KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, Çok Kıymetli Bakanım, Değerli Bakan Yardımcılarımız, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok değerli bürokratlarımız, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 84'üncü seneidevriyesinde silah arkadaşlarıyla birlikte ecdadımızı rahmetle ve minnetle bir kez daha anıyorum.

Evet, Sayın Başkanım, her bütçede sözlerime başlarken, yine bu bütçede de aynı sözlerimi tekrarlamak istiyorum: Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçemizin her kuruşunun bereketli olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum.

Evet, değerli arkadaşlar, Türkiye ekonomisini değerlendirirken ülkemizin dününe, bugününe ve hatta küresel ekonomideki konjonktüre bakarak değerlendirmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bunun için, konuşmama öncelikle küresel ekonomideki gelişmelerden başlamak istiyorum: 2020 yılında Covid-19 salgınının başlamasıyla öncelikle herkes kendi canının derdine düşmüştü. Bu süreçte, ülkeler salgından korunmak için kapanma kararları almış, sağlık alanında tüm dünya ülkeleri salgınla mücadele konusunda âdeta sınıfta kalmıştı. Hamdolsun, biz, yirmi yıldır oluşturduğumuz güçlü sağlık altyapımız sayesinde vatandaşlarımızı mağdur etmedik, devletimiz ve Hükûmetimiz tüm imkânlarını seferber ederek bu süreci en iyi şekilde yönettik; dünyaya âdeta örnek bir ülke olduk. Ama bugün konuşmacı arkadaşlarımıza baktığımızda hiçbir milletvekili arkadaşımızın buna değinmediğini maalesef gördük.

Evet, salgın, sağlık sisteminin yanı sıra küresel ekonomiye de çok büyük darbe vurmuştur. Salgın sürecinde dünya genelinde tedarik zinciri bozulmuş, arz talep dengesinde sapmalar meydana gelmiş, başta gıda ve enerji fiyatları olmak üzere, emtia fiyatlarında tarihî yüksek artışlar görülmüştür. Bunun neticesinde de küresel ekonomi 2020 yılında yüzde 3,5 daralmıştır.

Dünya genelinde etkisini gösteren salgınla birlikte, küresel iklim değişikliğiyle birlikte yaşanan kuraklık, sel baskınları, yangın gibi afetler de tarım sektörü başta olmak üzere, birçok sektörü ve ekonomileri olumsuz yönde etkilemiştir. Tüm dünya, pandemi ve küresel iklim değişikliği sorununun olumsuz etkilerini minimize etmeye çalışırken 2022 yılının başında Rusya-Ukrayna savaşı patlak vermiş, mevcut sorunlar daha da artmıştır. Son üç yılda yaşanan bütün bu gelişmeler sonucunda dünya genelinde hayat pahalılığıyla enflasyon sorunu meydana gelmiştir. 2022 yılında, ABD başta olmak üzere, Avrupa ülkelerinde ve birçok gelişmiş ülkelerde son kırk-elli yılın en enflasyonist dönemi yaşanmıştır. Örneğin, ABD'de 2020 yılında yüzde 1,40 olan enflasyon bugün 8,20 seviyelerine yükselmiştir. Euro bölgesinde 2020 yılında -0,30 olan enflasyon bugün yüzde 10 seviyelerine yükselmiştir. Üst üste iki dönemde enflasyondaki artışlarla birlikte ekonomik daralma yaşayan dünyanın süper gücü ABD, teknik olarak resesyona girmiştir. Dünya ekonomilerinde yaşanan sorunlar nedeniyle uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından ülkelerin 2022 ve 2023 yılı ekonomik büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilmiştir, küresel resesyon beklentileri ağırlık kazanmıştır. Örneğin, IMF, ABD'nin 2022 yılı sonu ekonomik büyüme beklentisini yüzde 3,7'den yüzde 2,3'e; 2023 yılı için de yüzde 2,3'ten yüzde 1'e indirmiştir.

