| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun Silivri Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu ile Tekirdağ Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 01 .12.2022 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Genel Müdür; ben de hayırlı olsun diyorum. Değerli bürokratları, değerli çalışanlarımızı ben de saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şöyle, yani ben bu Komisyon raporunu okurken öncelikle mutlu oldum, onu ifade edeyim. Yani sonuçta ayrı siyasi partilerden milletvekilleriyiz, ayrı siyasal tercihlerimiz var ama bu Komisyonun ortak özelliği insan hakları, tutuklu ve hükümlülerin hakları. Yani birçok konuda ayrıştığımız hâlde bu raporda ortaklaşmamış, ortak olmamız, aynı şeyi paylaşmamız en azından hem bu Parlamento açısından hem siyasi deneyim açısından hem de bundan sonrası bakımından bence örnek olacaktır, bunu ifade edeyim. Muhalefet şerhine de baktım, orada değerli tespitler var gerçekten yani yapıcı eleştiriler var. Dolayısıyla böyle bakmak lazım.
Tabii öteden beri cezaevlerindeki insan haklarıyla ilgiliyiz milletvekilliğinden önce de. Şimdi, bu raporu okuduğumda ve Komisyonun önerilerine baktığımda gerçekten çok önemli yani bizim "Sistematik insan hakları ihlalleri var." dediğimiz ihlaller var raporda. Biz yaklaşık dört yıldır buradayız, dört yıldır bu tespitleri yapıyoruz ve ağır ihlaller var yani.
Şimdi, biraz önce İrfan Bey ifade etti, 2 No.lu cezaevi muhtemelen adli tutukluların kaldığı cezaevidir. Yani şikâyetlerini belki iddia etmede, ortaya koymada çekingenlik göstermişlerdir. Böyleyse bir sorun yok ama eğer 2 No.lu ve 3 No.lu cezaevinde, aynı kampüs içerisinde bu kadar ayrı uygulamalar varsa burada başka sorular da akla gelir. Hani acaba tutuklular siyasal tercihlerine veya aldıkları cezaya göre ayrı bir muameleye mi tabi tutuluyorlar? Bunun da ayrıca araştırılması lazım çünkü aynı kampüs içerisinde, aynı besin değerleri, aynı ortam, aynı hava, aynı teneffüs, aynı görüşme süreleri; birinde hiç şikâyet yok, birinde ise çok sayıda şikâyet var ve ciddi şikâyetler var. Bunun Komisyonumuz tarafından ve bürokrasi tarafından ayrıca değerlendirilmesi lazım. Yani uygulamadan mı kaynaklanıyor yoksa oradaki tutuklu ve hükümlüler gerçekten iddialarını ortaya koymaktan çeşitli nedenlerle çekiniyorlar mı? Bunun ortaya konması lazım.
Şimdi, ben yaklaşık dört yıldır her hafta saat on birde beş, altı dakika özellikle de cezaevlerinden gelen şikâyetleri kendi sosyal medyamdan aktarıyorum; birçok alanda şikâyet geliyor, tam da bunlar geliyor, bu şikâyetler geliyor bize de ya yakınlarından ya avukatlarından veya doğrudan doğruya tutuklu ve hükümlülerinden... Mesela -yani biraz önce uyardım ve kayda geçti- Kürtçe kitap gönderilmesine öncesinde izin verilirken son bir yıl içerisinde bu kitaplar ellerine ulaşmadı. Mesela, sayımların oturularak yapıldığı ancak zaman zaman sayımlarda kötü muameleye maruz kalındığı, bazı dilekçelerin işleme alınmadığı, keyfî disiplin cezalarının verildiği...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Gerçi yabancı tutuklulara yabancı kitaplar...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - TRT 3 TBMM TV yayınının 3 No.lu cezaevinde olmadığı, hücre cezalarının infaz edildiği odaların çok pis olduğu ve yaşamaya elverişli olmadığı, kurumda bulunan sağlık ünitelerinin temiz olmadığı, gelen mektupların belli kısımlarının karalandığı, mektupların içeriğine müdahale edildiği -şu çok önemli- ziyaretçilerin güvenlik soruşturmasından geçmedikleri gerekçesiyle görüş yaptırmadan geri gönderilmesi.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - E, tamam ama bu normal değil mi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Güvenlik soruşturması ne demek ya?
