KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli Bakanım, değerli bürokratlar, değerli milletvekilleri, basın mensupları; herkese sevgi ve saygılar.

Sayın Vekilim dedi ki: "Sayın Bakan, yaptığını pazarlayamıyor, satamıyor." E, piyasa kesat, piyasada alıcı yok, Sayın Bakan ne yapsın? O nedenle yapılanın pek karşılığı olmuyor. Nedir piyasada alıcı olmaması? Dün Öğretmenlik Meslek Kanunu'na dair 14 sendikanın iş bırakması vardı. Bakın, 14 sendika ve -Öğretmenlik Meslek Kanunu görüşülürken, Sayın Bakan, orada bulunan bütün bürokratlar, Sayın YÖK Başkanı da var mıydı, iyi hatırlamıyorum ama gül cemalini bir yerden, bir etkinliğimizden hatırlıyorum- bütün sendikalar karşı çıktılar. Buna rağmen Öğretmenlik Meslek Kanunu geçti.

Bakın, şimdi, öğretmene dair 1) Özel okul öğretmeni; 2) Sözleşmeli öğretmen; 3) Ücretli öğretmen; 4) Normal öğretmen; 5) Uzman öğretmen; 6) Başöğretmen; 7) KHK'li öğretmen; 8) Atanamayan öğretmen; 9) Barış akademisyeni olup da işten atılmış öğretmen; 10) Cumhurbaşkanı torpilli öğretmen var; 10 tane öğretmenlik statüsü var, fiiliyatta bunların hepsi... Bunları torlayıp toplayıp aslında "öğretmen" şeklinde formüle edebilme imkânı var. Bunun mesnedi ve dayanağı neydi Sayın Bakanım? 5 Ekim 1966'da UNESCO'nun düzenlemiş olduğu öğretmenin statüsü tavsiyesiydi.

Sayın Bakanım, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü geçti, öğretmenlere bir şey yok; 24 Kasım Öğretmenler Günü geliyor, yine bir şey yok; 20 Kasım Dünya Çocuk Günü geliyor, buna dair bir plan programı var mı? 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde bu yasa bu kadar tartışılırken ve pandemiden kaynaklı, çalışma koşullardan kaynaklı vesaire nedenlerle öğretmenler bu kadar demoralizeyken öğretmenlere birer maaş ikramiye planlanması neden yapılmamaktadır; bunun üzerinde özellikle durmak lazım.

Dün Mecliste özel okul öğretmenlerinin sorunlarının araştırılmasına dair verilen önerge reddedildi. Özel okul öğretmenleri 5580 sayılı Yasa'nın 9'uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre ücretlendirilmeyi istiyorlar, asgari ücrete göre değil. Aynı şekilde rehabilitasyon merkezlerinde görev yapan öğretmenler de buna göre ücretlendirilmek istiyorlar. Bu arada rehabilitasyon merkezleri demişken rehabilitasyon merkezlerinde yardıma, desteğe ihtiyaç duyan bireylere dair ödenen ücretin asgari ücretin yüzde 6'sı olması oranında bütün rehabilitasyon merkezlerinin bir ortak görüşü var Sayın Bakanım. Bu konuda herhangi bir adım atılabilmiş değil şu ana kadar. Tekrar söylüyorum: 24 Kasım Öğretmenler Günü'ne dair planlı programlı öğretmenleri onore eden bir yaklaşım söz konusu olmalı.

Evet, eğitim sistemi, eğitimin kendisi bir bütündür ama şu anda yürürlükte olan eğitim programı Türkiye'de halkların, toplulukların, cinsiyetlerin, inanç gruplarının hiçbir ihtiyacını karşılamamakta. Bir Alevi ve bir Kürt olarak şunu özellikle vurguluyorum: Ana dilde eğitimin olmaması, Aleviliğe dair eğitimin savsaklanması, zorunlu din dersinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına rağmen zorla uygulanması çok ciddi bir insan hakları ihlalidir, Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ihlalidir. Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi 45 maddeden oluşmakta, 9 maddesi de yürürlükle alakalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti neden -lütfen, cevap istiyoruz- 17, 29 ve 30'uncu maddelere çekince koymuştur? Bunun özellikle açıklanması gerekir.

Ayrıca, özel bir konuyu vurgulamak istiyorum: Ankara Dikmen Huzur Mahallesi 1111. Sokak'ta şu anda Ahmet Yesevi Ortaokulunun yanında bir inşaat var, bu inşaat aylardır devam ediyor. İnşaatın bütün gürültüsü, tozu toprağı okulun içine giriyor. Okulun tam bitişiğinde, okulun arsasının bir kısmını bu inşaat kesip aldı. Bakın, açık ve net söylüyorum: Kesip aldı. Gürültü, toz toprak okulun içine giriyor ve bu inşaata kesintisiz devam ediliyor. Buna ilişkin Ankara'daki Millî Eğitim bürokratlarının veya sizin veya Bakanlıktaki yetkililerin bilgisi var mı, bu konuyla ilgileniliyor mu?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur. Son bir cümle alalım.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Ayrıca tekrar şunu vurgulamak istiyorum: İnanç gruplarına, cinsiyetlere, halklara dair ana dilde eğitim, inanca dair eğitim, cinsiyete dair erkek egemen eğitimin ortadan kaldırılması, adil, eşitlikçi, çoğulcu bir eğitimin, dilleri ve inançları esas alan, ana dilde eğitim veren bir eğitimin getirilmesi gerekir. Dünya Çocuk Hakları ve diğer sözleşmelerin gereği de budur.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.