| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun Silivri Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu ile Tekirdağ Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 01 .12.2022 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli Genel Müdürüm, yeni göreviniz hayırlı olsun. Hepiniz hoş geldiniz arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum. Raporu düzenleyen arkadaşlarımızın emeğine, yüreğine sağlık. Ayrıntılı, teferruatlı raporlar için de ayrıca teşekkür ederim. Tabii ki olumlu, benim açımdan hakikaten üzerinde iyi çalışılmış olan çok iyi yönler de var. Tabii ki belki sürenin sınırlı olması veya bilgilerin size fazla aktarılmaması nedeniyle de bazı eksikler olabilir ama ayrıntılı bir rapor ben de sunmuş olacağım. Biraz zamanınızı alacağım için ve sabrınız için şimdiden ben teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın İbrahim Bey, Tekirdağ'la ilgili önerilerini... Yani yapılan eksiklikler vesaireler söylendi. Hemen ben bireysel anlamda bunları anlatırsam belki diyeceksiniz ki "Ya, Mahmut Tanal, siz Komisyonun alt komisyon üyesi değilsiniz, bunları nereden biliyorsunuz, nereden çıkardınız bunları?" Ben gayet rahat... Bu tür hak ihlallerinin önlenmesi açısından Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunla kurulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ve aynı zamanda İl İnsan Hakları Kurulunun raporlarına dayalı olarak söyleyeceğim ben. Şimdi ben elimdeki, mesela Türkiye Eşitlik Kurumunun Tekirdağ Cezaeviyle ilgili raporunu söylüyorum, fazla uzatmadan hemen oradaki tavsiyelerini tek tek başlıklar şeklinde sayıyorum...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ama biz Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun Raporu'nu değerlendirmiyoruz ki Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerlendirmiyoruz; eksikliklerini söylüyorum yani raporda cezaevlerinde olan eksiklikleri... Onlar ne eksik tespit etmiş, biz ne eksik tespit etmişiz? Değerli Başkanım, fazla zamanınızı almayacağım, uzatmayacağım ben.
Burada, bir, mahpusların talep ve şikâyetlerini içeren dilekçelerin düzenli bir şekilde kayıt altına alınmasında, başvurunun sonucu hakkında mahpuslara gecikmeli olarak bilgiler verilmektedir; iki, mahpusların sağlık hizmeti alabilmesine ilişkin verilen dilekçeler zamanla işleme konulmamakta ve izleme kartı -daha önce izleme kartları varmış, o kartlar- kaldırılmış durumda; üç, elektrik fiyatlarının yüksekliğiyle ilgili söylemişsiniz ama orada şöyle bir ayrıntı var: Ortak saat koymuş durumdadırlar. O ortak saatin konulması nedeniyle neye göre paylaşım yapılıyor? O da ayrı bir sorum. Yani o elektrik faturalarının yüksek gelmesinin nedenlerinden bir tanesi o. Mesela aynı şekilde, bu elektrik faturasıyla ilgili, öğleden sonra görüşeceğimiz Almanya cezaevleriyle ilgili... Orada dikkat edilirse, efendim, ücretsiz olarak yemekler verilmekte; geçmişte, yine o dönem, biz gerek Berlin'deki gerek Roma'daki cezaevlerine gittiğimiz zaman yeme, içme, elektrik parası mahkûmdan alınmamakta idi yani şimdi bence oradaki, Almanya'daki cezaevi raporunu incelediğimiz zaman o bize, burada, ilerideki fikir açısından bir fikir ve ipucu veriyor. Yani burada o yemek parasını, su parasını, elektrik parasını, bunları almamak lazım sosyal devlet ilkesi uyarınca.
Kurumda, Tekirdağ'da, bu bahsettiğiniz Tekirdağ'da, bu çok önemli bir konu... Şimdi bunu Maltepe Çocuk Cezaevinde gördük Değerli Başkanım. Maltepe Çocuk Cezaevinde kameraların kör noktaları vardı; bir çocuk orada mescitte dolaşırken -volta atıyorlar- diğeri, arkadaşının kafasını şöyle duvara vuruyor. O çocuk, kafası duvara değerek beyin kanaması geçirdi, rahmetli oldu Maltepe Çocuk Cezaevinde. Bu gibi olayların tekrarlanmaması açısından -Tekirdağ'daki cezaevinde kör noktalar var, kamerada kör noktalar var- bu kör noktaların da bir an önce izale edilmesi lazım, kaldırılması lazım herhangi bir olayın yaşanmaması açısından.
