| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı b) Karayolları Genel Müdürlüğü c) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ç) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü d) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı e) Rekabet Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 08 .02.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin en yüksek yatırım bütçesi olan bakanlıklardan biri üzerine konuşacağız. Bu yüzden Bakanın süresi dar geldi. Ben elimden geldiğince zamanında bitirmeye çalışacağım için konuşamayacağımız bir sürü konu olacak. Mesela, PTT üzerine konuşamayacağız ki Çalıkların bankasıyla çok sıkıntılı ilişkileri var. TÜRKSAT üzerine büyük ihtimalle konuşamayacağız. TÜRKSAT'ın TELEKOM'dan almadığı ücretleri kişisel... Dikkatinizi çekmek istiyorum Sayın Bakan, TÜRKSAT'ın TELEKOM'dan almadığı o 1 milyar dolara yakın para üzerinde... Karayolları ihaleleri var konuşamayacağımız, yetiştirebilirsem belki TCDD, TELEKOM özelleştirmesi ve sonrası işlemler üzerine konuşamayacağız, Bilgi Teknolojileri Kurumu, TİB gibi... Bütün bunları konuşmamamın en önemli sebebi, seçim bölgemi ilgilendiren kuzey Marmara otoyolu, üçüncü köprü ve üçüncü havalimanıyla ilgili konuşma isteğimdir.
Değerli arkadaşlar, ben bir İstanbul Milletvekiliyim. İstanbul'un korkunç kentsel sorunları var, yaşamakta zorlanıyoruz. Bir kuzey ormanlarımız var bizim orada, yaşam destek sistemlerimizin olduğu, temiz hava kaynaklarımızın, temiz su kaynaklarımızın olduğu bir kuzey ormanlarımız var ve bu kuzey ormanlarımız ne yazık ki, değerli arkadaşlar, Hükûmetin ve biraz önceki konuşmacının söylediği gibi, bu mega projelerle mahvolmakta. Bakın, bana inanmıyor olabilirsiniz ama kendi partinizin büyükşehir belediyesinin İstanbul için hazırladığı bir anayasası var, İstanbul Çevre Planı var. Bu Çevre Planı boş bir plan değil, 200 milyon liraya yakın masraf edildi, bilimsel araştırmalar yapıldı, bütün İstanbul ve Marmara Bölgesi, hatta Türkiye incelendi ve bir İstanbul Çevre Planı yapıldı 1/100.000'lik, anayasasıdır İstanbul'un. O diyor ki: "Kuzey ormanlarına sakın dokunmayın, kuzey ormanları İstanbul'un can damarıdır, dokunduğunuz an İstanbul'un hayatı tehlikeye girer. Yani, oradaki ibarelerin şimdi tek tek hepsi elimde, iki gündür çalışıyorum bu konuya. Bunları anlatacak vaktim yok ama İnternet'e girin, "İstanbul Çevre Planı" yazın, içinde de "kuzey" diye de aratırsanız, benim dediğim bu ifadelerle olmasa bile, kuzey ormanlarının önemini gösteren kendi belediyenizin planını göreceksiniz değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bu projeler yap-işlet-devret modeliyle yapılmış projelerdir. Mantığı şudur: Bir ihale yapacaksınız, şartlarını koyacaksınız, teknik şartlarını, finansman şartlarını, bütün şartlarını koyacaksınız, yatırımcılar onu bilecek, ihaleye girecekler, teklif verecekler, en iyi firma verdiği teklifle bunu alacak ve şartlara göre projeyi yapacak. "Yapacak" demek, parayı kendisi bulacak demektir, kendisi gidecek finansmanı bulacak demektir. "İşletecek" demek, kendisi işletme riskini alacak, ticaretini kendi düşünecek ve bunu işletecek demektir. "Devredecek" demek ise öngörülen sürenin sonunda da onu devlete devredecek, kârını ettikten sonra, maliyetini çıkardıktan sonra, bundan sonra devlet yapacak demektir.
