KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli Tarım ve Orman Bakanımız, Bakan Yardımcılarımız ve Bakanlığımızın değerli çalışanları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün çok önemli bir Bakanlık bütçesi görüşüyoruz. Aslında tarım, orman, belki de su da işin içine girerse 3 tane bakanlığı birlikte bünyesinde barındıran çok değerli, önemli bir Bakanlık. On dakika içinde ben Bakanlığımızın faaliyetleriyle ilgili kapsamlı bazı şeyleri vermekte güçlük çekebilirim ama birkaç hakkı da teslim edeceğim.

Öncelikle, sabahleyin arkadaşlardan bazıları, tarıma verilen desteklerle ilgili sadece tarımsal destek programlarını dikkate alarak "54 milyar lira" dediler. Aslında 2023 yılı bütçe teklifi dikkatlice incelendiğinde, tarıma ayrılan toplam kaynağın 142,9 milyar liraya çıkarıldığını görürler. Ama burada, tabii, yatırım ödeneklerini, sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT ve ihracat destekleri için ayrılan kaynakları göz ardı etmemek lazım.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bakanlık bütçesi, desteklemeyi...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Tabii, Bakanlık bütçesi ama tarıma verilen destek. Yani gayrisafi millî hasıladan tarıma Türkiye ne veriyor? Bunu değerlendirmemiz lazım elbette Değerli Hocam.

Bakın, OECD'nin 2022 Yılı Tarım Politikası İzleme ve Değerlendirme Raporu'na göre, ülkemizin tarıma ayırdığı toplam kaynağın gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2021 yılı için yüzde 1,15 olarak tahmin ediliyor. Bu oran OECD ülkelerinde 0,61; Avrupa Birliği ülkeleri için ise 0,67 olarak tahmin edilmektedir.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Gayrisafi millî hasıla değil o, merkezî yönetim bütçesi.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Gayrisafi hasılaya oranı dikkate alınır tabii, önemli olan Anayasa'da da budur yani.

Tarım sektörüne yönelik yatırım ödenekleri artırılmaya devam ediyor. Tabii, rakamları tespit etmemiz lazım. Tarımsal sulama ödeneği 2020 yılında 3,7 milyar lira düzeyindeyken 2021 yılında bu rakam 9 milyar liraya, 2022 yılında 12,5 milyar liraya, hatta ek bütçeyle birlikte 20,4 milyar liraya çıkarılmıştır. 2023 yılında da bir önceki yıl bütçe ödeneğine göre yüzde 109, ek bütçe dâhil ödeneğe göre ise yüzde 28 artışla 24,1 milyar liraya çıkarıldığını görmekteyiz.

Tabii, çiftçimize, tarımsal üreticimize ne verilse azdır, onlara helalühoş olsun; daha fazla vermeliyiz, verebilmeliyiz. Ama takdir edersiniz ki son üç yıldır özellikle dünyayı kasıp kavuran önce pandemi, ardından çevremizde meydana gelen savaşlar, bir sürü sebep var. Tabii, muhalefet olarak arkadaşlarımızın bu konuları gündeme getirip vurgu yapması takdire şayan, ben bunlara bir şey demiyorum ama bir hakkı da teslim etmek lazım. Gerçekten, Türkiye, tarımsal üretim açısından kendi kendine yetebilen, kendi nüfusunu beslediği gibi, ihracatta da net ihracat gelirleri elde edilen ender ülkelerden biridir; verimliliği arttırmamız şart tabii.

Geçtiğimiz yıl gıda ve içecek dâhil tarımsal ihracatımız bir yıl önceki yıla göre yaklaşık yüzde 21 artışla 25 milyar dolara, dış ticaret fazlamızsa yüzde 31 artışla 7,2 milyar dolara çıkmıştır. 2021 yılında 207 ülkeye 2.222 çeşit tarımsal ürün ihraç edilmiştir. Nerede olduğumuzu göstermesi bakımından da bu rakamları kayda geçirmemiz gerekir.

2002 yılında toplam tarımsal üretim değerimiz yaklaşık 37 milyar TL iken bu, 2021 yılında 402 milyar TL'ye çıkmış durumdadır. Dünya Bankası tarımsal hasıla verilerine göre, ülkemiz Avrupa'da 2002 yılında 24,5 milyar dolarla İtalya, Fransa ve İspanya'nın arkasında 4'üncü sıradayken 2019 yılında 48,9 milyar dolar, 2020 yılında 47,6 milyar dolarla 1'inci sıraya çıkmış durumdayız değerli arkadaşlar; bu da hem çiftçimizin hem de Tarım Bakanlığımızın başarısıdır, bu hakkı da teslim etmeliyiz.

