| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Cumhurbaşkanlığı b)Millî İstihbarat Teşkilatı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d) Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ)Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı i) Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı j) Finans Ofisi Başkanlığı k) İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 25 .11.2022 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Tatlıoğlu'nun bir eleştirisi konusunda bir hatırlatma yaparak sözlerime başlamak istiyorum. Parlamenter sistem döneminde, Plan ve Bütçe Komisyonunun 40 üyesinin 25'i otomatik olarak iktidar grubuna ya da gruplarına ait iken yeni sistemle Plan ve Bütçe Komisyonunun oluşumu demokratik hâle getirilmiştir. Ayrıca, ittifak sistemi getirilerek yasa dışı, merdiven altı ittifak oluşumlarının önüne geçilmiş, yine demokratik bir adım atılmıştır. Bunları görmeden değerlendirme yapanların demokrasi anlayışını da öğrenmiş oluyoruz.
16 Nisan 2017 tarihinde aziz milletimizin iradesiyle kabul edilen ve onaylanan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin dört buçuk yıllık dönemi, muazzam icraat ve atılımların hayalden gerçeğe dönüşmesine sahne olmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, yönetim hayatımıza istikrar, güçlü bir irade, etkin ve hızlı karar alma mekanizması kazandırmış, köklü bir reform olarak milletimizin baş tacı hâline gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte, ülkemiz dış politikada altın yıllarını yaşamaya başlamış; bölgesel gelişmelerin belirleyicisi, küresel düzeyde etkili bir aktör konumuna gelmiştir.
Başkent Ankara vizyonuyla dünyayı Türkçe okuma kararlılığı kuvveden fiile geçmiştir. Siyasi ve ekonomik ablukalara cesurca karşı durulmuştur. Orta Doğu'da, Kafkaslarda, Orta Asya'da, Afrika'da, Balkanlar'da, Ege ve Doğu Akdeniz'de söz geçiren, söz dinleten, egemenlik haklarından asla taviz vermeyen bir Türkiye gerçeği ortaya çıkmıştır. Türk Devletleri Teşkilatı kurularak Türk birliğinin ümitleri yeşermiştir, "kızıl elma" ülküsü etrafında tam bir kucaklaşma yaşanmıştır. Kıbrıs Türklüğünü dünyaya anlatan; tanınması için gecesini gündüzüne katan; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, Türk Devletleri Teşkilatının gözlemci üyesi olmasına ortam hazırlayan; Karabağ'ın azatlık mücadelesinde Azerbaycan'la kol kola giren bir Türkiye hepimizin haklı gururu hâline gelmiştir.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta iki tarafla aynı anda görüşen, barışın ve kalıcı çözümün müdafisi tek ülke Türkiye olmuştur. İstanbul anlaşmasıyla Karadeniz tahıl koridoru açılmış, mağdur ve mazlum toplumlara el uzatılmış, vicdan seferberliğine köprü inşa edilmiştir.
Terörle mücadeledeki başarılar, sınır ötesi operasyonlar, egemenlik haklarımızın muhafazası Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde daha hızlı ve tesirli hâle gelmiştir.
Pandemiyle mücadelede Türkiye, öngörülü, planlı, bilimi esas alan yaklaşımı ve etkili hareket kabiliyetiyle dünyada öne çıkan ülkelerden olmuştur. Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ve yaşanan küresel krizler nedeniyle dünya ekonomisinde yavaşlamaya ve birçok ülkede yükselen resesyon beklentilerine rağmen Türkiye, büyüyen, gelişen ve güçlenen bir ülkedir. Türkiye ekonomi modeliyle yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme politikası uygulanmaktadır. Büyümede, üretimde, makine teçhizat yatırımlarında, istihdamda, ihracatta ve turizm gelirlerinde tarihî rekorlar kırılmaktadır.
Ekonomiye ilişkin eleştirilerde sürekli dile getirilen ithalat artışının ve cari açığın en temel nedeni enerji maliyetlerindeki artış olup 2022 yılında küresel enerji fiyatlarındaki anormal yükselişin enerji ithalatımızı 50 milyar doların üzerinde artırması beklenmektedir. 2020 yılı ortalamasına göre Brent petrol fiyatlarında yaklaşık 3,5 kat; spot doğal gaz fiyatlarında yaklaşık 20 kat; kömür fiyatlarında da 9 katın üzerinde artış görülmüştür.