Evet, arkadaşlar, dünyada bu gelişmeler yaşanırken Türkiye ekonomisine değinmek istiyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Uçuyor, uçuyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tabii, Türkiye ekonomisine değinmeden önce, ülkemizin son on yılda karşılaştığı birçok badireyi atlatarak, kurulan tuzakları bir bir bertaraf ederek bugünlere nasıl geldiğini hep birlikte hatırlamamız lazım: Özellikle, 2013 yılından başlayan olaylara baktığımızda Gezi olaylarını unutmamamız lazım. 17-25 Aralık yargısal darbe teşebbüsünü unutmamamız lazım. MİT tırları operasyonunu, 2014'te, unutmamamız lazım. Çukur eylemlerini hep birlikte hatırlamamız lazım. 15 Temmuz 2016 yılında, FETÖ hain darbe kalkışmasını hafızalarımızdan silmememiz lazım. Kur saldırılarını unutmamamız lazım. Tüm bu gelişmelerin akabinde, 2020 yılında tüm dünyayla bizler de ne yaptık? Pandemiyle karşılaştık. Yani bunları niye ifade etmek istedim? Bütün dünya pandemiyi hazır beklerken biz ters ayakla âdeta yakandık? Niye? 2013 yılından başlayarak her yıl biz bir Covid 19 salgınını atlatırcasına olaylarla karşılaşarak bugünlere geldik değerli arkadaşlarım.

Evet, baktığımızda örneğin, mesela, Türkiye bu sorunları yaşamasına rağmen, IMF, ülkemiz ekonomisi büyüme oranını tekrar ne yapmış? Yukarı yönlü, pozitif yönde revize etmek zorunda kalmış ve yüzde 5 seviyesine kadar yükseltmiştir. Ayrıca, 2002-2021 döneminde ülkemiz gayrisafi yurt içi hasılası bakımından reel olarak yüzde 172,4; dolar bazında ise yüzde 238,9 büyüme kaydetmiştir. Gayrisafi millî hasılamızı inşallah yıl sonu itibarıyla 13,5 milyar liraya çıkarmayı hedefliyoruz. Dolar bazında baktığımızda; 2002'de kaç dolarlardan geldik gayrisafi millî hasılaya? 236 milyar dolarlardan geldik. Bugün kaç paraya geldik? 808 milyar dolarlar seviyesine inşallah çıkartacağız.

Kişi başına millî gelire baktığımızda da, kişi başına millî gelirimiz 3.600 dolarlardan bugün 9.592 dolarlar seviyesine yükseldi. Hatta ve hatta şunu da ifade etmek istiyorum: Arkadaşlarımız birçok dünya endeksine hep bakıyorlar, satın alma gücü paritesini niyeyse kimse söylemiyor. Satın alma gücü paritesine baktığımızda da, hamdolsun 2021 yılında dünyanın en büyük 11'inci ekonomisi oluyoruz ve Avrupa'nın da 4'üncü büyük ekonomisi inşallah oluyoruz.

Yoksullukla mücadeleye baktığımızda arkadaşlar, bakınız, Dünya Bankası verilerine değinmek istiyorum, yine verilerle gidelim: Ülkemizde günlük 2,15 doların altında kazanan kişi sayısının toplam nüfusa oranı 2002 yılında yüzde kaçmış? 2,1. 2019 yılında 0,4; bugünlerde de artık sıfırlandığını biliyoruz.

Değerli arkadaşlar, Gini katsayısına da baktığımızda, 2002'de 0,44'ten 2021 yılında 0,39'a kadar gerilediğimizi ifade etmek istiyorum.

İstihdam noktasına geldiğimizde, yirmi yıldır oluşturduğumuz güçlü altyapı sayesinde istihdamda da önemli artışlar sağladık. Salgın öncesi döneme göre 3,4 milyonun üzerinde ilave istihdam sağlayarak istihdamımızı 31 milyonun üzerine çıkarmayı başardık. Arkadaşlar, baktığımızda, yılbaşından bu yana da 1 milyon 100 binin üzerinde istihdam oluşturduk. TÜİK verilerine göre 2022 Ağustos ayında işsizliği yüzde 9,8 seviyesine düşürdük.

Bu oranlar değerli arkadaşlar, hepimizin övünmesi gereken olaylar. Dünya ekonomileri küçülürken biz ekonomimizi büyütmüşüz. Dünyada salgın sürecinde hastane kapılarında vatandaşlarını ölüme terk eden ülkeler, sözüm ona gelişmiş ülkelerde gördüklerimizin hiçbiri ülkemizde yaşanmadı. Bunları, tabii, takdir etmek, teşekkür etmek istemeyebilirsiniz ama 85 milyon vatandaşımız her şeyi net bir şekilde görüyor ve biliyor.

İhracat rakamlarına gelmek istiyorum buradan da. 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımızı hamdolsun 250 milyar dolarların üzerine çıkarmayı başardık. Burada, tabii, ithalata da değinmek lazım.

