KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli Komisyon üyeleri; bütün enerji bürokrasisi içerisinde çok temiz, çok dürüst, çok sağlam iş yapan bürokratları, bu konuda hizmet edenleri bir yere ayırmak üzere, mesleki hayatımda en çok yolsuzlukla karşılaştığım ve bunun en yüksek bedellerinin olduğu Bakanlıkla karşı karşıyayız. Tek tek anlatırsam bunların içerisinden çıkmak mümkün olmayacak, onun için bir liste hâlinde, yetiştirebildiğim kadarını söyleyeyim.

Bu, kömür madenlerimiz vardı kamuya ait, bunların kapatılması yolsuzluktur arkadaşlar. O raporları bir görün Bolu'dan Soma'ya kadar, Oltu'dan Göynük'e kadar olan raporlardaki tespitler iç yakıcıdır, kamunun elinden çıkması için düzenlenmiş o raporlar. Bu kömür madenlerinin devredilmesi yolsuzluktur.

Bu söylediğim her şeyi sözleşmelerle, Sayıştay raporlarıyla belgelemeye hazırım ama vaktim olmadığı için bunun listesini vereyim, Sayın Bakan bürokratlarından bu konuda gerekirse bilgi talep etsin. Yani Çorum Dodurga'da olanlar, Şırnak'ta olanlar, Soma, Elbistan madenlerinde olanlar, o konuda düzenlenmiş raporlar... Kömür madenlerinin işletilmesi yolsuzluktur değerli arkadaşlar.

Zaten bu yolsuzlukların sonucunda cinayetler ortaya çıkmıştır. Yani Soma'da olan bu 302 kardeşimizin can vermesiyle ilgili olaya bakın, Elbistan'daki olaya bakın. Ki Elbistan'daki aynı zamanda bir medya grubunun elindedir. O, Elbistan'da kazılması gereken açıya bakın, nasıl kazıldığını, hangi raporların yazıldığını, nasıl işçinin üzerine düştüğünü, o işçilerin hâlâ cenazelerinin toprak altında kaldığı, cenazelerine bile ulaşılamadığı... Bunların hepsi çok acı, yolsuzluğun da cinayetle sonuçlanmasıdır. Bu cinayetlere ortaklık eden, özellikle Soma'da görevini ihmal ederek, açık hükümler varken sözleşmelerde, o tedbirleri almayarak bu yolsuzluk işlemlerine imza atarak bu bürokratların yargılanmasına izin vermemek -ki beraat edeceklerse, suçsuzlarsa yargıda bulunulmasıydı- onlara yazılı izin vermeyerek yargılanmasına engel olmak...

Üstelik bu cinayetin acısı hepimizin yüreğindeyken -burada anlattım hepinize, en çok yüreğimi yakan olay oldu- Soma'da bu 302 madenciyi, bu yolsuzluk işlemlerinin şaibesi altındaki bir şirkete, bu kadar ihmal etmiş bir şirkete -300 milyon liraya yakın olduğunu söyledi Genel Müdür- temlik vererek ve bu madencinin gelecekteki alacakları gösterilerek ve bu temliğin de bir bankaya kırdırılarak, o bankanın da getirilip alacaklıların en başına yazdırılması yani bunu kelimelerle ifade etmiyorum çünkü kırmak istemiyorum, çok değer verdiğim milletvekilleri de var ama yürek yakıcı bir olaydır, yürek yakıcı bir olaydır.

Sayın Bakan, bu konuda, Genel Müdürünüzü çağırın, bu temlik işlemini bir sorun. Yazıktır, o işçilerin aileleri bizi arıyor, yazıktır. Yani nedir bu temlik işlemi? Bunu bir CHP'li söyledi diye ön yargılı davranmayın, ben bu halkın milletvekiliyim, bu temlik işlemini bir sorun. Vicdanlı birkaç adamı alın, baksınlar hukukçular, bu temlik verilebilir miydi diye.

Bunların, bu devredilen madenlerden ihalesiz ve fahiş fiyatlarla -Sayıştay raporlarından söylüyorum- kömür alınması; üstelik rüçhan hakkı diye, üstelik redevans diye bütün kamu ihale mevzuatını baypas edecek şekilde, Kamu İhale Kurumunun aksine görüşleri olmasına rağmen, o yazıların saklanmasına rağmen, ihalesiz fahiş fiyatlarla buralardan kömür alınması; o kömürün termik santrallere ve daha üzücü olarak da fakir ailelere bedelsiz dağıtıldıktan sonra bedelinin Hazine Müsteşarlığından yani hepimizin vergilerinden fahiş fiyatlar üzerinden alınması yolsuzluktur değerli arkadaşlar.

