| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı b) Karayolları Genel Müdürlüğü c) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ç) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü d) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı e) Rekabet Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 08 .02.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri, değerli bürokratlar, saygıdeğer basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, siz de biliyorsunuz ki bütçeler yıllık ama biz sizin sunumunuza baktığımızda siz on üç yıllık, on dört yıllık bir sunum yaptınız, bu 14'üncü bütçe. Tabii, burada onlardan da bahsedilebilir elbette, ondan bahsedilmesinde mahzur yok ama biz burada esas itibarıyla şunu görmek istiyoruz: Geçen yılın alınan kaynaklarıyla neler yapılmış, ne tür hizmetler olmuş? Geçmiş performansınız iyi veya kötü, o ayrı bir şey ama mesela, o iyi performans geçen yıl, önceki yıl devam etmiş mi, etmemiş mi, daha mı iyi olmuş, daha mı kötü olmuş, aslında bizim bunu görmemiz lazım. Çünkü, biz burada her sene toplanıyoruz -daha doğrusu, siz toplanıyordunuz her sene, biz ilk kez başladık toplanmaya da siyasetçi olarak- o yüzden, bence, sunumda biraz geçen yılki bütçe, 2015 bütçesi veya 2014 kesinleşen rakamların üzerinde durularak bir sunum yapılmasının ben çok faydalı olacağını, hele hele sizin gibi bu kadar deneyimli bir bakan açısından böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle, bu düşüncemi, duygumu ifade etmek istedim.
Tabii, bir de ayrıca, şimdi, 253 milyardı, değil mi, toplam harcama 2015 fiyatlarıyla bir kaynak kullanımı? Bunun da 161 milyarı kara yollarında olmuş. Biraz daha bu anlamda çıktılara yönelik olarak -yani, bu müthiş bir kaynak, kullanılan kaynak çok yüksek bir kaynak- daha analitik bir sunum olması faydalı olurdu. O sunumu yapacak, Bakanlığınızda öyle bir sunum hazırlayacak bir kapasite mutlaka vardır, yoksa da zaten bunun oluşturulması gerekir çünkü küçük bir bütçeyi konuşmuyoruz, çok yüksek bir bütçeyi konuşuyoruz, büyük bir bütçeyi konuşuyoruz. Dolayısıyla, bu anlamda daha fazla analiz olması faydalı olur diye düşünüyorum.
Şimdi, yine sunumla ilgili olarak, önce, hani, usule ilişkin, şekil ve şartları açısından konuları söyleyeceğim, sonra biraz içeriğe girmeye çalışacağım. Sunumda veya sunum yaparken sizin ifadelerinizde biraz, böyle bazen kestirme yargılar oldu; mesela, bu 23'üncü sayfada. Bunun, bu çalışmanın mutlaka bir altyapısı vardır ama öyle bir çalışmanın, gizli bir çalışmanın bize gönderilmesini de isterim. Bu bölünmüş yolların sağladığı faydalar anlamında, işte, iş gücü tasarrufu, akaryakıt tasarrufu, yıllık tasarruf yani bu ne tür bir çalışmadır, bunun detaylarını bir görmekte fayda var. Çünkü bu önemli. Biz aslında, bütün kamu yatırımlarını yaparken "Fizibilite, fizibilite..." diye Kalkınma Bakanlığının söylemesinin arkasındaki husus da o. Yani, çünkü, ciddi bir kaynak harcıyoruz ve bu kaynakla ne tür ekonomik ve sosyal faydalar oluşacak, ne tür maliyetler oluşuyor, bunları bilmekte fayda var. Bu anlamda, yani, bu, 16 milyar TL zannediyorum -bir birim yazılmamış ama- toplam yıllık tasarruf, değil mi? Yani, siz ortalama yıllık kara yolları için 12 milyar kullanıyorsunuz, kullandığınız paranın çok üzeri bir tasarruf gözüküyor burada. Burada, tabii, işte, "İş gücünün saati ne alınıyor? Akaryakıt tasarrufu nasıl alınıyor?" filan derken onlara iyice bakmakta bir fayda var. Yani, bu rakam sanki biraz abartılı bir rakammış gibi geliyor ilk bakış itibarıyla. Şunun için söylüyorum, biraz zaman kısıtlı, ben daha önce bununla ilgili bir tez jürisinde de bulundum: Yani, bu rakamlar, hakikaten, bu tarz şeyler, çok tartışmalı bu çalışmalar. Bunların uluslararası şeyleri de var, her ülkeye göre de değişiyor yani Amerika'daki veya ne bileyim, İsviçre'deki bir kişinin zaman kıymetiyle, işte, 6 milyon işsizi olan bir ülkedeki bir kişinin zaman kıymeti... Veya ne taşıdığınıza bağlı. Yani, eğer Konya'ya emekliler gidiyorsa güzel bir şeydir, sabah kalkıp etli ekmek yemeğe, onun sağladığı fayda ile bir iş adamının işini kolaylaştırıyorsanız İnternet'ine girerek iş adamı gidiyorsa onun sağladığı fayda farklıdır. Bunlara bakmak lazım. Burası belli ki ilk şey itibarıyla, ön yargı da bulunmak istemiyorum ama abartılı gibi duruyor.
