KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli komisyon üyeleri, değerli bürokratlar ve basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Ben nükleer enerji konusuna biraz değinmek istiyorum. Ülkemizde nükleer enerji konusunda bilgi, birikim altyapısının hazır olmadığını düşünüyorum çünkü çok fazla bilgi kirliliği var. Bu bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak için nükleer enerji konusunda toplumu bilinçlendirme çalışmalarına ara vermeden yapmamız gerekiyor.

Nükleer enerjinin çevre dostu bir enerji üretim teknolojisi olduğunu ben düşünüyorum. Nükleer santrallerin güvenlik değerlendirmesi, malumunuz olduğu üzere, bağımsız lisanslama kuruluşları tarafından son derece tutucu varsayımlara göre yapılmaktadır. Ayrıca bu santraller işletmede oldukları sürede sürekli denetim altındadır. Bu nedenle nükleer santrallerin çevre ve insana zarar verebilecek şekilde kaza yapma riski günümüzde kullandığımız diğer teknolojik ürünlere göre yok denecek kadar azdır. Bir nükleer santralin, çevresinde yaşayan insanlara yüklediği yıllık dozun doğal radyasyonun çok altında olduğunu biliyoruz. Bu nedenle nükleer enerjinin çevre dostu bir enerji olduğunu ben düşünüyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - İnanıyor musunuz?

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - İnanıyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ciddi mi?

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Evet, ciddi bir şekilde inanıyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yahu bir Japonya'ya bak Allah aşkına!

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Oraya da bakacağız. Şu anda yapılmakta olan nükleer santrallerin sayısını da biraz sonra vereceğim.

MUSA ÇAM (İzmir) - Çernobil'in hâlâ daha şeyleri çekiyor bu ülke.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Tabii, sizin bu söylemlerinizin, bu değerlendirmelerinizin petrol lobisine, üreten lobiye destek olduğunu da unutmayın.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Böyle bir şey var mı? Rica ediyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Etmeyin, eylemeyin.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Böyle bir ağır suçlama var mı yani?

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - O zaman lütfen dinleyelim, lütfen sonucu bir dinleyelim.

MUSA ÇAM (İzmir) - Daha makul bir şey söyleyin.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani bir şey söylüyorsunuz ama bu hakaret. Bu kadarı da olmaz ama lütfen!

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Peki peki, tamam.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sizin ratinginizi artıralım diyoruz yani.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Lütfen dinleyelim ama, lütfen.

BAŞKAN - Sayın Savaş, lütfen sataşmaya mahal vermeyelim, rica ediyorum.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Peki.

Karbondioksit emisyonuna neden olmaz; dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 2.300 milyon ton karbondioksit emisyonuna engel olmaktadır. Kükürtdioksit emisyonuna neden olmaz, dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 42 milyon ton kükürtdioksit emisyonuna engel olmaktadır. Nitrikoksit emisyonuna neden olmaz, dünyada kurulu nükleer santraller yılda 9 milyon ton nitrikoksit emisyonuna engel olmaktadır. Ayrıca, atık kül üretimine neden olmaz, dünyada kurulu bulunan nükleer santraller yılda 210 milyon ton kül üretimine engel olmaktadır. Ayrıca küresel ısınmayı hızlandırıcı etkileri de daha düşüktür.

Diğer taraftan, Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden petrol ve doğal gazdaki dış bağımlılık, gelecek nesillerin yaşamını ciddi şekilde tehdit eden küresel ısınma ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi gerekliliği gibi etkenler bize nükleer opsiyonunu ciddi şekilde ele almamızın şart olduğunu gösteriyor. Büyüyen ekonomisi, hızlı sanayileşmesi ve yükselen nüfusun etkisiyle Türkiye'nin toplam enerji ihtiyacı her sene ortalama yüzde 8 civarında artıyor. Bu artışı karşılayacak üretim kapasitesini bir an önce karşılamak için rüzgâr, güneş, hidro ve jeotermal başta olmak üzere yenilenebilir enerji alanında da coğrafi şartlarımız sayesinde ciddi avantajlarımız mevcut olsa da bu metotlar topyekûn enerji sorunumuzu çözmekten ziyade enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinde önemli bir katkı unsuru sağlayacaktır.

