| Komisyon Adı | : | (10 / 6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Şeref Kalaycı'nın ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürlüğü, TTK Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi, TTK Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi ve Maden ve Petrol İşleri (MAPEG) Genel Müdürlüğü temsilcileri tarafından Komisyonun 2/11/2022 tarihli 2'nci Toplantısında yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 16 .11.2022 |
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, Sayın Genel Müdürüm ve Kurumumuza bağlı çok değerli çalışanlar; öncelikle hepinize hayırlı günler diliyorum.
Ben çok uzun sorular sormayacağım, sadece bir değerlendirme yapmak istiyorum. Ben, bugün, özellikle, Kurumumuz adına buraya katılan arkadaşlara teşekkür ediyorum çünkü Kurumumuzla ilk yapmış olduğumuz mülakatta aslında sorularımız net bir şekilde cevap bulmuş olsaydı bence bu tartışma bugün başka bir noktaya varacaktı diye düşünüyorum. Elimizde bir bilirkişi raporu var, tabii hiçbirimiz de meslekten gelen insanlar değiliz, dolayısıyla o bilirkişi raporundan okuduğumuz paragraflar üzerinden biz Sayın Genel Müdür Yardımcımıza birtakım sorular yönelttik. Bu sorularımızdaki amaç da birilerini töhmet altına sokmak değil, kesinlikle "Konuyu net bir şekilde, nasıl anlarız?"dan yola çıkılarak sorulmuş sorulardı. O yüzden o soruların altında bence hiç kimse bir art niyet aramasın.
O gün, o bilirkişi raporuna aslında burada Kurum olarak bugünkü performansla cevaplar vermiş olsaydınız hiç değilse Kurumunuz adına bazı tartışmaların önüne geçilirdi diye düşünüyorum. Bakın, örneğin, bugün, uzman arkadaşların yapmış olduğu açıklamalarla biz bu raporun işte bir keşifli bilirkişi raporu olduğunu öğrendik ama maden sahasına girilmeden yapılan bir gözlem neticesinde elde edildiği sonucunu yine sizlerin açıklamalarıyla ulaştık.
Yine, çok üzülmüştüm gerçekten, yabancı kaynaklara atıf yapılmış o bilirkişi raporunda. Yine, bugün sizin "Bizim kendi standartlarımız var, dolayısıyla yabancı kaynaklardan ziyade kendi kaynaklarımıza atıf yapılarak bu rapor hazırlandı." demeniz benim için çok kıymetli bir bilgiydi.
Metan drenajıyla ilgili söyledikleriniz havada kaldı ama bugün -Yusuf Bey'di yanlış hatırlamıyorsam- Yusuf Bey gerçekten bizleri doyurucu bir bilgi verildi.
Yine, bakın, benim de çok fazla üzerine düştüğüm bir konu vardı havalandırmayla ilgili. Yani elimizde 11.500 metreküp kapasiteli bir havalandırma sistemi var, biz neden 3.750 metreküplük bir hava veriyoruz? Bu sorunun cevabını net bir şekilde alamamıştık ki bugün Haci Bey simülasyonla da sisteme, maden ocağına birden 11.500 metreküp havayı verdiğimiz zaman, aslında içeride hiçbir çalışma ortamının kalmayacağını bize çok net bir şekilde ifade etti. Hani, tarımda bir söz var "Fazla su, fazla ürün değildir." Ben öyle anlıyorum ki fazla hava aynı zamanda madende de çok ideal şartlar doğuracak diye bir şey söz konusu değil. Ben tüm bu bilgileriniz için çok teşekkür ediyorum. Geç kalındı ama bugün olması da çok kıymetliydi. Ben hatta sizlerden Kurum adına şöyle bir ricada da bulunmak istiyorum: Bu bilirkişi raporu... Bilirkişi raporunu hazırlayan hocalarımızın hiçbirini ben tanımam, bilmem ama önlerinde bir akademik titr var, ona hürmeten biz oturduk, onu okuduk saatlerce. Bugün, bence, siz Kurum olarak -yüz elli yıllık bir kurumdan bahsediyoruz, bu Kurumda çok değerli birikime sahip