KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Çok teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım. Çok Değerli Merkez Bankası Başkanım, değerli ekibi, heyet, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, usul üzerine söz aldığımda da söylemiştim, sizler bir milletvekili olarak, geçmiş dönemde milletvekilliği yapan bir kişi olarak -ki olmasanız da- Merkez Bankamız her zaman Türkiye Büyük Millet Meclisimize gerekli saygıyı zaten göstermiştir, göstermeme lüksü zaten yoktur, bu tartışılmaz dahi. Ama arkadaşlarımız Merkez Bankasını itibarsızlaştırmak veya Cumhurbaşkanımızın nezdinde, sizin onun emrinde çalışıyor gibi bir imaj uyandırabilmek için her türlü konuşmayı yapıyorlar. Ama bugün burada gördüğümüz üzere, arkadaşlar, bütün salonu siz ekibinizle birlikte doldurdunuz, buraya geldiniz. Bu ne demek? Bu şu demek: "Plan ve Bütçe Komisyonuna istendiği zaman, talep edildiği zaman, zaman ayarlandığı zaman biz ekibimizle buraya geliriz." demektir. Zorlama bir çağrı yok -ben Cemal Bey'e katılmıyorum o noktada- Haziran'da biz -altı ayda bir- yine o toplantıyı yapacaktık -Başkanım belki açıklayabilir bunu, açıklayacak belki de- ama zamanımız denk gelmedi, uyuşmadı, Meclis kapandı, zamanımız örtüşmediğinden dolayı bilgilendirme toplantısı bugüne kaldı.

Burası teknik bir Komisyon, şimdi burada, teknik Komisyonda Merkez Bankası Başkanımız geldi teknik bir sunum yaptı. Teknik sunumu yaparken muhalefet partisindeki arkadaşlarımız burayı siyasi şov arenasına çevirmelerini anlamak mümkün değil. Neydi hedefimiz, merakımız, talebimiz? Şuydu: Kur korumalı mevduatta Merkez Bankasının izlediği yol, yol haritası. Bunu da en güzel şekilde açıkladınız, açıklarken de eski Merkez Bankası Başkanını da referans gösterdiniz. Merkez Bankası yıl içerisinde kafasına göre, istediği zaman, gün, ay, hafta içerisinde kâr zarar açıklayabilir mi? Kanunen açıklayamazsınız. Ben de bir mali müşavirim, tabii ki şirketlerin üç ayda bir, peşin vergi dönemlerinde kâr zararlarını kısmen de olsa yüzde 10 yanılma payıyla açıklayabiliriz, o imkânı bize vermiş ama kanun bize emrediyor; sizin kanununuz da açıklamama noktasında size emrediyor. Siz buna uymadığınız zaman gerekli yaptırımları var. Ben yine usul üzerinde ne söylemiştim? Kurumlar kurallarla idare edilir.

Arkadaşların istediği şu: Hâlbuki herkes -bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olmasına da gerek yok- Hazine ile Merkez Bankasının izlediği yolun aynı olmadığını bilebilir. Siz diyorsunuz ki: "Ben ihale yapıyorum -ama münferit ihale gibi düşünün bunu- ben döviz alıyorum; dövizim zaten Merkez Bankasında. Döviz yükselse de düşse de benim dövizim döviz olarak duruyor orada zaten." diyorsunuz. Arkadaşlar, bu kadar net bir şeyi ifade etmişken "Hâlâ ne kadar zarar ettiniz? Türkiye'ye ne kadar zararınız var? İşte, Hazinenin 100 milyar bir kaybı var, sizin ne kadar zararınız var?" diyerek burada... "Milletten neyi saklıyorsunuz?" sanki Türkiye'yi batırıyormuş gibi imaj uyandırmanın birer milletvekili olarak bence hiçbirimize bir faydası yok arkadaşlar.

