| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 16 .11.2022 |
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, çok Değerli Bakanım, çok Kıymetli Bakan Yardımcılarımız, çok Değerli EPDK Başkanım, çok Kıymetli Nükleer Düzenleme Kurumu Başkanımız, değerli bürokratlarımız, basınımızın değerli temsilcileri, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; ben de hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Öncelikle, bütçemizin her kuruşunun hayırlı olmasını, bereketli olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Bakanım, dünya çok zor bir süreçten geçiyor. Malumumuz, bu süreç 2019 yılında Covid'le başladı, daha sonra tam "Covid'i atlattık." derken Rusya-Ukrayna savaşı ve daha sonra da kuraklıklar, küresel iklim değişikliği, şunlar bunlar dünyamızı vurdu âdeta. Bundan en çok etkilenen de enerji oldu. Bu süreçlere geriye dönüp baktığımızda, enerji maliyetlerinin katbekat arttığını hep birlikte görüyoruz. Yani bu enerji maliyetleri sonuçta neyi getiriyor? Enflasyonu ve pahalılığı getirdi ve en çok da doğal gazdır, petroldür; bu ürünler bizim hakikaten öngöremediğimiz bir şekilde çok yüksek meblağlara ulaştı ama "En pahalı şey ne?" diye düşündüğümüzde, en pahalı şey aradığın şeye ulaşamamaktır; bunu unutmamak lazım.
CAVİT ARI (Antalya) - Geçen sene de aynı şeyi söyledin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bu gerçek dünde böyleydi. Yani şimdi "Geçen sene ulaşamadığın şey pahalı, bu sene ucuzladı." mı diyeceğiz? Ulaşamadığın şey pahalı, yapacak bir şey yok Sayın Arı.
Bugün ülkemize baktığımızda, hamdolsun, hiçbir vatandaşımızın talep edip de ulaşamadığı bir şey var mı diye kendi kendimize sorduğumuzda -herkes bir empati yapsın, iki üç dakika düşünsün, ne var diye bir düşünsün- baktığımızda, her vatandaşımızın istediği her şeye rahat bir şekilde ulaşabildiğini çok net bir şekilde görebiliyoruz.
Şimdi, tabii, arkadaşlar, biz Türkiye'yi 2002 yılında devraldık. Bütçe yaparken tabii ki dün ile bugünü kıyaslayacağız, dünyayı da yanına koyacağız; dünya nerede, biz neredeyiz; Türkiye dün neredeydi, bugün nerede. Biz şimdi yaptıklarımızı anlatırken bazı arkadaşlarımız "Niye siz 'Biz yaptık.' diyorsunuz?" diyorlar. Ne diyeceğiz yani? Hükûmetimiz bizim Hükûmetimiz. "Biz" demeyelim "onlar" mı diyelim yani "Onlar yaptılar." mı diyelim? Hangi ifadeyi kullanırsak siz memnun olacaksınız? "Biz" kelimesini kullanmayalım da "Ben yaptım." mı diyeyim? Cumhurbaşkanımız "Ben yaptım." mı desin, öyle bir şey mi ifade etsin? Cumhurbaşkanımız nasıl bir kelime kullansın veya biz milletvekilleri olarak hangi kelimeleri kullanalım.
Şimdi, 2002 yılında... Bütçe rakamlarını verelim; Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğu günden itibaren de bütçe yapıyor, 2002'de de bütçe yapıyordu, 2002'den bu tarafa da bütçeleri yapıyoruz. Türkiye'de yollar vardı, şimdi yine yolları yapıyoruz. Yani bu ülkede kim bir çivi çaktıysa bu ülke için, milletin menfaati için Allah hepsinden razı olsun, teşekkür ediyoruz diyoruz.