insanlarımız var ki onlardan bir kısmını bugün burada gördük- oturup bu bilirkişi raporuna karşılık -parantez içinde söylüyorum- bir savunma hazırlamanız, aynı zamanda bizlerin de elini güçlendirecektir. Bizler de bir bakalım, siz ne diyorsunuz? Mesela, bu bilirkişi raporuna karşılık, orada tek tek ortaya koyulan savlara karşı Kurum ne diyor? Bu, bence çok yerinde ve faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Evet, yine, biz, bugün, aslında bu olayın nedenini araştırmaya çalışıyoruz ama Sayın Genel Müdür Yardımcımızın vermiş olduğu cevaplardan yola çıkarak şunu anlıyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI POLAT TÜRKMEN - Lütfi Bey, buyurun.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Şimdi, Sayın Genel Müdür Yardımcım, cevaplarınızı tek tek takip ettim "Havalandırmada bir problem yok." diyorsunuz, "Tozla mücadele ediyoruz." diyorsunuz, "İşçi sayımızda herhangi bir problem yok." diyorsunuz, patlatmayla ilgili bir problem olmadığını yine ifade ettiniz, "İş güvenliğiyle ilgili standardı veya standartları yakalamışız." diyorsunuz, çeşitli tatbikatlar yaptığınızı söylediniz, tesisatlarınızın kusursuz olduğunu söylediniz; peki, efendim, bu kaza neden oldu? Yani bunu araştırıyoruz ve nihayetinde bunun peşindeyiz. Kurum olarak -bilmiyorum yani olay adli bir süreçle devam ediyor- belki bunu söylemeniz uygun olmayabilir, onu da çok net bir şekilde anlarım ama bu milletin bir evladı olarak ben bu sorunun cevabını aramak için uğraşıyorum, çalışıyorum, çabalıyorum ki neticede enerji alanında Türkiye gerçekten çok değerli bir yere geldi; özellikle doğal gaz, petrol ve madenlerle ilgili neler yaptığımız ortada. Şu maden kazaları konusundaki bu talihsizliğimiz -diyeyim- gerçekten Türkiye'nin şanına yakışmıyor. Bu, yeni bir paradigma değişikliği olabilir, yeni bir planlama olabilir yani artık kimsenin ağzına laf vermemek adına, canlarımızı yitirmemek adına bizim bu işi yapmamız lazım ve bu sorunun cevabını da net bir şekilde bulup -Komisyonumuzun zaten en başından beri toplanma amaçlarından biri bu- bunu yakalamaya çalışıyoruz. Yoksa Kurumumuz göz bebeğimiz, yüz elli yıllık bir kurumumuz; korumamız, kollamamız gerekiyor ki bu Kurumdaki insanlarımızın nasıl büyük bir tecrübeye sahip olduğunu... Ben, aynı zamanda KİT Komisyonu üyesi olarak, Kurumu da yılda 2 defa denetleyen bir kardeşiniz olarak çok net bir şekilde biliyorum, görüyorum ama dediğim gibi ihmal veya ihmaller zinciri... Bilmiyorum bu Emniyet bilirkişisinin hazırlamış olduğu raporu okuyabildiniz mi, basına yansıdı? Emniyet fezlekesini okuyabildiniz mi? Bence ona karşı da hemen bir savunma refleksiyle, orada yazanlara yönelik de bir cevap oluşturmanız lazım ki biz ona da bakalım çünkü tek taraflı bu sefer olaya baktığımız zaman bilirkişinin raporunu doğru olarak kabul ediyoruz ve belki de haddinden çok fazla Kurumumuzun üzerine gidiyoruz. O yüzden, Emniyetle ilgili o hazırlanan fezlekeyi de ben okudum, içim yandı. Orada şöyle bir açıklama yapmışlar: "Kurumda yaşanan düzensizlikler artık belli bir noktadan sonra Kurumun kendi iş prensibi hâline dönmüş." Bence çok üzülecek bir açıklamaydı. İşte, hemen bu ve buna benzeri, Emniyetin hazırlamış olduğu bu fezlekedeki ithamlara yönelik de bir hazırlık yapar ve bunları da bizle paylaşırsanız, oturup hiç değilse mukayese etme şansımız olur ve gün sonunda yapacağımız eleştirileri daha vicdan sınırına çekme şansımız olur.
