KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Sayın milletvekilleri, Değerli Bakan Yardımcıları, bürokratlar, basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyorum.

Öncelikle, İstanbul'da, İstiklal Caddesi'nde meydana gelen terör saldırısında -içinde çocukların da olduğu- hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı olanlara acil şifalar diliyorum; vefat edenlerin yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum. İstiklal Caddesi'ni kana bulayan katilin YPG/PYD'den talimat alarak Türkiye'ye kaçak yollardan sızdığı anlaşılmaktadır. PKK-YPG'yi ve arkalarında duran kan emici efendilerini lanetliyorum! Terörizmin arkasına saklanıp Türkiye'nin doğruluşunu durdurmaya çalışanların uğraşları beyhudedir. Bilinsin ki teröre teslim olmayacağız, terörizmin operasyonlarına taviz vermeyeceğiz.

Bir başka husus da burada, Sayın Genel Başkanımızın geçen haftaki grup konuşmasına atfen yapılan değerlendirmedir, bunu reddediyoruz. Sayın Genel Başkanımız konuşmasında, Sayın Bakanın HDP ziyaretinin konusu itibarıyla olağan olduğunu söylemiş, HDP'ye bakışımızın değişmediğinin bilindiğini belirtmiş, ziyaret sebebinin içeriğine bakılmasının önemine vurgu yapmıştır. O içerik başörtüsünün anayasal güvenceye kavuşturulmasıyla, ailenin korunmasıyla ilgilidir; çözüm safsatasıyla bağı, bağlantısı, ilgisi yoktur.

Türkiye'nin öncelikli sorunu terördür. Terörizm hiçbir şekilde masum değildir, bir insanlık suçudur. Terör örgütleri insanlığın ortak can düşmanıdır. O hâlde, insanlığın ortak düşmanı olan, dünyanın terör listesinde yer alan bebek katili, cinayet şebekesi, narkoterör örgütü PKK'yı, YPG'yi lanetleyin.

Değerli milletvekilleri, hukukun sağlıklı işlemesi, adaletin doğru tecelli etmesi şüphesiz ki hepimiz için hayati önemdedir. İnsanlarımızın adaletli ve hakkaniyetli bir sosyal düzen içerisinde yaşaması hukukun üstünlüğü prensibinin hâkim kılınmasına, hak ve özgürlüklerin uygulamada da güvence altına alınmasına bağlıdır. Çeşitli güç unsurlarının hukuk devleti kurallarına göre sınırlandırılması, güçlünün değil, haklının korunması toplumsal ahengin ve huzurun tesis edilmesi bakımından devletin en temel görevlerindendir. Nitekim Türkiye Yüzyılı ilkelerinden biri de budur.

Sağlıklı işleyen bir adalet sistemi için, suçun oluşmadan önlenmesine ilişkin tedbirlerin alınması, suçun işlenmesinden sonra olaya ait delil ve bilgilerin sağlıklı bir şekilde mahkemelere intikali, mahkemelerin bağımsız, hızlı ve doğru karar vermesi için bu süreci etkin kılacak bilgi teknolojilerinin kullanılması ve diğer mekanizmaların işletilmesi gerekmektedir. Toplumsal huzurun, ekonomik kalkınmanın ve refahın hatta sosyal ve kültürel gelişmenin sağlanması kuşkusuz adaletin ve etkin bir yargı erkinin tesis edilmesiyle doğru orantılıdır. Çağdaş normlara uygun bir hukuk ve adalet sistemi öngörülebilirliği, ekonomik güveni de tesis etmektedir.

Türkiye'nin ekonomik olarak büyümesi ve kalkınması için yatırıma ve üretime, üreten bir ekonomiye sahip olmak için yatırımların ve yeni teknolojilerin ülkemize gelmesine, bunu sağlamak için de hukuk güvenliği ve öngörülebilir bir yargı düzenine ihtiyaç bulunmaktadır. Bağımsız yargı, kuşkusuz vatandaşlarımızın en önemli teminatıdır. Bu teminat sayesinde hukuk devleti varlık bulur ve hukuk kurallarıyla yönetilen bir ülkede toplum, genel hukuk ilkelerinin, adil yargılanma hakkının ve diğer temel hakların uygulanabilirliğinin garanti edilmesini ister. Türkiye'de yakın dönemde bu kapsamda hukuk ve yargı sistemiyle ilgili anayasal ve yasal düzeyde köklü düzenlemeler yapılmıştır. 16 Nisan 2017 halk oylamasında kabul edilen Anayasa değişikliğiyle yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığı da anayasal kural hâline getirilmiş, Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin çoğunluğunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesi ilk kez mümkün hâle gelmiş, askerî mahkemeler kaldırılarak yargı birliği sağlanmıştır. Ayrıca, yargı reform paketleriyle hukukun üstünlüğünü esas alan, yargının tarafsız ve bağımsız işleyişini destekleyen önemli demokratik adımlar da atılmıştır.