Şimdi, bölünmüş yollara baktığımızda, şehir hastanelerine baktığımızda, tünellere baktığımızda, köprülere baktığımızda "Biz bunları yaptık." diyoruz, "Togg'u yapıyoruz. İnşallah, 2023 yılında yollara çıkacak." diyoruz. Efendim "Siz bunları niye söylüyorsunuz? Türkiye'de dün hiçbir şey yoktu; tekerleği siz buldunuz, örtünme yoktu, yapraklarla biz örtündük." diyen arkadaşlarımız oldu. Siz "Âdeta öyle söylüyorsunuz." diyorlar ve "Yaptığınız hizmetleri milletin başına kakıyorsunuz." diyecek kadar -affedersiniz- bizi dinlemeden konuşan arkadaşlarımız var. Biz bugüne kadar yapmış olduğumuz hiçbir hizmeti milletimizin başına kakmadık, kakamayız da; biz milletin hizmetkârıyız. Millet onun içindir ki 21'inci bütçeyi bize yaptırtıyor zaten. Başına kaksak bizim milletimiz bir daha bizi seçer mi? Biz hiçbir işi, hizmetimizi milletimizin başına kakmıyoruz, milletimize hizmet etmeye devam edeceği çünkü biz milletimizin hizmetkârıyız. Arkadaşlar, bir defa, bu böyle bilinsin ama birileri gibi "Tarihte Merkez Bankasını ilk kuran benim. Parayı da -neredeyse- ben buldum, parayı ben yönettim." diyecek kadar da haddimizi aşmıyoruz veya burada konuşurken "En derin konuşmayı ben yapıyorum. Bu veciz konuşmadan sonra hiç konuşmayacağım." diyecek kadar da haddimizi aşmıyoruz. Kimseyi aşağılamıyoruz, kimseye tepeden bakmıyoruz, bakamayız da zaten; bakarsak Uğur Aydemir olamayız, bakarsak AK PARTİ olmaz zaten. Biz insanların her birini tarağın dişleri gibi görürüz çünkü "Üstünlük ancak takvayladır." diyen bir zihniyetten geliyoruz. Dolayısıyla işte, efendim, bütçede "Sattınız, tabii ki bu kadar hizmeti yapacaksınız. Özelleştirdiniz, şunu şunu şunu sattınız." diyenler oldu. Özelleştirmeye baktığımızda, 2002'den sonra özelleştirme olmadı, 2002'den önce de özelleştirme vardı. Ben üç beş tane söyleyeyim: Limanların satılması, işletmelerin satılması, otellerin satılması, sosyal tesislerin satılması, Denizbankın satılması, Anadolubankın satılması, Etibankın satılması, Sümerbankın satılması; sayayım bunları. 8 milyar dolara kadar özelleştirme vardı dersem, bilmiyor mu millet bunları? Ben tekrar bunları mı sayayım yani? 2002'den sonra da özelleştiriyoruz, özelleştirme olacak tabii ki ama kaçırmayacağınız nokta şu: Biz bu hizmetleri nasıl yaptık? Mesela, bütçenin faize gitme oranı kaçtı 2002 yılında? Rakamları, parayı çok iyi bilenlere söylüyorum ben; onlar daha iyi hesaplarlar, parayı iyi biliyorlar ya. Toplanan verginin yüzde 85'i faize gidiyordu. Hadi, doğru mu, yanlış mı bu? Gidiyor muydu, gitmiyor muydu? Bugün yüzde kaçı gidiyor faize? Yüzde 15,5'i gidiyor. AK PARTİ iktidarda olmasaydı, biz olmasaydık yani -çünkü biz diyeceğiz ki millet hangi partiye oy verdiğini bilsin- biz olmasaydık... Bugün AK PARTİ kaç trilyon vergi topluyor arkadaşlar? 3 trilyon 200 milyar lira vergi topluyor. Bunun yüzde 85'i faize gitseydi ne olurdu? 2 trilyon 740 milyar lira faize giderdi, 2 trilyon 740 milyar. Bugün kaç para faize gidiyor? 565 milyar lira faize gidiyor. Geri kalan, faize gitmeyen bu para nerede kaldı? Bütçemizde kaldı. Nereye gitti? Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne gitti. Nereye gitti? 6 bin kilometre olan bölünmüş yolu bugün 28-30 bin kilometreye dayandırdık arkadaşlar. Bugün Sabuncubeli Tüneli'ni yaptık, bugün şehir hastanelerini yaptık. Bugün eğer biz konutlarda, milletimize doğal gazı yüzde 75-yüzde 80 daha ucuz dağıtabiliyorsak, verebiliyorsak bunu bizim Hükümetimiz hazineden milletine yardım edebiliyorsa sosyal devlet anlayışıyla, elektriğin yüzde 50'sinde milletine destek sağlıyorsa... İşte bu bütçeden -faize giden değil- hortumları kestik, milletimize ne yaptık? Milletimizin menfaatine, milletimize sosyal fayda sağlayalım diye milletimize veriyoruz. Efendim "Siz tabii ki doğal gaz dağıtacaksınız, 5 ilde vardı." Bizden önce de rüzgâr vardı bu ülkede, bizden önce de bu ülkede güneş vardı. Yok muydu? AK PARTİ mi getirdi güneşi? Ama bir bakın, yenilenebilir enerjiyi Sayın Bakanım anlattı, yenilenebilir enerjide nereden nereye geldiğimizi anlattı Sayın Bakanım. Ne olur yani yenilenebilir enerjiye keşke daha önce başlasaydık da bu mesafeyi katetseydik, yirmi senede daha fazla mesafe alsaydık; daha iyi olmaz mıydı? Bir arabanın 1'inci viteste hareket etmesi var; bir de 1, 2, 3, 4, 5'inci viteste düz yolda gitmesi var. Keşke rüzgârları yelkenlere doldurup yola gitseydik, yol almış olsaydık ama arkadaşlar, 81 tane ilimize, anamıza, bacımıza -kömürden kurtaralım- doğal gaz hizmeti götürelim diye canla başla çalışan bir Hükûmetimiz var. "Zaten yapacaksınız bunu, zaten yapacaksınız, zaten yapacaksınız." Türkiye Cumhuriyeti devleti 2002'de kurulmadı, daha önceden kuruldu ama arkadaşlar, bir lider var, dünya lideri; geldi, milletinden aldığı yetkiyi, milletimizin vermiş olduğu yetkiyi en güzel şekilde kullandı ve hizmet olarak milletimize ne yaptı? Bu hizmeti milletimize geri vermeye başladı arkadaşlar.
