Çalışma bakanlarının Türkiye'de istifa etmesi için kaç işçinin ölmesi gerekir, kaç ocağın sönmesi gerekir, kaç ocağın kapanması gerekir, kaç ocakta kaza olması gerekir? Yani bunun ölçüsü nedir? İktidarınızın bakanlıklarla ilgili istifa konusunda ölçüsü nedir? Öğrenmek istiyorum yani bir daha dile getirmeyeyim, ben bileyim. "Bütün işçiler de ölse ben istifa etmem." diyen bakanların Hükûmette olduğunu görsem ben ona göre konuşurum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaplan, son cümlelerinizi alalım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ve ben bunun ölçüsünü istiyorum. Sayın Bakana demin, başlangıçta, bizim gensorumuzun da konusu... Bitiriyorum, bununla bağlayacağım çünkü Sayın Bakan yalanladı. Sayın Bakan, cuma günü görüşülecek gensoru. Daha önce de vermiştik Soma'yla ilgili, sizin açıklamanız burada. Demin dediniz ki: "Ben..." Aynen, Sayın Zozani de okudu, Sayın Bakan Çelik, 30 Ekim 2014: "Bu acı çekilecek gibi değil. Ocağı kapatacağımız zaman işveren 50 kişiyi devreye sokuyor." Sonra, 1 Kasımda 50 kişiyle ilgili açıklamayı tavzih ettiniz, düzelttiniz yani yalanlamadınız çünkü söylediniz. Burada dedim ki... "'Madenleri kapatmak istediğimizde 50 kişi araya giriyor.' sözlerinin çarpıtıldığını, 'Kanunsuz şekilde madenler faaliyet göstersin diye bir bakandan talepte bulunulur mu? Böyle bir şey olabilir mi?' diye sordu." Yani sizin söylediğiniz: "Evet, böyle bir söz söyledim ama çarpıtılıyor. 'Kanunsuz maden kapatılmasın.' gibi bir talep gelmedi." Peki, kim...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Onun bir kaynağını söyler misiniz? "50 kişiyi işveren devreye koyuyor." diye...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben aynen bu cümleleri çıkardım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Yok öyle bir şey.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Aynen size söylüyorum, aynen sizin tekzibi de altta çıkarıyorum. Aynı şekilde...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Siz burada yoktunuz Hasip Bey.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben buradaydım sabah, ben onun için söylüyorum. Şimdi, Sayın Bakan, ben bunu sizin tekzibinizle beraber veriyorum.

Şimdi, ben şunu söylemek istiyorum: Sayın Bakan, yani böyle bir açıklamayı yapabilirsiniz, insanidir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Yok öyle bir açıklama." diyor Sayın Kaplan, Sayın Bakanımız "Öyle bir açıklama yok. " diyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben bunu nereden getirdim?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kaynağını göster!

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Gensoru günü televizyon mu kuralım Genel Kurula?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Kaplan, bundan sonra size düşen şudur: Bakanımıza itimat etmenizdir, Bakanımızın açıklamasını dikkate almanızdır.

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade eder misiniz...

Sayın Aydemir...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Bakanın dediği doğru, ben Sayın Bakanı teyiden diyorum.

BAŞKAN - Sayın Kaplan...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Bakan, bu yasa tekrar çıksın diye sizin de geri çekilmesini istediğiniz, bizim, arka odada grup başkanvekilleriyle beraber konuştuğumuz ve beraber önerge verip geri çekilmesini istediğimiz, daha sonra AK PARTİ Grup Başkanvekilinin verip geri çekilmesini istediği o madde hükmünden sonra maden işverenleri geldiler, burada AK PARTİ, CHP, MHP'yle anlaştılar. Ben size bunu söylüyorum. Anlaştıktan sonra da size geldiler "Şartlarımızı düzeltin, biz perişan olduk." diye. Şimdi, bizim HDP bu işin içinde yok, 3 parti var. 3 parti diyorsa ki eğer "Anlaşmadık." Çıksınlar söylesinler.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Ne anlaşması bu ya?

BAŞKAN - 7 ve 41.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Maden işverenlerinden Çalışma Bakanlığına gelen kimse olmadı, onu özellikle belirteyim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben partiyi kastediyorum, grup başkanvekillerini kastediyorum, Komisyon üyelerini...

BAŞKAN - Tamam, Sayın Kaplan, lütfen...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hatta Sayın Bilgiç biliyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Kaplan, diğer partileri töhmet altında bırakacak açıklama yapmayın. Kendi görüşünüzü beyan edin, biz kendi görüşümüzü beyan ederiz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben bir şey söylüyorum burada, Sayın Bakanın dediğini söylüyorum. Maden işveren...

BAŞKAN - Sayın Kaplan, teşekkür ediyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir bilgiyi paylaşıyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben sizinle bir bilgiyi paylaşıyorum, Sayın Bilgiç de biliyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) - "Diğer partiler, 3 parti..." diyerek... İktidarın ortağı sizsiniz, biz değiliz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Çıkın söyleyin, "Yapmadık." deyin.

İZZET ÇETİN (Ankara) - İktidarın ortağı sizsiniz, biz değiliz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bilgiyi paylaşmak bile zorunuza gidiyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - 3 parti çıksın desin ki...

BAŞKAN - Arkadaşlar...

İZZET ÇETİN (Ankara) - İktidarın ortağı sizsiniz, biz değiliz Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Bilgiç, bilgim var. Ben boş yere konuşmam. HDP'ye gelmediler, bak, altını çiziyorum, bu işverenler 3 partiyle de görüşüp ikna ettiklerini söylediler. Sayın Bakanın bahsettiği ikna yöntemidir bu.