Enerji ve enerji teknolojileri alanında çok önemli yatırımlar yapılmaktadır. Türkiye, kurulu enerji gücünde 100 bin megavat sınırını geçmiştir. Türkiye, yenilenebilir enerji üretiminde Avrupa'da 5'inci, dünyada 12'nci sıraya çıkmıştır. Karadeniz'de keşfettiğimiz 540 milyar metreküp doğal gaz 2023 yılının Mart ayında evlere ulaşacaktır. Yine 2023 yılında nükleer enerji üretimine başlanacaktır; böylelikle, enerjide dışa bağımlılığımız azalacak, cari işlemler dengemiz fazla verecektir.
Milli Teknoloji Hamlesi'yle yerli ve millî üretimi artırma, stratejik alanlarda dışa bağımlılığı azaltma yönünde politikalar yoğun ve yaygın bir şekilde uygulanmakta ve başta savunma sanayisi olmak üzere otomotiv, makine, enerji, yazılım, ilaç ve tıbbi malzeme gibi birçok alanda yerli ve millî üretim artmaktadır.
Türkiye, bu dönemde, dünya çapında devasa projelere de imza atmış; kısa zamanda yapılan şehir hastaneleri, acil durum hastaneleri, havalimanları, kara ve demir yolları, otoyollar, köprüler, viyadükler, tüneller, barajlar gibi yatırımları gerçekleştirmiş; ülkemiz dev bir şantiyeye dönüştürülmüştür. Türkiye, yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme politikası ve Milli Teknoloji Hamlesi'yle; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin güçlü yönetim yapısıyla; çok yönlü, insani, dengeli ve etkin dış politika anlayışıyla, millî birlik ve dayanışma ruhu içinde lider ülke Türkiye'ye doğru kutlu yürüyüşünü kararlılıkla sürdürmektedir.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi güçsüzleştirilmiş Türkiye'ye çağrıdır. Hep söylüyoruz, yine söyleyeceğim: Siyasi tarihimizde yaşanmış gerçekler dikkate alınmamaktadır. Bakınız, çok partili seçimlerin yapıldığı 21 Temmuz 1946'dan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yönetim hayatımıza resmen girdiği 9 Temmuz 2018'e kadar geçen yetmiş iki yıllık zaman diliminde tam 51 hükûmet görev yapmıştır. Bu yetmiş iki yıl boyunca 17 koalisyon hükûmeti, 6ı azınlık hükûmeti, 3 darbe hükûmeti, 2 de geçici hükûmet kurulmuştur. Azınlık ve koalisyon hükûmetlerinin ortalama görev süresi bir yıl on gün olmuştur. Kısa ömürlü hükûmetler, Cumhurbaşkanı seçiminde yaşanan gerilimler, koalisyon partileri arasındaki kutuplaşmalar, hükûmet kurma aşamasındaki anlaşmazlıklar milletimizi sürekli hayal kırıklığına uğratmıştır; kayıp seneler, geleceğimizden çalmıştır.
15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü parlamenter sistemin iflasını belgelemiş, Türk milleti ve Türk devleti yeni bir yönetim reformuna acilen ihtiyaç duymuştur. Bu ihtiyaç da geniş katılımlı, demokratik ve adil bir çerçevede millî iradenin takdir ve teveccühüyle karşılanmıştır. Yönetim hayatımızda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gerçekleşen kalıcı ve köklü reform Türkiye'mizin önünü açmış, hamdolsun, gücüne güç katmıştır. Siyasi istikrar kurumsallaşmış, hükûmet buhranları bitmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın stratejik gücü, yönetim güvenliğidir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi gelecek nesillere en büyük armağanımızdır.