Bu firmalardan, yani bahsettiğim, kömürün devredildiği, haksız devredildiği, yolsuzlukla devredildiği firmalardan termik santrallere kalitesiz, standart dışı kömür alındıktan sonra termik santrallerimizin borularının, kazanlarının patlaması, çalışamaz hâle gelmesi, o Elbistan gibi en kıymetli madenimizin bir daha işletilemez veya çok büyük maliyetlerle işletilir hâle gelmesi, ondan sonra düzenlenen raporlarda, o hatayı yapan şirketin yine devletten 2,5 milyar dolar isteyecek cesareti bulması -belki de elindeki gazetenin, televizyonun gücüyle- bunlar yolsuzluktur değerli arkadaşlar; hukuken suçtur, İhale Kanunu'na göre suçtur, İş Kanunu'na göre suçtur. Bu termik santrallerin kurulması karşılığında yapılan elektrik satım anlaşmalarında yapılan işlemler suçtur arkadaşlar, iç tüketime yönelik elektriklerin çıkarılması, onlarca raporlarda tespitler var.

Kömüre daha fazla devam etmeyeyim, doğal gaz meselesi. Uluslararası doğal gaz anlaşmalarında yapılan suçtur. Hatta sizin ilk iktidara geldiğiniz dönemde kurduğunuz soruşturma komisyonunda sizin eski arkadaşlarınızın dediği gibi "vatana ihanet" niteliği taşıyacak suçlar vardır. Uluslararası doğal gaz anlaşmalarının fiyat maddesinde yapılan değişiklikler, fiyat maddesine sonradan eklenen maddeler, mesela Rusya'yla yapılan değişiklikte, bir yıl için Sayıştay raporuna göre zararımız 526 milyon dolardır. Şimdi petrol fiyatları düştü, durum değişmiş olabilir ama on iki-on üç sene boyunca çok yüksekti petrol fiyatları. Oradaki al ya da öde şartı dolayısıyla yani "take or pay" ya alırsın ya paranı ödersin dolayısıyla yapılan değişiklikler, bu işlemler dolayısıyla yapılan işlemler suçtur. Çünkü, eğer Tuz Gölü'nde depolama tesislerini yapabilseydik, bugün Tuz Gölü'nün altında biz doğal gazı depolayabilmiş olacaktık. Ama, döneminizde atadığınız bürokratların oluşturduğu Tuz Gölü çetesi yüzünden biz bunu yapamadık. Rusya şimdi gırtlağımıza binmiş. O ihale hırsızlıkları yüzünden Tuz Gölü depolama tesislerini yapamadık biz. Kompresör istasyonlarının yapılmasında 2 katı fiyatların nasıl olduğu mahkeme -bu söylediğim hüküm giymiş üstelik- tutanaklarında gösteriliyor. 2 katına, Çankaya'daki ofislerde bunların nasıl pazarlandığı. Hatta, çok üzülerek söylüyorum ama bunu bilelim ki bir daha olmasın diye: Rüşvet olarak, beş yıldızlı otellerde kadın bedeninin ikram edildiği iddianameyi okuduk ve hüküm giydiler. Üstelik mahkeme tuhaf bir karar verdi "Burada nakdî bir şey olmadığı için, bu şekilde otelde üst düzey bürokratlara kadın ikramı rüşvet değildir." gibi tuhaf bir karar da var ortada değerli arkadaşlar.

Boru hatlarının yapılamaması da, boru hatları işindeki rüşvet de o yolsuzluk dosyasının içindedir. Birçok boru hattını BOTAŞ teslim alamıyor. On yıl geçti, kesin kabulü yok. Depolama tesisini yapamıyorsunuz, kompresörde hırsızlık var, boru hatları teslim alınamıyor. İl il saysanız dahi, işte bu zaman planladığınız doğal gazı alamıyorsunuz. Planladığınız doğal gazı alamadığınız için de 4-5 milyar dolara varan bir al ya da öde şartına girdik. Bunun karşısında panik olan enerji bürokrasisi ve enerji hükûmeti döndüler doğal gazdan elektrik üretmek için, başladılar doğal gazdan elektrik üretmeye. Bu sefer ne oldu? Doğal gazdan üretilen elektriğin fiyatları iyice artmaya başladı. Bu kötü yönetimdir, bunun altında yolsuzluklar vardır değerli arkadaşlar. Üstelik biz al ya da öde de bu baş belasının içine düşmüşken bir de LNG ithal ettirerek, hatta o LNG'yi de arz dengesizliklerinde... Çünkü onu da kendimiz hazırladık, depolama tesislerini yapamadığımız için arz dengesizliklerinde LNG ithal ederek... Onlar da fahiş fiyatlar ödemek yolsuzluktur değerli arkadaşlar.

