KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, yeni göreviniz hayırlı uğurlu olsun, başarılar diliyorum size. Çok zor bir dönemde çok önemli bir görevi devraldınız. Sıkıntılı bir konjonktür, dünya için de öyle Türkiye için de öyle. Enerji her şey demek değil ama her şeyle bağlantılı, enerji çok şeyi ilgilendiriyor biliyorsunuz. Türkiye'de de bu dönemde büyük sıkıntılar var. Biz enerjiyi çok önemsedik, önemini biliyoruz, bu konuda bazı teşvikler de getirdik, son dönemde önemli yatırımlar da yapıldı. Bildiğim kadarıyla yılda ortalama 6-7 milyar dolarlık yatırımlar yapıldı son altı yedi yıl içerisinde. Bu yatırımları dağıtım şirketlerinin yaptığı yatırımlarla da birleştirirsek bir 50 milyarlık yatırımdan bahsedebiliriz ama bugün bakıyorsunuz, özel sektörün yaptığı bu yatırımlar karşılık bulamıyor çünkü biz planlamayı iyi yapamadık, doğru dürüst planlama yapamadık. Bugün, hem pahalı bir enerji tüketiyoruz, çok önemli bizim için, sanayimiz için, geleceğimiz açısından çok önemli ama öbür taraftan da yine her an sıkıntıya girebiliriz beklentisi içerisindeyiz. Hem pahalı hem de üreten şirketler özellikle elektrikte ürettiklerini satamıyor, sıkıntıya giriyorlar. Böyle bir durum var. Bugün bildiğimiz kadarıyla -detaylı bilgi de alamıyoruz bu konuda ama- bankalar nezdinde, özellikle bazı özel bankalar nezdinde çok fazla özel sektör kuruluşunun iflas noktasında olduğunu biliyoruz. Bu konu belki sizin elinizde, kucağınızda bulduğunuz bir konu ama bununla ilgili olarak da bir şeyler yapmanız gerekiyor, sıkıntılı ortam var. Onun haricinde de vatandaş açısından da çok pahalı, tüketici açısından da, imalatçı sanayici açısından da pahalı bir elektrik var. EPDK'nın verdiği bir karar var, bu 1 kilovat/saat enerji için, elektrik enerjisi için kayıp-kaçak bedelleri faturada, tüketiciler açısından bunların çok detaylı olarak görülmesi gerekiyor; hukuka göre, tüketici haklarına göre kim ne ödedi, onun detaylı olarak bilinmesi gerekiyor. Kayıp-kaçak bedelinin, iletim bedelinin, perakende satış hizmet bedelinin, bunların tek tek -daha birçok kalem var- görülmesi gerekiyor. Ama, yeni bir tarife yapıldı, EPDK galiba buna müsaade etti, enerji bedeli ve dağıtım bedeli diye ikiye ayrıldı. Ayrıntılı olarak görülmesi mümkün değil bu şekilde. Tüketicinin hakkı kayboldu, bir sıkıntı yaratıldı.

Sayın Bakanım, sizin sunumuzdan sonra bir tartışma yaşamıştık usulle ilgili olarak. Siz, 2014'le ilgili, Bakanlığınızın yaptığı harcamalarla ilgili bilgi verecek, 2016 bütçesini de yapacağınız politikalara göre, uygulayacağınız politikalara ve belirleyeceğiniz stratejiye göre detaylandıracaktınız, ona göre ne kadar bütçe istediğinizi ortaya koyacaktınız. Genellikle Türkiye'de bu her sene üzerinden gidilmiyor, rutin bir hâle geldi. Personel giderleri, yatırımlar şu kadar, çok fazla detaya girilmiyor. Bakanlar bile bu konuda bilgi sahibi olmuyor maalesef, bunu bürokrasi yapıyor. Rutin hâle geldi ama yine de burada bunun detayına girilmesi gerekiyor.

Ben, müsaade ederseniz, şimdi Sayıştayın Enerji Bakanlığıyla ilgili raporuna değinmek istiyorum. Bulgular pek fazla yok, biz Sayıştay raporlarından çok memnun değiliz. Sayıştay denetçilerinin yazdığı güzel raporlar daha sonra Sayıştay Başkanlığınca farklı bir rapora dönüştürülüp bize gönderiliyor ama yine de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2014 Sayıştay denetim raporunda performansla ilgili dört bulgu var ve güzel bir rapor, değerlendirilmesi gereken bir rapor, bürokratlarınızca, staff'ınızca birlikte değerlendirmeniz gereken bir rapor olduğunu düşünüyorum.