Bilindiği üzere, 6 muhalefet lideri tarafından imzalanan 48 sayfalık güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakat metni 28 Şubat 2022 tarihinde açıklanmıştır. Metinde uzlaşılan tek nokta, milletin ortak iradesiyle kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi karşıtlığıdır; yeni hiçbir şey söylenmemiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine neden karşı çıkıldığı veya neden yeni bir sistem önerildiği soyut ifadelerle ve siyasi sloganlarla geçiştirilmiş, bilimsel yönden hiçbir gerekçe ortaya konulmamıştır. 28 Şubat mutabakat metninde yasama, yürütme ve yargı alanında yapılan tespit, değerlendirme ve hedeflerin hiçbir yenilik taşımadığı ortadadır. Açıklanan metin, geçmişe dönüş beyannamesidir; yarının Türkiyesine değil, dünün Türkiyesine özlemdir. Cumhurbaşkanının 1 defalığına, yedi yıllığına seçileceği söylenirken nasıl seçileceğinin kurnazca üzeri örtülmektedir. Bilinmektedir ki Türk milleti cumhurbaşkanı seçim yetkisinin elinden alınmasına asla müsaade etmeyecektir. Görevi sona eren cumhurbaşkanının aktif siyasete dönemeyeceği önerisi de temel insan haklarını engelleme, yasakçı bir anlayış mahiyetindedir.
1961 Anayasası döneminde olduğu gibi, olağanüstü hâl kararnamesinin kaldırılacağı önerisiyle olağanüstü hâl şartlarında devletin mücadele gücünün zayıflatılacağı görülmektedir. Diğer taraftan, yürütmeye kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verileceği belirtilmektedir; bunun, yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin elinden alınması anlamına geldiği açıktır. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini bu yönde eleştirenlerin tutarsızlığını ve çelişkisini de ortaya koymaktadır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulunu birbirinden ayırarak geriye gidişin yargısal çatısı örülmek istenmektedir.
Bütçe hakkının devredilmezliğine ilişkin düzenleme yapılacağı ifade edilmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi döneminin 5'inci bütçesini görüşüyoruz ve uygulamadan da açık ve net görüleceği üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe yetkisinin devri asla söz konusu değildir.
Yapıcı, kurucu güvensizlik oyu sistemi getirilmesi önerilmektedir. Bu öneri, istikrarsız hükûmetlerin kurulacağını baştan kabul ederek hükûmeti düşürenin, alternatifini oluşturması önerisidir. Yüzde 3 barajı getirmek de hükûmet kurulmasını zorlaştırırken düşürülmesini kolaylaştıracaktır. Parlamenter sistem döneminin istikrarsız ve zayıf yürütme modeline geri dönmeyi istemek, tarihin akışını tersine çevirmeye kalkışmaktır ve sonuçsuz kalacağı kesindir. Türk milleti buna müsaade etmeyecektir, Türkiye'yi tarihin gerisine düşürme emelini hiç kimse başaramayacaktır.
48 sayfalık 28 Şubat metninde terörle mücadeleye dair tek bir kelime yoktur. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının derhâl uygulanacağı, merkezî yönetimin yerel yönetimler üzerindeki vesayet uygulamalarına son verileceği, yerel yönetimlerde kayyum uygulamalarına son verileceği ve seçilmiş yöneticilerin görevlerine yargı kararı olmadıkça son verilemeyeceği önerilerinin kimlerin talebi olduğu ve muhatabının kimler olduğu bellidir. Zaten Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın hayata geçirileceği, seçimle gelen belediye başkanlarının yargı kararı olmadan görevden alınmayacağı, Demirtaş ve Kavala'nın serbest bırakılacağı, terör örgütüne destek mahiyetindeki bildiriyle devleti katliamcı gösterenlerin ve KHK'lilerin göreve iade edileceği, hatta bunların bir hafta içinde yapılacağı sözleri açık bir şekilde ifade ve vadedilmektedir. Bir defa görevi, unvanı, siyasi pozisyonu, makam ve konumu ne olursa olsun hiç kimse suç işleme özgürlüğüne sahip olamaz. Kanunların açıkça suç saydığı bir fiili işleyen kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmak durumundadır. Demokrasiye yürekten inanmış, millet iradesine gönülden bağlanmış hiçbir siyasetçi aksi bir iddiada bulunamayacaktır. Seçilmek, hiç kimseye hukuken ayrıcalık sağlayamaz; sandık, seçim, demokrasi, suç ve suçluların sığınağı ve barınağı görülemez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın kalan bölümünde Cumhurbaşkanlığı teşkilatımızla ilgili bazı görüşlerimizi ifade edeceğim. Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısında Cumhurbaşkanına bağlı 4 ofis, 1 idari işler başkanlığı, 9 politika kurulu ve 10 bağlı kuruluş yer almaktadır. Yeni hükûmet sisteminin temelini oluşturan insan merkezli bir yaklaşımla, ekonomik ve sosyal refahın artırılması, hukuk devleti, demokratikleşme ve bütüncül bir stratejiyle, ortak hedeflere ulaşmak için gerekli adımların atılmasıyla büyük bir atılımı gerçekleştirmek için temel alanlardaki yapısal sorunlara yönelik tedbirlerin hızla alınması önem arz etmektedir.
