KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Değerli Başkanım, teklifimizin 3'üncü maddesinde özellikle "Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür." diye bir ifade getiriyoruz. Bunu neden getiriyoruz: Adalet Bakanlığımızın 2021 yılı verilerine göre adli yargıda 29.874, idari yargıdaysa 3.343 dava açılmış durumda yani aynı konu aynı düzlemde. Özellikle hissedarlık noktasında bazı parsellerle ilgili olarak bazı davacılar, vatandaşlarımız idari yargıda, bazıları da adli yargıda dava açıyorlar çünkü kamulaştırma iş ve işlemlerinin başlangıcı idari bir kararın hayata geçmesiyle yol buluyor. Daha sonra da bedele ilişkin hususlarla beraber gelişen hususlar ve özellikle planlama safhasıyla beraber karışık bazı durumları vatandaş nezdinde oluşturduğu için gerek adli yargıda gerekse idari yargıda bu davalar açılmış oluyor. Şu anda, hâlihazırda bu dava sayılarıyla beraber özellikle belli mahkemeler planlama safahatıyla beraber, idari yargıda görülmesi gereken hususlarla beraber birçok konuyu Uyuşmazlık Mahkemesine taşımak suretiyle burada yargı mercisinin belirlenmesi yönünde birçok talepler oluyor. Bu karışıklığı gidermek adına tamamen bu süreçlerin adli yargıda görülmesi hususunu ve idari yargı-adli yargı karışıklığını ortadan kaldırmaya yönelik bir teklifimizi 3'üncü maddeyle beraber sağlamış oluyoruz.

4'üncü madde, özellikle, yine Meclisimizin 21/12/2019 tarihinde almış olduğu, Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkan bir kararı vardı. Yine, bu kararın ilgili maddesinde, bu hususların yani kamulaştırma iş ve işlemlerine dair tescil yapılmış, kamunun eline geçmiş, bedel bir şekilde banka ve Merkez Bankası veya diğer kamu bankaları vasıtasıyla ödenmiş veya ödenmemiş, ödenmediği takdirde burada idare aleyhine açılacak her türlü davadaki değerin ne olduğunun yurt içi fiyat endeks tablosundaki aylık değişimlerle beraber belirleneceğine karar almıştık 2019 yılında. Ancak, daha sonraki yargısal süreçlere baktığımızda -bazı usuli iş ve işlemler- tebligat, yargı veya idarenin kamu yararı doğrultusundaki bazı iş ve işlemlerinin çok yıllar sonra gerek arşivin taşınması gerekse kamunun içerisindeki evrak eksikliğinden kaynaklı olarak bedelin ödenmesine rağmen tekrar, 2'nci defa bir bedel ödemek zorunda kaldığını görüyoruz değişik kamu kurumlarının ve belediyelerin.

İcra ve iflas hukuku genel evrensel prensipleri kapsamı içerisinde sebepsiz zenginleşme hükümleri ve... Özellikle Anayasa Mahkememizin de 2014 yılında almış olduğu bir karar var. Anayasa Mahkememiz (2012/1246) esas numaralı, 6/2/2014 tarihli kararında aynen şu şekilde bir ifadede bulunuyor 72'nci madde kapsamı içerisinde: "2006 yılından beri istikrarlı olarak uygulanan bu yöntem bireyler için erişilebilir ve bilinebilir olup başvuru konusu olayda 2010 yılında açılan kamulaştırma bedelinin tespiti davasında başvurucu bahsedilen yerleşik içtihadı önceden öngörülebilir bir durumdadır. Sonuç olarak bahsedilen uygulamayla hukuki belirlilik bağlamında kanunilik ilkesi ihlal edilmemiştir. Son olarak, kamulaştırma bedelinin tespitini yapan mahkemeler, taşınmazı kamulaştırılan bireylerin kayıplarını telafi edecek şekilde yeterli bir kamulaştırma bedelinin tazminat olarak hesaplanmasında ve bu surette bireylerin haklarını korumada görevli oldukları gibi kamunun fazla bedel ödeyerek zarara uğratılmasını da engellemekle yükümlüdürler. Yani mahkemeler, mülkiyet haklarına müdahale edilen bireylerin mülkiyet hakkı ile ulaşılmak istenen kamu yararı arasında makul bir denge kurmalıdırlar."

Şimdi, bu karar doğrultusunda kamulaştırma bedellerini yıllar önce almış olmalarına rağmen mirasçıların veya farklı kişilerin daha sonradan dava açmak suretiyle gerek belediyelerden gerek kamu kuruluşlarından 2'nci defa bir kamulaştırma bedeli istediği görülmektedir. Burada da otuz yıl önce, kırk yıl önce iş ve işlemler noktasında bazı evrak eksikliğine dayanarak tazminata 2'nci defa hükmedildiğini görüyoruz. Bu konuda kamuyu zarara uğratan ilgili kişilerde sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet veren bir durumu da ortadan kaldırma adına 4'üncü maddemizi teklif etmiş oluyoruz.