İthalata baktığımızda, ithalatın tabii ki bayağı bir yüksek olduğunu, hatta ve hatta cari açığımızın bu sene iyice arttığını söyleyen arkadaşlarımız oldu. Doğrudur, cari açığımız arttı ama gerek Sayın Bakanımız olsun gerek bizler konuşmalarımızın her defasında şunu ifade ediyoruz arkadaşlar: Cari açığımızın en büyük sebebi enerji maliyetleri diyoruz ama enerji maliyetlerini unutarak direkt ithalata değinirsek biraz ülkemize haksızlık yaparız diye düşünüyorum. Cari açığın en büyük sebebi enerji maliyetleri. Şimdi, Türkiye enerji çıkaran bir ülke mi? Hayır, değil. Enerjiyi nereden alıyoruz? Mecburen dışarıdan alıyoruz. "Bu cari açığı nasıl kapatacaksınız?" Cari açığı kapatmak için var gücümüzle çalışıyoruz. "Türkiye ekonomi modeli" dediğimizde sizler her ne kadar üzülerek bize baksanız, kızarak baksanız da biz ne diyoruz? Türkiye'yi faiz sarmalından kurtaracağız, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı, inşallah, ekonomik modelimizle cari açığımızı düşüreceğiz, üretimimizi artıracağız, istihdamımızı artıracağız. Niye? Faize giden paraları faize göndermeyeceğiz, inşallah, iş adamlarımızı yatırıma teşvik etmek yönünde adımlar atmaya devam edeceğiz.

Bakınız, tabii ki küresel ekonomideki sıkıntıları hep ifade etmiştim, enerji maliyetlerinden bahsettik. Bu yüksek enerji maliyetleri sonuçta neyi getirdi arkadaşlar? Pahalılığı ve enflasyonu getirdi. Türkiye'de de bir enflasyon var. "Türkiye'de enflasyon yok." demiyoruz "Türkiye'de hayat pahalılığı yok." demiyoruz ama biz diyoruz ki her defasında; enflasyonun altında vatandaşlarımızı ezdirmeyeceğiz, enflasyona vatandaşlarımızı yem etmeyeceğiz. Bütçemizin elverdiğince, gücümüzle ne yaptık? Vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmedik.

Bakınız değerli arkadaşlar, enerji maliyetlerinde doğal gaza değinmek istiyorum. Şimdi, konutlarda hane başına doğal gaz tüketimine baktığımızda doğal gazın yüzde 80 maliyetini devletimiz karşılıyor, rakamlarla Sayın Nureddin Nebati Bakanım açıkladı, rakamlar verdi. 500 liralık maliyetli faturanın yüzde kaçını vatandaşlara hissettiriyoruz, yansıtıyoruz dedi, 500 liralık faturanın sadece 100 TL'sini değerli arkadaşlar; sosyal devlet bu. Yani sözüm ona diğer ülkelerin ben doğal gaz maliyetlerini ifade etmek istiyorum. Diğer ülkelerin doğal gaz maliyetlerine baktığımızda Hollanda'da mesela doğal gaz kaç para? 4,47 euro. Danimarka'da ne kadar? 4,25 euro. Yunanistan'da ne kadar? 2,95 euro. Sayın Paylan, sana da ifade etmek istiyorum, dar gelirlileri söylüyorum burada. Dar gelirleri dinle ki bir daha aynı şeyi ifade etme Sayın Paylan yani bunlara bakarsan, dinlersen aklında kalır inşallah. İspanya'da kaç Euro? 2,1 euro. E, Türkiye'de kaç para doğal gaz? Doğal gaz 0,31 euro, işte doğal...