Şimdi, ben tabii, bir şeyler de biliyorum, Ulaştırma Bakanlığımızın bütçe almak için -detaya girmek istemiyorum da- "Büyümenin de yüzde 1'ini, 2'sini biz sağladık." şeklindeki sizin daha evvel, geçmiş yıllardaki değerlendirmelerinizi de biliyorum. Tabii, bunlar hakikaten zor hesaplar yani işte, orada katma değer önemli yoksa hani, kullandığınız rakam filan değil. O yüzden, orada biraz daha dikkatli olmakta fayda var.
Şimdi, son olarak, sunumla ilgili, mesela bazı yerlerde rasyo veriyorsunuz, güzel olması gereken. 22'nci sayfada, işte "100 milyon taşıt x kilometre başına düşen can kaybı" Şimdi, sadece can kaybını verseniz, o günden bugüne yol artmış, trafik artmış, araç sayısı artmış, can kayıplarını mukayese etmek çok doğru bir gösterge olmaz. Yani, can kaybı artabilir bile ama rasyo olarak düşer, bu doğru ama bu anlayışın...
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Uluslararası standartlar...
ERHAN USTA (Samsun) - ...yalnız başka göstergelerde de olması lazım yani başka, diğer göstergelerde de... Mesela, taşıt ile yol arasındaki ilişkiyi de böyle vermek lazım yani orada yolun sadece kilometre başına ve bir başka şeyi de aynı bu şekilde rasyolarla vermek lazım, tutarlı olan odur. Yani, yoksa diğer türlü, işimize geldiği yerde rasyo gibi, işimize gelmediği yerde mutlak rakam veriyormuş pozisyonuna düşeriz.
Şimdi, hemen yeri gelmişken mesela, EUROSTAT verilerine göre, 2013 yılında... Mesela, EUROSTAT'ta "milyon otomobil başına can kaybı" diye veriyor, o rakamlara baktım. Mesela, İsveç'te 55, İngiltere'de 59; milyon otomobil başına can kaybı, Almanya'da 77, İspanya'da 76, Türkiye'de 396. Yani, tabii, daha gidecek çok yol var. Tabii, bundan şu sonuç çıkarılmamalı "Biraz daha kara yolu yapalım." değil bence, kara yollarının risklerini de göz önüne almamız lazım. Yani, buradan çıkarılacak politika seçeneği "Biraz daha kara yolları yapalım." şeklinde olmamalı; onu da hemen başlangıçta ifade etmek isterim.
