| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Kültür ve Turizm Bakanlığı b)Radyo ve Televizyon Üst Kurulu c)Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç)Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d)Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı e)Vakıflar Genel Müdürlüğü f)Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı g)Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ğ)Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu h)Atatürk Araştırma Merkezi ı)Atatürk Kültür Merkezi i)Türk Dil Kurumu j)Türk Tarih Kurumu k)Kapadokya Alan Başkanlığı l)Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 17 .11.2022 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli Bakanım, Değerli Bakan Yardımcılarım, değerli hazırun, basınımızın değerli mensupları; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, turizm endüstrisi, girdisi, ham maddesi ülkemizin güzellikleri olan, kumu, taşı, toprağı, güneşi olan ve doğru, iyi, güzel yönetildiğinde teknik olarak çıktısı çok yüksek olan ve kaynak açısından da kaynak ihtiyacı, bir bakıma "Ekonomide kaynaklar kısıtlıdır." deriz ama turizme baktığımızda kaynaklar sınırsız ve de sürdürülebilir bir endüstri dalı, bir ekonomik faaliyet, bir sektör. Tabii, bireylerin, insanların turizmle başka ülkelere gitmeleri, gezmeleri, oradaki insanları tanımaları, kültürleri tanımaları son derece önemli. Bu açıdan bakıldığında da dünya barışı için de önemli bir katkı sağlıyor.
Ekonomik açıdan baktığımızda, turizm, bir ihracat aktivitesi ve önemli bir ihracat aktivitesi. Bugün, 2022 yılında, sizin de sunumunuzda belirttiğiniz gibi 50 milyon kişiye yakın turistten 40 milyar dolara yakın bir gelir elde ediyoruz, bu son derece önemli bir ekonomik kazanım ve ülkemizin ekonomisi açısından da, ödemeler dengesi açısından son derece önemli. Şu anda, net hata noksan 28 milyar dolara çıkmıştı. Merkez Bankasının yaptığı bir revizyonla bazı ölçüm eksikliklerinin, hatalarının olduğu ortaya çıkınca 6,5 milyar doları bu net hatanın turizm gelirlerinden olduğu ortaya çıktı, bu da sevindirici ve güzel bir şey. Tabii, bu gelirin artması lazım. Az girdiyle çok çıktı sağlamak bütün ekonomik aktivitenin temel amacı. Turizmde de bunun yapılabilmesi için tabii, burada iki şey var, burada bir rekabet var. Tabii, rekabeti neyle yapacağız? Eğer rekabeti fiyatla yaparsak bir yere kadar bunda rekabetçi olabiliriz ve şu anda fiyat üzerinden yapılan rekabet maalesef Türk lirasının aşırı -gerçi son dönemde enflasyondan dolayı biraz değerlendi ama- değer kaybetmesinden kaynaklanıyor. Bence asıl rekabet edilmesi gereken şey, fiyat da önemli ama rekabet unsurunun ürün çeşitliliğinden ve sunulan hizmetin kalitesinden gelmesi lazım. Eğer ürün çeşitliliğinden ve ürün kalitesinden gelirse bu da daha iyi olur ve sürdürülebilir. Bu açıdan baktığımızda, daha az girdiğiyle daha fazla çıktı sağlamak açısından baktığımızda kişi başına harcama 2003 yılında 850 dolarmış. Bugün siz sunumuzda gecelik 81 dolardan 90 dolara çıktığını söylediniz yani on günlük bir konaklamadan hesaplarsak günlük 900 dolar. Dolayısıyla, 2003'ün üzerine çıkmış, bu önemli bir kazanım ama 2003'ten bugüne kadar olan, şu ana kadar olan döneme baktığımızda bunun 660 dolarlara kadar önemli bir düşüşünü gördük ve dolayısıyla bu da üzerine düşünülmesi gereken bir şey. Herhâlde bu konuda bir şeyler düşünülmüş ki, yapılmış ki bu kazanım sağlanmış, onun için de bu başarıdan dolayı da sizi kutluyorum.
Yine, turizmle ilgili olarak özel bir sorum var, benden önceki belki Uşak Milletvekili arkadaşımız da soru sormuştur. Uşak'ta Blaundus Harabeleri'yle ilgili bu sene bütçede herhangi bir kazım için herhangi bir ödenek vesaire kondu mu, bununla ilgili bir çalışma vesaire var mı? Bilgi verirseniz memnun olurum.
