| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 27 .10.2022 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisimizin çok değerli Başkanı şahsında burada bulunan bütün seçkin heyeti saygıyla selamlıyorum.
Efendim, Meclis Başkanımızın işi zor hakikaten. Yaklaşık 8'inci yıla girdim, Mecliste milletvekili olarak çalışıyorum. En zor işi yapan Meclis Başkanımız. Bütün talepler ona yöneliyor ve ondan sâdır olan güzelliklerle biz yolumuzu çiziyoruz. Özellikle, öncesindekilere de teşekkür ediyorum. Elbette, efendim, İsmail Başkanımıza, Sayın Binali Yıldırım Başkanımıza... Onların gayretlerini de ben biliyorum ama bu dönem çok daha velut, çok daha üretken bir dönem oldu. Şunu talep ediyorduk, geçtiğimiz yıl hayata geçirdi Değerli Başkanımız: "Mecliste bir ekran olsun, konuşanları görelim, kimin konuştuğunu arayamayalım." Hayata geçti, minnettarız. İşte, söz alma şeyindeki elektronik yapılanma çok çok değerli oldu, minnettarız. Onun dışında, fiziki şartlar çok özel hâle geldi. Hele hele Değerli Başkanımızın şu Bahçe Lokantası'nı faaliyete sokması... Eski milletvekilleri, mevcut milletvekilleri, hepsi ama hepsi medyunuşükran, bunu ben biliyorum. Yeni kreş açıldı, minnettarız, teşekkür ediyoruz. Ayrancı Kapı'da yapılanlar çok çok değerli. Hasılı, ne yapılmışsa, hakikaten hepsi bize yansıyor.
Engin Altay Başkanımıza teşekkür ediyorum, başlarken bir vurguda bulundu "Bu bütçe bizim." dedi yani milletvekillerinin bütçesi. Öyleyse buraya ne katkı sunarsak aslında kendimize sunmuş oluruz.
Bu arada Müsavat Başkanım dedi ki: "Meclis bütçesi şu kadar arttı, bu enflasyondan kaynaklı. TÜİK'in verilerini nakzediyor." gibi bir şey söyledi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Genel bütçe içinde söyledim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Oysa olması gereken şuydu, Müsavat Başkanımızdan beklediğim şu olurdu benim: "Değerli Başkanımız, Allah sizden razı olsun, bütçeyi arttırmışsınız. Bu bütçeyle daha fazla hizmet yansıyacak belli ki, buna teşekkür ederiz." denmesi lazımdı.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Kastettiğim Meclis bütçesi değil, genel bütçe üzerinde değerlendirme yaptım ben.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, Meclis bütçesiyle ilgili bir vurgu yaptınız ya, onun için ben söylüyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Meclis bütçesi için bir şey demedim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ona özel bir değerlendirmeniz oldu, not aldım. Her neyse, böyle bakmak lazım yani her artış bize yansıyacak.
Üslubumuz, arkadaşlar, milletvekilleri buradaki tavrıyla, tarzıyla saygınlığını artırıyor ya da o saygınlığa halel getiriyor; yaklaşımımız çok önemli. Çok yakın zamanda -hep beraber gördük- bu Meclise çekiçle girip milletin kürsüsünü çekiçleyen milletvekillerine şahit olduk. Öyleyse burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesi görüşülürken bunları mutlaka ama mutlaka konuşma zeminine getirmek lazım ve bunların bizim adımıza bir büyük nakisa olduğunu altını çizerek söylemek lazım. "Efendim, ben şu cenahta yer alıyorum, öyleyse oradan geleni sahiplenirim."
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - İbrahim Bey, Meclis kürsüsü çekiçlenmedi yalnız. Evet, haklısınız...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Olur mu ya! Ben gittim, videosu var, kürsü bile zedelendi ya, kürsü bile zedelendi ya, olur mu!