Şimdi, dile getirmek istediğim ikinci husus bu bütçeyle ilgili Sayın Bakan. Biliyorsunuz, başlangıç bütçesine göre en büyük sapmanın olduğu bakanlık bütçesi Ulaştırma Bakanlığı, özellikle Karayolları. Yaklaşık 3-4 milyarla başladığı ödeneğini onun üzerine yaklaşık, kabaca 8, 9, 10, 15, 15'i belki bulmadı ama 10-12 milyar lira bir ekstrayla bitiriyor. Tabii, bunun kamu mali yönetimi açısından tartışacak çok yanı var ama tabii, onun muhatabı daha çok Maliye Bakanlığı olabilir. Siz şunu diyebilirsiniz: "Bize Maliye, Kalkınma bütçe verdi de mi biz yapmadık?" Ama burada, tabii, bunun sistemi bozucu yanını bir defa bir düşünmek lazım. İkincisi de tabii, orada bir belirsizlik var, son zamanlarda belli bir şeye oturdu bu. İşte, hemen, yılın başında bütçe kullanılıyor, sonradan ek ödenekler veriliyor ama ihalelere bunun etkisinin olduğunu söylemek mümkün. Yani, belirsizliği fiyatlandırıyor iş dünyası. Adam diyor ki "Ben bunu üç ayda mı alırım, altı ayda mı alırım, dokuz ayda mı alırım?" İşte, ortalamalarına bakıyor, belki en kötüsüne göre bir fiyatla müteahhitler -ne derler- ihalelerde size fiyat veriyorlar. Dolayısıyla, bunu standarda oturtmak lazım. Yani, hakikaten biz bu kadar kaynağı kullanacaksak... Ben bunu Maliye Bakanlığına da defaatle söyledim, bu ben bürokratken de dile getirdiğim bir görüştü. Yani, nihayetinde biz bu parayı vereceksek başlangıçta biz verelim, önceliklerini de biz koyalım. Şimdi, burada, bir de müteahhit öncelikleri belirliyor. Yani, finansman durumu iyi olan müteahhit hızlı gidiyor -yol çok öncelikli olmayabilir- ama finansman durumu zayıf olan -fakat yol öncelikli olabilir- o müteahhit yavaş gidiyor. Dolayısıyla, işimizi biz kendimiz belirleyelim, parasını kendimiz koyalım, ihalede, böyle ne derler, çatır çatır pazarlığımızı yapalım, peşin para, paramız var. Hani, paranın ne zaman geleceği belli olmadan "YPK kararı çıkacak çıkmayacak, bir özelleştirme olacak olmayacak -ne bileyim ben- şuradan para aktarılacak aktarılmayacak" şeylerinin olmaması lazım. Bütçe kullanımına ilişkin buna ifade etmek istedim.
Birde bu şey meselesi "Hızlı iş yapalım, süratli iş yapalım"ın mahzurları da oluyor. Yani, bunu çıplak gözle de gittiğimiz yerde görmek... Mesela, ben işte, Ankara-Samsun arasında -şu sıralar artık bitti gibi ama- sürekli tamir yani uzun bir süre orada hiçbir şekilde bölünmüş yoldan gidemiyorsun, oradan oraya yol veriliyor falan, sürekli tamir meselesi tabii, bizim harcamalarımızı çok fazla artırıyor. Belli zamanlara, belli törenlere yetiştirme kaygısıyla açılışların yapılması maliyetleri artıran diğer bir husus. Bunlardan kaçınmak lazım artık. Bir de tabii bu sathi kaplama ve BSK meselesi var. Yani, siz çok daha iyi biliyorsunuz, işte, sathi kaplama yaklaşık iki yıl içerisinde bozuluyor yani sathi kaplama yaptığınız yer; iki yıl içerisinde BSK'ya çevirmezseniz yaptığınız işleri tekrar tekrar yapıyorsunuz, bir sürü para harcanıyor. Nihayetinde, bu devletin, bu milletin kaynağı. Buralarda, biraz daha, elbette üzerinizde birtakım siyasi -siz de siyasetçisiniz ama- hükûmet kaynaklı veya milletvekilleri kaynaklı baskılar olabilir ancak bunlara biraz daha direnip hakikaten bu sathi kaplama BSK meselesinde... Yani, kaynağımız çok az Sayın Bakanım, bunu en iyi siz biliyorsunuz, bu kaynağı en verimli şekilde kullanmamız lazım, bu konuda Bakanlığınıza çok önemli bir iş düşüyor diye düşünüyorum.