Onun dışında RTÜK'le ilgili konuşmak istiyorum. RTÜK Başkanımız sunumunda "demokrasi" dedi, "insan hakları" dedi, "gençlik." dedi, "aile" dedi, "Gençliğin ve ailenin korunması." dedi; bütün bunlar güzel sözler ve toplumun da bu değerlerin etrafında kümelenmesi lazım ve ortak bir paydada buluşması lazım fakat maalesef bu söylemde dil, kulak ve kalp aynı şeyi söylemiyor. Şu anda RTÜK -ismini verelim, arkadaşlar da söyler- KRT, Flash, Halk TV, Tele1 ve diğer iletişim araçlarına, vatandaşın temel iletişim özgürlüğüne müdahale ediyor. RTÜK'ün yaptığı iş bence son derece yanlış. Böyle müdahaleleri ben 1990'lı yıllarda gördüm. O dönemde bazı derneklere, bazı vakıflara, bazı televizyonlara da bu tür müdahaleler oldu ve bu beni şahsen gönülden yaraladı. O gün o müdahaleler ne kadar yanlış, hukuksuz ve kanunsuz ise şu anda bu yapılan müdahaleler de bu kadar hukuksuz ve kanunsuz ve adil değil. Yerleşik bir toplumun mutabık kaldığı kural var, kurallar anayasada yazılı, oradan hareketle de kanunlar yazılmış. Dolayısıyla, düzenleyici ve denetleyici olan bu kurumun yapması gereken şey, toplumun değişik kesimleri arasında hakemlik yapması ve adil olması. Maalesef adil değil. Dolayısıyla, ben RTÜK'ü bu yaptığı tasarruftan dolayı da kınıyorum ve bu bütçeyi de hak ettiğini düşünmüyorum açık söylemek gerekirse.
Onun dışında, bir iki söz de vakıflar hakkında etmek istiyorum. Vakıflar bizim medeniyetimizin kadim kurumları, bunlar sermaye birikim araçları, sosyal dayanışma araçları. Bunlar mutlaka yaşatılmalı. Aynen RTÜK'ün dediği "demokrasi" "aile" "gençlik" vesaire gibi içi boşaltılan kavramlar gibi maalesef "vakıf" kavramının da içi son dönemde boşaltıldı. Kamuya düşen görev, helalinden kazanan... Ben bu sözü geçen sene de söyledim, ondan önceki sene de söyledim, bu sene de söyleyeceğim, belki gelecek sene de söyleyeceğim ömrüm vefa ederse. Helalinden kazanılmış, vergisi verilmiş, zekatı verilmiş ve dolayısıyla kendi kazancıyla mülkiyet bağını koparıp sosyal grupların yardımına tahsis etmek isteyen yurttaşların önü mutlaka açılmalı, bunlar teşvik edilmeli ve kolaylaştırılmalı. Ben şöyle vakıf istiyorum: Mehmetçik Vakfı gibi bize ASELSAN'ı vermiş, HAVELSAN'ı vermiş vakıfları istiyoruz. Böyle vakıflar elbette desteklenmeli ve önleri açılmalı ama maalesef son dönemde vakıf kavramının içi de boşaltıldı. İnsanlar 20 yaşında, 30 yaşında 10 bin lirayla, 20 bin lirayla, küçücük meblağlarla vakıf kuruyorlar; sonra gidiyorlar, devletten "kamu yararına" diye karar çıkartıyorlar, sonra devletle ilişkiye giriyorlar; devletin malı, mülkü bireysel zenginleşme kaynağı hâline geliyor. Bunlar vakıf değil, bunlara kesinlikle izin verilmemeli ve itibar edilmemeli ama dediğim gibi, sermaye birikimi aracı olan ve bize bugün HAVELSAN'ı ve ASELSAN'ı vermiş olan Mehmetçik Vakfı gibi vakıflar mutlaka teşvik edilmeli, önleri açılmalı ve öbür taraftan da bireysel olarak alın teriyle kazandığı helal kazancıyla kendi mülkiyet bağını koparıp toplum yararına tahsis eden insanlara da yol verilmeli, onlar da teşvik edilmeli diye düşünüyorum. Benim vakfa yaklaşımım budur. Bunun dışındaki vakıflaşma toplumu, kamuyu soymaktır. Buna da kesinlikle izin verilmemelidir.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.