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Amaç, kürsüye çekiç vurmak değildi. Getirmesi yanlış ama amaç Meclis kürsüsünü zedelemek değildi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi şöyle: Kamil Hoca, yanlışa yanlış diyeceğiz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yanlışa yanlış diyoruz ama amaç kürsüye çekiç vurmak değildi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O kürsüde cep telefonu kırmak da yanlış kardeşim ya! Bir milletvekiline yakışır mı bu?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Onu da eleştirebiliriz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, bir milletvekiline polise hakaret yakışır mı Kamil Hocam?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ben yapılan eylemin doğru ifade edilmesi üzerine konuşmanıza müdahale ettim, kusura bakmayın.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşma usulümüz yok. Lütfen...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, bizim kültürümüzde şöyle bir özel aforizma var: Türbeyi aziz tutan bekçisidir. Bu ne demek? Biz ne kadar milletvekilliği makamına uygun davranırsak orayı o kadar onore etmiş oluruz, yüksekte tutmuş oluruz, aksi bütünüyle bize yansıyor. Ya, bir milletvekili "Ben dokunulmazlık almışım, milletvekiliyim, polise hakaret ederim, önüme gelene fırça atarım." Yok böyle bir şey arkadaşlar; tam tersi, milletvekili olmuşsan daha bir edep üzere hareket etmek durumundasın, milleti temsil ediyorsun. Kaldı ki polis dediğiniz kim, polis kim ya? Bizim insanımız. Onlar kim adına hizmet ediyor? Millet adına hizmet ediyor. Şimdi, burada milletvekilini sözüm ona koruyor gibi gözüküp milletin çok asil bir parçasını zemmetmek bir milletvekiline yakışmıyor, Bunlara hepimizin itiraz etmesi lazım, kayıt koyması lazım. Kaldı ki, bakın, burada ne not düşüldü arkadaşlar? Ben Meclisimizin bütçesiyle ilgili tabii ki özel vurgularda bulunacağım. "Zulüm düzeninde dağa çıkmış." Terörden şu anda içeride bulunan bir milletvekilinin nişanlısını masum gösterme adına söylenen lafa bakar mısınız arkadaşlar? Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuşuluyor.
Ben yakın zamanda Fransa'ya gittim bir ziyaret için. Orada bir Türk derneğinin etkinliğine katıldım, bir ilde yapılıyor bu, bir konuşma yaptım. Belediye Başkanı gelmemişti ama başka Fransız siyasetçiler de gelmişti. "Belediye Başkanı gelmedi, çağırdık, henüz gelmedi." filan dediler. Söz bana geldi, çıktım bir şeyler söyledim, konuştum, indim. Dernek başkanı apar topar yanıma geldi "Vekilim, Belediye Başkanı beni aradı 'Siz o milletvekiline nasıl getirip burada propaganda yaptırırsınız!' diye bana fırça attı." dedi. Biraz sonra o Belediye Başkanı geldi, o ilin Belediye Başkanı, yani bizim Dernek Başkanımızı sıgaya çeken adam geldi, baktım, yaşı kemale ermiş, 70'in üzerinde; iki dönem Fransa Parlamentosunda milletvekilliği yapmış, komisyon başkanlıkları yapmış bir adam. Onlardaki demokrasi anlayışını ifade için söylüyorum arkadaşlar.
Bizim geldiğimiz noktaya bakın, Parlamentoda terörden yargılanan bir milletvekilini aklama adına onun terörist nişanlısını burada masum gösteriyoruz, böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Ermeni hakkından bahsediyoruz; ya, bizden daha gani gönüllü bir millet var mı, bir ülke var mı arkadaşlar? Bakın, burada canlı şahidi benim, bin defa söyledim, 6 dedemi katletmişler, buna rağmen biz gönlümüzü açmışız. Dedem dediğim, yaşlı adamlar değil, onu söyleyeyim, 20'li yaşlarda gencecik insanlar; yakmışlar, katletmişler, buna rağmen... Biz geldiğimiz noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın tarzıyla, tavrıyla öyle bir zemin açmışız ki işte bir Ermeni kaymakam tayin etmişiz, onu söylediğimizde de tahfif ediyorlar, hafife alıyorlar. Ya, bizden önce bunlar yoktu güzel kardeşim. Cemevleriyle ilgili düzenleme yapıyoruz, aklınıza gelmezdi, aklınıza. Ha, itirazınız şuna ise size hak veriyorum: Elinizdeki argümanlar alınıyor "Buna itiraz ediyoruz..." Ve vakıa da budur, hakikat de budur.