Değerli arkadaşlar, bu en güzel örnek değil mi, dar gelirli vatandaşımızın yanında olunduğunu gösteren bir örnek değil mi? Hastanede vatandaşımızın yanındayız, doğal gazda vatandaşımızın yanındayız tüketimde. Elektrikte ne yaptık 1'inci kademede? Yüzde 50 vatandaşlarımıza hazineden destek sağladık değerli arkadaşlar. İşte, bunları göz ardı ederek siz vatandaşları ezdiriyorsunuz. "Yüzde 1'lik bir dilimin, bir kesimin iktidarısınız." demek Türkiye'ye yapılabilecek, Hükûmetimize yapılabilecek en büyük haksızlık diye düşünüyorum. Bizler yüzde 1'in değil, yüzde 100, tüm 85 milyonun Hükûmetiyiz, herkesin yanındayız. Kaldı ki 85 milyonla da sınırlı değil, bütün mazlumların da hamisi olmaya Allah'ın izniyle devam ediyoruz. Bütün dünyanın, mazlumların, mağdurların gözü Türkiye'de değerli arkadaşlarım, onlara da yardım elimizi uzatıyoruz. Kaldı ki şunu da ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar: Bakınız, en pahalı şey ulaşamamaktır. Bugün baktığımızda Avrupa'da Avrupa ülkeleri doğal gaza nasıl ulaşabileceğini kara kara düşünürken hamdolsun, Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde... Dünya lideri dediğimizde bazıları bize bıyık altından gülse de şimdi hepsi kabul ediyor hem Türkiye'deki muhaliflerimiz hem de Avrupa'daki ve dünya liderleri kabul ediyorlar dünya lideri olduğunu, niye? Tahıl koridorunu açan... Evet, dedik ya en pahalı şey ulaşamamaktır. Bugün Avrupa'ya ve Afrika'ya tahıl koridorunu hangi ülke açmıştır? Türkiye. Rusya ile Ukrayna -arasındaki- ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinden, NATO Genel Sekreterine kadar hepsi Türkiye'yi takdir ederken, Cumhurbaşkanımızı takdir ederken bugün burada bir cümle dahi Cumhurbaşkanımızdan söz edilmemesini ben yadırgadığımı ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar.