Şimdi, biraz daha içerikle ilgili hususlara gelecek olursak: Bence işin başından itibaren bu ulaştırma sektörüne yönelik olarak vizyon hatalı konuldu. Yani tabii, bölünmüş yol, duble yol meselesi önemlidir ancak... Veya ben plandaki bir ifadeyle başlayayım, biliyorsunuz, Onuncu Kalkınma Planı 2013 yılında çıktı yani sizin iktidarınızın onuncu yılında, planda şöyle bir tespit var, diyor ki: "Ülkemizde şehirlerarası yolcu taşımalarının yaklaşık yüzde 90,5'i, yük taşımalarının ise yaklaşık yüzde 87,4'ü kara yoluyla gerçekleşmektedir. Taşımaların ulaştırma türleri arasında dengeli bir şekilde paylaştırılması ihtiyacı devam etmektedir." Tabii, bunlar kibar ifadeler. Diğeri de, hemen arkasından: "Kara yolu baskın yapı, çevresel sorunlar ve kara yolu güvenliği sorunlarını da beraberinde getirmektedir." diye devam ediyor. Şimdi, tabii, sadece duble yol veya bölünmüş yollar için bir hedef konulması ve kaynakların büyük ölçüde, işte, yüzde 60 küsurunun oraya aktarılması modlar arasındaki o dengeli yaklaşımın hiç gözetilmemesi bence başından itibaren ortaya konulmuş hatalı bir vizyondu. Bölünmüş yol ihtiyacı elbette var, çok var hem de ama onun kadar önemlisi, işte, yük taşımacılığı meselesi, tren, demir yolunda yük taşımacılığı meselesi. Yani şimdi, dışa açık bir ekonomiyiz, rekabet etmemiz gerekiyor, yurt içerisinde de taşımayı en ucuz şekilde, en sağlıklı şekilde yapmamız gerekiyor. Şimdi, onların rakamlarını belki siz bize verebilirsiniz, bizim de bildiğimiz rakamlar var ama mesela, trenle taşımacılık ile kara yoluyla taşımacılık arasındaki farklar malum. Hatta, şunu söyleyebilirim: Ankara'da ürettiğiniz bir şeyi buradan Mersin'e taşıma maliyeti ile Mersin'den Çin'e gönderme maliyeti belki birbirine eşit, hatta yurt içerisindeki bu kısa mesafe daha pahalı. Nasıl rekabet edeceğiz? Yani kâr marjları azalmış, dünyada acımasız bir rekabet var, bu rekabet içerisinde biz yük taşımacılığının yüzde 87,4'ünü... Bu, Hükûmetinizin onuncu yılında. Tabii, şimdi, yapısal meseleleri değiştirmek kolay değil ama biz şu anda takdir ederseniz ki 14'üncü bütçenizi tartışıyoruz, artık 14'üncü bütçede bunları sormanın hakkımız olduğunu düşünüyorum ben. 1'inci, 2'nci, 3'üncü bütçede soramayabiliriz ama 14'üncü bütçede buralarda daha dengeli bir dağılım olması beklenir. Nihayetinde, bu ülke... Çünkü işte, 2023 hedefleri, Sekizinci Plan'dan itibaren denediniz, sizin partiniz de çok fazla sahip çıktı, o vizyonları tekrar kendisi koydu, etti; bu hedeflere, 500 milyar ihracat hedefine ulaşacaksak ki o gerçekçi olmaktan çoktan uzaklaştı ama yine de her neyse yani birtakım hedeflere ulaşacaksak bu yük taşımacılığı meselesini çok düzgün bir boyuta getirmemiz lazım.
Hadi, ben dedim, şimdi, bu kötüydü, pek iyileştirilmedi ama son yıl nasıl olmuş filan diye baktım, şimdi, 2015 yıllık programdan bakıyorum, veriler hemen çıkmadı ama tahminî veriler konulmuş oraya, üç aşağı beş yukarı doğrudur, bunlar sizin kurumlarınızla birlikte yapılıyor, demir yolu taşımacılığında 2015 yılında 2014 yılına göre Sayın Bakanım, yurt içinde yüzde 10,7 gerileme bekleniyor. Niye? Tabii, doğru taşımacılık, demir yolu taşımacılığı ama hatlar uzun, işte, zamanında ulaşmıyor, bilmem ne oluyor, şu oluyor, bu oluyor, her neyse. Yani kara yolunun üzerine bu kadar yüklenilmesinden kaynaklanan nedenlerle kötü olan şeyde hani kötü olur da bir gelişme olur, gelişmeyi görürsünüz, dersiniz ki: "Hadi, bugüne kadar olmamış ama bundan sonra ümidim var." O ümidi de taşıyamıyoruz Sayın Bakanım.