Ama biz, siz ne yaparsanız yapın, milletin her parçası adına hizmet edeceğiz. Şu bütçeler de arkadaşlar, şunların tamamı da millet lehine icraatlar için harcanıyor, elhamdülillah.
Müsavat Başkanım faizden bahsetti, eyvallah, tabii ki faiz keşke sıfıra inse, hiç faiz ödemesek ama bir başka hakikat var, onu es geçmeyeceğiz; bizimle beraber orayı da zapturapt altına almışız.
Bakın, 2002 yılında... Bunu da söyleyeyim "2002 yılı" deyince hemen itiraz geliyor "Efendim, niye 2002 yılına gönderme yapıyorsunuz?" diye. Nereye yapacağım kardeşim, nereye yapacağım? Bizden önceki dönemdeki hâli orta yere koymak lazım. Şimdi, mevcut belediyelere gönderme yapıyorum, "Niye onu yapıyorsunuz?" Böyle şey olur mu? Bir kıyas yapacağız. 2022'de ne yapmışız? Bütçenin yüzde 43,2'si faize harcanıyormuş Müsavat Başkanım, ama bizimle beraber, 2021 yılı sonu itibarıyla yüzde 11'lere düşürmüşüz. Daha önce, bizden önce alınan her 100 liralık verginin yüzde 85'i, 85 lirası, hatta da 85,7 lirası faize gidiyordu. Vatandaştan vergi alıyoruz; 85,7 lirasını faize veriyoruz. Bizimle beraber nereye geldi bu? 15,5'e düştü. Dolayısıyla arkadaşlar...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kur korumalı mevduat...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kur korumalı mevduatı dün söyledim. Sizi çok rahatsız ediyor kur korumalı mevduat. Niye? Niye rahatsız ediyor? Biz Plan Bütçe Komisyonunda bir kanun teklifi görüşürken hayata yansıdı, beklenti şuydu: Efendim "Aralık 2021'in sonuna kadar dolar 30 lira olacak." Öyleydi değil mi? O kararla beraber dolar bir anda 11'e düştü. 18'di; bakın, bugün de 18 değil mi arkadaşlar? Bir yıllık sürede... Ve bu arada dün Bekaroğlu şunu söyledi: Efendim "Kendi dövizinizi kendiniz basmanız gibi, dolarınızı kendiniz basmanız gibi." dedi. Ya, buna tahammülsüzlük mü olur ya! Buna teşekkür lazım, teşekkür. Efendim, Sayın Kuşoğlu şunu söylüyor: "Ya, bununla ilgili yapılan harcamalar aşikâr edilsin." Eyvallah, bunlar konuşulur, dün ona dönük de notlar düştüm. Bu çok makul bir teklif. Elbette Merkez Bankası Başkanımızın izahları var, onunla ilgili de bir şeyler söyledik ama hak tesliminden uzak durmamak lazım.
Bakın, işaret fişekleri var arkadaşlar. Erzurumlu bir hemşehrim belediye başkanlığı yapıyor. Nerede? Tuzla'da. Tuzla'da bir etkinliği var Büyükşehir Belediyesinin, o da çağrılmış, iştirak etmiş. Konuşma yaparken çıkıyor, kendisinden önceki belediye başkanlarının yaptıklarına teşekkür ediyor; bunlardan birisi Sayın Cumhurbaşkanımız, yaptıklarına teşekkür ediyor. Sonra, rahmete uğurladığımız Kadir Topbaş Bey'e, onun yaptıklarına teşekkür ediyor. Oradaki heyet, âdeta linç eder hâle geldiler. Demokrasiden anlaşılan buysa biz oradan fersah fersah uzağız. Bakın, geçtiğimiz yıllarda da envaitürden suçlamalar yapılmasına rağmen burada Meclis Başkanımız çok olgunca, ne lazım geliyorsa o şekilde karşılık veriyor, böyleyiz. Bunu içselleştirmeden "Efendim, biz muhalefetteyiz. Dolayısıyla biz böyle bol kepçe konuşalım." Yok, kardeşim, bu tarafta da var, bizi takip edenler var; olur mu öyle bir şey? Olmaması lazım. Dolayısıyla, şunun altını çiziyorum Müsavat Başkanım...