Ben buradan bir de bütçe büyüklüğüne gelmek istiyorum. Bazı arkadaşlarımız "Bu bütçe sizin veda bütçeniz." diye ifade ettiler. Her bütçede bunu duyuyoruz, sizin bu bütçe bir aylık bütçe, iki aylık bütçe, üç aylık bütçe... 21'inci bütçeyi yapıyoruz, ben 2011'den beri milletvekiliyim, her bütçede bunu duyuyorum. Öyle zannediyorum ki 2002'den beri belki söyleniyordur, o bütçelerde ben yoktum. Şimdi, bakınız, bu bütçeyle arkadaşlar bütçe açığının astronomik rakamlara ulaştığını ifade eden arkadaşlarımız oldu, konuşmalar oldu. Ben size şunu ifade edeyim: Bütçe açığı rakamlarına baktığımızda bütçe açığı 2002 yılında kaç paraymış? 41,5 milyar, bütçenin yüzde kaçı? Yüzde 34,8'i. Şu anda bütçe açığı ne kadar? 659,4 milyar, bütçenin yüzde kaçı? Yüzde 14,8'i değerli arkadaşlar. Bütçeyi biz bu şekilde 119 milyardan 4,5 trilyona yükseltmişiz, bütçe açığını yüzde 34,8'den yüzde 14,8'e düşürmüşüz. Hâlâ bütçe açığına astronomik rakamlar diyorlar, nominal rakamlara baktığınızda öyle olabilir. 650 milyar lira diyebilirsiniz ama dünyanın hiçbir yerinde sadece nominal rakamlarla bu değerlendirmeler yapılmaz arkadaşlar ve gerçekçi olmaz, kendinizi kandırırsınız. E, kendinizi kandırmak istiyorsanız kendinizi kandırmaya devam edin ama ben size söylüyorum; kendinizi de kandırmayın, milleti de kandırmayın, gelin, doğru rakamlarla konuşalım. Mesela, işte bütçeden faize ayrılan miktarlara, rakamlara değindiniz. Evet, bütçemizde 565,6 milyar lira faize para ayırdık, bütçenin yüzde kaçı bu? Yüzde 12,6'sı. Evet, 2002'de ne kadarmış? 51,7 milyar lira. Bütçe faize gitme oranı yüzde kaç? Yüzde 43,2. Yüzde 43,2 mi büyük, yüzde 12,6 mı büyük. Türkiye'yi nereden nereye getirdiğimizin arkadaşlar, en büyük göstergesi bunlar. Ama bu rakamları vermeyip de sadece "565 milyar faize para gidiyor, işte siz borç çeviremezsiniz, anapara faizi geçti, faiz anaparayı geçti." diyerek vatandaşlarımızı yanıltmayın değerli arkadaşlar. Bir defa bir, gayrisafi millî hasılanın yüzde kaçı faize gidiyor? Toplanan vergilerin yüzde kaçı faize gidiyor değerli arkadaşlar? Bunlara bakmak lazım, kamu borç stokuna bakmak lazım. Kamu borç stokuna baktığımız zaman, az önce Sayın Bakanım kamu borç stoklarını anlatırken Avrupa ülkelerini verdi, gelişmekte olan ülkelerin rakamlarını verdi, gelişmiş ülkelerin rakamlarını verdi. Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin AB tanımlı kamu borç stoku ne kadar? 2002'de yüzde 71,5. Bugün yüzde kaç? Yüzde 39,3. "Faizi ana paraya gitti, ana parayı ödeyemedik, faizini ödedik, faizi ana parayı geçti." bu lafları bırakın, gelin rakamlarla konuşun. Türkiye'nin kamu borç stoku ne kadar arkadaşlar? Borcumuz arttı mı azaldı mı? Bunlarla konuşun, bunları, bu rakamları verin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Türkiye'nin gayrisafi millî hasılası 13,5 trilyona geliyor, e, borcumuzu da yüzde 39,3'e düşürmüşüz, siz kalkıp da bunu görmeyip de 13,5 trilyondan kamu borç stokunu yüzde 39,3'e düşürmüşken bunu görmeyip de "Türkiye borç batağında." demek bence kendinizi, öz güveninizi kandırmak, milletimizden ziyade kendinizi kandırmayın, bunu ifade etmek istiyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kamu özelleştirmelerini katmıyorsunuz. Kamu özelleştirmelerini katıyor musun?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İç borçlanma vadelerine bakalım. 2002'de borçlanma vadesi ne kadardı? Aylık olarak 9,4 aydan 69 aya çıkarmışız borçlanma vadelerini arkadaşlar; 9,4 aydan 69 aya çıkarmışız. İç borçlanma senet faizi ne kadarmış? Yüzde 62,7'den yüzde 18,59'a düşürmüşüz. E, şimdi bunları ifade etmiyorsunuz "Yandım anam, yandım." ve "Sizin son bütçeniz." diyorsunuz daha sonra da. Arkadaşlar, doğru rakamları verin de Türkiye'de karamsar tablo çizmeyin, içinizi karartmayın, daha doğrusu, o siyah gözlüklerinizi çıkartarak Türkiye'nin ne kadar aydınlık bir günde olduğunu görün.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bravo!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Efendim, "İkinci Dünya Savaşı'ndan beri Türkiye bu kadar zorluk çekmedi." Biz Türkiye'de her şey güllük gülistanlık demiyoruz ki. "Küresel ekonomi krizde." diyoruz, "İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünya böyle badireler atlatmadı." diyoruz, "En büyük badireleri atlatıyor." diyoruz. Sadece Türkiye mi? Dünya zaten krizde. Dünyanın krizde olduğu bir noktada Türkiye'yi... "E, madem Cumhurbaşkanı dünya lideri, Cumhurbaşkanı Türkiye'yi ayırsın, bunlarla Türkiye'yi hiç karşılaştırmazsın."ı talep etmeniz gayet güzel, bunu takdir ediyorum ama arkadaşlar, biz de küresel ekonominin parçasıyız biz de etkileniyoruz. Bugün Türkiye, Allah'a hamdolsun, hem kamu borç stoku yönünden hem de faize ayırdığımız paralardan baktığımızda, Türkiye'nin ne kadar iyi bir durumda olduğunu net bir şekilde siz de görürsünüz, bizler ise bir kez daha ifade edelim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Uçuyoruz, uçuyoruz(!)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bakınız değerli arkadaşlar, bazı arkadaşlarımız işte "Dar gelirlilerin yanında değilsiniz." diyordu, "Dar gelirlinin yanında değilsiniz." Türkiye 85 milyonun da, dar gelirlinin de yanında, zenginin de yanında; 85 milyon vatandaşımızın yanındayız. Bakın, ben size eğitime ayrılan bütçeyi söyleyeyim bu rakamlardan: 2002 yılında eğitime ayrılan para ne kadarmış değerli arkadaşlar? 11,8 milyar lira. Şimdi ne kadar? 650 milyar lira. Bunun içerisinde öğrencilerimize yemek de var, yemek de çıkartıyoruz, artık bütün öğrencilerimize, taşımalı sistemle bütün öğrencilerin öğlen yemeklerini devletimiz karşılıyor Sayın Paylan. Şimdi üniversitedeki...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok öyle bir şey, hiç yok öyle bir şey.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Nasıl yok?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, gider okulları gezersen görürsün.

