KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum çok Kıymetli Başkanım.

Çok Değerli Bakanım, Değerli Bakan Yardımcılarım, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım, çok değerli bürokratlarımız, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Bakanlığımız bütçesinin hayırlı olmasını, bereketli olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Öncelikle, bugüne kadar hain PKK terör örgütü tarafından şehit edilen bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza da Rabb'imden hayırlı şifalar dileyerek sözlerime başlıyorum.

Evet, Ulaştırma Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Bir defa, ülke olarak, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı jeopolitik konumda nerede olduğumuzla, nasıl bir durumda olduğumuzla ilgili, sözlerine başlarken jeopolitik konumumuzun önemine değinerek sözlerine başlarlar; bizim de ulaştırmaya bu yönden bakmamız lazım. Dört saatlik uçuşla 1,6 milyar nüfusa hitap ettiğimiz, 43 trilyon 200 milyar dolar gayrisafi millî hasılaya sahip olduğumuz ve 11 trilyon dolar ticaret hacmine sahip olan bir bölgede, 67 tane ülkenin merkezinde olan bir ülkemiz var; bu bilinçle etrafımıza bakmamız lazım, uluslararası merkez hâlinde olduğumuzu, merkez olmak için çaba sarf etmemiz gerektiğini bilmemiz lazım, her hareketimizi, adımımızı buna göre, düşünerek atmamız lazım.

Şimdi, hem "Yol, medeniyettir." diyeceğiz hem "Gitmediğin yer senin değildir." diyeceğiz hem "Yol olmadığı zaman ekonomiden bahsedemeyiz, ticaretten bahsedemeyiz." diyeceğiz, bu cümleleri her seferinde kuracağız

ve daha sonra da "Niye yol yaptık?" deyip "maliyet analizi" "finansman maliyeti" bunları da yanında parantez açarak gündemimize getireceğiz. Şimdi, benim aklıma şu geldi: Bazı arkadaşlarımız "Nükleer santral yapmamanız lazım. Çevre önemli, duyarlı olmamız lazım. Türkiye'nin geleceği önemli." diyerek, bir sürü alt başlık sıralayarak olumsuzlukları, nükleer enerjinin olumsuzluklarını bize anlatıyorlar ama dönüp bu tarafa geldiğimizde, biz diyoruz ki: "Arkadaşlar, bölünmüş yol yaparak 5 milyon ton emisyon gazı salımını önledik; 28 bin kilometre yol yaparak çevremize şu kadar fayda sağladık, insanlığa fayda sağladık." Ama bunu dikkate almıyor arkadaşlarımız, hemen bu sefer diyorlar ki işte "50 milyar, 100 milyar, şu kadar fazla para ödüyorsunuz." Arkadaşlar, Türkiye'nin geldiği noktayı veya dünyanın yönünü bilmeden veya analiz yapmadan, etki analizi yapmadan bu cümleleri kurmak bence çok doğru yaklaşım değil. Niye? Şimdi, bakınız, trafikteki araç sayısını Sayın Bakanımız çok net bir şekilde verdi, 8 milyon araçtan 26 milyon araca gelmiş, 26 milyonu da geçmiş araç sayımız. Şimdi, eğer bu bölünmüş yollar yapılmasaydı, eğer devlet KÖİ'lerle bunları yapmasaydı, kendi imkânlarımızla biz bu işi, yolları yapmış olsaydık, otoyolları kendi imkânlarımızla yapmış olsaydık acaba Türkiye ne olurdu, kazalar ne olurdu veya bu kadar araç trafiğe çıkabilir miydi? Mesela, benim aklıma şu geliyor arkadaşlar: İstanbul'dan İzmir'e kara yoluyla giden arkadaşlarımız var mı bilmiyorum. Eğer varsa, bizim Akhisar Çevre Yolu yapılmadan önce Akhisar'ın içinden geçerken inanıyorum ki herkes Akhisar'ı çok net tanımıştır, iki saatte Akhisar'ın içinden geçemiyorlardı çevre yolu olmadığı için, tıkanıyordu trafik. Şimdi, Akhisar küçük bir ilçe, iki saatte Akhisar'ın içinden geçilmeyen bir yerde acaba biz bu yolları yapmamış olsaydık... Bugün itibarıyla baktığımızda, arkadaşlar, Avrasya Tüneli'nden 67,7 milyon araç geçmiş. E, ne olurdu Avrasya Tüneli yapılmasaydı, hiç düşündük mü arkadaşlar, ne yapardı acaba İstanbul?

