KOMİSYON KONUŞMASI

TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Kıymetli Komisyon mensupları; öncelikle Sayın Dışişleri Bakan Yardımcısına yeni görevinde hayırlı olsun temennilerimi iletiyorum.

Yakın zamanda Taksim'de yaşanan menfur saldırıda ölen vatandaşlarımıza rahmet, acılı ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza da geçmiş olsun dileklerimi sunarak başlamak istiyorum.

Nesillerimizin geleceğini ifade eden "Türkiye Yüzyılı" hedefimize emin adımlarla yürüdüğümüz, gerek içeride gerekse dışarıda elde ettiğimiz başarıların, ortaya koyduğumuz güçlü politikaların dikkat çektiği bir dönemde böyle bir saldırının olması elbette tesadüf değildir. Ülkemizin birlik, beraberlik ve kararlı duruşunu hedef alan bu tarz girişimler yine Türk milletinin haine fırsat vermeyen kararlı duruşuyla asla amacına ulaşamayacak, Türkiye Cumhuriyeti güçlenerek ilelebet yaşayacaktır.

Yaşadığımız coğrafyada güçlü bir ülke olarak yaşayabilmek sorumluluk almayı, çevremizde ve dünya genelinde yaşanan gelişmeleri takip edip doğru değerlendirmeyi ve doğru kararlar alarak doğru politikaları uygulamayı gerektirir. Hükûmetimiz, Türkiye Yüzyılı'nın temellerini sağduyulu ve akil politikalarla atmıştır. Diğer alanlarda olduğu gibi dış politikada da girişimci ve insancıl bir tavrı benimsemiş; aktif, bağımsız, millî bir diplomasiyle sahada güçlenmeyi hedeflemiş ve bu hedefleri büyük oranda gerçekleştirmiştir. Bugün dünyanın krizlerle boğuştuğu bir dönemde, Türkiye, yaptığı atılımlar, geliştirdiği teknolojiler ve rasyonel ve barışçıl dış politikalarıyla söz sahibi, dengeleri değiştiren bir ülke konumuna gelmiştir.

Günümüzde dünya, çok çeşitli sorun ve krizlerle karşı karşıyadır. Hepimiz Covid-19 pandemisiyle sarsılmış, onun olumsuz etkilerini sarmaya, yarattığı travmaları atlatmaya çalışırken kendimizi Rusya-Ukrayna krizini konuşurken bulduk. Dünyayı sarsan pandeminin kayıplarına üzülüp yaraları sarmaya çalışırken savaşın insanlığımıza dokunan, vicdanlarımızı sızlatan görüntüleriyle yeniden sarsıldık. Bizler zorlu bir coğrafyanın insanları olarak savaşın zorluğunu ve masumlar üzerindeki etkilerini en iyi bilenlerdeniz. Bu tablo aklımıza Sayın Cumhurbaşkanımızın Antalya Diplomasi Forumu'nda sorduğu o haklı soruyu getirdi: "İyi güzel de adalet bu yerkürenin belli bir bölümünde geçerli, diğer bölümünde ise geçersiz mi? Bu nasıl bir dünya?"

Görüldüğü üzere, iklimden teröre, ekonomik sorunlardan teknolojinin geleceğine geniş sorunlar yelpazesiyle karşı karşıyayız ve dünya bu sorunlarla, bu sorunlara rağmen çok hızlı bir şekilde değişmeye, dönüşmeye devam ediyor. Üstelik, bu dönemde, yaklaşık bir asır önce yoğunlaşan, hâkimiyet mücadeleleriyle şekillenen dünyanın sarsılmaz ve değişmez olduğu algısı artık yıkıldı. Oluşacak geleceğin dünyasında yerimizi alabilmek, geleceğin dünyasında ve coğrafyamızda belirleyici güç olmak için bu hızlı değişimi ve değişimin beraberinde getirdiği bilgi akışını yönetmek zaruridir.