Sağlıktaki, ben size sağlığa ayırdığımız kaynağı ifade etmek istiyorum: Sağlıkta da 2002 yılında 13,5 milyar liradan 696,8 milyar liraya sağlıktaki bütçemizi çıkardığımızı ifade etmek istiyorum.

Sosyal yardım harcamalarına bakalım, sosyal yardım harcamaları 2002 yılında kaç paraymış? 1,6 milyar lira. Şimdi ne kadar değerli arkadaşlar? 2013 yılında 250 milyar lira sosyal yardım harcamaları. Dar gelirlinin yanında değil mi bu Sayın Paylan, bu rakamları görmediniz mi? Bağırmaktan veya başka işler düşünmekten Nebati Bakanımı dinlemediniz. Sosyal yardım malzemelerini bütçeden ayrılan pay 2002 yılında 1,30; 2023 yılında 5,5 seviyesine geldi.

Ben buradan Gelir İdaresine değinmek istiyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Değerli arkadaşlar, Gelir İdaremize huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum. Gelir İdaresi Başkanlığı kaliteli teknolojik altyapısıyla yıllardır hem kamu hem de özel sektörümüze hem eğitici hem öğretici olmuştur, öncü kurumlarımızdan bir tanesidir, her yerde Gelir İdaremiz var. Buradan Gelir İdaremize huzurunuzda teşekkürü borç biliyorum değerli arkadaşlar.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Helal olsun!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bakınız, iktidara geldiğimiz günden itibaren vergi dilimlerindeki oranları düşüren, yüzde 22'den -ilk oranı yüzde 22- yüzde 15'e düşüren hükûmet hangi hükûmet? Bizim hükûmetimiz. Basit usuldeki vergiyi kaldıran, beyannameyi kaldıran hangi hükûmet? İktidarımız. Asgari ücretteki vergiyi kaldıran, asgari ücret kadarki gelirlerde vergiyi kaldıran hangi hükûmet Sayın Paylan? Bunu niye ifade etmedin? Hayalin bile değildi bu senin. Bağırmaktan...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Aydemir, lütfen toparlar mısınız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet Sayın Başkan, toparlıyorum.

Baktığımızda değerli arkadaşlar, bunların her birine tek tek değinmeniz lazım, teşekkür etmeniz lazım. Bu iktidar ülkemizin iktidarı, sadece AK PARTİ'nin iktidarı değil. Dün, 2002'den önce Türkiye'de enflasyon yok muydu? Enflasyon yok muydu Sayın Paylan?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum Sayın Aydemir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 2002 öncesini görmeden... Terazinin bir kefesine Türkiye'nin 2002 öncesini koyacaksın, 2002 sonrasını da terazinin diğer kefesine koyacaksın; hangisinin ağır bastığını milletimiz çok iyi ölçüyor ve görüyor, hangi kefenin daha ağır geldiğini milletimiz görüyor. Bir şunu söyleyeyim Sayın Başkanım; memur ve BAĞ-KUR emeklisini söyleyeyim, kapatıyorum.

2002 yılında BAĞ-KUR emekli aylığı 66 lira, bugün baktığımızda arkadaşlar, 2022 yılında 3.500 lira; reel artışı söyleyeyim: Yüzde 347 Sayın Paylan. Dar gelirlinin yanında olmak bu demek. Evet, bakın, reel rakamlarla. Burada rakamlar var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - TÜİK'e göre mi hesaplıyorsunuz?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Zamanım yetmedi, sana fotokopisini çekeyim veya WhatsApp'tan göndereyim.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Tamamlayalım Sayın Aydemir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum.

Dolayısıyla bu bütçe 85 milyonumuzun bütçesidir, bu bütçe bütün dünyadaki mazlumların, fakirin fukaranın bütçesidir. Dolayısıyla Cenab-ı Allah'tan bu bütçenin her kuruşunun bereketlenmesini niyaz ediyor, hayırlı uğurlu olmasını ve Nureddin Nebati Bakanımıza da olduğu gibi göründüğü konuşmasından dolayı da çok teşekkür ediyorum. Birileri gibi sadece eleştirilen kısmı alıp da diğer yönlerine teşekkür etmeden eleştirmesini de burada huzurunuzda yadırgıyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ben de size teşekkür ediyorum Sayın Aydemir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ve tekrar teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ağzına sağlık.