Efendim -o ifadeyi kullanmayacağım- "Rusya'ya teslim oldunuz bir şekilde. Niye bu kadar birliktelik var?" Türkiye hiç kimsenin hegemonyasına girmemiştir, kimseye esir olmamıştır; Türkiye dün de dik duruyor, bugün de dik duruyor. Onun içindir ki Cumhurbaşkanımız diyor: "Dünya 5'ten büyüktür." Var mı başka bir lider, var mı başka? Niye teşekkür etmiyorsunuz buna arkadaşlar? İnsanın zoruna gidiyor ya. Bugün Rusya'yla ilişkilerimiz iyi. Dün Rusya'yla tartışıyorduk "Siz bittiniz." diyordunuz; bugün iyiyiz "Niye iyisiniz?" diyorsunuz. Dünya takdir ediyor ama siz rüzgâr yapıyorsunuz, siz rüzgâr yaparsınız.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Yanlış anlıyorsunuz o zaman.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz anca el sallarsınız, niye? Kendinize öz güveniniz yok, eziksiniz çünkü öz güveniniz yok.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Ezik sensin, eziksin!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bugün dünya Cumhurbaşkanımızı takdir ediyor.
Sayın Cinisli, arkadan o hareket gelince öyle yapmak zorundayız, kusura bakma; hareketleri görmüyorsun. İlla sözle hakaret olmaz, elle de hakaret olur. Herkes kendisine uygun hareketi yapacak, laf da yemeyecek ona göre.
Bugün dünyada, Birleşmiş Milletlerde, NATO Genel Sekreteri, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, herkes bizi överken, Cumhurbaşkanımızı takdir ederken kalkıp da "Siz Rusya'ya teslim oldunuz."
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Yanlış anlıyorsunuz, anlamıyorsunuz!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Siz teslim oldunuz birisine." desem ağrınıza gider mi gitmez mi? Yakışıyor mu bir Türk vatandaşı olarak "Şuna teslim oldunuz, buna teslim oldunuz." demek?
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Anlamıyorsunuz, anlamıyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yakışıyor mu size, yakışıyor mu size? Yakışmaz. Biz kimseye teslim olmadık, siz de teslim olmadınız. Biz sadece AK PARTİ'lilerin değil, 85 milyonun iktidarıyız, bütün mazlumların iktidarıyız; sizin de bizim de hepimizin. Ne yapıyoruz? Allah'a çok şükür, onurumuzla mücadele ediyoruz, ülkemizi yönetiyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ediyorum.
Süreniz doldu.
Bir teşekkür ederseniz...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tamam, teşekkür edeyim Sayın Başkanım.
"Kapalı kapılar arkasında Rusya'yla ne konuşuyorsunuz? Çok merak ediyoruz." Merak etmeyin, takdir edin ya, ya bir de takdir edin Allah rızası için. Size söylemiyorum, Bekaroğlu'na söylüyorum.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Biz de sorabiliriz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir de takdir edin. Tamam, meraklanmanız da güzel bir şey -bu tarafa mecburen döneceğim, Sayın Bakanımız o tarafta, dönüyorum- Sayın Cinisli, size söylemiyorum.
Merak da edebilirsiniz ama takdir etmesini de öğrenin diyorum. İnsanlar birbirine sigara ikram ettiği zaman teşekkür ediyorlar. Marifet iltifata tabidir. Bu ülke hepimizin ülkesi. 780 bin kilometrede çok rahat bir şekilde yaşamak için...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, bir de şunu söyleyeyim: Gerçi HDP'liler yok ama sonra söyleyelim, tamam.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sürenizi de çok aştınız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bakanım, tekrar, bütçemizin hayırlı olmasını, her kuruşunun bereketli olmasını diliyorum ve aynı bu şekilde yol yürümeye devam edelim diyorum.
Allah yolumuzu açık eylesin, hayırlı uğurlu olsun bütçeniz Başkanım.