Bu zorluklar karşısında nükleer enerji sürdürülebilir bir enerji üretim metodu olarak karşımızda beliriyor. En son teknolojiyle donatılmış bir nükleer reaktör ve dikkatli tesis yönetimiyle uzun vadede istikrarlı elektrik üretimi gerçekleştirilebilir ve küresel hidrokarbon fiyat şoklarından etkilenmeden, ülkenin artmakta olan elektrik tüketiminin önemli bir bölümü karşılanabilir.

Petrol ve doğal gaza bağımlılık ekonomimizi ciddi bir finansal risk altına sokuyor. Petrol fiyatlarının yükseldiği dönemlerde cari açık ve enflasyon başta olmak üzere, ekonomik dengelerimizin ne kadar etkilendiği ortada. Nükleer enerji sağladığı bu fayda yüzünden toplumdaki yaygın kanının aksine, hâlâ, dünyanın vazgeçemediği bir enerji üretim metodu olarak karşımıza çıkmakta. Bugün dünyada 30 ülkede 440 civarında işleyen nükleer reaktör mevcut ve bunlar dünya toplam enerji talebinin yüzde 17'sini karşılamakta. Hâlen 68 adet inşası devam eden nükleer enerji santrali bulunmakta. Avrupa Birliği ülkelerinde de nükleer enerji santrali sayısı 175'tir ve AB elektrik üretiminin yüzde 30-35'i de buradan karşılanmaktadır. Örnek olarak Fransa'nın yüzde 78'ini, Belçika yüzde 60'ını, İsveç de yüzde 50'sini, 2030 yılına kadar da 164 reaktörün yapılması planlanmaktadır.

Nükleer enerji çevreye sera gazı salınımı olmadığı için daha fazla rağbet gördüğünü söyleyebiliriz.

Nükleer enerjinin diğer avantajı fiyat avantajı sağlaması ve fiyat istikrarına sahip olmasıdır. Nükleer enerji üretimi sadece enerji alanında değil, ulusal ekonominin diğer sektörlerinde de teknolojik gelişim açısından olumlu tetiklemeler yapabilecek potansiyele sahip. Türkiye'de nükleer sanayinin gelişmesi, tıp, bilişim, havacılık, uzay sanayisi ve savunma sanayisi gibi kritik alanlarda önemli katkılar sağlayacak, ülkenin yüksek katma değerli sektörlerinin gelişimi açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Bir diğer önemli faktör ise ilerleyen teknoloji ve risk unsurları arasında ters orantının mevcut olmasıdır. Üçüncü nesil ve yakın gelecekte üretimine başlanacak olan dördüncü nesil nükleer teknolojilerin öncekilerden çok daha güvenli olması risk azaltmada önemli bir katkı sunuyor. Bugünkü teknolojilerde Çernobil felaketi gibi insan kaynaklı bir felaketin yaşanması gelişen otomasyon sistemi sayesinde çok daha küçük ihtimaldir.

Dünyada çevreci hareket de nükleer enerji konusunda tam ortadan ikiye bölünmüş durumda. Geçtiğimiz birkaç yılda dünyanın gündemine oturan küresel ısınma riskine karşı, nükleer enerji, etkili bir çözüm olarak görülüyor. Nükleer reaktörlerin düzgün kurulduğu, toksik atıkların düzgün bir şekilde yok edildiği ve ihtiyatlı işletildiği takdirde nükleer enerjinin çevreye hemen hemen hiçbir zararı olmadığı bilinmektedir. Bunları başarmak için de hassasiyet ve disiplin gerekiyor.

Bu süreçte dünyadaki nükleer karşıtı hareketin istemeyerek de olsa bazen petrol lobisinin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında olmalıyız. Nükleer enerjinin gelişmesinin petrol üreticisi ülkeler ve büyük petrol şirketleri için büyük bir tehlike olarak görüldüğünü söyleyebiliriz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Aynı konuşmayı "nükleer lobisi" diye de algılanabilir mi? Sizin için söylemiyorum.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Susma hakkımı kullanıyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Cıs!

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Bilindiği üzere, enerjiyi ucuz, kaliteli ve sürdürülebilir olarak elde eden ülkeler küresel ticaret ve kalkınma yarışında ön sıralarda yer almaktadır.

Başta da söylediğim gibi, nükleer enerji konusunda toplumda farkındalığı yaratmak zorundayız.

Bakanlık bütçesinin hayırlara vesile olmasını diler, tekrar sevgiyle selamlarım Sayın Bakanım.

Teşekkür ederim.