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Güvenliklerini demiyor musunuz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Hayır, hayır; güvenlik soruşturması. Güvenlik değil, herkes güvenlikten geçiyor, biz de geçiyoruz.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Var mı böyle bir şey Sayın Genel Müdürüm?
CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRÜ ENİS YAVUZ YILDIRIM - Cevaplayayım mı Sayın Başkanım?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Evet, yani bunun gibi gerçekten çok ağır ihlaller var. Yani annesiyle, babasıyla görüşecekse; annesi, babası daha önceden hükümlüyse, tahliye olmuşsa, herhangi bir gerekçeyle nasıl çocuğuyla görüşmez, herhangi bir nedenle veya çocuksa, annesi oradaysa nasıl görüşmez? Yani, bunlar çok ağır iddialar ve bu iddialar Komisyonumuzun görüşüne de büyük oranda dönüşmüş durumda, tavsiyelerine dönüşmüş durumda. Bu diğer cezaevlerinin şikâyetleriyle birleştirildiğinde, gerçekten ciddi yani bizim üzerinde çok ağırlıklı durmamız gereken bir tablo ortaya çıkıyor.
Bir de bundan önceki rapor var; önceki raporu da biraz sonra karşılaştırırız tekrar, yeniden karşılaştırırız. Hani, belli alanlarda ilerleme kaydedilmiş olabilir ama ben öyle tahmin ediyorum ki büyük oranda, bu alanlarda önemli adımlar atılmadığı konusunda benim kanaatim var, en azından tutuklu ve hükümlülerden aldığım bilgilerle kanaatim var. Biz burada aynı zamanda bir siyasi denetim yapıyoruz, ortak bir biçimde, ortaklaştığımız konular var. Dolayısıyla, bu siyasi denetimin bir yere varması açısından, bu raporların -geçen oturumda da söylemiştim- takipçisi olması gereken biziz, yani "Yazdık, gönderdik." değil. Bunu uygulamayan varsa, yerine getirmeyen varsa -infaz koruma memurundan cezaevi müdürüne kadar kim varsa- bunların gereğinin yapılması lazım. Bunu kim yapacak? Biz önereceğiz, iktidar yapacak; böyle olması lazım ancak böyle...
Şunu söyleyelim, bakın, bir kez daha söylüyorum burada, daha önce de söylemiştim: Cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri rejimin karakterini ortaya koyar yani insan haklarına karşı olan duyarlılığı ortaya koyar; bütün dünyada böyledir. Yani, sokakta veya başka bir yerde insan hakları ihlallerine bakmazlar; ilk önce cezaevlerine bakarlar, orada eğer normalse sonra diğerlerine bakarlar yani bütün dünyada kriter budur. Eğer siz, size emanet edilmiş, sizin devlet gücüyle cezaevinde tuttuğunuz insanlara normal davranıyorsanız demek ki diğer insanlara da normal davranırsınız, insan haklarına saygı gösterirsiniz ama devletin gücüyle, yargının gücüyle içeride, cezaevinde tuttuğunuz insanların insan haklarını ihlal ederseniz dışarıdakilerin haklarını daha da ağır ihlal edebilirsiniz; ölçü budur. Bu nedenle, bu raporların tavsiye bölümleri çok önemli, bunları ciddi takip etmeliyiz, bugüne kadar yerine getirilmeyenler konusunda da hem Komisyonumuza hem de Bakanlığa ve Hükûmete düşen görev, bunların takipçisi olmalarıdır.
Ben çok fazla uzatmayacağım, sizin cevaplarınızı bekleyeceğim.
Raporu hazırlayan, emeği geçen hem arkadaşlarımıza hem Komisyon çalışanlarına çok teşekkür ediyorum.