EPDK'nın raporu ilginç. Sayın Başkanım, bu raporlar geldiğinde bizim Plan ve Bütçe uzmanları bunları değerlendirmiyorlar mı? Bakın, burada bütçe gelirleri 152 milyon, toplam harcama 252 milyon. EPDK'nın gelir tahminî, bütçe tahminî 152 milyon, gider gerçekleşme de 252 milyon. Nasıl oluyor böyle? Bir yanlışlık söz konusu burada, bir yanlışlık var. Gelir ile gider arasında böyle olmayacak bir tesadüf, rakam benzemesi söz konusu. Bu konuda hem Sayıştayın hem de EPDK'nın bilgi vermesi gerekir.

BAŞKAN - Ben masamdaki özet raporu getirteyim. Ben, müsaade ederseniz kendi raporumuzu getirteyim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Lütfen, hem Sayıştay uzmanlarından bu konuda -denetçilerimiz burada- bilgi alalım.

BAŞKAN - Tabii, onlardan da alalım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hem de EPDK'dan bu konuda bilgi alalım.

Yine, Atom Enerjisi Kurumunun performans raporu güzel bir rapor, üç bulgu var. Özellikle temel konuların, stratejilerin eksikliğini anlatıyor. Güzel, değerlendirilmesi gereken bir rapor.

MTA'yla ilgili olarak da hem performans raporu var hem de denetim raporu var, birer bulgu ama ele alınması gerekir.

Sayın Bakanım, siz bütçe konuşmanızda 2014'e değinmediniz tabii haklı olarak, size de o bilgiler verilmedi ama 2016 eylem planında enerjiyle ilgili hiçbir şey yok, Bakanlığınıza verilen bir göreve ben rastlamadım, Enerji Bakanlığına verilen bir göreve veya Enerji Bakanlığının herhangi bir eylemine. Yani, tasarruflar konusunda en azından olabilirdi ya da diğer eylem planları ile sizin Bakanlığınızın muhakkak bir bağlantısı vardır. İlgili bakanlık olarak ya da Bakanlığınıza bağlı kuruluşların konuyla ilgilendirilmesi gerekirdi yani bir eylem planı varsa bunun boş olmaması lazım, altının doldurulması lazım. Maalesef böyle bir eksiklik de tespit etmiş durumdayız.

Sayın Bakanım, ben bu AB ilerleme raporlarını önemserim çünkü her sene gelirler, düzenli güzel bir gözlem yaparlar, denetim yaparlar. Sizin alanınızla ilgili olarak da güzel bir rapor hazırlamışlar. Orada 50'nci sayfada şöyle bir ifade var, ben onu sormak istiyorum: "Arz güvenliği konusunda" dedikten sonra "bold" yazıyla, ikinci paragrafın sonunda "Elektrik Piyasası Kanunu'nda öngörülen maliyet esaslı tarifeler henüz gerektiği şekilde uygulanmamaktadır. Mevcut çapraz sübvansiyonları 2016'ya kadar uygulamaya devam edecektir." diyor. Bunlarla ilgili bir açıklama yaparsanız memnun olurum. Enerji verimliliği konusunda pek ilerleme kaydedilmediğini belirtiyor ve eleştiriyor. "Nükleer enerji, nükleer güvenlik ve radyasyondan korunmayla ilgili olarak AB müktesebatına uyum bakımından ilerleme kaydedilmemiştir." diyor, bu önemli. "Kullanılmış Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık İdaresinin Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı da henüz kabul edilmemiştir." diyor. Böyle bir hazırlığınız var mı? Bilmiyorum, buraya gelmesi gerekiyor, Meclise. Nükleer enerji ve radyasyon alanında, bu alanda bağımsız düzenleyici bir kurumun da kurulması gerektiğinden bahsediyor. Yani, madem nükleer enerjiyle ilgili 2 tane çok önemli projemiz var, bu konuyla ilgili olarak da EPDK gibi bir bağımsız kurumun oluşturulması gerektiğinden bahsediyor. Bilmiyorum, bunun hazırlıkları var mı?