Koğuşlardaki banyolarda metal duş başlıkları var. Bunların herhangi bir eyleme, olaya, yaralamaya vesaireye sebebiyet vermemesi açısından bunların plastik olarak yapılması lazım. Koğuşlarda sıcak su miktarının ve sürenin artırılmasına yönelik talepler var. Bu yumuşak odaların aydınlatılması... Orada, karanlıkta floresan lambalar var -o "uzun" dediğimiz- çabuk, rahatlıkla kırılabilecek ve aynı zamanda yaralanmaya vesaireye sebebiyet verebilecek olan hususlar var; bunların kaldırılması lazım. Burada kırılgan grupların fazla olması nedeniyle psikolog sayısı yetersiz Değerli Başkanım. Burada, ayrıca, mahpusların sosyalleşmesi açısından takdir edersiniz ki genelgemiz vardı "haftada on saat uygulama" diye ama arkadaşlar, bu on saat uygulamayı raporda da ben fazla -bilemiyorum, eğer kaçırdıysam çok özür diliyorum- göremedim yani bu sanki fiilen uygulanmıyor gibi bir hâl var; bu, raporlarda düzenli geçiyor Değerli Başkanım.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, şöyle bir araya gireyim: Tabii, incelemeyi yapan arkadaşlarımız direkt hükümlü ya da tutukluyla görüşüyorlar, onlar neyi dile getiriyorsa bunları aktarıyorlar raporlara. Elbette ki sizin raporunuz da tamamlayıcı bir unsur. Dolayısıyla, devlet mekanizması içerisinde bir taraftan siyasi denetimi yapan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonumuz, diğer taraftan İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu, Etik Kurulu, Kamu Denetçiliği Kurumu...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiyor zaten.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bütün bunların hepsi aslında Türkiye'nin insan hakları konusunda geliştirilmesi için ortak bir hedefe doğru odaklanmışlar, bu önemli.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Önemli...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sizinkiler de önemli ama "Raporumuzda şu yer almadı." derseniz, biz sadece gittiğimizde tesadüfen girdiğimiz odalarda kimlerle görüşüyorsak, ne dile getiriliyorsa onları yazıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, şimdi iyi bir konuya temas ettiniz; bu kurumlar arasında bir entegrasyon yok, bir iş birliği yok, bir birliktelik yok yani raporlar normalde Bakanlığa geliyor...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şöyle Mahmut Bey, onu da söyleyeyim: Biz her ay...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben bu raporları sizden aldım yani bunların...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, hayır, başka bir şey söylüyorum: Biz her ay düzenli olarak hak arama kurumları başkanları olarak toplantı yapıyoruz, her ay. Bunun içerisinde...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, bu bilgiler niye toparlanmıyor? Tek yerde süzülerek bunlar bir...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Onu Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürümüz, Adalet Bakanlığımız yapıyor ve hayata geçiriyor zaten.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, sürekli değiştiriyorsunuz, bari değiştirmeyin sürekli.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Buyurun Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani sürekli... Şimdi, Değerli Genel Müdürüm inşallah uzun süre kalır ama yani onun arzusu, isteği, onun lehineyse tabii ki...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sürekli değiştirmeyin bari.