Geçmişle mukayese etmenin çok anlamı yok ama biraz baktım şöyle, bilgilerimi tazelemek için, 1960 yılında 97 milyon yolcu taşıyormuşuz biz demir yoluyla, 2013'te 46 milyona düşmüş, yüksek hızlı trenlerle 2014'te 78 milyona çıkmış. Hadi, 1960'ta otomobil o kadar yaygın değildi, sonraki bir yılı alayım dedim bugünle mukayese etmek için, mesela 1990, yani 90'da 139 milyon kişi demir yoluyla taşınırken şimdi 78 milyon kişi taşıyoruz. Daha vahimi yükte, yükte de... Daha vahimi demeyeyim, burada bir artış var ama tabii olması gerektiği şekilde değil. Yani demir yolunda 14,3 milyon ton taşıma varken -tabii, bu da yine mutlak rakam yani bu, toplam taşınan mal içerisinde çok yüksek değerlerdir bunlar, belki yüzde 100'üydü- şu anda 26 milyon ton taşıyoruz. Bunlar tabii çok düşük rakamlar. Ana hat uzunluklarına da baktığımızda o günden bu güne yük taşımacılığında yani cumhuriyetin ilk yıllarından veya 1950'li, 60'lı yıllara göre kayda değer bir gelişme olmadığını görüyoruz. Bunun farkında olunmadığını düşünmüyorum, bunun farkındayız, farkındasınız ancak bir şey yapılamadığı veya yapılmadığı, ihmal edildiği ortada. Hâlâ yani en son seçim beyannamelerinde de yine çok güçlü bir şekilde, mutlak rakam vererek bölünmüş yol hedeflerinin konulması bu konuda bizi çok fazla ileriye doğru ümitlendirmiyor.
Şimdi, vaktim azaldı, o yüzden biraz daha kısa geçeceğim Sayın Bakan. Şimdi, bu e-ticaretle ilgili bir şey söylediniz, dünyada tabii e-ticaret hızla gelişiyor, bunu hepimiz biliyoruz ancak ben bununla ilgili hep kaygılıyım, e-ticaret bizim aleyhimize gelişiyor yani e-ticarette bizim dış ticaret açığımız çok yüksek, e-ticaret yoluyla. Bu artık, insanların oturduğu yerden bir ithalat kapısı hâline geldi, hani, biz yurt içi tüketimi kısalım derken ithalatı da e-ticaret yoluyla artırmanın ciddi bir stratejisinin olması lazım. Ben Kalkınma Bakanlığında bununla ilgili stratejik çalışmaların detaylarını da biliyorum, orada da bu bakış açısı maalesef yok. Yani şimdi, sektöre bakarken e-ticaret yaygınlaşsın, e-ticaret yaygınlaşsın da biz bu işten ne üteceğiz ülke olarak? Bu bize vergi açısından ne kaybettirecek, ne kazandıracak, dış ticaretimizi nasıl etkileyecek; öyle bakmamız lazım, yoksa sadece sektöre bırakırsak Sayın Bakanım, onlar "E-ticaret artsın, gerisi önemli değil." Ama siz Hükûmet olarak, bizler de milletvekili olarak meselelere daha makro ölçekte bakmamız gerekiyor. Bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, hava yolu taşımacılığıyla ilgili, tabii, bütün dünyada da, bizde de dünyanın da üzerinde... Tabii bizim bazımız çok düşük olduğu için dünyanın üzerinde olması da normal, işte, dünyanın 3 katı kadar ortalama büyüme sağladık diyoruz hava yolu taşımacılığında, burada kayda değer ve takdire şayan gelişmeler var, bunları inkâr edecek değiliz. Ancak, burada ben bu transit taşımacılıkla ilgili hususlarda, bilmiyorum, belki vardır ama öğrenmek istiyorum, soru kısmında değil, orada çok kısa geçiştirmemek için burada söylüyorum, elinizde fizibilitesi var mı Sayın Bakanım bunun? Yani bu transit taşımacılıkta, özellikle İstanbul, İstanbul'u bir transfer merkezi hâline getiriyoruz, bunun bizim ekonomimize katkısı ne, bize maliyeti ne? Yani mesela, bunun sonucunda ne oldu? Bugün Atatürk Havalimanı yetmiyor, çok büyük bir yatırım yapmak durumunda kalıyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Niye Antalya'yı kullanmıyorsunuz diye ben sorayım mesela, yolcu transferinde.