Şimdi, Sayın Bakanım çok güzel bir sunum hazırlamış, burada tek tek etki analizlerini de yapmış; 55 milyar TL yıllık kâra geçtiğimizi... Yollara yapılan masrafları anlatıyoruz da ne kadar kâra geçtiğimizi, ölümlerin azaldığını niye gündeme getirmiyoruz arkadaşlar? Yani doğru bir analiz mi yaptığınız analiz? Plan ve Bütçe Komisyonundayız, bir taraftan diyoruz ki: Arkadaşlar, maliyeti şudur... Ama elde ettiğimiz kazanımları söylemezseniz eksik analiz yapmış olursunuz, Plan ve Bütçe Komisyonunda doğru bir analiz yapmamış oluruz diye düşünüyorum. Mesela, evet, 2003-2021 yılları arasında gayrisafi yurt içi hasılaya 548,5 milyar dolar ve üretime de 1 trilyon 139 milyar dolarlık etkisi oldu bu yolların; bunu söyleyelim arkadaşlar. Türkiye büyüyor, eğer 250 milyar dolar ihracattan bahsediyorsak arkadaşlar, ne sayesinde oldu bunlar? Tabii ki yollar sayesinde oldu. Hava yolu, kara yolu, deniz yolu, demir yolu; bunları üst üste koyarak konuşmamız lazım. Bugün, baktığımızda, biz, hızlı treni -Türkiye- Japon filmlerinde, Alman filmlerinde, filmlerde izlerdik ama bugün, hızlı trene artık binip seyahat ediyoruz arkadaşlar. Bunları gündemimize alamazsak -marifet iltifata tabidir- bunlarda Sayın Bakanımıza teşekkür etmezsek bence çok büyük haksızlık yaparız.

Evet, değerli arkadaşlar, bence Türkiye'nin vizyonu... Bazı arkadaşlarımız "Niye 2053 vizyonu, niye 2071 vizyonu? Sayın Bakanım, vizyonunuz yok, ta 2053'ü düşünüyorsunuz." diyerek Bakanıma gönderme yaptılar ama tabii, 2053'ün bize ne ifade ettiğini belki arkadaşlar bilmeyebilirler, 2071'in neyi ifade ettiğini bilmeyebilirler ama 2023 de bizim vizyonumuzda vardı, 2028 de var, 2030 da var, 2035 de var. 2053 yılı bize bir anlam kazandırıyor, bir şey ifade ediyor, bizim için bir anlamı var, bir manası var. Biz 2053'ü söylerken 2023-2053 arasını hiç düşünmüyoruz, sadece 2053'te şunları yapacağız diye zannediyorsanız yanılırsınız, öyle bir şey zannetmeyin arkadaşlar. Bizim, her yıl kısa, orta ve uzun vadeli planlarımız var hem Ulaştırma Bakanlığımızın vizyonu hem Sayın Bakanımın vizyonu. Bunları, tabii, öyle tahmin etmediği için, değerli arkadaşlar, bunları tek tek, yıl yıl olarak ifade etmek istemedi, "2053" "2071" diyerek kısaca değindi geçti.

Ben bir başka konuya değinmek istiyorum. Bu kitapçıkta tabii ki rakamların her biri var. Vakit nakittir diyoruz, ne kadar vakitten -hem yakıt tasarrufundan- tasarruf sağlıyoruz -bilhassa İstanbullular için- bunların her biri tek tek bu kitapçıkta var; detaylı okursanız hem vizyonumuzu görürsünüz hem analizleri ve etki analizlerini çok net bir şekilde görürsünüz arkadaşlar.

Ben başka bir konuya değinmek istiyorum. Sabahleyin bazı arkadaşlarımız yine ifade ettiler...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yollarda olduğu gibi konuşmalarda da tasarruf önemli tabii.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, tasarruf... Ben onun için zaten son iki dakikaya bırakmadım, üç dakikada değiniyorum Sayın Başkan.