Bitkisel üretimimiz 2002 yılında 98,1 milyon ton iken 2021 yılında yüzde 20,6 artışla 118,4 milyon tona ulaşmıştır. Çiftçilerimizin gayretli çalışmaları sayesinde sebze ve meyve üretiminde Avrupa'da 1'inci sıradayız. Son yirmi yılda oluşturduğumuz güçlü altyapı sayesinde gıda tedarikinde sorun yaşamayan, kendine yeterlilik oranı yüzde 140 olan bir ülke konumuna geldik. 2002 yılında sadece 5 ürüne prim desteği verilirken bugün tam 18 ürüne prim desteği sağlanmaktadır. 2022 yılında bu desteklere ilave olarak ürettiği buğday ve arpayı Toprak Mahsulleri Ofisine satan çiftçilere buğday için ton başına bin lira, arpa için 500 lira prim ödemesi yapılmaktadır. 2002 yılında 186 milyon TL prim desteği verilirken 2021 yılında 4,5 milyar TL destek verilmiş ve bu desteğin, Toprak Mahsulleri Ofisine buğday ve ürün satan üreticilere verilen destekle birlikte 2022 yılında 9,1 milyar liraya ulaşması hedeflenmektedir. Topraklarımızın verimini artırmak için Hükûmetimizin yaptığı çalışmalar var. Yaklaşık 300 milyar liralık su yatırımını da ilave etmek suretiyle yine 9.189 tesis hizmete alınmış, bunların da kayda geçmesi lazım. Bütün bunlar çiftçilerimizle beraber yapılmaktadır, çiftçilerimiz için yapılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, tabii, ben Giresun Milletvekiliyim; bir hakkı teslim etmem lazım. Sayın Bakanımıza ve ekibine, özellikle Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürümüze ve ekibine, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün Hükûmet üyelerimize, Hazine yetkililerimize fındıkla ilgili teşekkürü bir borç biliyorum. Çünkü son altı yıldır özellikle, Türkiye'nin izlediği fındık politikasından dolayı hem Türkiye hem çiftçimiz, hemen hemen hepimiz kârlı çıkmaktayız. Bu sene biraz sıkıntılı olacağa benziyor çünkü Avrupa'daki genel sıkıntıdan dolayı alıcılarda biraz tereddüt var. Biliyorsunuz, biz fındıkta dünya 1'incisiyiz ve ürettiğimiz fındığın yüzde 80'ini de ihraç ediyoruz. O bakımdan... Ama Toprak Mahsulleri Ofisimiz süreci çok iyi yönetiyor, bu konuda da profesyonelleştiler; inşallah, bu devam eder. Ben yine tekrar hem Sayın Cumhurbaşkanımıza hem Tarım ve Orman Bakanımıza, Hazine Bakanımıza ve TMO'nun başta Genel Müdürüne olmak üzere bütün çalışanlarına fındık bölgesi milletvekilleri adına da teşekkür ediyorum. Çünkü bizim Mecliste oluşturduğumuz bir fındık çalışma grubumuz var ve fındıkla ilgili konuları takip ediyoruz.

Çayla da ilgili söyleyeceğim çok şey var ama zamanım yetmiyor. Bu Çay Kanunu Teklifi üzerinde benim de imzam var. Tabii, konuyu tartışacağız, müzakere edeceğiz ama bu üretim şekliyle Türkiye, artık net çay ithalatçısı durumuna geliyor. Ben buradan Sayın Bakanımız nezdinde bütün ilgili arkadaşlara da geçmiş yıllardaki teklifimi yinelemek istiyorum: Özellikle Giresun'un doğu bölgesinde çok kaliteli çay üretiliyor, ÇAYKUR'un Tirebolu 42 diye bir markası var ve bu marka da Türkiye'de çok tutuluyor. Tirebolu'da kurulacak olan bir fabrikamız vardı, her şeyi hazırdı ama son yıllarda bu, rafa kaldırıldı. Sayın Bakanım, ben özellikle rica ediyorum; bu fabrika kendi kendini üç beş yılda amorti edebilecek bir markaya sahip. Tirebolu 42'nin tüketici nezdinde büyük bir kabulü var, dolayısıyla bunu tekrar gündeme almanızı istirham ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son yarım dakikanız.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Birkaç dakika daha izin isteyeceğim Bakanım, tek bir konu...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onu yapamayacağız.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Devlet Su İşlerimizin Giresun'da, özellikle Aksu Vadisi'nde, İkisu bölgesinde büyük bir projesi var. Bu proje bizim için hayati bir proje, yaklaşık 300 bin kişiyi ilgilendiriyor. Yeni Sayın Genel Müdürümüzün de dikkatine sunuyorum: Giresun İkisu-Aksu Vadisi'ndeki su projesi, Dereli, Keşap, Bulancak ve Giresun merkez olmak üzere 300 bin civarında nüfusa hitap edebilecek bir proje. Bunun ödeneğinin mutlaka konulması, yatırım programına alınması, teklif edilmesi gerekiyor; hayati bir proje bizim için.

Ayrıca, Giresun'da sel tahribatlarından sonra, 2020 yılında meydana gelen selden sonra devam eden dere içi ıslah projelerinin kaynaklarının arttırılması hayati önemi haiz.

Ben tekrar Tarım ve Orman Bakanlığı bütçemizin bereketli olmasını diliyor, size de hepinize de bu bütçeyi hazırlayan ekibe de teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.