| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Türkiye Ulusal Ajansı) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 08 .11.2022 |
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çok kıymetli Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakan Yardımcılarımız, Dışişleri Bakanlığımızın değerli bürokratları, basımınızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dışişleri Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Öncelikle bütçemizin her kuruşunun bereketli olmasını, hayırlı olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Bizler, Dışişleri Bakanlığının bütçesini görüşürken öncelikle coğrafi olarak bulunduğumuz konumu, jeopolitik konumumuzu bir değerlendirmemiz lazım ve bunun yanında medeniyetimizin de bize yüklediği çok önemli sorumlulukları da gözümüzden, aklımızdan bir geçirmemiz lazım.
Coğrafyamıza baktığımız zaman, bölgemize baktığımız zaman, etrafımıza baktığımız zaman sürekli çatışmaların yaşandığı, âdeta tansiyonun hiç düşmediği bir bölgenin kalbinde yer alıyoruz. Ülkemizi çevreleyen coğrafyaya baktığımızda; kuzeyimizde Rusya ve Ukrayna savaşı, batı sınırımızda Yunanistan'ın silahsız olması gereken adalara silah ve asker yığması, güneyimizde Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Filistin'de, Orta Doğu'da şiddetli çatışmaların yaşanması, doğu sınırımızda Azerbaycan-Ermenistan arasındaki gerilimlerin devam etmesi yani âdeta bir ateş çemberi içerisinde kalmış durumdayız.
Buna rağmen, Allah'a hamdolsun, çok dirayetli dış politikamız sayesinde, Dışişleri Bakanımızın çalışkanlığı sayesinde, Cumhurbaşkanımızın liderliği sayesinde bu süreçlerin her birinden yara almadan bu günlere kadar geldik.
"Gitmediğin yer senin değildir." politikasıyla, Allah'a hamdolsun, büyükelçilik sayımızı 146'ya kadar yükselttik, başkonsolosluk sayısını 94'e yükselttik, Afrika'daki dış temsilcilik sayımızı 49'a kadar çıkardık. Amerika'da Türkevi yaptık. Herkes Amerika'ya gittiği zaman Türkevi'ni ziyaret etmeli çünkü bu, Türkiye'nin bir evi, her bir Türk vatandaşının oraları görmesi, o evde siyasi toplantılarını, temaslarını yaparken de orayı görmesi ve gururlanmamızı gerektirir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, baktığımızda bazı arkadaşlarımızın çeşitli söylemleri oldu. Söylemlerini şöyle bir kısaca aklımıza getirmek istiyorum. Mesela, "Yürütmesiz bir bütçe görüşüyoruz." diyen arkadaşlarımız oldu. Her bütçe görüşmemizde bir yürütmenin temsilcisi vardır, illa Cumhurbaşkanımızın gelmesi gerekmiyordur, bu, İç Tüzük'te de belirlenmiştir ama maalesef, bunu hâlâ arkadaşlarımız ısrarla niye dile getirirler bir türlü anlam veremiyorum.
Diğer bir konu, "Kürt meselesini burada çözelim, NATO'da çözmeyelim." diyen arkadaşlarımız, vekillerimiz oldu. "Afrin'de zeytin çalmalar gördük de ağaçları buraya getirmek hiç aklımıza gelmezdi." diyenler var. Arkadaşlar, Türkiye, Afrin'den zeytin çalmamıştır, mümkün değil; oradaki zeytinleri alarak, oradaki Suriyeli vatandaşlarımız zeytinlerin parasını almışlardır. Yani biz oradaki vatandaşlara, Suriyeli kardeşlerimize yardımcı olmazsak oradaki zeytinleri terör örgütleri alacaklar ve başka amaçlarla kullanacaklar; biz buna müsaade etmedik. Suriye'deki zeytinlerin Suriye'de kalmasını temin ettik ve oradaki zeytinleri Suriyeli vatandaşlarımız kendileri topladılar, gerekirse yağ çıkarırlar gerekirse zeytin olarak hasatlarını yaptılar.