EROL KAVUNCU (Çorum) - Frekansı değiştirme.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ama siz beni oraya zorluyorsunuz, ne yapayım.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Buyurun Mahmut Bey, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şimdi, ben Türkiye Eşitlik Kurumununkini bitirdim, tavsiye olarak, fazla da uzatmıyorum zaten ama yapıcı şeylerden...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Tabii, tabii, teşekkür ediyoruz size.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tekirdağ İl İnsan Hakları Kurulunun raporunda elektrik fiyatlarının artmasının nedenine "Sayaçların ortak olması nedeniyle faturalar fazla geliyor." diyor. Sayaçları niye ortak yapıyorlar, ben onu anlamıyorum tabii ki yani onu ayrı yapsınlar. "Telefon görüşme süreleri suç unsurlarına göre değişiklik gösterdiği için şikâyet konusu ediliyor. Bize göre bazı mahpusların görüşmeleri yetersizdir." deniliyor. Şimdi, aslında bu rapor bize bir ipucu daha veriyor. Almanya'daki o raporla karşılaştırdığım zaman, orada aile kurumları arasında -aile olanlara- haftada 3 sefer daha rahat, konforlu bir görüşme ortamı sağlanıyor sanığın, suçlunun sosyalleşmesi açısından. Yani o sosyalleşme içeride o hükümlünün veya tutuklunun cezaevinde görevlilerle hem iyi iletişim kurması açısından hem de onun ailelerinin dışarıdaki iletişimleri... Şimdi, ben cezaevinde olsam, orada ben sıkıntı içerisinde olsam, benim ailem, üstadım ziyaretime geldiği zaman bu ona yansıyacak, o da dışarıya, topluma da yansımış olacak yani toplumdaki gerginlikleri de bu şekilde en aza indirmiş oluruz. "Özellikle T1, T2 cezaevleri kapasiteleri üzerinde mahpus barındırdıklarına göre personel sayısı yetersizdir." diyor "Yetersiz olması nedeniyle sosyal alanlardan yeteri kadar faydalanamamaktadırlar." deniliyor; Tekirdağ'la ilgili benim söyleyeceklerim bu.
Gelelim Silivri'ye... Silivri'yle ilgili çok daha fazla var yani eğer "Biz bakarız, oradaki tavsiyeleri inceleyeceğiz." diyecekseniz diğer taraflarda, kesebilirim de ama başlıklar şeklinde...
1) "Yumuşak odada su sızıntısı var, ağır rutubet var, koku var. Bu rutubetlerin, bu kokuların giderilmesi lazım." deniliyor.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, Sayın Milletvekilim...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Buyurun Üstat.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bu rapor zaten Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne hazırlandı ve onlara sunuldu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Evet.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Onlar bunu inceliyorlar, gereğini yapacaklardır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İşte, bizim raporda almayanı söylüyorum Başkanım.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ama bizim raporumuzu değerlendirelim lütfen Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İşte bizim rapor, bizim raporda mesela yemek saatlerinin belli bir standarda bağlandığına ilişkin bir hüküm yok yani burada yemek saatlerinde bir belirsizlik var. Bunun, yemek saatlerinin belli bir saatte bir standarda bağlanması lazım Silivri'de. Bilmiyorum, giden arkadaşlarımız, var mı böyle bir standart?
2) Kurumda battaniye satışı yok, insanlar üşüyor, üşüyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Saatten şikâyet gelmedi, yemekten şikâyet geliyor -hani azdır, lezzetsizdir- ama saatten öyle bir şikâyet gelmedi hani.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Vallahi, arkadaşlar, rapor burada, benim önümde...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Beyciğim, bu bizim konumuz değil, bu Ceza ve Tevkifevlerinin konusu; bizim raporumuz bu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Üstat, işte, raporda eksikleriniz var, ben bunları söylüyorum canım dostum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, bize ne söyleniyorsa biz onları yazıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - O zaman bu Kurum eksik yapmış, fazla yapmış; siz mi yapmışsınız...
EROL KAVUNCU (Çorum) - Ya "Eksiktir." senin iddian o, o senin iddian.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Benim iddiam değil, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun iddiası ya.
EROL KAVUNCU (Çorum) - Hayır, biz gittik, bire bir tespit ettik; sen iddia ediyorsun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben iddia etmiyorum Beyefendi, ben raporu okuyorum, ben Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Rapor var, raporu söylüyor.
EROL KAVUNCU (Çorum) - Şu anda bizimkini tartışıyoruz ama.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ama sizinki burada, bakın, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Beyciğim, bunu ayrıca Ceza ve Tevkifevleri Müdüründen randevu isteyip, gidip anlatabilirsiniz; bu TİHEK'in raporu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım.