Soru olarak da şöyle bir soru sormak istiyorum Sayın Genel Müdürüm: Ya, tabii, 42 canımızın gittiği yerde tekrardan bu maden ocağının açılmasıyla ilgili bir soru belki garipsenebilir ama bu aynı zamanda bir millî servettir. Bu ocak tekrar kullanılabilir mi teknik olarak yani yangın söndükten sonra dahi? Sizin burada yapmış olduğunuz sunumlardan içerideki tahribatın çok büyük olduğunu ve çok büyük bir alana yayıldığını sizler bizlerle paylaşmıştınız. Buradaki uzman arkadaşlarımızın da muhakkak görüşleri bu konuda çok önemli. Bu ocak yani yeniden sıfır bir ocak kurma gibi mi planlanacak, yoksa -içeriye girmeden o tahribatın boyutunu göremiyoruz, belki bununla ilgili net bir bilgi de veremeyeceksiniz diye düşünüyorum ama- bu ocağı tekrar kullanmak mümkün mü? Böyle bir sorum olsun.
Bu 42 kişinin hangi dönemlerde işe başladığıyla ilgili soruyu ben sormuştum. Aslında o soruyu sorarken umduğum neticeyi de aldım bugün buradan. 31 kardeşimiz en son alımla işe giren yani dört yıllık tecrübesi olan arkadaşlar. Ben sayıyı bu kadar fazla mı bekliyordum? Yarı yarıya düşüğünü bekliyordum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI POLAT TÜRKMEN - Buyurun.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayıyı yine sizin vermiş olduğunuz bilgiden öğrendim.
Ben tekrardan bugünkü performansınızdan dolayı, Kurumunuzu savunmanızdan dolayı teşekkür ediyorum, çok da faydalandık, çok da detay bilgiler elde ettik. Elbette Kurumunuzu savunacaksınız. Burada bazı arkadaşlar "Savunmayın." diyorlar ama onları da anlamış değilim yani savunmayıp ne yapacaklar? Sabah akşam basından veya oradan buradan, kıyısından köşesinden bilgiler elde edip -ki o bilgilerin de yalan yanlış olduğu da sonradan ortaya çıkıyor- sürekli bir Kurumun üzerine yükleniyorlar. Dolayısıyla, burada da Kurum kendi hakkını savunacaktır elbette. Haklı olduğu "Ben bu konuda haklıyım." diyebileceği bir yer varsa da çıkıp söyleyecek ki söyleyeceği en meşru ortamlardan biri de bence bu Komisyon. Bu Komisyonun kurulma sebebi Kurumu da dinlemek. İlk toplantımızda Kurumun üzerine çok sert hep beraber gittik, hatırlayın, Kurumdan hiç ses çıkmadı ama bugün Kurum bir refleks verdi, "Ya, arkadaşlar, şu konularda yanlış bir bilgi var." dedi. Aldık biz o bilgileri de şimdi kendi kişisel akıl süzgecimizden geçireceğiz, daha sonra oturup bunları tartacağız. Sonra tekrardan belki Kurumumuz gelecek, tekrardan bunları Kurumumuzla görüşeceğiz. Neticede, bu 42 vatandaşımız için elbette hepimiz üzüldük ama ben tekrardan ifade edeyim: Birinci derece içi yanan, yüreği yanan ailelerse ondan sonraki içi, yüreği yanan mesai arkadaşlarıdır yani Kurum çalışanlarıdır. Dolayısıyla, Kurumun da hakkını, hukukunu savunma noktasında bir cevap vermelerini ben çok önemsiyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.