5'inci maddemizde ise özellikle gerek yine Plan ve Bütçe Komisyonumuzda görüşülmüş ve karara bağlanmıştı; o da idarelerin yani kamunun kamulaştırmasız el atma davalarına yönelik olarak ilk derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararlarda haciz işlemi ve uygulamaydı. Bununla ilgili -yasama organımız- gayrimenkulün aynına ilişkin bir husus vardır çünkü bu tür davalarda tazminata hükmedildiğinde aynı zamanda mahkeme tapuyu iptal ederek yani kişinin, şahsın üzerindeki tapuyu iptal ederek kamu adına tescil ediyor ve bir tazminata hükmediyor ilgili kamulaştırmasız, el atma suretiyle el konulan arsayla ilgili olarak veya taşınmazla ilgili olarak. Ancak gayrimenkulün aynına ilişkin değildir, gayrimenkulün aynına ilişkin olmaması hasebiyle de ilk derece mahkemesininki "İcra ve İflas Kanunu gereğince icra takibine konu edilebilir." diye ve bu yönüyle de bir "Adil yargılanma hakkı ihlal edildi." diye Anayasa Mahkememiz bu yazın vermiş olduğu kararda bu ilgili kanun maddesini iptal etti. Ancak bu süreçte birçok davada yargısal süreci takip ettiği için özellikle İcra ve İflas Kanunu'nun 36'ncı maddesi içerisinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - ...talep edilen konu eğer bir tehiriicra talepleri olarak temyiz edilmişse, itiraz ve temyiz süreci başlatılmışsa burada teminat gösterme zorunluluğu... 36'ncı madde de malumunuz devlet veya adli yardımdan faydalanan kişilerin teminat gösterme zorunluluğu olmadığını ifade etmiştir. Buradaki devlet ve adli yardımdan faydalananların yanında, aynı zamanda bu yönüyle ki... Bu idarelerin, belediye, özel idare ve diğer kamu kurumlarının bu mahiyette eğer tehiriicra talepleri olarak temyiz ve itiraz süreci söz konusuysa teminat verme zorunluluğunun olmadığını ifade ediyoruz 5'inci maddeyle beraber getirilen hususlarda.

Yine, geçmişte özellikle bedele ilişkin hususlarda buradaki gerek icra harçları ve gerekse vekâlet ücretleri noktasında belirlenen nispi ücretlerin de -2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'ndaki özellikle bedele ilişkin tespit davalarındaki "maktu ücret" tanımlamasını- yine genel mahiyette bir yansıtma olarak bu maddemizle de beraber kamulaştırmasız el atma davalarında bir maktu ücret uygulaması olarakverilmesini teklif ediyoruz.

Yine, 6'ncı maddemizde 3'üncü, 4'üncü maddedeki belirtmiş olduğumuz kapsam içerisindeki davaların bir uyum davası mevcut. Şu andaki hâlihazır kanun inceleme sürecinde olan davalar hakkında neler yapılacağına dair bir geçici madde. Bu davalara da uygulanması gerektiği hususunu ifade etmiş oluyoruz 6'ncı maddeyle.

7'nci maddeyle geçici 19'uncu maddeyi getiriyoruz. Yine, 2014 yılında Anayasa Mahkememizin sadece yüzde 2'lik bir ödeme şekliyle beraber değerlendirmesi vardı. Buradaki mevcut kamunun, özellikle Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma, diğer kamu kuruluşları ve diğer idarelerin en son kesinleşmiş bütçe giderleri toplamının en az yüzde 3'ü oranında yıl içerisindeki bütçelerinde kamulaştırma işlerine yönelik bir pay ayrılmasını öngörüyoruz. Ola ki bu bütçe aşımı söz konusu olduğu takdirde de bütün alacaklar açısından bir garameten paylaştırma ve taksitlendirmeyi getiriyoruz.

Ayrıca, yine, kanuni faiz uygulamasıyla beraber temerrüt faizine ilişkin hükümleri de bu kanunumuzda ifade ediyoruz. Ki şu anda mevcut, gerek belediyeler gerek özel idareler gerek kamu kuruluşlarının da mevcut bütçe imkânlarını da sağlıklı bir şekilde, gerçek ihtiyaçlar noktasında bu tür giderlerin bir yük getirmeyerek de makul bir dönem içerisinde ödenmesini de ifade etmek istiyorum Değerli Başkanım.

Sorular varsa cevaplayacağız.

Arz ederim.