Değerli arkadaşlar, Kürt meselesini biz bir yere götürmüyoruz. Bakınız, bizim Türkiye'de Kürt-Türk meselemiz yok, 85 milyon biriz, beraberiz, kardeşiz; her zaman bunu söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Bunu kabul etmeyenler olabilir, kimseye de zorla bir şeyi kabul ettiremeyiz, demokratik bir ortamda yaşıyoruz. Ama bizim PKK sorunumuz var, PKK sorunu ile Kürt sorununu birbirinden ayırmamız lazım gelir diye düşünüyorum. Sadece PKK değil, bütün terör örgütleriyle de 85 milyon olarak mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum, 85 milyon olarak. Yani her bir vatandaşımızın görevi, her bir siyasi partinin görevidir diye burada kanaatimi ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, işte, bir adamın kini yüzünden bazı insanların tutuklu kaldığını ifade eden bazı arkadaşlarımız, vekiller oldu. Hani "Türkiye aleyhine kara propaganda yap." deseniz ancak bu kadar olur. Yani Türkiye'de bir hukuk sisteminin olduğunu ve kimsenin bir lidere veya bir kişiye bakarak karar vermediğini, yargının özellikle bu kararları vermediğini bilmeden konuşmak veya bilerek Türkiye'yi karalamak, işte, "Kara para aklayan ülke." "Uyuşturucu ticareti yapan ülke." "Cari açığı bununla kapatan ülke." diye söylemlerde bulunmak... Sayın Dışişleri Bakanımıza buradan ifade etmek istiyorum: Kara para aklamaktan ziyade kara propagandayla nasıl mücadele edeceğiz? Bunun önüne geçmemiz lazım. Hani "Hırsız içeriden olunca kilit tutmaz." derler yani kendi kendimizin ayağına sıkıyoruz arkadaşlar, nasıl böyle bir şey olabilir? Komşularımızın toprak bütünlüğüne saygı duymuyormuşuz ve IŞİD gibi unsurlarla Türk askeri yan yana mücadele etmiş... IŞİD'le göğüs göğüse çarpışan, en çok mücadele eden hangi ordu diye, hangi güvenlik güçleri diye kime sorsanız, dünyanın yetmiş yedi milletine sorsanız "Türkiye" derler. Ama burada kalkıp da Türkiye'yi IŞİD'le yan yana koymak Türkiye'ye yapılacak en büyük haksızlık, Türkiye'ye yapılacak en büyük hakarettir arkadaşlar. Nasıl böyle söylemde bulunuyoruz? Yazarken yanlış mı yazdık, okurken dilimiz mi sürçtü anlam veremiyorum yani. Komşularının toprak bütünlüğüne en çok saygı duyan ülke biziz. "Suriye'nin toprak bütünlüğünden kesinlikle taviz vermeyeceğiz, Suriye de toprak bütünlüğü korusun." diyen ülke hangi ülke? Türkiye ama maalesef içimizdeki arkadaşlar, bazıları, bunları dile getirerek, kara propaganda yaparak her açıdan ama, işte kara parasından, uyuşturucusundan, toprak bütünlüğünden, IŞİD'le çalışmadan... Yani kara propagandayla ne kadar mücadele edeceğiz? Dışişleri Bakanımızın işi çok zor, kendimizi gidip anlatıyoruz. Türkiye'nin ne kadar önemli bir rol üstlendiğini dünya kabul ediyor ama biz kendi arkadaşlarımıza bu çatı altında kabul ettiremedik bunu, hâlâ aleyhimize çalışıyorlar; hangi birinizle mücadele edeceğiz anlamıyorum arkadaşlar? Dışişleri Bakanımız ne yapsın? Dışişleri Bakanlığına destek vereceğimiz yerde ama baktığımız zaman arkadaşlar, ayağımızdan aşağıya doğru çeken bir kitle var sanki.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Bize mi söylüyorsunuz?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dinlemediniz herhâlde arkadaşlar, "IŞİD'le yan yana duran Türk ordusu..." Ben söyleyenlere söylüyorum yani bu çatı altında böyle vekiller var diyorum. Dolayısıyla bunları kabul etmiyoruz ve bu ifadeleri de kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Diğer bir konu: Türkiye dış politikada "U" çekti. Arkadaşlar, dinamik bir hayat yaşıyoruz; dün başka, evvelki gün başka bir dönem, bugün daha değişik bir dönem, dinamik bir hayat yaşıyoruz. Örnek vereyim, mesela: Şimdi, her partinin bir siyasi lideri var, beraber oturup konuşuyorsunuz, rakipsiniz, rekabet yapıyoruz, birbirinize laflar söylüyorsunuz, aklınıza