Kamu hizmetlerinin kullanıcı talep ve ihtiyaçlarına uygun olarak değer üretecek şekilde tasarlanması, elektronik ortamda sunulması ve kullanımının artırılmasına yönelik başarıyla yürütülen çalışmalar sürdürülmelidir. E-devlet kapısına yeni hizmetler dâhil edilmiş, 3.731 hizmete erişim sağlanabilmektedir. Kayıtlı kullanıcı sayısının 2022 yılında 61 milyon kişiye ulaşması beklenmektedir. Vatandaşlarımızın e-devlet hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 99 düzeyindedir.
Ülkemizde sağlıklı bir insan gücü planlamasıyla eğitim, istihdam ilişkisi kurulması konusunda gerekli düzenlemeler hızla yapılmalıdır. Kamu istihdamında fırsat eşitliğinin sağlanması, liyakat ve şeffaflığın artırılması ve iş ilanlarının kamuoyuyla daha etkin bir şekilde paylaşılmasına yönelik geliştirilen Kariyer Kapısı Kamu İşe Alım Platformu uygulama birliği sağlanarak yaygınlaştırılmalıdır. Kamuda aynı yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin farklı olması nedeniyle çalışanlar arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden farklılıklar bulunması çalışanların motivasyonunu ve çalışma barışını olumsuz etkilemektedir. Kamuda ehliyeti ve liyakati esas alacak, statü ve istihdam karmaşasını giderecek, ücret adaletini sağlayacak, topluma kaliteli hizmet sunan, değişen koşullara uyum yeteneği yüksek ve daha verimli bir kamu personel sistemi oluşturulması gerekmektedir. Sözleşmeli, geçici, vekil, fahri ve ücretli personel çalıştırılması çok özel hâller dışında son bulmalı, asli devlet hizmetlerinde çalışanlar kadrolu hâle getirilmelidir. Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan personelin de genel idari hizmetler ve teknik hizmetler sınıfında tahsiline uygun kadrolara alınması uygun olacaktır.
Özel sektör yatırımlarının artırılması ve üretken alanlara yönlendirilmesi amacıyla yatırım ortamının iyileştirilmesi, yabancı sermayenin teşvik edilmesi ve yatırım desteklerine yönelik faaliyetler önem arz etmektedir. Yatırımın Ortamını İyileştirilme Koordinasyon Kurulu 2022 yılı çalışma dönemi için kamu ve özel sektör önerileri doğrultusunda iklim değişikliği ve yeşil ekonomi, dijital dönüşüm, istihdam-yatırım süreçleri, küresel rekabet gücü temaları altında 19 eylem belirlemiş olup çalışmalar devam etmektedir.
Merkez Bankası verilerine göre Türkiye'ye giren uluslararası doğrudan yatırımlar 2021 yılında 13,8 milyar dolar olmuştur. Bu yatırımların sanayi ve hizmet sektörlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Uluslararası yatırımların imalat sanayisi gibi verimlilik artış imkânı daha yüksek alanlara çekilebilmesi ve ekonominin ihtiyaç duyduğu kaynak girişinin artırılması amacıyla uluslararası doğrudan yatırımlara ilişkin çalışmalar sürdürülmelidir.