Değerli arkadaşlar, 3 Mayıs 2013 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüksek bedelli ihalesi yapıldı. 22,1 milyar avroya, artı KDV'siyle birlikte 25-26 milyar avroya İstanbul üçüncü havalimanı işi 42 ay inşaat süresi ve 25 yıl işletme süresiyle 5'li bu ekibe -"havuz komisyonu" diyoruz, ne yazık ki demek zorundayım, Sayın Bakan, bunları anlatmak zorundayız- bu iş ihale edildi. İlk ihalesinden başlayalım: Sayın Bakan, ben o ihaleye gittim, bürokratlarınız da oradaydı. İhalede pey süren Nihat Özdemir'di komisyon adına ama aynı Nihat Özdemir Ankara'da bir davada ihaleye fesat karıştırma, rüşvet ve organize bir yolsuzluk suçunun sanığıydı. Şimdi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 57 ve 58'inci maddeleri diyor ki: "Eğer bir kişi yargılanıyorsa -özetle söylüyorum- ihaleye katılmaktan yasaklanır." Şimdi bu şahıs bu suçla yargılanıyor, ihaleye katılmaktan yasaklanması gerekiyor. İhaleye katılmaktan yasaklanmamış ve yasaklı olması gereken şahıs ihaleye girmiş ve ihalede pey sürüyor, fiilen ihaleye katılıyor. Normalde ihaleye katılmaması gereken birinin ihaleye katılması da Türk Ceza Kanunu'na göre ihaleye fesat karıştırmaktadır. İhalenin iptali ve teminatın irat kaydedilmesi gerekiyordu, bu yapılmadı değerli arkadaşlar. Sayın Bakan, bu yapılmadı ve yapılan ihalede ne öngörüldü? 42 ay süre, 25 yıl işletme süresi, 22,1 milyar avro artı KDV de 25 yıl boyunca kira verilecekti.
Şimdi, değerli arkadaşlar, en önemli şey işletme süresi. Bu kadar işletecek diyoruz. Peki, işletme süresi nasıl başlar? Yer teslimiyle başlar. İhaleyi yaparsınız, yirmi gün, otuz gün içerisinde yer teslimi yapılır ve o teslim tarihinden itibaren inşaat süresi ve bu teslim tarihinden itibaren de işletme süresinin başlaması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bu işin fiilî yer teslimi -her söylediğimi belgelerim, tek tek belgeleri göstererek vaktinizi almak istemiyorum- ne yazık ki 1 Mayıs 2015 tarihine kalmıştır. Sebeplerini sorduğunuzda "Orman Bakanlığından izin alamadık." gibi bir sebep söyleniyor. Değerli arkadaşlar, cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesine çıkıyorsanız siz aynı Hükûmetin Orman Bakanlığından izin alınmadığına inanabilir misiniz, mümkün müdür böyle bir şey? Siz Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük ihalesine çıkıyorsanız elinizde proje olmadan çıkabilir misiniz, mümkün müdür böyle bir şey? Ev yaparken bile projeniz, hatta kesin projeniz oluyor. Peki, bu süre içerisinde yer teslimi yapılmadığı şeyde... Bir tek önemli bir şey oldu değerli arkadaşlar, bu ne biliyor musunuz? 7 Haziran 2014'te yer teslimi yapılmamış bir projenin temeli atıldı değerli arkadaşlar. Yer teslimi yapılmamış, hukuken böyle bir proje yok ama dönemin Cumhurbaşkanlığı yarışında adaylardan biri olan Recep Tayyip Erdoğan yer teslimi yapılmamış bir projenin temelini attı arkadaşlar, temelini attı. Bu çok hüzün verici bir tablo. Çünkü siyaseten hani insanlara doğruyu söylemediğinizi falan geçiniz, en yüksek makamlara aday olan bu ülkenin Başbakanı ve Cumhurbaşkanının -ki bu ihale suçudur- bu temeli atması doğru bir şey olmadı, bu bir suç oldu değerli arkadaşlar ve Türkiye'nin en yüksek bedelli projesinde böyle bir şey gerçekleşti.