Dolayısıyla, bu sürece nasıl geldiğimize bakmak lazım. Türkiye'nin jeopolitik konumundan başlayarak... Mademki Türkiye'de bir istikrar yok, istikrarsızlık var; madem provokasyonlar yok niye 20 Aralıktaki döviz bir hafta içerisinde 18'den 11 liraya kadar geri geldi? Bunun hesabını veya bunun matematiğini yapmaları lazım, bize anlatmaları lazım arkadaşlar. Bugün Türkiye'de dövizin 1 lira yükselmesinden 450 milyar TL zararda olduğumuzu, 450 milyar dış borcumuz olduğunu düşünürseniz -özel ve kamu olarak- 1 liranın bize maliyetinin ne olduğunu ortaya koymaları lazım. "Efendim, ekonomiyi siz yönetiyorsunuz, bu noktaya siz getiriyorsunuz." Hayır, bunun ekonomiyle bir açıklaması yok. Bu, Gezi olaylarıyla başlayan süreçte Türkiye üzerine oynanan oyunların neticesi. Bu oyunların hepsini -sağ olun Sayın Başkanım- Merkez Bankası Başkanı olarak yürütmeyle beraber, Cumhurbaşkanımızla birlikte ters düz ettiniz. Bundan dolayı her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.

Sayın Başkanım, güzel bir sunum oldu. Dolayısıyla -biz bugün Aralığın 2'sindeyiz- yirmi sekiz gün sonra zaten bilançolarınızı açıklayacaksınız; arkadaşlarımız her şeyi net bir şekilde görecekler ama buna sabredemeyenler, bir şova dönüştürenler, seçim yatırımı yapmak isteyenler ne oldu arkadaşlar? Güya "Türkiye'de bir şeyler oluyor, işte, Merkez Bankası hesap vermedi." gibi... Defterlerini, çantalarını alıp kaçtılar buradan çünkü neden? Gerçeklerle yüzleşmeye yüzleri yok arkadaşlar. Açık ve net yüzlerine de söylerim ben bunları yani arkasından konuşmuyorum. Bu, en azından, sizden ziyade Komisyon Başkanımıza, sonra milletvekillerine ve sonra size yapılan bir saygısızlıktır. Fikrinizi ortaya koyarsınız, katılırsınız katılmazsınız ama ben, özellikle, masayı bırakıp gitmenin bir milletvekiline veya partililere yakışmadığını düşünüyorum.

Sizler Merkez Bankasında bilançolarınızı zaten yayınlıyorsunuz, milletten gizlediğiniz bir şey yok. Tabii, Cemal Bey yanlış ifade etti zannedersem yani "Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değdi mi? Niye saklıyorsunuz? Niye şeffaf değilsiniz?" diyor. Siz zaten konuşmanızda da en güzel şekilde açıkladınız, "En şeffaf Merkez Bankası, dünyada örneği yok." dediniz. Her şeye çok net bakmak isteyen, bulmak isteyen her rakamı istediği yerde bulabilir. Dolayısıyla da biz milletten bir şey gizlemiyoruz ama milleti yanlış yönlendirenlerin, başka türlü algı oluşturmak isteyenlerin de oyununa bizler gelmeyeceğiz, gelmedik zaten.

İnşallah, Türkiye'nin önü açıktır, Allah'ın izniyle, buradaki rakamlar... Küresel ekonomideki sıkıntılara rağmen, küresel ekonomi küçülürken bizim büyümemiz, dünyada enflasyon varken sanki sadece biz enflasyon rakamı hedeflerini tutturamamışız gibi bir imaj uyandırmak da çok yanlış. Bugün Avrupa en yüksek enflasyonunu yaşıyor, faiz artırmalarına rağmen bugün Amerika en yüksek enflasyonunu yaşıyor ama biz Türkiye modeliyle yine iddia ediyorum, faizi yükseltmeyerek yatırımı artırdık, istihdamı artırdık, üretimi artırdık ve sonuçta, bugün, istihdamımız 31 milyonun üzerine çıktı. Dolayısıyla, bunların her biri sizin başarınız, Hükûmetimizin başarısı. Dolayısıyla, buradan her birinize ayrı ayrı teşekkürü bir borç biliyorum.

Hepiniz sağ olun diyorum.

Ağzınıza sağlık Sayın Başkanım, teşekkür ediyoruz.