Asırlar önce zikredildiği gibi, bilmek hükmetmektir. Kendi dışındakileri bilen, gelişim ve değişimleri doğru yorumlayan bir Türkiye, üzerinde yaşadığı coğrafya üzerinde emelleri olan her türlü güce karşı durabilecek, kendi kaderini kendisi tayin edebilecektir. Bir taraftan kardeşlerimizle, tüm Türk elleriyle diyaloğu ve ilişkileri üçüncü aktörlere bırakmayacak, diğer taraftan da kaderini Türkiye'yle birleştiren bütün mazlum halkların haklarını savunabilecektir. Geleceğin dünyasının daha güzel ve yaşanılabilir bir dünya olması için aktif rol oynayacak güce sahip olacaktır ki şu an bu Türkiye'nin temelleri atılmış ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde çok yol katedilmiştir.

Dünyada değişen siyasal, ekonomik, politik gelişmeler karşısında ülkemiz konumu itibarıyla özel bir durumdadır. Bu nedenle, ülkemizin söz konusu siyasal, ekonomik ve politik gelişmeler karşısında pasif kalması beklenemez. Ülkemizin, özellikle Hükûmetimizin yönettiği son yirmi yıllık süreçte gerek bölgesel gerekse küresel gelişmeler karşısında aktif bir rol oynadığı herkes tarafından bilinmekte ve gözlenmektedir. Bu rol gerçekte sadece gelişen olgu ve olaylara dâhil edilme şeklinde değil; aynı zamanda, bu bileşen, olgu ve olaylara yön verme olarak gerçekleşmektedir.

Ülkemizin dış politikası bakımından bu yön verme, uluslararası ilişkinin gündeminde yer alan küresel ve bölgesel meselelere yönelik özgür, barışçıl ve kapsayıcı bir diyalog ortamı sağlamayı amaçlamaktadır. Elbette böyle bir ortamı sağlamak için dünya çapında tanınırlığı olan siyasetçilerin, resmî yetkililerin, kanaat önderlerinin, düşünürlerin ve uzmanların küresel ve bölgesel meselelere katkıları kaçınılmaz olacaktır. Gelişmiş ülkelerdeki uygulamalara bakıldığında ise bu tip organizasyonların düşünce kuruluşları veya vakıflar aracılığıyla gerçekleştiği görülmektedir; Münih Güvenlik Konferansı ve Davos Zirvesi gibi.

Dünyanın gidişatına dair fikirler artık bu forumlarda şekillenmektedir; artık, bu dünyada Türkiye'nin güçlü bir markası vardır. Bu anlamıyla ülkemizde en ciddi ve kapsamlı organizasyon iki yıldır gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu'dur. Pandemi koşullarının tüm zorluklarına rağmen, ilk Antalya Diplomasi Forumu, Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde ve Sayın Dışişleri Bakanımızın tensipleriyle 18-20 Haziran 2021 tarihinde, ikincisi ise 11-13 Mart 2022 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Antalya Diplomasi Forumu, Türk dış politikasının fikrî ve akademik zenginliğine katkıda bulunarak bölgesel ve küresel meselelerde özgür, barışçıl ve kapsayıcı bir diyalog ortamı sağlamaktadır. ADF, Türk dış politikası bakımından önemli bir kazanımdır. Nitekim, ADF, ülkemizin diplomasi alanındaki görünürlüğünü ve prestijini daha da artıran ve uluslararası ilişkilerdeki ara bulucu rolünü pekiştiren bir nitelik kazanmıştır. Bu bağlamda, Rusya-Ukrayna savaşının ilk haftalarında iki ülkenin Dışişleri Bakanları ilk kez ADF çatısı altında bir araya gelmiş, bu görüşme dünyada büyük yankı bulmuş ve küresel ölçekteki siyasal gelişmelere yön vermiştir. Bu manada, ADF, yıl içerisinde gerçekleştirdiği etkinliklerle ülkemize olan ilgiyi artırarak Türkiye'nin bölgesel ve küresel değerine katkıda bulunmaktadır. ADF, yılda 1 kez düzenlenen ana forum etkinliğinin yanı sıra, alanında sözü geçen siyasetçi ve uzmanların katkılarıyla gerçekleştirilen video kaydı, söyleşi ve akademik makale gibi farklı formatlarla yıl boyu ilgiyi canlı tutmaktadır. Bu kapsamda, ADF, içerik hazırlanmasında, içlerinde Dünya Ekonomik Forumu ve Münih Güvenlik Konferansı'nın da bulunduğu farklı coğrafyalardan 10 düşünce kuruluşuyla iş birliği yapmaktadır. Haziran 2021'de gerçekleştirilen ilk toplantıya 10'u devlet ve hükûmet başkanı, 43'ü bakan düzeyinde olmak üzere toplam 2 bin; Mart 2022 tarihinde düzenlenen 2'nci ADF'ye ise 17'si devlet ve hükûmet başkanı, 80'i bakan olmak üzere 3.260 kişi katılmıştır. Keza, uluslararası teşkilatlardan ilk toplantıya 21 üst düzey temsilci katılmışken bu sayı 2022'de 40'a yükselmiş. İlk Forum'da toplam etkinlik sayısı 27'yken 2'nci Forum'da 3 lider paneli, 27 panel, 3 yuvarlak masa toplantısı, 6 teke tek söyleşi ve 6 yan etkinlik olmak üzere toplam 45 etkinliğe yer verilmiştir.