O zaman Sayın Genel Müdürüm, beni size havale ettiklerine göre, benim sizden istirhamım, bu raporlar gayet rahat sizlere de geliyordur, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun raporları size geliyordur. Bu raporda tavsiye ve öneriler var, bunların gereğinin yerine getirilmesini sizden istirham ediyorum ben. Benim söyleyeceklerim bunlar. Mademki Başkanımız öyle diyor, ben de sözü burada kesmiş olayım.
İyi çalışmalar diliyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Beyciğim, size teşekkür ediyorum, konulara ilişkin hassasiyetinizi, duyarlılığınızı, çalışmanızı önemsiyoruz; bunlar önemli, değerli ama burada bir kurumun raporunun... Zaten o raporun muhatabı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğümüz, o raporu alıp inceleyecekler veyahut kendi aralarında toplantı yapacaklar, bunu değerlendirecekler, bunu konuşacaklar...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Üstat, sizin raporda olmayanlar burada var, bu karşılaştırmayı yapıyorum değerli kardeşim ya.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Beyciğim, her bir raporda...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Uzatmıyorum, bitirdim, tamam; siz uzatırsanız ben de uzatırım yani.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - ...her şeyin olması mümkün değil, birbirini tamamlıyorsa...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İddialı olması gereken o, biz iddianın peşindeyiz.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, bizim İnsan Haklarını İnceleme Komisyonumuzun üyeleri gittiklerinde kapıyı çalarlar, yanlarında hiç kimse olmadan, hatta o kapıdan önce "Nereye gidelim?" diye birbirlerine sorarlar, bütün milletvekili arkadaşlarımız o kapıyı çaldıktan sonra...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben size bir şey daha söyleyeyim mi? Gittiklerinde yemekler değişiyor, yapmayın ya; haberli gidiyoruz, habersizce gidiyor muyuz? Her gittiğimiz cezaevinde o gün yemekler değişiyor ya, yapmayın arkadaşlar ya.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, elbette idarenin haberi olacak, bizim hangi kapıya gireceğimizden haberi olmayacak, kiminle görüşeceğimizden haberi olmayacak; gittiğimiz yere elimizi kolumuzu sallayarak gitmek değil, önceden idareye bilgi vererek... Teamüller, devletin kuralları, hukukun işleyişi bakımından haber vermeden oraya gitmemizin çok bir mantığı yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kanun "Habersizce de gidilir." diyor.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şimdi, şöyle söyleyeyim: Habersizce de gidilebilir elbette ki.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tabii, kanun öyle diyor yani.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Tamam ama benim söylemek istediğim şey başka bir şey. Bizim gittiğimiz yerde, nitekim herhangi bir arkadaşım "Şuraya girelim." diyor, orada kim varsa onunla görüşülüyor, onun dile getirdikleri bu rapora giriyor. Bize önemli veriler sundu zaten bu raporlar, insan hakları bağlamında aşağı yukarı eksiklik de pek kalmadı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, son söz olarak şunu söyleyebilir miyim ben, bitiriyorum, tartışmayacağım da: Şimdi, Değerli İbrahim Bey sağ olsunlar, ayrıntıları söylediler, dediler ki: "Yani biz aslında buralara ikinci sefer gidiyoruz gerçekten iyileştirmeler var mı, yok mu bunları tespit anlamında." Bu iyileştirmeler nedeniyle biz teşekkür ediyoruz, gerçekten insan hakları açısından önemli bir çalışma. O zaman, eğer bu tekerrür ediyorsa, bazı sorunlar kangren hâline gelip bir türlü olmuyorsa o zaman Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesi uyarınca bu yetkili ve görevliler hakkında suç duyurusunda bulunmak lazım, bu bir ihbardır aslında. Yani düzenli olarak aynı şikâyetler devam ediyorsa, iyileştirilmiyorsa yapacağımız budur.
Teşekkür ediyorum, iyi çalışmalar diliyorum.
EROL KAVUNCU (Çorum) - Ama "İyileştiriliyor." diyor yani iyileştirmeler var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Israrla iyileştirilmeyen sorunlar varsa bu, bu olur yani.