Şimdi, süre başlatılamıyor çünkü burada daha önce kömür madenleri varmış, pasalar var, göletler var ve firma diyor ki: "Ben buraya başlayamıyorum." Peki, değerli arkadaşlar, bu kadar önemli bir projeye çıkıyorsanız siz zemin etüdü çalışmasını yapmadan nasıl çıkarsınız? Ve iki yıl boyunca bu süre artmış oldu çünkü yer teslimi iki yıl sonra yapıldı, hatta firma yazısında bunun üç yıl, inşaatın da üç yıl uzayacağını söylüyor. Peki, bu beş yıllık süre kabaca bize neye geliyor? Yirmi beş yıllığına 25 milyar avroysa beş yıllığına 5 milyar avrodur en kaba hesabıyla söylüyorum kamunun zararı. "Kiraya eklenecek." deniyor.
Değerli arkadaşlar, böyle bir ihale biçimi yok. İhaleyi yapmadan önce bütün şartlarını önceden net olarak belirleyeceksiniz ki ihaleye girecek kurumlar nede yarışacağını bilsinler ve ihale şartlarının sonradan değiştirilmesi edimin ifasına fesat karıştırma suçu olur. Sayın Bakan burada, kişisel nezaketinden hiçbir şüphem yok Sayın Bakanın. Ben Sayın Bakana soruyorum: İstanbul Denizcilik İşletmelerinde bir akşam yemeğinde iki büyük holdingin patronu size bu havalimanının kotunun ne olacağını sordu mu?
Değerli arkadaşlar, ortalama 90 metreye havalimanı kotu yapılacak yani deniz seviyesinden 90 metre yükseğe yapmanız gerekiyor. Ayağa kalkarak göstereyim şimdi. Havalimanını şuraya yapacaksınız ya. Havalimanlarında şöyle bir şey vardır: Uçak şöyle gelir iner, böyle gelir kalkar ya buna "uçuş konisi" denir ve bunun etrafındaki şeye de "mania hattı" denir. Mesela, buradakiler 1 katlı olacak, 2 katlı olacak, 5 katlı olacak... Mania hattı buna göre belirlenir. Siz 90 metreye havalimanı yaptığınızda mania hattı buna göre belirleniyor ama şimdi yapacağınız yerdeki özellikler şöyle bir yerde: Tepesi var, dağı var, 160 metre yüksekliği var, eksi 90 metre hattı var. Bu yüzden burada yapılacak işte hafriyat çok önemli. İnsanlar bundan korktuğu için Bakana sordular: "Kot düşürülecek mi?" diye. Bana söylenen şu: Kot tabii ki düşürülemez çünkü ihale buna göre yapılıyor ama ihale sözleşmesi üzerine ihale sözleşmesinde olmayacak şaibeli hükümler bırakılıyor ve bu 90 metre kot arkadaşlar 25-30 metre, bizim hesabımıza veya tahminimize göre, bilgilerimize göre, 30 metre düşürülüyor. Ve bütün havalimanının İstanbul'un Şişli ilçesi kadar olduğunu düşünün bütün mahalleleriyle, Şişli ilçesini 30 metre yükseğe kaldırmanın maliyeti neyse bu havalimanının kotunun düşürülmesinin de devlete zararı, müteahhide de yararı bu kadardır. Çünkü 90 metre üzerinden ihalede teklifler verildi, buna göre işletme süreleri belirlendi, buna göre inşaat maliyetleri belirlendi ve bu kot 60 metre düşürüldü değerli arkadaşlar. Sadece kot düşürülmedi, teknik projede bir sürü değişiklikler var. "Pasalar var." deniliyor yani kömür madeninden kalan artıklar, "Şunu yaptık, bunu yaptık..." Arkadaşlar, böyle bir ihale yapılamaz. Böyle belirsizlikle ihale mi olur? Mesela ev alacaksınız, evin 3+1 mi, 5+1 mi olduğunu bilmiyorsunuz. Ev alacaksınız; ev 80 metrekare mi, 160 metrekare mi belli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, ek süre veriyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bunun üzerine bir fikriniz yok ve bunun bu yapılan işlem sonucunda devletin hesabına göre 7,350 milyar avro olan yatırım bedeli -çünkü bu sözle geliyorlar, hatta daha fazlası var, onları da anlatacağım vakit kalırsa- 5,990 milyar avroya düşüyor yani sadece kendi hesaplarına göre çünkü bu hesap normalde daha fazla ama onu veriyorum. 1 milyar 364 milyon avro maliyet düşüyor, işletmecinin cebine kalıyor, bunun kira bedeline ekleneceği söyleniyor. Böyle bir şey olamaz arkadaşlar, böyle bir ihale olamaz. Şimdi avan projesi yok, terminal binası nasıl yapılacak, pist nerede, diğerleri nerede? Bu kadar büyük bir alanda oteller nereye yapılacak? Bunların hiçbiri yok.