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bunları bana mı söylüyorsun?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yok, ben genele söylüyorum efendim, size söyler miyim.
Biz yaptığımız bütçelerle millete hizmeti esas alıyoruz, bugüne kadar bunu yaptık. 21 bütçe yapmışız, 21 bütçe. Kime nasip olur? Bu millet bizi yüreğine koyduğu için bu oldu. Siz dediniz ki: "Son bütçeniz." Hatta altı aylık bir ömür biçtiniz. Allah'ın izniyle -dün burada bir daha vurgu yaptım- 2023 yeniden "vira bismillah" dediğimiz zaman olacak, göreceğiz. Cumhuriyeti yükseklerde tutan bir yapıyız biz.
Bu arada Sayın Meclis Başkanımıza hususen Erzurum adına da bir teşekkür ediyorum. Efendim, 2019'da, Erzurum Kongresi'nin 100'üncü yılında Erzurum'u teşrif ettiniz, o sürur zamanlarımıza eşlik ettiniz, bunu hiç unutmayacağız, bunu da kayıt altına aldık, 100'üncü yılı beraber kutladık, ona da medyunuşükranız, müteşekkir olduğumun altını çiziyorum.
Bir başka teşekkür Değerli Başkanım size. Efendim, istikrara katkı sizin çok çok etkinliğinizle, çalışmalara çok daha fazla nüfuz ederek orta yere çıktı. Nasıl oldu bu? Anayasa Komisyonu Başkanıydınız -çok yakın şahidi oldum ben bunun- Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi hayata yansırken Başkanımızın katkıları oldu. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber... Başkanımız o kadar tafsilatlı anlattı ki, notları öylesine ayrıntıya dökerek anlattı ki bizden önce soru önergelerinden bahsetti, yasama faaliyetlerinden, denetim faaliyetlerinden bahsetti, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önceki hâli ve şimdiki hâli vurguladı, şunu söyledi son kertede: "İstikrar bizimle beraber hayat buldu." Cumhurbaşkanlığı sistemine vurgu yaparak söyledi. Orada da Sayın Başkanımızın katkısı çok çok büyüktü. Allah razı olsun, ben bire bir şahidiyim. Bunların hiçbiri güzelleme adına değil arkadaşlar.
Bakın, bir teşekkür daha yapacağım. Engin Başkanım buraya geldi, çok olgunca hem ona hem Salih kardeşime teşekkür ediyorum. Ara ara elbette ki heyecan yükseğe çıkabiliyor, birbirimizi yanlış anlayabiliyoruz ama ardından ortaya çıkan bu neviden konuşmalar bir lezzet veren sonuç çıkarıyor. Az önce Salih'in ifadeleri, ardından Engin Başkanımın konuşması milletvekilliği mehabetini, yüksekliğini zemine yaymaktır. Bu tarzı koyduğumuz zaman Allah'ın izniyle Meclisimiz de çok daha ferahfeza bir iklimde çalışır, milletvekillerinin saygınlığı da o nispette, sokakta, dışarıda artmış olur; buna özellikle vurgu yapıyorum.
Engin Başkanım -ona bir teşekkür daha- çalışanlarla ilgili hassasiyetini dile getirdi. Biz de bunu söylüyoruz, çalışanlar bizim göz bebeğimiz, Allah razı olsun, her biri bizim için envaitürden böyle bir gayret sarf ediyorlar, görüyoruz. Bugüne kadar -sekiz yıldır buradayım- bir defa bile incindiğim bir hâl olmadı ama bunu hayata yansıtanlar kim? İşte buradaki kadro; Meclis Genel Sekreterimiz, Genel Sekreter Yardımcılarımız, onların hassasiyetini de biliyoruz, bir özel gayretleri var.