Sayın Bakanım, yine, görev alanlarınızdan bir tanesi de madencilik. Madencilik, maalesef sorunların çok olduğu, sıkıntıların olduğu, yine tespitlerimize göre maalesef bazı yolsuzlukların da olduğu bir sektör, çok sıkıntı var. Bu Soma faciasından sonra burada Meclis olarak bazı tedbirler almaya çalıştık, özellikle işçilik ücretlerini yer altında çalışanlar için artırdık, 2 misli asgari ücret tespit ettik, başka destekler sağlamaya çalıştık. Bunlar, tabii, yer altında çalışanların maliyetinin artması bu alanda çalışan firmaları da sıkıntıya soktu ama öncelikle bu konuyla ilgili olarak bazı firmalar nezdinde düzenleme yapıldı, daha sonra bunun eksik olduğu, aşağı yukarı bir yıl sonra bunun eksik olduğu fark edildi ve geçenlerde bir torba kanunla yeni bir düzenleme daha yapıldı. Sayın Alaboyun da burada, Sayın Müsteşar da buradaydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, maliyetler asgari ücretteki artıştan dolayı, ağırlıklı olarak asgari ücret artışından dolayı geldi yani işçilik ücretleri arttığı için, işçilikten dolayı bir maliyet artışı söz konusu iken, biz tuttuk, düzenlemeyi yani daha önce yapılan düzenlemeyi üretime yönelik yaptık, üretim ne kadar çoksa o kadar teşvik veriyoruz. Hâlbuki, maliyetlere göre, işçiliğe göre bu düzenlemeyi yapmamız lazım. Sayın Müsteşar da, Sayın Alaboyun da bunu kabul etmişlerdi ama eskiye göre bir düzenleme yapıldı, orada ısrarcı olundu. Üretim aşırı yapılıyor hâlbuki bu alanda, özellikle TKİ'nin redevans ve hizmet alım sözleşmesi olan şirketlerle yaptığı işlerde çok aşırı üretim yapılıyor, kimsenin güvenliği, işçinin güvenliği dikkate alınmıyor. Şimdi, biz tuttuk, ilave olarak üretim ne kadar artarsa o kadar destekledik. Üretim artacak, her an için daha fazla işçi ölebilecek, daha fazla sıkıntı gelebilecek; bu yanlış bir uygulama oldu, onun muhakkak düzeltilmesi gerekiyor, teşvikin verilmesi gerekiyor TTK'yla sözleşmesi olan firmalar için de, TKİ'yle olanlar için de ama üretime bağlı bir düzenleme yanlıştır. Bu kadar insafsız bir üretim hırsı varken -Sayın Çalışma Bakanlığı tarafından da belirtilmiştir geçen dönem- bunun olması, teşvikin üretime dayalı olarak getirilmesi çok büyük bir yanlışlıktır, onun düzeltilmesi ve çalıştırılan işçiye göre düzenleme yapılması lazım, nasıl en son asgari ücretle ilgili olarak devlet desteği çalıştırılan işçi başı için getirilmiştir, asgari ücretli çalışan için getirilmişse, yine aynı şekilde işçi için getirilmesi lazımdır. Madem işçilikten dolayı artış var, işçi için getireceğiz. Neden üretimi esas alıyoruz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayalım, buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, o kurum üretim yapmıyorsa, üretimde eksik kalıyorsa, üretim fazla yapamıyorsa, ağırlıklı olarak işçi çalıştırıyorsa onu teşvik etmeyecek miyiz? Böyle bir yanlışlığı da söz konusu, bunun düzeltilmesi gerektiği kanısındayım.

Bir de yakın zamanda gazetelere yansıdı, basına yansıdı enerji arz güvenliği için acil eylem ekibinin oluşturulması. Bu konuda BOTAŞ'la galiba bir çalışma yapılması söz konusu; sunumunuzda rastlamadım. Bu konuyla ilgili olarak da bilgi verebilirseniz memnun olacağız.

Bir de EPDK'yla ilgili bir sorum olacak. Bu son TÜİK'e bildirilen rakam, enerjide son bir yıl içeresindeki artış yüzde 19, yüzde 20'ye yakın olduğu hâlde, EPDK'nın "6,48'lik bir artış var." demesi, TÜİK'in de onu 5,4 olarak hesaplaması ve enflasyon hesabını ona göre yapması, tabii, konuyla ilgili birçok kişiyi, vatandaşı, memuru, işçiyi, işvereni, herkesi mağdur etmiş vaziyette. Onunla ilgili de açıklama yapabilirseniz memnun olacağım.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.