Ülkemizde yerli ve millî üretim konusunda birçok uygulama söz konusudur. Bunlardan başta savunma sanayisinde gerçekleştirilen ürünler, dünya çapında örnek gösterilmekte, gıpta edilmektedir. Türk savunma sanayisi Türkiye'nin küresel güç vizyonu doğrultusunda inşa edilmektedir. Millî bekamız açısında da büyük önem arz eden yerli ve millî savunma sanayisindeki gelişmelerden ve üretilen her üründen Türk milleti gurur duymaktadır.
Reel sektörün finansman ihtiyacına düşük maliyetle cevap verebilen, farklı nitelikteki finansal araçları güvenilir kurumlar aracılığıyla geniş bir yatırımcı tabanı sunabilen, kurumsal yapısı güçlü bir finansal sektörün oluşturulmasını çok önemli görüyoruz. Tasarrufların ekonomiye kazandırılması ve sürdürülebilir ekonominin desteklenmesi konusunda katılım finans sistemi önemli rol oynamaktadır. Katılım finans sisteminin ülkemiz finans sistemindeki yerinin güçlendirilmesi katılım finans alanında ürün ve hizmet çeşitliliği ile insan kaynağının geliştirilmesi, politika geliştirme süreçlerini destekleyecek araç ve mekanizmaların oluşturulması önem arz etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi koordinasyonunda ve ilgili paydaşların etkin katılımıyla hazırlanan Katılım Finans Strateji Belgesi (2022-2025) 5 Ekim 2022 tarihinde yayımlanmıştır. Strateji Belgesi'yle katılım finans sisteminin yapısal sorunlarına gerçekçi ve uygulanabilir çözümler bulunması ve Türkiye'nin finansal bağımsızlığına güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeye katkı sağlayacak bir finansal yapı inşa edilmesi, ayrıca İstanbul Finans Merkezinin bölgesel ve küresel bir katılım finans merkezi olması amaçlanmaktadır. İstanbul Finans Merkezi Kanunu Meclisimiz tarafından haziran ayında kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Ülkemizin finansal rekabet gücünün uluslararası alanda artırılması, finansal piyasalar ile ürün ve hizmetlerin gelişmesine ve derinleşmesine katkıda bulunması, uluslararası finans ve sermaye piyasalarına entegrasyonun güçlendirilmesi ve bu sayede önde gelen küresel finans merkezinden biri olunması amaçlanmaktadır.
Ülkemizin yer aldığı coğrafyanın siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal anlamda riskli fakat fırsatları geniş bir bölge olması "enformasyon" ve "ağ toplumu" olarak adlandırılan günümüz dünyasında iletişimin önemini güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye dezenformasyon ve kara propaganda faaliyetlerine sıklıkla maruz kalmaktadır. Türkiye'nin bölgesel ve küresel düzeyde artan etkinliği, tehdit, baskı ve dayatmalara karşı dik duruşu ve millî menfaatlerimizi koruma kararlılığı karşısında Türkiye düşmanları ve iş birlikçileri tarafından dezenformasyon ve kara propaganda faaliyetleri yürütülmektedir. Ülkemizin doğru bilgilerle ve millî menfaatlerimiz doğrultusunda tüm yönleriyle tanıtılması, barış ve çözüm odaklı politikalarının, insani değerleri ve evrensel adaleti merkezine alan haklı yaklaşımının, insanlığı tehdit eden birçok terör örgütüyle mücadelesinin tüm dünyaya anlatılması için kamu diplomasisinin bütüncül bir anlayışla eş güdüm içerisinde yürütülmesi önem arz etmektedir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, toparlarsanız sevinirim.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bitiriyorum Başkanım.
Kamu diplomasisi alanındaki ilk politika belgesi niteliği taşıyan ve 2021 yılında kabul edilen Ulusal Kamu Diplomasisi Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nda 22 alanda somut stratejiler ve yol haritaları ortaya konulmuştur. Ayrıca, dezenformasyon kara propagandayla mücadele kapsamında halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayanlara hapis cezası öngören yasal düzenleme geçen ay Meclisimizce kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığımızın 2023 yılı bütçesinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.