Bu arada bir şey söylendi -Engin Başkanıma bu arada bir tenkit- "Cumhurbaşkanı niye korunuyor?"
ENGİN ALTAY (İstanbul) - "Niye korunuyor?" demedim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Niye bu derece fazla korunuyor. Böyle bir şey olur mu?" Oysa Engin Başkanım çok tecrübeli bir Başkan. Olması gereken şudur: Garo'ya kulak vermek. Garo Bey ne diyor? Diyor ki: "Benimle ilgili şöyle mutasavver bir plan yapıldı -ve şunun altını çizdi- biz bu Mecliste şunu da gördük, buraya silah da sokuldu, her an her şey olabilirdi." Cumhurbaşkanının burada herhangi böyle sıkıntılı bir hâle muhatap olması ne yapar bizi Engin Başkanım? Tam tersini söylememiz lazım. Cumhurbaşkanımız da korunmalı, sizin Genel Başkanınız da korunmalı. Hepimize burada yapılan hizmetler yansıyor. Özellikle güvenlikten sorumlu kardeşlerimiz, buradaki Koruma Başkanlığı çok özel gayret sarf ediyor; ben onlara da çok teşekkür ediyorum, Allah razı olsun. Noksan yok mudur? Vardır tabii ki. Noksanları dile getirmek de bizim vazifemiz. Bunları da yapıyoruz. Şimdi, Meclis Başkanımız şu salonu bize tahsis ediyor üç yıldır, ne kadar rahat bir ortamda çalışıyoruz. Buna da ayrıca teşekkür etmek lazım, Allah razı olsun.
Talep yok mu? Var tabii ki talebim. Mesela, daha önce bilmiyorum Başkanımıza özel sohbette herhâlde söyledim ama burada da kayda geçsin. Meclis basın salonunda basın toplantılarının yazıya dökülmesi bize bir büyük kolaylık sağlar diye düşünüyoruz. Buna dönük bir çalışma yapılır mı bilmiyorum yani bir stenograf orada vazifelendirilir mi ya da bir başka pozisyon oluşturulur mu? Bu çok çok önemli. Çünkü oradaki toplantılardan bazen böylesine absürt, anlaşılmaz ifadeler çıkıyor ki bu bizi zora sokuyor. Yani kayda alırsan kayıtlar var tabii ki -Meclis Başkanlığımıza teşekkür ediyorum- video kayıtları filan oluyor ama yazıya da dökülürse bunların haber merkezlerine gönderilmesi çok daha rahat olur, özellikle yerel haber merkezlerine gönderme noktasında sıkıntı yaşamamış oluruz. Bu da bizim talebimiz mesela. Bu talebi de özellikle dile getiriyorum ben.
Bir başkası arkadaşlar, yargının yanlı olduğuna vurgu yapıldı. Kim söyledi bilmiyorum. Bunu nakzeden bir ifade oldu dün burada.
CAVİT ARI (Antalya) - Ben söyledim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Siz mi söylediniz?
CAVİT ARI (Antalya) - Evet, ben söyledim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Siz söylemediniz, konuşmacılardan biri söyledi. "Efendim, yargı çok yanlı." "Yargı sarayın emrinde." Arkadaş, dün Bekaroğlu burada, Sayın Bekaroğlu şunu söyledi: Fuat Bey mahkemeye vermiş kendisini, bir tazminat kazanmış Fuat Bey, Cumhurbaşkanı Yardımcımız; sonra Yargıtay bozmuş. İş oraya geldiğinde, Yargıtay safhasına kadar ne diyor? "Yargı, Hükûmetin emrinde, yargı iktidarın iki dudağının arasında." Bozulduğu zaman şunu söyledi: "Ankara'da hâkimler var." Yahu ağabeyciğim, bunu yapmamak lazım, buradan çıkmak lazım.