Değerli arkadaşlar, burada, mania hattında mesela rüzgâr gülleri var, elektrik şeyleri. Nasıl nakledilecek? O şahsa ne vadedildi? Bunların hepsi bu işlerde gerçekten zararlı ve tehlikeli konular. Türkiye ekonomisini ilgilendiren rakamlar üzerine bahsediyorum ben küçük yolsuzluklardan değil.
6,3 milyar avro talep garantisi verdik biz bu şirketlere; 6,3 milyar avro. Bu 6,3 milyar avroyu siz bütçede gördünüz mü? Hazine garantileri kısmında 3 milyar dolar sınırı var. Peki, bu 6,3 milyar avro garanti nasıl veriliyor? Bununla kalmıyor, 4,5 milyar avro da finansman garantisi verildi. Üstelik hazine garantisini kime verebilirdik? Yurt dışı firmalarından, yurt dışından sağlanacak finansmana. Ama değerli arkadaşlar, bu mega proje dediğimize kimse 5 kuruş para vermedi. Çevresel kaygılar yüzünden vermedi, işte bu hukuki sorunlar yüzünden vermedi, fizibil olmadığı için vermedi ve bu 6,3 milyar artı 4,5 milyar avroyu Devlet Hava Meydanları üzerinden verdik, hazine garantisi değil. Devlet Hava Meydanları kime ait? Hazineye ait. Sermayesi ne kadar? Bunun beşte 1'ini karşılayacak durumda değil. Yani, bu bir hazine garantisidir ama dolaylı verilmiştir ama biz bunu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, toparlamanız için tekrar süre veriyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, tabii, bu kadar kısa bir sürede bu kadar önemli bir projeyi anlatmaya çalışıyorum. Bu hazine garantileri, finansman garantileri, bunların hepsi bizim başımızı belaya sokabilir. Siz Hükûmetsiniz; Sayın Bakan, şimdiden önlem alın. Bakın, bu uyarıyı size muhalif olarak... Biz muhalefet partiyiz ama bunlar çok önemli uyarılar. Bu yaralar kapanmaz, TELEKOM özelleştirmesinin kapanmayacağı gibi. Bari yarayı derinleştirmeyelim, yarayı ileri götürmeyelim diye şey yapıyorum.
Ben üçüncü havalimanına karşı değilim. Ben üçüncü havalimanının yerine karşıyım, benim gibi insanlar yerine karşı. Sizin belediyeniz diyor ki: "Silivri'de olsun." Çünkü orada rüzgâr ölçümü bile yapılmadı arkadaşlar. Bakın, rüzgâr ölçümü çok önemli. "Kuş göç yolları." diyoruz, "Ne olacak kuşlardan?" deniyor. Binin bir uçağa, bir kuş sürüsüne denk gelin o zaman dediğimi anlarsınız benim. Bakın, Silivri'ye belirlenmişti ama bu proje, üçüncü havalimanı, üçüncü köprü bir emlak projesi. Zaten New İstanbul Org Sitesi'nde gördüğünüzde beşer milyonluk iki kent yapacağı söyleniyor, mahvolur İstanbul. Bütün Anadolu kaynakları İstanbul'a akar, İstanbul'u perişan ederiz, zaten yaşayamıyoruz. Oysa Silivri'de lojistik sistemleriyle, bağlantı hatlarıyla biz de destek verelim, tamam, reklamı size yazsın ama biz beraber, biz de aklımızla destek verelim daha iyi bir ülke için.