ERHAN USTA (Samsun) - O da var, bir de bunun getirileri ile fayda maliyetlerine iyi bakmak lazım. Yani dünyada burada çok hızlı gidiyor olmamız bizim için mutlaka çok iyi iş yapıyor oluyoruz anlamına da gelmeyebilir. Yani varsa, ben buradaki o teknik çalışmayı öğrenmek istiyorum. Ben daha önceden, bürokratken bu tür bir şeye erişemedim.
Bir de bu yüksek hızlı tren setlerinde, geleceğe yönelik bir şey verdiniz ama şu anda, mevcutta yerlilik oranları durumu nasıl, hatta hafif raylılarda da? Çünkü onlarla ilgili şirketler kuruldu, biz de onlara zamanında olumlu görüşler vermiştik. Yani o setlerde ne kadar yerlilik durumu var?
Bir de son olarak Sayın Bakanım, Samsun'la ilgili birkaç hususu dile getirmek istiyorum, Sayın Başkanın da müsamahasını daha fazla istismar etmemek için. Yük taşımacılığı bağlamında yine, şimdi, Samsun'dan Ankara'ya yükü taşımak olağanüstü zor bizim açımızdan. Burada, Merzifon ile Kırıkkale Balışeyh arasında 170 kilometre yeni bir hattın yapılması Samsun-Ankara hattını çok ucuzlatıyor. Biliyorsunuz, Samsun bizim orada Karadeniz'e açılan kapımız, önemli bir merkez. Buraya biraz, Sayın Bakanım, zannediyorum, hızlı trenle ilgili, "proje aşamasında" diye bir şey gördüm, ben çok emin değilim ama yanlış da bakmış olabilirim. Bu önemli bir şey çünkü burada tünel, viyadük de yok. Yani bu yapılıyorsa da hızlandırmamız lazım, zaten çoktan yapılması lazımdı ama bunun çok hızlı bir şekilde yapılmasının bizim ekonomimize çok ciddi katkısı olacaktır. Bölge ekonomisine, Samsun bölgesine de olacaktır çünkü Samsun'un hakikaten ekonomik olarak bütün göstergeleri kötüleşmeye başladı. Nüfusa göre bütün ekonomik göstergeleri kötüleşiyor, en son bir gösterge vereyim, kişi başı kamu yatırımlarında 63'üncü sıradaymış Samsun, son yılda 11 basamak daha geriliyor, 74'üncü sıraya. Yani sanki öyle bir gelişmiş yer gibi bakılıyor herhâlde ama bütün göstergeleri son derece kötüleşiyor, buraya bir bakmamız lazım.
Samsun'un lojistik merkez olmasıyla ilgili çalışmalar var, bu çalışmaların da hızlandırılması çünkü kalkınma planında Türkiye'ye ilişkin lojistik merkez konusunun önemli konu olduğunu zaten biliyoruz ama burada da sizlerin Samsun'a, o çalışmalara biraz daha katkı vermenizi istiyorum.
Bir de küçük bir yol şeyi söyleyeceğim, bu, Çarşamba-Ayvacık arası vardır, çok kötü bir yol. Tabii, daha önceden çok fazla gitmemiştik ama seçim nedeniyle defalarca gittim yani bırakın bölünmüşlüğünü filan normal yol yok neredeyse. Bu, iki tane ilçe merkezi, bunun da bir an evvel programınıza alınmasını sizlerden talep ediyoruz.
Bir kısım sorularım olacak, onları daha sonraki aşamada dile getiririm.
Çok teşekkür ederim.