Bir başkası arkadaşlar, bakın, bize... Ben şahsen üzerime alınıyorum ve üzülüyorum da, kuvvetle muhtemel Başkanımız da öyle çünkü beraber çalışıyoruz burada çok sayıda arkadaşımızla. Ne yapıyoruz biz? Arkadaşlar, kanun yapıyoruz milletvekilleri olarak. Günlerce oturup çalışıyoruz bürokrat arkadaşlarımızla beraber. Buradan sürekli şu söyleniyor: "Efendim, sarayın talimatıyla kanunlar yapılıyor." Yahu "saray" dediğiniz Külliye'de bir Cumhurbaşkanı var, hepimizden daha fazla oyla oraya seçilmiş; şu milletvekillerinin tamamından daha fazla oy alarak gelmiş oraya, yüzde 52'yle. Elbette ki bu ülkeyi yönetiyor, elbette ki lazım olan kanunlar neyse -bizim Genel Başkanımız zaten- bunlara dönük görüşünü belirtecek ve kim çalışıyor? Ben arkadaş, en son mesela, en son Plan ve Bütçe Komisyonunda bir kanun çalışması yaptık, Abdullah Güler kardeşimle beraber imzaladık biz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sen mi hazırladın kanunu?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Birlikte hazırladık.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, milletvekiline hakaret değil midir bu? Mademki Mecliste milletvekilini üstün tutacağız, buralara vurgu yapalım, buradan niye uzak duruyoruz ya? Kendi bindiğimiz dala balta vuruyoruz. Olmaz bu. Dolayısıyla Meclis Başkanımıza aslında bu yönüyle hep beraber teşekkür etmemiz lazım. Biz beraber oturup çalışıyoruz. Onun da dışında Başkanım, biz sonrasında değişiklikler yapıyoruz; Komisyonda yapıyoruz, Genel Kurulda yapıyoruz. Milletvekilinin iradesi yoksa nasıl oluyor bu kardeşim? Böyle bir şey olabilir mi? Bunları yok saymayacağız.
Arkadaşlar, vaktim çok fazla değil. Sayıştay Başkanımız, efendim, çalışmalarını çok özel özetledi; kendisine teşekkür ediyorum.
Sayıştaya dönük tenkitler geliyor, çok tenkit geliyor ama muhalefetin işine geldiği zaman da Sayıştayın raporlarıyla beraber bize epeyce sopa atılıyor. Biz şunu söylüyoruz: Metin Yener Bey burada, hukuk neyi ifade ediyorsa, hak nasıl tecelli edecekse kayıtlara onların geçmesi lazım. Bugüne kadar hep böyle düşündük. Neyi saklayacaksın kardeşim, neyi? Yani iletişimin şu kadar şeffaf hâle geldiği, şu kadar yaygın hâle geldiği bir zeminde kimin neyi saklama hakkı olabilir? Başaramazsın zaten. Dolayısıyla yapılması gereken... Bakın, biraz önce Sayıştay raporuna vurgu yaptı. Sayıştay eğer bizim elimizde olsa, bizim emrimizde olsa böylesine raporlar dercedilir mi? Olmaz. Demek ki değil. Demek ki değil. Ne adına bunlar yapılıyor? Hep söylüyoruz. Değerli Başkanım, hakkı söyleyelim, hakikat olsun, bizim aleyhimize olsun; iftira, yalan, dedikodu olmasın. Bir dezenformasyon yasası çıkardı şu Meclis.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İki dakika ek süre veriyorum, toparlarsanız memnun olurum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu Mecliste bulunan milletvekillerinin aslında heykellerinin dikilmesi lazım o kanundan dolayı. Ya, öyle bir zemin oldu ki sosyal medya, insanların birbirine iftira attığı, yalan söylediği, dedikodu yaptığı, dahası bizim gibi milletvekillerinin de bunların peşine takılıp gittiği bir zemin oldu. İşte bunu ortadan kaldırdık. Buna hepimiz için milletin şükran hisleri var, ben alıyorum bunu ama bunun yanında milletvekilleri şunu söylüyor: "Efendim, bizim sesimizi kısmak için bunlar yapıldı." Yalan, yalan; yok böyle bir şey! Kim kısmış milletvekilinin sesini? Burada herkes, her şeyi söylemiyor mu? Yani çok açık bir biçimde, efendim, Ermeni propagandası yapıyor mesela Garo Paylan. Biraz önce söyledim...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne Ermeni propagandası?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakın, şunu söylüyorum ben: Bu Mecliste görev yapmış en asil isimlerden birisi -vefat etti, yakın zamanda da kayıt altına aldı- Markar Esayan'dı, Ermeni'ydi. Ama tek millet hakikatini içselleştirmiş bir kardeşimizdi. Ermeni'yi öteki görmüyoruz biz, Ermeni'yi hiç öteki görmedik. Görsek zaten onunla -Garo Paylan'la- böylesine bir çalışma ortamı oluşturmayız. Biz ondan gelen güzel tekliflere her zaman da açmışız yüreğimizi, o da biliyor, kendisi de biliyor ama şunu görüyorum: Satır aralarından Ermeni propagandası yapılıyor.