Ben bunları gördüm. Bu projenin bu ülkenin başına bela açacağı... Ömrüm yetecektir, gencim, o günleri göreceğim, göremezsem bu kayıtlar şeyde kalsın. Bu proje ülkenin başına bela açacaktır. Bunu gördüğüm için dava açtım. Sayın Erdoğan Başbakandı, beni grup konuşmasında şikâyet etti. Ertesi gün size destek veren bütün gazetelerin manşetindeydim. Kafamı koymuşlar: "İşte o kafa Alman ajanı." diyorlar. Bana "Alman ajanı" dediler ve on beş gün boyunca çocuğuma bile küfrettiler değerli arkadaşlar, hani muhafazakâr diyorsunuz ya, çocuğuma küfrettiler. Bakın, bunları yaşadık biz. Hayatımızı tehdit ettiler. Öyle 5-10 kişi değil, bir grubun ve çok büyük ihtimalle yönlendirilmiş sosyal medya ekiplerinin, hatta bazı şirketlerin de arkasında olduğunu düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, sürenizi üçüncü defa uzatıyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tamam Başkan, öbür konuşmamda kısacağım.
Bu kadar ağır bir tehdit altında kaldım. Bakın, dava sonucu bekliyor, dava hâlâ sonuçlanmadı. O davanın muhakkak iptalle sonuçlanması gerekirken iki üç yıldır karar vermiyorlar. Proje sıkışırsa dava üzerinden, bu dava üzerinden projeyi durduracaklar ve diyecekler ki: "CHP mega projelere karşı." Oysaki hukuk zamanında işlemiş olsa bu proje başından durur, Türkiye bu kadar zarara girmez, bu kadar hukuksuzluğa girmez. Bakın, hiç ATV-Sabah iddianamesinden konuşmuyorum bile, bir tek kelimeniz yok çünkü orada ama orada o konuşmalar var, bunları açmıyorum bile, memlekete hizmet etmeye çalışıyorum. Diyorum ki: Bu projeler başımıza çok şey olacak.
TAV firması var; Türk firmasıydı, Türk şirketlerinin firmasıydı, yerli firmamızdı. Fransızlara nasıl geçti, nasıl izin verdik biz bunların hisse devrine? Bu kadar önemli, stratejik ve tekel durumuna geldi, birçok havalimanını işletiyor.
Değerli arkadaşlar, bu Sabiha Gökçen, Atatürk Havalimanı, Çorlu Havalimanı arasında niye bir yük dengesi yapmıyoruz? Niye sürekli Atatürk Havalimanı'nın üzerinde dönüp duruyoruz? Bu Atatürk Havalimanı ne olacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, mikrofonu açıyorum. Lütfen, lütfen tamamlayalım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Çok önemli olduğu için... Bitireceğim Sayın Başkanım, anlıyorum anlayışınızı, diğer arkadaşlardan da özür diliyorum.
Sayın Başkan, bu Atatürk Havalimanı'nı ne yapacaksınız Sayın Bakan, onu bir söyleyin. Şimdi, bu TAV şirketi bir izin istemiş 80 milyon avroluk. 2,5 avroluk transfer ücretini 5 avro olarak istiyor. Ya, kapanacaksa bunu niye yapıyoruz; peki, kapanmayacaksa ya bu proje uzarsa, bu sefer bu yatırım yapılmazsa? Atatürk Havalimanı'nın zaten kapasitesinin üstündeyiz. Bunların hepsi bizim aklımızda soru işareti. Bu kadar büyük bir proje yapıyorsanız bence bütün sivil toplum örgütlerini, muhalefeti, herkesi dinleseydiniz çünkü sonuçta 100 katrilyon kaynak buraya gidecek.
Üçüncü köprüyle de alakalı büyük sıkıntılar vardı, viyadükler yapılmıyor planlanana göre. Oradaki garantiler meselesi var. 135 bin araç geçeceği söyleniyor. İki gün boyunca oturduk, bunlara çalıştık ama ne yazık ki işte süre sorunundan bu hâle geldi.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.