Doğal gaz dağıtım ihalesinde yani özelleştirme ihalelerinde -LOT- işi başka bir ülkeye gösterir gibi rekabetçi ihale yapmak olmaz. 4-5 tane şirket, onlar da çok meşhur isimlerdir zaten alanlar. Bu kötü yönetimdir değerli arkadaşlar. 2005 yılında mesela, Dünya Bankasından 260 milyon dolar kredi aldık. Taahhüt başladı, faiz, "FEE" dediğimiz şeyleri ödüyoruz biz, bu çete yüzünden, bu doğal gaz çetesi yüzünden bu kredi kullanılamadı. Yıllarca kullanılamadı. Ödediğimiz faizlerin, dosya masraflarının parası Hazinede de BOTAŞ raporlarında da duruyor. Bu yolsuzluktur.

BOTAŞ hatları nasıl TELEKOM'a ücretsiz kullandırılabilir? TELEKOM özel bir şirkettir artık; TÜRKSAT'ı ücretsiz kullanıyor, BOTAŞ hatlarını ücretsiz kullanıyor. Sayıştay feryat figan ediyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, toparlayınız.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bunları en azından not alırlar diye söylüyorum Sayın Başkan, baksınlar diye söylüyorum.

Yargının geldiği hâle bakın ki bir bilirkişi raporu çıkıyor ortaya, hep TELEKOM'dan yana. Bu bilirkişinin soruşturulmaması da yolsuzluktur. Bu kamu haklarının araştırılmaması, uluslararası enerji anlaşmalarımızın sürekli Sayın Bakanın eski yönettiği, CEO'su olduğu -ben ortağı da biliyordum, CEO'suymuş sadece- şirketin çıkarlarına göre hazırlanması. Nükleer enerjinin rekabetçi bir yöntemde -"single source" diyorsanız, tek kaynak diyorsanız onun da sistemi bellidir- yapılması gerekirken dünyanın en pahalı, en geri teknolojilerinin alınıp ülkemize getirilmesi doğru değildir. Boru hatlarının ihalesiz biçimde, yine uluslararası anlaşmaların bir parçası olarak, Rusya istemiş gibi gösterilerek sürekli Çalık'a verilmesi talihsizliktir. Çalık şirketine Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük yüksek miktarlı teşvik belgesinin verilmesi ve daha önce hiçbir şekilde teşvik etmediğimiz petrokimya sektöründe mevzuat değiştirilerek bu teşvik belgesinin verilmesi. Aydın Doğan gitmiş, kendisi orada bir tutanak düzenletmiş, "Bizim Çalık'a vereceğiz." demiş. Ben Aydın Doğan'ın da bu işe karışmasını istemiyorum, çünkü elinde medya gücü olan hiç kimsenin bu şekilde enerji, devlet işlerine girmemesi gerekmektedir.

Bunlar, bu ülkeyi batırmaya doğru güdüyor. Çünkü, enerji bizim ekonomimizin altyapısı. Eğer ucuz, kaliteli, sürekli, güvenilebilir enerji kaynağınız olursa yolunuzu da yaparsınız, medeniyetiniz de gelişir, yatırımlarınız da ucuzlar. Ama sadece 2 tane kurumla ilgili konuşabildim, 5-6 tane kurum var, EPDK'ya giremedik bile. Böyle giderse hepimizin ülkesi çökecek. Bugün kendinizi çok güçlü görüyor olabilirsiniz. Bakın, bu gidişin sonu bu memleket için felakettir. En azından bu 10 maddeyi, Sayın Bakan diyorsa ki: "Benim gelecekte başım ağrımasın." Bir tane vicdanlı adamı çağırsın, şu bahsettiğim 10 tane maddeye -Bir benim konuşmalarım var, zaten İnternet'te, Youtube'dan başka konuşma kanalım yok, bunların da çoğunun yazılacağını düşünmüyorum- şöyle bir baktırsın, belki haklı gördüğü birkaç şey olabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O zaman bu memlekete hizmet etmiş olabilir ama ne olursa olsun...

BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, lütfen toparlayın.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Cumhurbaşkanının damadı, enerjiden çok iyi anlıyor olsa bile arkadaşlar, bu bir "conflict of interest"tir, çıkar çatışması çünkü geçmişte enerji işiyle uğraşmış bir şirketin yöneticiliğini yapmıştır. Partinizde çok nitelikli adamlar olduğunu düşünüyorum. Bunu yapmaya başlarsak bunun sonu nepotizme varabilir. Bakın, bu insanları Batı dünyasına, bizim demokrasi anlayışımızı zedeleyen bir şeydir. Onun için, atamayı yapan birinin kendi damadının atamasını yapmasını doğru görmüyorum. Bu durumun düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum. Belki Bakan Bey için de böyle bir ihtiyaç vardır. Çünkü, Türkiye'de enerji işini bilebilecek çok nitelikli milletvekilleri vardır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.