Güzel kardeşim, bu zemin, bakın, bu zemin bu derece gani bir zemin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nerede Ermeni propagandası yapmışım?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bunu nerede...
Biraz önce Fransa'dan örnek verdim, değil mi? Bakın, Fransa'da belediye başkanı benim bir lafıma tahammül edemedi ya. Neydi o Tabipler Birliği Başkanı, ismini unuttum. Ya terörist ya, çok açık söylüyorum,terörist; terörist bu, başka izahı yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yuh ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaş, kim ki teröristi savunur, o da teröristtir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O sizin de hakkınızı savundu.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, o gelip burada savunuluyor, terörist şu Mecliste savunuluyor ya.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir, süreniz bitti, son sözlerinizi rica ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, affedersin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Size de "terörist" deniliyordu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, arkadaşlar; bu Tabipler Birliği Başkanı -o "Türk" adı ona zıkkım olsun, her yerde söylüyorum da zaten- Türk Silahlı Kuvvetlerine iftira atmıyor mu? Ya, PKK'lı kitapsızlar bile "Burada, efendim, abartılı bir sis bombası atılmış." anlamında şey söylüyor, o ne diyor, o imansız? Orduya iftira atıyor ya. İsyan ediyorum ya! Ve bunu, bu iftiracıyı koruyan, kollayanlar var. Bu kadar gani bir Mecliste böyle bir şey olur mu ya?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz yargısız infaz yapıyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ve ben Fransa'da -bakın, o çok çarpıcı bir örnektir- açık sahada, açık alanda...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir, toparlayalım artık, son cümleler olsun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Neyse, canım sıkıldı...
Şeref Malkoç Başkanım, sizinle iftihar ediyoruz, Allah razı olsun. Bir defa, bulunduğunuz her yer hakikaten...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Biraz da ona...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ayıp ama ya, yakışmıyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne dedi? Ya, işte, ondan sâdır olacak küçüklüktür, ne olur ya? Küçüklüktür, düşüklüktür. Ben ne dediğini bilmiyorum ama Yaşar itiraz ettiğine göre ne demişse misliyle iade ediyorum, duymadım.
Efendim, hizmetlerinize, gayretlerinize müteşekkiriz. Siz hakikaten sadece bulunduğunuz yerde değil, vazifeniz başında değil, isminizin geçtiği yerde saygınlık uyandıran bir isimsiniz. Parlamentoda vazife yaparken de katkılarınız çok büyük oldu, Anayasa çalışmalarında öyle, özgürlükler bağlamındaki canhıraş gayretinizi biliyoruz. Dolayısıyla yüreğimizdesiniz, minnettarız. Metin Bey de bu dönem geldi, Allah razı olsun, onun çalışmalarına da teşekkür ediyoruz.
Değerli Meclis Başkanımıza da tekraren şükranlarımı sunuyorum.
Meclis bütçemiz de hayır uğur getirsin inşallah.