İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli Bakanım, şahsınızda bütün seçkin heyete saygı sunuyorum.

Şimdi, Abdüllatif Şener Bakanımız bir zorlama tarife girmeye çalıştı, işsizlik oranlarını naksedebilmek için epeyce bir anlatım yaptı. Buna hiç gerek yok ki biz 31 milyon insanı istihdam edilir hâle getirmişiz, sadece buraya vurgu yapsanız yeter, orana hiç gerek yok. Yani aldığımız mesafe eşi emsali olmayan bir mesafe.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Nüfus ne kadar?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nüfus artsa da nüfusa oranını söylüyoruz, orana da baktığınızda işte bu 31 milyon sizin ifadelerinizi nakzediyor, onun için söyledim.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Çalışanlar içinde Suriyeliler var mı?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, efendim bir defa şunu söyleyeyim: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adı üstünde çalışmayı ifade ediyor; çalışmak hayat. İbayi'nin düştüğü kayıtlar var. İbayi'nin düştüğü kayıtlardan bir tanesi "Çalışmak hayattır." diyor, "Düşünmek ise ışıktır." diyor, bu 2 kavram da AK PARTİ'yi, Cumhur İttifakı'nı ifade ediyor. Çalışıyoruz, elhamdülillah. Ne yapıyoruz? İcraatlar yapıyoruz. Neye ihtiyaç nerede var, onları izale ediyoruz.

Şimdi, Çalışma Bakanlığımızın koordinesinde kanuni bir çalışma var, şu anda Meclis zemininde; Plan ve Bütçe Komisyonunda hallettik biz onu. Maden ocaklarında vefat edenler -biz onlara "şehit" diyoruz- onlar için eşi emsali görülmemiş bir kanun çıkarıyoruz. Üstelik de öyle bir kanun ki tarih sınırlaması yok.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öldükten sonra mı?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, 1930 yılında maden kazasında vefat etmiş...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öldükten sonra mı?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, rica ediyorum, müdahale etmeyelim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, onun dahi hak talep edeceği, faydalanacağı bir kanun çıkarıyoruz. Efendim, bir gün sigortalı olsa dahi geride bıraktıkları emeklilik hakkı kazanacak, emeklilik maaşı kazanacak. Ya, bu muhalefet bunları aklının ucuna getiremez, onun için zaten sıkıntıdasınız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İhmalinizle öldükten sonra mı?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şunu yapıyorsunuz arkadaşlar...

Ha, bu arada bir şey söyleyeyim: Bizim normalde on dakika konuşma hakkımız var ama Başkanımız tahdit koyuyor, o yüzden beş dakika; öyle ise laf atmayın. Bakın, biz sizi gayet rahat dinledik.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Fazla müdahale olursa on dakikaya uzatırız.

Buyurun, devam edin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Eyvallah Başkanım.

Şimdi, biz şunu yapıyoruz arkadaşlar: İstismar kapılarını kapata kapata yürüyoruz. İstismar kapılarından biri de EYT. Dikkat ediyorum, sabahtan beri EYT'yle ilgili muhalefetten ağzını açan rahatsızlığını ifade ediyor. Ya, arkadaş hep beraber bunu giderme üzerine konuşmuyor muyduk? İşte kapatıyoruz o kapıyı. Ha, siz onu toplumda kullanıyordunuz, o kapı kapanınca ekmek kalmıyor; hesap bu, bunun üzerine siyaset yapıyorsunuz. Tıpkı "Alevilik" "cemevleri" kavramından geçinenlerin kapısını kapattığımız gibi...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niyet okuyorsun, algı yapıyorsun!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne algısı, işte konuşuyoruz burada. Hep beraber bunları yapıyoruz. Senin söylediklerinin...

(Gürültüler)

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Erzurum'da işsizlik oranı ne?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, müdahale etmeyelim. Siz konuştunuz, herkes fikrini söylüyor, anlaşmak zorunda da değiliz, millet takdir edecek.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bundan rahatsız olmayın. Olsanız da...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Rica ediyorum, herkes fikrini söylüyor. Hakaret yok, bir şey yok, fikrini söylüyor.

Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, efendim, bir ilahi tespit var, daha doğrusu bir tembih var. Cenab-ı Hak buyuruyor ki: Ellerinizle yapıp ettiklerinizin sonucunu yaşarsınız, elhak. Biz yaptıklarımızın sonucunu alıyoruz, halktan alıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız hep altını çize çize şunu söylüyor: "Efendim, yaptıklarımızdan oy tahvil etme, oya tahvil etme gibi bir yaklaşımımız yok. 'Allah razı olsun' nidası bize yeter." Biz de bunu yapıyoruz, bugüne kadar hep... Özellikle de bu Bakanlığımız bu anlamda bayrak bir Bakanlık. Çok özel, çok güzel işler yapıyoruz biz. Şunu söyleyelim: Noksanımız yok mudur, vardır. Zaten işte noksanları izale ediyoruz ya, onu söylüyoruz. Öyle yapmıyoruz, bardağın boş tarafını da göstermiyoruz, dolu olanını bile boş göstermeye çalışıyoruz; buna ne gerek var arkadaşlar ya. Buna gerek yok.

Bakın, ben bir şey söyleyeceğim, hazır unutmadan söyleyeyim: Erzurum'da mesela, şu anda bizim için bir noksan var, sıkıntılı bir hâl var. Sevgili Bakanımıza hemen söyleyeceğim: Efendim, bizim SGK 13 ile bakıyor. Özellikle bu murakabede, denetlemede, rapor yazmada hekim açığımız var, eczacı açığımız var. Buyur, talep ediyorum ben. Bu neviden bir yaklaşımla yönelmek Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin pozisyonunu da yukarı çıkarır. Bütünüyle "Yok efendim, hiçbir şey yapılmadı." dediğinizde haksızlık yapmış olursunuz. Biz üstelik de hep beraber bunu yapıyoruz. Bakın, arkadaşlar, bir şeref payesi aldık biz. Neydi o?

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Erzurum'da işsizlik oranı ne?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşım, lütfen, bunu defalarca... Böyle şey yok, böyle bir usul yok, niye laf atıyorsunuz?

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Maşallah yani işsizliği çözmüş ya zamanında.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yani böyle gerek yok, konuştunuz, size yapılsa hoşunuza gider mi?

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Bizim söylediğimize istinaden söylüyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yapmayın lütfen. Burası Genel Kurul değil, Plan ve Bütçe Komisyonu. Rica ediyorum.

Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, Burhanettinciğim, ben sana bir şey söylemedim, canını yerim.

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Maşallah, siz böyle pembe bir tablo çizince ben de Erzurum'u sordum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, ben şunu söylüyorum, özellikle Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri için söylüyorum: Değerli Bakanımız "'Asgari ücretten vergi kaldırılsın' diye duvarlara yazı yazmıştık." dedi ya, uzun yıllara sâri bütün bir toplumun beklentisiydi bu. Biz şu Komisyonda görüştük, geçtiğimiz sene -bir yıla vardı bakın- hiç akla hayale gelmeyecek işi hayata yansıttık, bunda hepimizin payı var; dolayısıyla bu payeden hepimiz gurur duymak durumundayız; elhamdülillah, bize nasip oldu. Dahasını söyleyeyim arkadaşlar: İşte, cumhuriyetin 100'üncü bütçesini yapıyoruz, bunlarla iftihar etmek lazım. Noksanı kayıt altına almazsak o da bir vebal, noksanlarını söyleyeceğiz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alalım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ama efendim...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir tane noksan söylesen de alkışlasam seni, bir noksan söyle, hadi.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tamam.

İşte, biz sahada noksan varsa gideriyoruz, Bakanlığımız çalışıyor; burada Bakan Yardımcılarımız hepsi bire bir sayıyoruz...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir müsaade edin de son cümlesini söylesin Sayın Aydemir.

Sayın Aydemir, siz son cümlenizi söyleyin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanımız, Başkan Yardımcılarımız, genel müdürlerimiz, çalışanlar memur düzeyinde çalışanlar, hepsini gidip görüyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hepsi vekalette...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Erzurum'da..." diyor ya, gidip oradaki gayretleri görüyoruz ve oraya yönelen insanlarımızın bize müteşekkir hâllerine muhatap oluyoruz, elhamdülillah.

Noksan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Neyse siz on dakikaya tamamlayın.

Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hemen kapatıyorum.

Şimdi, bir de şöyle bir şey var arkadaşlar: Talebi hakikatin dışına taşırdığınızda gerçek varsa onun da bir hükmü kalmıyor, o yüzden sizin adınıza da üzülüyorum ben, bunları yapmayın hakikaten sıkıntılı bir hâliniz var.

Değerli Bakanım, güzel çalışıyorsunuz, Allah milyar defa milyar razı olsun. Önümüz açılıyor, inşallah 2023'ten sonra da çok daha fersah fersah mesafe alacağız. Bütçemiz hayır uğur getirsin inşallah.

Saygı sunuyorum.