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde, birçok siyasi, ekonomik, diplomatik, kronik ve konjonktürel sorunu kriz hâline gelmeden aşabilmiştir; yargıya ilişkin hükümler daha demokratik ve adil, tarafsız ve bağımsız bir yargı düzeninin teşekkülünü sağlayarak yargı erkinin daha şeffaf ve hesap verebilir bir zemin üzerine inşa edilmesine fırsat ve imkân vermiştir.

Cumhurbaşkanı programına göre, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 30 Mayıs 2019 tarihinde kamuoyuyla paylaşılan Yargı Reformu Stratejisi programı çerçevesinde bugüne kadar yapılan çalışmalarla belgede yer alan 256 faaliyetin 180'i hayata geçirilmiştir. Belgenin uygulanma oranı yüzde 70'i geçmiş durumdadır. Program döneminde Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde yasal düzenlemelerle birlikte ikincil mevzuat düzenlemeleri de yapılmıştır. Strateji belgesi güven veren ve erişilebilir adalet sistemi temel anlayışına dayandırılmıştır.

Devlet hukuk demektir ve Türkiye bir hukuk devletidir. Bize göre adalet hem Türk devlet geleneğinin alametifarikası hem de millî bekanın nişanesidir. Tarihin her döneminde Türk milleti adaletiyle sivrilmiş böylece adından, şanından gururla bahsettirmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak adaleti temel hak ve özgürlüklerin güvencesi ve devletin temeli olarak görüyoruz. Yargının vatandaşlarımızın tereddütsüz güvenebileceği bir yapıda olması, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına güvenilmesi sadece arzu ettiğimiz bir şey değil, cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan demokratik hukuk devleti olmanın da gereğidir.

Sağlam teminatlara bağlanmış bir yargı bağımsızlığı demokratik rejim için hayati önemdedir. Hukuk güvenliği, hak arama yollarının açık olması etkin, objektif, verimli çalışan bir hukuk ve adalet sistemiyle mümkün olabilecektir. Yargının, siyasi, ideolojik ve diğer aidiyetlerin; ilgi, yönelim ve tercihlerin adalet duygusunun önüne geçmesine imkân vermeyen ve her şartta hakkı savunan bir yapıda olması şarttır. Hâkim ve savcıların liyakat ve vicdan sahibi, "önce Türk milleti" diyebilecek vasıflarda bulunması bağımsız ve tarafsız bir yargı sisteminin teminatı ve yargıya güvenin temel belirleyicisi olacaktır. Bu doğrultuda hâkim ve savcı adaylarının seçimi ve yetiştirilmesinin bu anlayışla sağlanması son derece önemlidir. Tüm bu konularda önemli mesafe katedilmiş, bunun yanında hukukun bazı alanlarında kendini gösteren sorunlarımız da hâlâ mevcut bulunmaktadır, bunların başında Anayasa kaynaklı olanlar gelmektedir. O sebeple Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini kurumsallaştıracak yeni bir Anayasa yapılmasının önemini ve gereğini ortaya koyarak cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 100 maddelik yeni bir Anayasa hazırlanıp 4 Mayıs 2022 tarihinde Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Bunlarla birlikte, yıllık programda da vurgulandığı üzere, yargı sistemine ilişkin bazı konularda çalışma ve düzenleme yapılması ihtiyacı da devam etmektedir.

Kısaca, adalet hizmetlerinin etkin ve verimli olarak sunulabilmesi için modern ve yeterli fiziki mekân, teknolojik kapasite ve insan kaynağıyla desteklenen evrensel hukuk normlarına sahip, kişisel verilerin mahremiyetinin korunduğu, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünün gerekleri çerçevesinde yargılama sürecinin hızlı, adil, etkin, güvenli ve isabetli şekilde işlemesine dönük bir adalet sistemi temel amaç olmaktadır. Anayasa Mahkemesi dâhil tüm sistemin Türk devletinin varlık ve bekasını, Türk milletinin birlik ve bütünlüğünü, cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerini yaşatma ve koruma anlayışına uygun davranması şarttır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak var olan eksikliklerin tamamlanarak herkesin hukuka sonuna kadar güvendiği bir ortamın inşası için hep birlikte gayret gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bu düşüncelerle bütçenizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum, başarılarınızın da devamını diliyorum.