gelmeyecek laflar söylüyorsunuz ama gün oluyor bir araya geliyorsunuz ve ne diyorsunuz? Rüya ekip, adını da "rüya ekip" diyorsunuz. Şimdi, dün birbirine laf söyleyenler bugün rüya ekip kuruyor, "U" dönüşü olmuyor, biz dış politikada... Suriye'yle ilanihaye küs mü duracağız arkadaşlar? Şimdi, Yunanistan'ın yaptıklarına ses çıkarmayalım mı? Suriye'de Esed'in kendi vatandaşlarına yaptıklarına ses çıkarmayalım mı? Yani nasıl bir tavır bekliyorsunuz Türkiye'den, nasıl bir dış politika bekliyorsunuz Türkiye'den, anlamıyorum. Yani birileri bize telefon açacak: Rusya-Ukrayna savaşına karışmayın, kenarda durun. "Emredersiniz." dememizi mi bekliyorsunuz? Rusya-Ukrayna savaşında üstlendiğimiz görevi, misyonu bütün dünya takdir ediyor. "Barış umutlarını yeşerten hangi ülke?" diye sorduğumuzda, Türkiye... Arkadaşlar, tahıl koridorunun açılmasına, esir mübadelesine, hangi alana bakarsanız bakın, bugün, tekrar barıştan söz edebilirsek, hangi ülke bunun için çaba sarf ediyor dediğinizde "Türkiye Cumhuriyeti lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan." diyorlar. Biz şimdi siyaset yapabiliriz. "Dışarıdaki politikalara bakın, seçime ne zaman yaklaşıyorsak hemen Türkiye sorun çıkarıyor." Kimle sorun çıkarıyor? "İşte Suriye'yle çıkarıyor, Rusya'yla çıkarıyor, Yunanistan'la çıkarıyor." gibi söylemlerde bulundu arkadaşlarımız. Biz, bugüne kadar, AK PARTİ kurulduğu günden itibaren, seçim için bir siyaset yapmadık, biz nesiller için siyaset yapıyoruz. Türkiye, dün neyse, omurgalı duruşu neyse, bugün de aynısını duruyor arkadaşlar, ama hâlâ birilerinde, maalesef bilhassa Dışişlerinde çalışan arkadaşlarda öz güven kaybı görüyorum. Türkiye'nin nereye geldiğini hâlâ akıllarını erdiremiyorlar "Türkiye böyle olamaz." diyorlar "Türkiye bu kadar rol üstlenemez." diyorlar "Türkiye yine bir yerden telefon alsın da öyle hareket etsin." diye bekleyenler var ama bugün Türkiye'ye baktığınızda, Allah'a hamdolsun, edilgen değil değerli arkadaşlar. Bugün telefonu kaldırdığında Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Dışişleri Bakanımızın karakterli duruşuyla, karakterli bir dış politikayla beraber, Türkiye, bugün, dünyada örnek bir lider, örnek bir dış politika, dış siyaset yapan bir ülke grubuna geldi. "Dünya 5'ten büyüktür." diyen hangi lider arkadaşlar? Bugün dünya da bu noktaya geldi.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Bütün dünya diyor onu.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ama düne kadar Dışişlerinde görev yapan arkadaşlarımız "Mensubu bulunmaktan şeref duyduk." diyor, işte ben laf söylerken arkadaşlarımı tenzih ediyorum, çok nezaketli bir dil kullanıyorlar ve tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum.
Arkadaşlar, siyaset yapıyorsunuz bugün burada. Siyaset yapan da bir Dışişleri Bakanımız var, aynı dili, aynı üslubu siyasiler niye birbirine kullanmazlar? Niye böyle aklına gelen her şeyi söylerler?
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Aydemir, lütfen, tamamlar mısınız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Toparlıyorum.
Ben, dolayısıyla arkadaşlar, ağzımızdan çıkan sözleri kulaklarımızın duymasını bir kez daha rica ediyorum. Türkiye terörünün her türlüsüyle mücadele etmiştir, IŞİD'le de mücadele etmiştir, göğüs göğse çarpışmıştır ve çarpışmaya da devam edecektir. Türkiye'de terör ayrımı yoktur, terörlerin hepsi birdir ve hepsiyle mücadele edeceğiz diyorum. Türkiye, dün de bugün de yarın da her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duyan bir ülkedir, dolayısıyla bunun da böyle bilinmesini söyleyerek kayıtlara geçiriyorum.
Dışişleri Bakanlığı bütçemizin tekrar hayırlı olmasını, her kuruşunun bereketli olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyor, saygılar sunuyorum.