KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Evet, Ali Haydar arkadaşımıza çok teşekkür ediyorum öncelikle. Çok önemli şeyler söyledi aslında Sayın Genel Müdürüm.

FATMA KURTULAN (Mersin) - Bana etmiyor musun Başkan?

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Size de ediyorum, tabii ki canım yani.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bana etmiyor musunuz?

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Size de ediyorum, herkese teşekkür ediyorum.

EROL KAVUNCU (Çorum) - Niye kıskanıyorsunuz hemşehrimi?

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bu da benim teşekkürümün ne kadar değerli olduğunu gösterdiği için hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. Biz iyi bir Komisyonuz.

Şöyle: Birincisi, ya, hakikaten bu standart sağlama meselemiz var. "Şu cezaevinde bu standartlar var, bu cezaevinde bu standartlar var." Bu belli ki cezaevi koşulları, cezaevi yönetimi veyahut işte mahkûm profiliyle alakalı bir şey ama her ne olursa olsun bu standardı sağlamak... Hiçbir şey, bunlardan hiçbir tanesi, ne mahkûm profili ne cezaevi idaresi ne fiziki koşullar etkili olmaması gerekir. Bu birincisi çünkü bu eşitliğe de aykırı.

İkincisi, özgürlük ve güvenlik dengesi. Bizde şöyle bir yaklaşım olur genelde, bunu burada söyleyeyim: Yani memur arkadaşlar, görevli arkadaşlar ne risk alayım ne başıma bir iş gelsin endişesiyle mümkün oldukça risksiz iş yapmak isterler.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - İnfazın temel ilkesine aykırı Başkan.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Dolayısıyla, burada arkadaşlarımızın biraz keyfîliğe kaçmadan hakkın özüne dokunacak bu yaklaşımlarının önüne geçmek lazım çünkü bir adamın hakkı varsa o hakkını sonuna kadar kullandırmak zorundayız. Yani riski var ya da yok bu başka bir şey ama hakkı var, kanunen tanınmış hakkı var. Dolayısıyla, bu arkadaşlarımızın bu keyfîliğini de bir şekilde sınırlamamız... Bu eğitimle olur, başka şekilde olur, ödülle olur; nasıl olacaksa bunu siz bileceksiniz. Bunun mutlaka çözülmesi gerekir.

İkinci bir konu tabii, etkin soruşturma meselesi. Etkin soruşturma meselesi her şeyden önce iç barışın temini bakımından çok çok önemli, cezaevlerindeki iç barışın. Yani sonuçta, orada çok sayıda hükümlü, tutuklu var; birinin başına herhangi bir şekilde, bir keyfî tutum nedeniyle veyahut kasten, neyse, görevli tarafından bir şey gelmişse bilecek ki bunun karşılığında -hem görevli bunu bilecek hem mahkûm bunu bilecek ya da tutuklu bunu bilecek- etkin bir soruşturma gerçekleştirilecek, burada kurul refleks verecek; aksi taktirde bu, oradaki barışı da zedeleyecek nitelikte.

Diğer başka bir konu: Sayın Genel Müdürüm, o elektrik meselesini çözün yani nasıl çözecekseniz çözün ama çözün yani bu, doğru bir şey değil. Ya, buralar fabrika değil, buralar işletme değil, buralar cezaevi. Sonuçta bu adam burada bulunuyor ve buna ihtiyacı var ama siz diyorsunuz ki: "Bu, işte bu tarifeden uygulanacak." Bunun mantığı da yok açıkçası.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Şu olabilir mi? Şimdi aklıma geldi yani.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bir saniye...

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Mesela, bu cezaevlerinde atölyeler var ya, acaba o atölyelerden...

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ya, hayır, şimdi...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Atölyenin parasını benden niye alsın arkadaş?

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Haklısınız, bir şey demiyorum. Onu ayırmak lazım yani eğer öyleyse ayırmak lazım.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Başkanım, çok kısa...

Bütün devlet kurumları, bakanlıklar, bunlar ticarethane statüsünde fatura ediyor; bakanlığa ticarethane fatura edildiği için onlar mahkûmlara ayrı yansıtamıyorlar, genel bir düzenlemeye ihtiyaç var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tek bir saat var, tek bir saat.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Doğru, tamam, onu diyorum.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Yani her nasılsa...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ortak, müşterek saat var Haydar Bey, ortak, müşterek saat.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Koğuş dışlarında var.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Evet, bu noktada yani sizin bir adım atmanızı açıkçası bu Komisyon olarak bekliyoruz biz yani bunu bekliyoruz.

Diğer taraftan, Ali Haydar arkadaşımızın söylediği bir şey daha var: Bütün raporlarımızda ortaklaşa meseleler var. Dolayısıyla o, ortaklaşa meseleler üzerinde biz de uzman arkadaşlarımızla bir toplantı yaparak neymiş bunlar, hangi konulara matuf, nasıl bir yol haritası belirleyebiliriz...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Suç duyurusunda bulunun, Ceza Kanunu 257'ye göre görevi kötüye kullanma; yol bu. İstikrarlı bir şekilde aynı şeylere devam ediyorsa çözüm bulmak lazım yani cezasız kalmamalı bence.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Evet, neyse. Dediğim gibi, inşallah, bunları bir şekilde çözüme...

En son olarak, bu saatten sonra yavaş yavaş toplantımızın sonuna yaklaşıyoruz.

Sayın Eronat'a söz veriyorum.

Buyurun.