Öte yandan, ADF'nin sunduğu diplomatik etkileşim ortamı konuk heyetler arasında 212 resmî ikili görüşmenin gerçekleşmesine olanak sağlamıştır. Özetle, ADF ülkemizde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunu andıran bir ortamın yaşanmasına olanak sağlamıştır.

ADF'nin güçlü kamu diplomasisi perspektifinin bir yansıması olarak Forum, kuruluşundan beri sosyal medyayı son derece etkin kullanmaktadır. ADF, hâlihazırda Twitter'da 20 bin takipçisiyle önde gelen uluslararası etkinlikleri şimdiden geride bırakmıştır. Ayrıca, ADF hakkında 277 yazılı haber ve 248 TV haberi yayınlanmıştır.

Antalya Diplomasi Forumu Vakfı da bu çalışmaların daha geniş bir alanda yapılmasını sağlamak, çalışmaları devamlı ve etkin kılmak için kurulmaktadır. Vakfın kuruluşuyla birlikte, Antalya Diplomasi Forumu vakıf tarafından düzenleneceği gibi, çalışmalar sadece forum döneminde kalmayacak, destekleyici akademik çalışmalar ve yapacağı projelerle hem forumun her sene daha güçlü bir şekilde toplanmasını sağlayacak hem de bilgi üretim ve yönetim sürecine büyük katkılar sağlayacaktır.

Yine, kurulma amacı içinde bulunan faaliyetlerle ilgili kamuoyu, kurum ve kuruluşlarla dünya genelinde iletişim faaliyetlerini yürütecektir. Böylece, Türkiye'de yönetilen, elde edilen bilgi bütün dünyanın da faydasına sunulmuş olacaktır. Özetle, söyleyecek olursak etkin, etkili ve verimli bir şekilde organizasyon gerçekleştiren Antalya Diplomasi Forumu'nun faaliyetleriyle etkinliğini sistematik olarak artırıp sürekli ve sürerlik hâline getirebilmek maksadıyla Antalya Diplomasi Forumu Vakfının kurulması zorunluluğu ve gereği duyulmuştur. Bu çalışmaları hayata geçirerek hem büyük başarılara imza atan hem de yeni daha büyük başarılara temel hazırlayan Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ve Dışişleri Bakanımız kıymetli hemşehrim Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'na şükranlarımı sunuyorum.

Son olarak, şunu eklemek gerekir ki Forum'un merkezi olarak, temel hedeflerimizle ve forum ruhuyla bağdaştırabilecek sembolik önemi haiz, dünyada bilinen ilk demokratik Meclisi ihtiva eden Patara Antik Kenti'nin yer aldığı Antalya ilimiz seçilmiştir. Nitekim, Forum'un logosunu tasarlarken de bu ilk meclis binasından esinlenilmiştir. ADF'yle diplomasinin fikrî boyutunda önemli bir boşluk doldurulmuş ve ADF tek başına güçlü bir dış politika aktörü hâline gelmiştir deyip saygılarımı sunuyorum.