Mesela, "Madem Türkiye kara parayı aklamıyor, cari açığı uyuşturucuyla kapatmıyorsa net hata, noksanı neden oluyor?" dedi. "Madem net hata, noksanı niye veriyorsunuz?" Arkadaşlar, bu, teknik bir deyim; "net hata, noksanı" demek "kara para aklamak" demek değil. Net hata, noksanı, mesela, neden olabilir değerli arkadaşlar, ben size söyleyeyim: Mesela, ihracattan dolayı. Mal ihraç ediyorsunuz, malı yurt dışına gönderdiniz ama para hemen gelmiyor. Ne zaman gelir? Bir ay sonra gelir, yarısını nakit alırsınız, yarısını iki ay sonra alırsınız dolayısıyla oradaki açık kalan para net hata, noksana yazılır. İthalatta da aynısı olur veya altın ithal ettiniz, dövizi gönderdiniz, altın geldi Türkiye'ye, hemen dövizi bozdurup tekrar Merkez Bankasına dövizi göndermiyorsunuz. Bu gelen altının ne zaman kasaya gireceği belli olmadığı için bu gibi rakamlar ne olur? Net hata, noksanda gösterilir arkadaşlar. Şimdi "Sizde net hata, noksan var, sizin bunu kara paradan ve uyuşturucudan yaptığınız açık, ortada..." Mesela, bu ay sonu, 9'uncu ayın sonu itibarıyla 28 milyardan 24,9 milyara düştü net hata. Ne oldu, nasıl azaldı? İşte gelen rakamlar, arkadaşlar, birbirini negatif ve pozitif yönde etkileyerek ne yapıyor, nötralize ediyor. Hata var mıdır? Mutlaka net hata, noksanı var.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama açıklamıyorsunuz, onu da açıklayın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dünyada bakıyoruz, Merkez Bankası veya verilere bakıyoruz; bir tek net hata, noksan Türkiye'de var, başka hiçbir ülkede yok; o zaman siz, kara para aklıyorsunuz demekle, arkadaşlar, biraz Türkiye'ye ve kendi ülkemize haksızlık yapıyoruz. Başka hangi ülkelerde net hata, noksan var, kimlerde var? Amerika'da var mı mesela? Ne kadar var mesela Amerika'da? 159 milyar dolar net hata, noksan var. Şimdi "Amerika'da net hata, noksan var..." "Onlarınki olabilir, onlar kara para falan düşünmezler, çok temiz vatandaş onlar, onlarda uyuşturucudan bahsedemezsiniz, kara paradan bahsedemezsiniz." "E, Almanya'da..." Olabilir, o normal." E, başka hangi ülkede var değerli arkadaşlar? Almanya'da da var net hata, noksan. Almanya'da da olsun, bütün ülkelerde... Çin'de de var net hata, noksan; eksi var hatta orada, bizde artı var. Şimdi "Diğer ülkelerde olabilir, onlar normal; Türkiye'de olursa bu, anormal."

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - O kadar basit değil ama.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, bu, kendi ülkenize... Ya, 28 milyardan bahsediyoruz, 1,7 milyar dolar yapar ve neden kaynaklandığını da bir iktisat profesörüne veya ekonomi profesörüne sorarsanız, zaten anlatacak size bunları. Üç dakikamda bunları niye anlattım size? Arkadaşlar, tekrar tekrar aynı şeylerden bahsetmeyin, ülkemize yazık ediyorsunuz. Her birimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız, ülkemize çamur atıyorsunuz.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - 28 milyar dolar, dolar o.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evde oturuyorsunuz, bir para geldi, diyorsunuz ki babanıza: "Bu para nereden geldi? Uyuşturucu mu sattın sen?" Veya babanız size soruyor: "Bu para nereden geldi? Uyuşturucu mu sattın?" Ya, bir sor bakalım nereden geldiğini; hemen uyuşturucuya, kara paraya yönelmeyin arkadaşlar, bu kadar çamur atmayın. Siz bunu yaparsanız eloğlu ne yapar bize ya! Eloğlu ne yapar bize arkadaşlar? Lütfen, yapmayın bunları.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Son cümlem Sayın Başkanım.

Arkadaşlar, en azından, kendi ülkemize bunu yapmayalım diyorum.

Ben Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını Cenab-ı Allah'tan tekrar temenni ediyorum. Bizim yüz akımız; bugün eğer AK PARTİ yirmi yıldan beri iktidardaysa, 21'inci bütçeyi yapıyorsak Sayın Bakanım, bunda sizin çok büyük emeğiniz var. Başta Sayın Cumhurbaşkanımıza ve sizlere, ekibinizle beraber, her birinize ayrı ayrı teşekkürü borç biliyorum üzerime; teşekkür ediyorum, Allah hepinizden razı olsun, yolunuz açık olsun Sayın Bakanım.